21. Bölüm
MozaikKule / SAHİPSİZ NOTLAR / 21. BÖLÜM 🌕

21. BÖLÜM 🌕

MozaikKule
mozaikkule

 

° BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM °

 

 

🌕🌕🌕

 

 

Elinde ki silahta kaldı bakışlarım. Ne ben bakışlarımı o silahtan çekebildim nede o bakışlarını Mehmet'den çekti. Kalbimde ki korku bedenimi kitlemişti. Parmağımı dahi hareket ettiremiyordum. Ama Zeyd öyle değildi. Elinde ki silahı tek eli ile yavaşça kaldırdı. Bunu yapabileceğine inanmıyordum. Yapamazdı. Yapmazdı.

 

"Baba!" Fısıltı ve korku ile çıkan sesimi ben bile zor duymuştum. Ama silahın patlama sesini herkes duymuştu. Bir anlık reflek ile kulaklarımı tıkadım ve olduğum yerde yere eğildim. Mehmet gözlerimin önünde yere düştü ve bacağını tutarak acı içinde bağırdı. Gözlerim Mehmet'de takılı kalmıştı. O da bana acı içinde bakıyordu. Küçük bir kurşun bile bir insanın hayatını elinden almasına yetebiliyordu. Peki O kurşunu sıkan müslümansa? Gözlerime inanamıyordum. Babam annemi aldı ve onlarda yere eğilmişti. Bakışlarımı Mehmet'den çektiğimde abimin yanımda olduğunu gördüm. Hemen kendimi ona doğru itecektim ki birinin kolumdan tutup beni ayağa kaldırması ile abime yukarıdan bakabildim sadece.

 

"Sen benimle geliyorsun Şehide." Sese doğru baktığım da Zeyd'in sinirden kıpkırmızı olmuş yüzü ile karşılaştım. Kolumu biraz daha kaldırdı ve ayaklarımın üzerinde durmamı sağladı. Dengemi sağlayınca kolumu ondan çekmeye çalışsam da bir şey ifade etmemişti. Aksine daha da sıkı tutmaya başlamıştı kolumu.

 

"Bıraksana beni!"

 

"Altı ay bıraktım da ne oldu Şehide?" Kulağımın dibinde bağırması ile herkesin bakışları bize dönmüştü. Mehmet'in annesi yerde kanlar içinde yatan çocuğunun başında ağlarken bile bize bakmıştı. Korkumdan dönüp babama bakamadım. Buna cesaretim yoktu. "Söylesene Şehide seni Allah için bıraktım da ne oldu? Kardeşim dediğim, sevdiğim kadını söylediğim adam sevdiğim kadına göz dikti Şehide. Bundan sonra ölsen bile benimsin." Gözlerim korku ile açıldı ve kolumu biraz daha çekmeye çalışsam da ne kolumu bırakmadı. Ona baktığımda bakışlarının bende olmadığını fark ettim.

 

"Zeyd lütfen." Sadece o duymuştu sesimi. Fısıltı ve yalvarma ile çıkan sesimden utandım.

 

"Kızını senden istiyorum Hamid amca." Bedenim ve ruhumun aynı anda yıkıldığını hissettim o an. Bacaklarımda ki bütün derman çekilmişti. Yavaşça babama döndüm ve dolmaya başlayan gözlerim ile ona baktım. O ise benim yerime beni tutan Zeyd'e bakıyordu. Babamın gözlerinde hayal kırıklığını gördüm.

 

"Oğlum dedim ben sana. Güvendim ben sana." Babam yavaşça annemi bıraktı ve ayağa kalktı. İkisinin arasında öylece kalmıştım. Babam yavaşça diğer kolumdan tuttu ve beni kendine doğru çekti. Ona doğru bir adım gideceğim an Zeyd bu sefer beni daha hızlı kendine çekti.

 

"Zorlaştırma Hamid amca. Seviyorum Şehide'yi." Babama baktığım da o da bana bakıyordu. Annem de çömeldiği yerden kalktı ve babamı tuttu.

 

"Sen?" Ağzımı açacak yüzüm yoktu. Babama bakarken kafamın sol arka tarafında hissettiğim şey ile dona kaldım. Silah benim başımdaydı.

 

"Ya Şehide'yi bırakırsın yada ikimizin de olmaz. Seçim senin Hamid amca. Kızına benden daha iyi bakacak biri var mı etrafında? Benden daha çok sevecek? Yok!" Dolan gözlerim boşalmıştı. Yanaklarımdan akan yaşlar tenimi yakıyordu sanki. Bedenim korkutan titremeye başladı. Babam işte o zaman bıraktı kolumu. Korktuğumu anladığı an bıraktı beni onun kollarına.

 

"Kızımı geri ver bana Zeyd. Oğlum saydım ailemi açtım lan sana. SEN BENİM NAMUSUMA Mİ GÖZ DİKTİN ŞEREFSİZ HERİF?" Babamın bağırması ile kafamı yavaşça çevirdim ve silahı kafama tutan Zeyd'e baktım. Gözlerime kendinden emin bir şekilde baktı. Gerçekten vurur muydu beni? Kafasını kulağıma doğru eğdi. O yaklaştıkça silahın ucu daha da baskı yaptı kafama.

 

"Tek bir kurşun vardı Çeçen kızım. Korkma. Emin olmasam gözlerine bile belli etmem bu silahı." Benim duyabileceğim şekilde kendinden emin çıkan sesi ile azda olsa içim rahatlamıştı. Kolumu biraz daha sıktı ve beni iyice kendine çekti. Kafasını benden uzaklaştırıp babama baktı. Bende onun ile babama baktım. Korkudan ve sinirden damarları belli olmuştu babamın. Babamın yanında babamın kolunu tutan anneme baktım. İşte o an anladım Zeyd ile gitmem gerektiğini. Annem bana gülümseyerek bakıyordu. Biliyordu annem. O yüzden bana Zeyd ile kaçsam bile sorun etmeyeceğini söylemişti. Annemin her şeyden haberi vardı. "Sevmek haram mı Hamid amca? Sevdim kızını. Hemde kendi canımdan bile çok sevdim. Karşına çıkacak yüzüm ve imanım var elhamdülillah." Zeyd babamın bir şey demesine fırsat bile vermeden beni kolumdan çekiştirerek evden çıkarttı. Kapının önünde yerde yatan Mehmet'e ise tükürdükten sonra bu sefer beni daha da hızlı çekti ve hızlı hızlı yürümemi sağladı. Gözlerimde ki yaşlar gitmişti.

 

Kendi evlerinin önünde duran siyah film kaplı arabanın ön yolcu koltuğunu açtı ve bana baktı. "İçeriye fırlatmayacak mısın beni?" Zeyd bana kaşlarını çattı ve anlamadığını ifade eden bir şekilde yüzüme bakmaya başladı.

 

"Fırlatmam mı lazım?" Kafamı iki yana salladım ve kolumu ondan kurtarıp koltuğa oturdum. O da hemen kapıyı kapattı ve arabanın önünden dolanarak şoför koltuğuna oturdu. Ondan tarafa doğru babama baktım. Elleri yanlarına düşmüş bir şekilde buraya bakıyordu. Gözlerimi babamdan kaçırdım ve dizlerime çevirdim. Zeyd de tam o an arabayı çalıştırdı ve bir anda hızlanarak arabayı kullanmaya başladı. "Benimsin."

 

"Senin falan değilim." Kafamı kaldırıp ona baktım. Saniyelik bir bakış attı bana ve geri önüne döndü. Çenesini sıkmaktan çene kemiği fazlası ile belli olmuştu. "Hala ne sen benim kocamsın nede ben senin eşinim. Ben hala senin hiç bir şeyin değilim." Derin bir nefes aldı ve geri verdi.

 

"Benimsin dediysem bitti Çeçen kızı. Asabımı bozma benim." Güldüm ve oturduğum yerde ona doğru döndüm.

 

"Bozarsam ne olur? Kendini ne sanıyorsun sen?" O kadar hızlı gidiyordu ki mahallenin çıkışına gelmiştik bile. Tam mahalleden çıkacağımız sırada direksiyonu hızlıca kırdı ve araba kendi etrafında yarım tur döndü ve Zeyd frene bastı. Arabanın hareketi ile bende bir anda kendimi onun göğsünde buldum.

 

"Yakından daha güzelsin Çeçen kızım." Hemen kendimi geri ittim ve koltuğa geri ve daha sağlam oturdum. "Ne oldu? Utandın mı?" Bakışlarımı kendi tarafımda ki cama çevirdim.

 

"Edepsiz." Erkeksi bir kahkaha attıktan sonra geri arabaya gaz verdi ve arabayı yeniden yola soktu.

 

"Duyamadım?" Ona bakmadan bağırdım.

 

"EDEPSİZ, AHLAKSIZ, NAMUSSUZ!" Arabayı az öncekine göre daha sakin ve yavaş kullanıyordu. "İslam'da daha iyi oldun sanıyordum. Adam beni kendine çekiyor. Bu yaptığın namussuzluk değil de ne? Kendini beğenmiş budala." Bana aldırmadan güldü ve arabayı kullanmaya devam etti. "Keşke babamın yanında kalsaydım da seni itekleseydim." Ona doğru baktığım da o da bana baktı.

 

"Susacak mısın Çeçen kızım?" Gözlerimi devirdim.

 

"Asıl sen sus!" Kafasını salladı ve önüne döndü.

 

"Tamam ben susarım." Kırmızı ışığa gelene kadar hiç konuşmadık. Zeyd arabayı yavaşlattı ve en sonunda durdurdu. "Şehide bir daha senden öyle şeyler duymak istemiyorum. Şu an sadece duygularına veriyorum ama lütfen bir daha olmasın. Seni sevmek benim suçum değil. Kıskanç olmakta benim suçum değil. Bunlar benim doğamda var." Yeniden ona baktım. O da zaten bana bakıyordu. "Kıskanmayan domuzdur zaten. Bana bir şans verdin. Bırak sana o şansı en güzel şekilde yaşatayım." Gözlerimi gözlerinden çektim ve pencereyi açtım. Yüzüme vuran rüzgar ile bana kaza yaptıktan sonra ki dediği sözler aklıma geldi. İstemsizce gülümsedim.

 

"Hiç bir kızı motoruna bindirdin mi?" Kafamı ona doğru çevirdim. Bana gülümseyerek bakıyordu.

 

"Hayır, hiç bir kızı motoruma bindirmedim." Yüzümde ki gülümseme daha da büyüdü. Arada bana bakıyordu ve o da gülümsüyordu.

 

"O zaman hayatında bir ilk olmaya hazırım ben. Şu rüzgar sarhoşluğunu bizde görelim bakalım." Kafasını salladı ve beni onayaldı.

 

"Emredersin Çeçen kızım." Nereye gittiğimizi bilmiyordum ama nedense arabaya ilk bindiğimde ki ruh halim şu an üstümde yoktu. Daha sakindim ve yolculuktan keyif alıyordum. Az önce birisini vurmasına rağmen seviyordum onu. Çünkü aynı kişiyi bende vurmak istiyordum.

 

Geri cama döndüm ve yolu izlemeye başladım. Rüzgarın sürekli yüzüme değmesi hoşuma gidiyordu. Uçuşan örtümü tuttum ve açılmaması için iyice sıktım ve kendine yapıştırdım. Şehir merkezinde ilerlerken Zeyd bir anda farklı bir yola girdi ve şehir merkezinden uzaklaşmaya başlamıştık. "Nereye gidiyoruz?" Başımı ona çevirdim ve merakla ona baktım. O da bana baktı, gülümsedi ve geri hemen yola baktı.

 

"Bir ara hiç sormayacaksın sandım Çeçen kızım." Kendi tarafında ki camı açtı ve içerisi bir anda rüzgar doldu ve nefesim boğazımda kaldı. "Anneanneme gidiyoruz." İnanamaz bir şekilde ona baktım. Zehra teyzeyi çok iyi tanıyordum. Küçük bir köyde yaşayan ve tontiş bir teyzeydi. Zeyd ve beni ise çok yakıştırdığını her zaman söyleyen kişiydi o.

 

"Haberi var mı geleceğimizden?" Arabayı bir marketin önünde durdurdu ve bana baktı.

 

"Haberi yok. Süpriz olur." Kolunu arkaya uzattı ve arkadan siyah bir ceket aldı. Ardından ise kendi kapısını açtı ve arabadan beni bırakarak indi. Arabanın önünden geçti ve benim tarafıma gelerek kapımı açtı ve eğilip bana baktı. "Kucağıma alırdım ama nikahımız yok. O yüzden şimdilik biraz yürümen gerekecek Çeçen kızım." Midemde ki hareketlilik ile gülümsememek için kendimi zor tuttum. Kapıdan çekildi ve bende yavaşça arabadan indim. "Saat baya geç oldu. Bir şeyler alıp yiyelim. Çünkü daha yolumuz var." Kafamı salladım ve ona baktım. O da bana tepeden bakıyordu. Yakından boyu daha da uzun gelmişti. Elini öne uzattı ve yürümem için yol verdi. Bende onu bekletmeden ilerledim ve markete girdim. İçerisi dışarıya göre daha soğuktu. İçeride çok fazla insan olmasa da bir kaç kişi vardı. Rahatlamış bir nefes aldım ve marketin içinde öyle dolanmaya başladım.

 

Elimi bakmak için dahi olsa neye atsam hemen ondan bir tane alıp kucağında biriktiriyordu. Yavaşça arkamı döndüm ve kucağında en az on tane ürün olan Zeyd'e baktım. O da bana masum masum bakıyordu. "Lütfen elimi attığım şeyleri almaz mısın? Bu çok rahatsız edici bir şey. Hem git bari bir araba al. Böyle olacak iş değil bu." Elim ile kucağındakileri gösterdim. Bir şey demedi ve hemen geri dönüp bir alış veriş arabası aldı. Kucağındakilerin hepsini arabanın içine koyunca bende yavaşça eğildim ve içlerinde boykotlu olan var mı diye kontrol etmeye başladım. Bir kaç tanesini arabadan çıkarttığım sırada gözüm Zeyd'e takıldı. Elinde ki ceketi ile eğildiğim için belli olan kalçalarımı kapatıyordu. Yavaşça kalktım ve ona gülümseyerek baktım.

 

"Yemin ederim bakmadım. Sadece öyle yapınca belli olur diye kapattım." Ona gülümsedim ve elimde ki boykotlu malzemeler ile öylece kaldım. Onun bu kadar düşünceli olabileceği aklımın ucundan dahi geçmezdi. "Tutma onları öyle. Ver sen bana ben hallederim." Yavaşça elimdekileri ona uzattım ve o da elime dahi dokunmadan hepsini aldı ve geri eski yerlerine koyup yanıma geldi.

 

"Daha fazla fuzuli alış veriş yapmayalım. Akşam yemeği olarak ne yiyelim?" Alış veriş arabasını tuttu ve yavaş yavaş ilerlemeye başlayınca bende yanında yürümeye başladım. Etrafa bakınıyordum çünkü aç kalmak istemiyordum. Bu kadar macera acıktırmıştı beni.

 

"Akşam yemeği olarak ne yiyelim bilmiyorum ama bir gün tatlı niyetine seni yiyeceğim kesin." Utanç içinde hemen ona baktım. O ise bana yandan bir gülümseme ile bakıyordu.

 

"Günah deme öyle." Güldü ve omuzlarını silkti.

 

"Bana günah sanane!" Gülümsedim ve utanç içinde bakışlarımı ondan kaçırarak bir şeyler bakmaya devam ettim. İkimize de birer tane hamburger aldım ve yanına da kola alıp arabaya koydum. Aklıma gelen şey ile bir tane daha hamburger alıp arabaya koydum. "Niye iki tane aldın?" Güldüm ve bir tane daha kola alıp arabaya koydum.

 

"Paran yoksa söyle. Almam." Hemen yüzü düştü ve bütün bir kutu hamburgeri alıp arabaya koydu.

 

"Parayı sorun edecek bir insan değilim. Sadece merak ettim." Ona şok olmuş bit şekilde baktım ve geri kutuyu alıp yerine koydum.

 

"Sen duymazsın diye aldım iki tane. Hepsini al diye değil." Arabayı yavaşça diğer tarafına aldı ve dibime kadar girdi. Bir adım geriye çekilmek için hamle yaptığım anda feracemden tuttu ve beni durdurdu. Kafam göğüs hizasına geliyordu ama o eğildiği için alnım neredeyse çenesine değecek kadar yakındı.

 

"Doymam Şehide ben. Sana asla doymam. Hep açım sana. Sadece sana açım ben." Gözlerimi ondan kaçırdım ve rafta bana bakan peynire çevirdim. Zeyd ise utandığımı anlamış olacak ki yavaşça geri çekildi ve elini feracemden çekti. "Çok güzel duruyorsun. Hemen halledelim arabaya bin." Gözlerimi peynirden çektim ve ona göz devirerek baktım. O ise sadece bana gülümseyerek bakıyordu.

 

Beraber kasaya gittik ve hepsinin ödemesini yaptıktan sonra beraber arabaya geçtik. Zeyd aldıklarımızı arabaya yerleştirirken bende geri yerime oturdum ve onu beklemeye başladım. Poşetleri koyduktan sonra hemen geldi ve şoför koltuğuna bindi. Arabayı çalıştırdıktan sonra geri hemen camları açtım ve rüzgarın tadını çıkartmaya devam ettim. Biraz zaman geçmişti ki köy yoluna girmiştik. "Aç mısın?" Ona baktım ve cevabını beklemeye başladım. O da bana baktı ve sadece kafasını salladı.

 

Arka tarafa döndüm ve aldığımız hamburgerlerden birisini açtım ve ona uzattım. O ise bana anlamayan gözler ile baktı ve geri yola döndü. "Güzellik sence ben nasıl yiyebilirim? Hadi ben açtım ağzımı. Yedir bana." Utangaç bir şekilde açtığım hamburgeri onun ağzına kadar uzattım ve ısırmasını bekledim. Yüzüne gelen gülümseme ile büyük bir ısırık aldı ve keyif ile yemeye başladı. Bende aç olduğum için onun ısırdığı yerden ısırdım ve bende yemeye devam başladım. Hemen bana baktı parlayan gözler ile dudağıma bakmaya başladı. "Dayanamıyorum sana." Lokmayı yuttu ve arabayı biraz daha hızlandırdı. Utansam bile bir ısırık daha aldım ve geri ona uzattım.

 

"Tiksinmezsen ye sende." Kocaman bir ısırık daha aldı.

 

"Senden tiksinmem ben. Senin yediğin yeri değil ben seni komple yerim." Lokmayı hızlı hızlı yedi ve yuttu. "Dayanamıyorum ben Şehide. Sana dayanamıyorum. Köye gittikten sonra düşün ve kararını ver. Nikahıma almak istiyorum seni. Bu haramlıktan kurtulmak istiyorum. Tamamen benim ol istiyorum." Neyi düşünecektim ki? Artık kararmı vermiştim ben. Bu arabaya binmem bile benim kararımın ne olduğunu açıklıyordu. Ama yinede bu heyecanımı ona belli etmek istemedim. Sadece kafamı salladım ve elimde kalan son lokmayı ağzıma attım.

 

🌕🌕🌕

 

 

 

° ELHAMDÜLİLLAH °

 

Bölüm : 15.03.2025 07:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...