

° BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM °
❄❄❄
Abime baktığımda o da kafasını önüne eğmişti. Bir tek kadına ben bakıyordum. Abime yavaşça dokundum ve ilerlemesi için minik bir işaret verdim. Abim de işareti almış gibi yavaşça Zeyd'i sürmeye başladı. Kadın sürekli bana bakıyordu ve çok gıcık bir şekilde gülümsüyordu. Yüzümde ondan tiksindiğimi ifade eden yüz ifademi gizleyememiştim.
"Kız galiba sizin tek gelmenizi bekliyordu?" Yavaşça abime baktığım da o da başını salladı ve beni onayladı. "Neden burada ki?" Abim derin bir nefes aldı ve aldığı nefesi geri verdi.
"Kadın dükkanın eski sahibinin kızı ve adam kızını sürekli buraya gönderiyor ve iş öğrenmesini istiyor. Sürekli dibimizde." Anladım der gibi kaşlarımı kaldırdım ve başımı salladım. Açık insanlara karşı asla bir ön yargım olmamıştı ama onların çoğunun bize karşı bir ön yargıları vardı. Umrumda değildi benden nefret edenden ben de nefret ederdim. Onunlar gibi müslüman görünümlü kafirler ile uğraşacak halim yoktu.
En sonunda hepimiz mecburen dükkana girdik. Girdiğimiz gibi kadın hemen yanımızda bitmişti zaten. Gözleri sürekli Zeyd'e gidiyordu ve bu da benim daha da çileden çıkmama neden oluyordu. Neyse ki Zeyd kafasını önüne eğmiş bir şekilde montumun ucunu tutuyordu.
"Selam. Nasıl gidiyor gençler?" Abim kadına cevap vermemek için bana baktı. Burada olma amacım buydu. Bu kadın ile uğraşacak olan bendim. Kederli bir nefes verdim ve kadına baktım.
"Aleyküm selam. Elhamdülillah çok şükür iyi gidiyor. Senin hayatın nasıl gidiyor?" İsmini bilmediğim için sadece başımı eğdim ve adını söylemesini bekledim. Ben beklerken abim hemen Zeyd'i sürmüştü ve bizden uzaklaşmışlardı. Kadın şaşırsa da mecburen bana baktı ve gülümsedi.
"İyi gidiyor tatlım. Adım Melinda. Tanıştığımıza memnun oldum?" Başka isim mi kalmamıştı da Melinda koymuşlardı. Ailesi yabancıydı galiba?
"Bende Şehide. Bende memnun oldum." Keşke tanışmasaydık. Yalandan gülümsedim ve yanından ayrılmak için bir adım attım. Benim atmam ile o da uzun topukluları ile yürümeye başladı. Onun üzerinde durmak bir beceriydi. Hayatımda bir çok kes giyinmek istesem de ağrıdan ve yürüyemediğim için her seferinde kendi isteğim ile vazgeçmiştim. Kadına baktığımda bu hava da o etek ile nasıl üşümediğini anlamamıştım.
Abimlerin gittiği yöne gittiğimde küçük camdan bir odada olduklarını gördüm. Yanımda Melinda olsa da mecburen yanlarına girecektim çünkü nereye gideceğimi bilmiyordum. Kadının boyu benden uzundu ama topukluları çıkartsa aynı boyda olacaktık. Ama şuan yanımda bir model gibi duruyordu. Yavaşça abimlerin olduğu odanın kapısını açtım ve içeriye girdim. İçeride beş veya altı tane koltuk vardı ve abim tam duvarın dibinde oturuyordu onun yanında ise Zeyd vardı. Sandalyeler karşı karşıyaydı. Hemen kadından önce davrandım ve Zeyd'in yanına oturdum. Kadına baktığımda bana ters ters bakıyordu. Kendi avımı ona yedirecek değildim.
Kadında mecburen Zeyd'in ve abimin tam karşısında oturdu ve eteğini iyice yukarıya doğru çekti. Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Hakkını yememek lazımdı çok güzel bacakları vardı. Hemen gözlerimi ondan çektim ve abime baktım. Abim de bana bakıyordu. Yüzü kızarmıştı ve beyaz tenin de bu daha da belli oluyordu. Bu seferde abimin ve benim ortam da oturan Zeyd'e baktım. O da bana bakıyordu ve onun da esmer teninden bile kızardığı belli oluyordu. Sert bir şekilde yutkundum ve geri bakışlarımı Melinda'ya çevirdim. "Burada sen neler yapıyorsun Melindacım?" Kadının bakışları hemen bana döndü.
"Zeydciğimin ve Abbascığımın yanında bir iş yeri nasıl idare edilir onu öğreniyorum Şediciğim." Görende ismimi zor sanacaktı. Dediği şey bile ismimden daha zordu. Ciğim eklerini alıp kızın bir yerlerine yapıştırmak istedim bir an. Ama onun yerine derin bir nefes aldım ve sinirimi kontrol etmek için gülümsedim.
"Şehide tatlım. Adım Şehide. Kadın şehit demek. Müslüman değilsin galiba?" Anladığını ifade eder gibi kafasını salladı.
"Müslümanım tatlım o nasıl soru?" Gözlerinin içine baka baka göz devirdim.
"Süslüman gibisin de onun için sordum. Hem ben görmedim böyle müslüman. Dinimiz de senin gibi giyinene müslüman denilmiyor. Şehadet getirir misin? Müslüman olduğuna hep beraber inanalım." Kadın gözlerime boş boş baktığında Şehadetin bile daha ne olduğunu bilmediğini anladım ve arkama iyice yaslandım. Böyle biri ile uğraşmak istemiyordum.
"Neyse canım bırakalım biz o konuları. İşimize bakalım."
"İşine tüküreyim." Sessizce kendi kendime söylendim ama Zeyd beni duymuştu. Gülmemek için kendini zor tutuyordu ve bana o şekilde bakıyordu. Onun o zorlanan halini görünce bir anda bana da gülme isteği gelmişti.
"Melinda hanım sizin işiniz burada yok. Gidebilirsiniz çünkü daha mallar gelmedi. Burada durmanız pek uygun olmaz. Mallar gelince biz babanıza haber veririz." Abimin sözleri üzerine Zeyd ve ikimiz hemen kendimizi toparladık ve ciddi bir ifade ile kadına baktık. Melinda hepimize bozulmuş bir şekilde bakıyordu.
"Ben sadece öğrenmeye çalışıyorum. Burada size hiç sıkıntı da vermiyorum. Bence gitmeme gerek yok." Abim üstü kapalı kovsada onun gideceği yoktu.
"Bak Melinda burada olman doğru değil. Hemde bu kıyafetler ile. Hepimiz bundan rahatsız oluyoruz. Lütfen gider misin?" Açık sözlülük her zaman en iyisiydi. Kızın yüzü renkten renge girdi diyecektim ama girmedi. Girdiyse de yüzünde ki kendi tenine uymayan fondöten yüzünden ben göremedim.
Hiç bir şey demeden yerinden kalktı ve saçlarını savurarak küçük odadan çıktı. Kız çıktıktan sonra odada büyük bir sessizlik oldu. Yavaşça abimlere baktığım da ikisi de bana bakarak sırıtıyordu.
"Kovdun ya kızı." Abimin sözü üzerine bende gülümsedim ve örtümün ucunu aynı Melinda gibi savurdum.
"Adım Şehide benim. Şehit kadın manasında. Bir Allah'tan korkarım ben." Gülmemi tutamadım ve ikisinden önce ben kahkaha atmaya başladım. Benim ardımdan ikisi de hunharca güldü. Biz gülerken olduğumuz yerin kapısı açıldı. Hemen sustum ve kapıya baktım. Melinda kapıda bize bakıyordu. "Bir şey mi oldu Melindacığım?" Yüzü nedense ağlamaklı duruyordu. Benim de yüzüm onun yüzünü görünce hemen düşmüştü. Neredeyse ağlayacaktı. "Melinda ne oldu?" Eli ile gelmemi işaret etti ve hemen yerimden kalktım ve yanına gittim. İkimizde odadan çıktık ve ben arkamdan kapıyı kapattım. Ben kapıyı kapatınca gözlerinden yaşlar akmaya başladı.
"Orda ki kırmızılı adam." Hemen gösterdiği yere baktığım fa dükkanın içinde dükkanın mermerleri ile ilgilenen kırmızı t shirtlü adamı gördüm. O da zaten Melinda'ya gülerek bakıyordu. Sinirlerim anında boyumu geçmişti. Geri Melinda'ya baktım ve O da konuşmaya devam etti. "Ben tam yanından geçerken telefonu ile eteğimin altını çekti. Hiç bir şey yapa-" Sözün bitmesine gerek yoktu.
Adımlarım Melinda'nın söylediği adama doğru gidiyordu. Korku yoktu içimde sadece öfke vardı. Bir kadın nasıl giyinirse giyinsin taciz her zaman tacizdi. Ben hırs ile ilerlerken adamın ve yanındakilerin bütün bakışları bana döndü. Melinda arkamdan bağırsa da umrumda olmadı. Adamın yanına gitmeme bir kaç adım kala yerdeki büyük mermer parçasını eğilip aldım ve havaya kaldırdım. "Ya Allâh!" Demem ile birlikte adamın kafasına mermeri sert bir şekilde vurmam bir oldu. Adam olduğu yere yığılmıştı elimde ki mermer ise bir çok parçaya bölünmüştü.
Elimde kalan son parçayı da adamın üzerine attım ve bende yere eğildim. Adam kafasını tutarak yere bakıyordu. Onun duyabileceği seste konuşmaya başladım. "Kız kardeşinin de bir taraflarını çekseler nasıl tepki vereceksen öyle verdim. Allah'a şükret o mermeri bir tarafına sokmadım seni ırz düşmanı." Yavaşça eğildim ve telefonunu aldım. Telefonu açtığımda kilidi yoktu ve direkt galeriye girdim. Gerçekten de Melinda'nın alttan çekilmiş bir fotoğrafı vardı ve fotoğraf hızlı çekildiği için bulanık çıkmıştı. Hemen fotoğrafı sildim ve ardından ise çöp kutusundan sildikten sonra telefonu adamın suratına fırlattım.
Adamın yanından kalktığım da abim ve Melinda bana şok olmuş gözlerle bakıyorlardı. Abimin gözlerinde hem şok hemde korku görsem de Melinda'nın gözlerinde hem şok hemde hayranlık vardı.
Adamın yanından sakin bir şekilde ayrıldım ve Melinda'nın yanına gittim. Ağlıyordu ama bu sefer gözlerinde mutluluk vardı. Yavaşça onun koluna dokundum ve gülümsedim. O da bana bakarak gülümsedi. Gözlerinde bir intikamın alınmışlığı vardı.
"Şehide sen manyak mısın? Adama niye böyle bir şey yaptın?" Yavaşça kafamı abime çevirdim ve ona baktım. Benim yerimde olsa o adamı öldürmüştü aslında ama olayı bilmediği için suçlu benmişim gibi görünüyordu.
"Adamı çıkartın dışarıya gitsin evine. Sonra Zeyd abinin yanında seni bekliyor olacağım abi ben. Gelince anlatırım." Abim sabır çekti ve kafasını salladı. Bende geri Melinda'ya baktım. "Sende hadi git evine ve biraz dinlen. Yarın biraz daha uygun kıyafetler ile gelirsin." Kafasını iki yana salladı ve beni reddetti.
"Bana bu kadarı yetti. Size hayırlı olsun ama ben daha fazla gelemem buraya." Bana sevecen bir şekilde gülümsedi ve yanımdan ayrılıp gitti. Bir insana karşı olan duygular böyleydi işte. Sadece bir cümle ile bütün duygular ve düşünceler değişiyordu. Arkasından baktığımda eteğini çekiştirerek arabasına bindiğini gördüm. Hiç bir kadın bunu hak etmiyordu. İsterse dinsiz bile olsa bunu hiç kimse hat etmiyordu.
Gözlerim abimi aradığında onu az önce mermer ile sersemlettiğim adamı işçilerin arabasına bildirirken gördüm ve onlara arkamı dönerek Zeyd'in yanına doğru ilerledim. Camlı odanın içinden bana meraklı meraklı bakıyordu. Onun bu haline gülümseyerek içeriye girdim ve ardımdan kapıyı açık bıraktım. Hemen geçip Zeyd'in karşısına oturdum ve ona baktım. O da bana şok ve korku içinde bakıyordu. "Hiç öyle bakma. Neden yaptığımı söyledikten sonra hak vereceksin." Ağzını bile açmadan beni onayladı.
"İçinde ki o güçlü kadına hayranım Çeçen kızım." Tatlı bir şekilde gülümsedim ve abimin gelmesini bekledim. Çok fazla bir zaman geçmemişti ki abim hemen odaya girdi ve kapıyı kapattı. Ardından ise bir bana birde benim karşımda oturan Zeyd'e baktıktan sonra geri eski yerine oturdu ve dirseklerini dizlerine yaslayıp bana dikkatli dikkatli bakmaya başladı.
"Seni dinliyorum Şehide?" Çiğerlerime alabildiğim kadar nefes aldım ve ardından konuşmaya başladım.
"İlk önce adamı nereye gönderdin?" Abim bıkkın bir şekilde nefesini verdi.
"Evine." Adamın burada olmaması iyiydi çünkü abimin katil olmasını istemiyordum. Yani Türkiye kanunlarına göre katil. Yoksa zaten İslam'da recm edilmesi lazımdı.
"Melinda beni dışarıya çağırdığın da saçma sapan bir şey diyeceğini sandım ama bana o adamın onun eteğinin altından fotoğrafını çektiğini söyleyince kendimi tutamadım ve gittiğim gibi mermeri adamın kafasına geçirdim." Abime baktığımda yüzünün sinirden kızardığını gördüm. Ardından ise sadece derin derin nefes aldı. Çünkü bu saatten sonra eğer bir şey yaparsa suçlu abim olacaktı. "Sadece bir mermer eksiğimiz var yani. Melinda'da iyi zaten. Fotoğrafı da sildim. Daha fazlasına gerek yok."
"İyi yapmışsın şeref yoksununa. Yarın gelsin bak ben ne yapacağım ona." Abimin ne yapacağını bilmiyordum ama Zeyd sinirden kıpkırmızı olmuştu. Elinden bir şey gelmiyordu ve eminim ki bu ona fazlasıyla üzüyordu. Zeyd'e daha dikkatli baktığımda kendini sıktığını gördüm.
"Zeyd abi iyi misin?" Yavaşça kafasını kaldırdı ve bana baktı. Gözlerinde sinir ve korku vardı.
"Şehide bence sen eve git. Burada bu kadar adamın içinde kalman doğru değil. Aynısı sana da olabilir." Onun bu düşüncesi ne kadar hoşuma da gitse az önceki olaydan sonra hiç kimsenin böyle bir şey yapamayacağını biliyordum. Tam ben cevap verecek iken abim benim yerime Zeyd'e cevabını verdi.
"Korkma kardeşim bu kız daha kaç mermer kırar. Ayrıca biz varız kimse yan gözle bakamaz. Kalsın burda. Giderse daha büyük sıkıntı evde çıkar." Benim için değilde babamın korkusundan beni burda tutması kalbimi kırsa da bana güvendiğini biliyordum. Böyle bir olayın bir daha yaşanmayacağını hepimiz de biliyorduk.
"Her şeyi boş verin. Ben çok acıktım." Abim kafasını salladı ve telefonunu eline aldı. Zeyd ise şimdiden sıkılmaya başlamıştı bile.
"Şu alçılar ne zaman çıkacak? Sinirlerimi bozuyor. Hareket edememek çok kötü bir şeymiş." Abim elinde ki telefona bakarak güldü.
"Kızlara yürüyemediğin içindir o sıkkınlık." Zeyd abimin sözü üzerine bana baktı ve çapkın bir şekilde gülümsedi.
"Aynen kanka. Şu beyaz ışık gibi olan kendi kızıma yürüyemiyorum. O çok sıkıyor bu canımı. Ah bir şunlar olmasa yürümeyeceğim koşacağım." Utanç ile kafamı başka tarafa çevirdim ve gülmemek için kendimi zor tuttum. Bu adam da utanma denen şey yoktu.
Abim inanmaz gibi bir kahkaha attı ve kafasını iki yana salladı. "Kim inanırdı ki Muhammed Zeyd Derda bir kadına aşık olacak? Acaba kız nasıl biri?" Abime baktığımda da merak ile Zeyd'e baktığını gördüm. Zeyd ise sadece kafasını önüne eğmişti.
"Benim hak edemeyeceğim kadar güzel ve dinine düşkün. Ama onun için geçmişimi silecek kadar cesaretim var." Hemen abime baktım. Abimin kaşları çatıldı. Onun kaşlarının çatılması ile bütün bedenim donmuştu. Anlamıştı. Kesin anlamıştı. Abim yavaşça bana baktı ve göz kırptı. Bir tepki veremeden Zeyd'e geri baktım. O da kafasını kaldırmış abime bakıyordu. "Yakın zamanda yanımda göreceksiniz. Önce şu alçılardan kurtulmam lazım. Sonra koluma takacağım o Ay yüzlü kızımı." Sadece yutkunabildim. Elimden başka hiç bir şey gelmedi. Bu adamda ki bu cesaret nerden geliyordu acaba?
Tam abim bir şey diyeceği sırada olduğumuz yerin cam kapısına bir kaç kere vuruldu. Kapıya en yakın ben olduğum için kim olduğuna bakmadan ayağa kalktım. Kafamı kapıya doğru çevirdiğim de İkra'yı görmeyi beklemiyordum. Yüzümde oluşan gülümseme ile hemen kapıya gittim ve kapıyı açtım. Ellerinde poşetler ile bana gülümsedi ve hemen içeriye girdi. Üşüdüğü her halinden belliydi. Hemen ellerindekileri abimin kucağına attı ve benim yerime oturdu.
"Dışarısı buz gibi. Neden burda soba yok?" Zeyd'e baktığımda İkra'ya bakarak göz deviriyordu.
"Yeni bir dükkan olduğu için olabilir mi acaba zeki kardeşim benim?" İkra doğru der gibi başını salladı ve ellerini birbirine sürterek ısınmaya çalıştı. Bende odanın kapısını kapattım ve İkra'nın yanına oturdum. Kan kaybetsem de ellerimden başka bir yerim üşümüyordu o yüzden çokta fazla sorun etmemiştim.
"Aldıklarımdan yiyelim. Yemek yemeden çıkmışsınız hepiniz." Ama karnımda ki açlığı her zerrem de hissediyordum. Tam yerimden kalkacağım sırada İkra elimi tuttu ve o da benimle beraber kalktı. "Ben sana bir şey dicem. Bir gel benimle." Ciddiyet akan yüzüne baktım ve hiç bir şey demeden başım ile onu onayladım. Elinde olan elimi sıktı ve beni kendi arkasından çekiştirerek odadan çıkarttı. Abimlerin bizi göremeyeceği bir yere geçtiğimizde hemen elimi bıraktı ve bana endişe ile bakmaya başladı.
"İkra ne oldu? Anlatsana." Parmakları ile oynuyordu ve bu benim de dikkatimi dağıtıyordu.
"Abim ile aran nasıl? Her şeyi söyledi dimi sana. Yani sana olan aşkını?" İçimde ki nefesi uzun uzun dışarıya verdim.
"Evet İkra söyledi. Bunun için mi bu kadar endişe ettin?" Ellerimi bir anda ellerinin içine aldı ve ellerimi sıktı.
"Şehide sana bir şey diyeceğim ama kimseye söyleme olur mu?"
"Ne zaman bir sırrımızı bir başkasına söyledim ben? Aşkolsun." Gözlerinde ki endişeyi görmek hiç iyi değildi. "Lafı dolandırma direkt söyle hadi." Etrafımıza uzun uzun baktı ve geri gözlerime baktı. Bu sefer gözlerinde hem korku hemde heyecan vardı. Diyeceği şey sanki içime doğmuştu o bakıştan sonra. Yinede onun doğrulaması için onun söylemesini bekledim. Derin bir nefes aldı ve içindekini tek seferde söyledi.
"Ben birine aşık oldum Şehide."
❄❄❄
° ELHAMDÜLİLLAH °
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |