

° BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM °
🌕🌕🌕
Sonunda köye girmiştik. Uykum geliyordu ama hem abdestim vardı hemde uyumam doğru olmazdı. Gözlerim arada kapansa da yüzüme vuran rüzgar uyanmama neden oluyordu. Araba bozuk yollardan dolayı sallanmaya başlayınca iyice kendime geldim ve kafamı kaldırıp Zeyd'e baktım. O ise pür dikkat karanlık yola bakıyordu. Yayıldığım koltukta kendimi düzelttim ve bende yola bakmaya başladım. Evlerin arasından yavaş yavaş ilerliyorduk. Zeyd'e yeniden baktım.
"Ne kadar kaldı?" Kafası ile ileriyi işaret etti.
"Beyaz ev." Gösterdiği eve baktığımda neredeyse gelmiştik. Kendimi ve üstümü iyice düzelttim ve kendime çeki düzen verdim. "Uykun mu geldi Şehide'm?" Yavaş yavaş kafamı salladım ve onu onayladım.
"Hemde çok geldi. Namazı kılıp uyumak istiyorum ama Zehra teyzede ayıp olsun istemiyorum." Yorgun bir kahkaha attı ve arabayı iyice yavaşlattı ve dediği evin önünde durdu.
"Benimde uykum var. Sorun olmaz, söylerim ben anneanneme hazırlar yataklarımızı." Kafamı salladım ve arabanın kapısını açıp bu sefer ilk ben indim. Zeyd'de benim ardımdan indi ve arabanın arkasından yemek için aldıklarımızı ve bir kaç poşeti daha alıp yanıma geldi. Gözlerim uykusuzluktan yanmaya başlamıştı. Bu gün çok yorulmuştum. O önden ilerledi bende arkasından onu takip ettim.
Zeyd elindeki poşetler ile evin ziline bastı ve beraber beklemeye başladık. İçeriden Zehra teyzenin sesi gelince iyice tedirgin olmuştum ben. Ne diyecektim ki kadına? Torununa kaçtım mı diyecektim? Yada torunun benim için adam vurdu çok etkilendim ondan beraber kaçtık mı diyecektim? Kapı bir anda açılınca korku ile Zehra teyzeye baktım. O da bize şaşkın bir şekilde bakıyordu. "Zeyd oğlum?" Zeyd bir anda kollarını açtı ve Kapıya biraz daha yaklaştı.
"Sürpriz! Biz geldik." Kadın bir bana birde Zeyd'e bakıp olayı anlamaya çalışıyordu. Bakışlarımı Zehra teyzeden çektim ve Zeyd'e baktım. O da bana baktı ve gülümsedi. "Şehide ve ben geldik anneanne. İçeriye almayacak mısın?" Zehra teyze yavaşça kapıdan çekildi ve içeriye geçmemiz için bize alan bıraktı. Zeyd önden girdi ve bende tam arkasından gireceğim sırada Zehra teyze beni kolumdan tuttu ve durdurdu. Korku ile ona baktım. O da bana korku ile bakıyordu.
"Bu salak çocuk seni kaçırmadı değil mi güzel kızım?" Hemen başımı iki yana salladım. Tam o anda da Zeyd bize döndü ve baktı. Zehra teyze bu sefer sinir ile Zeyd'e döndü. "Kızı seviyorum diye bir yerlerini yırttın. Şimdi de kızı mı kaçırdın? Hamid seni öldürecek." Zeyd omuzlarını silkti ve bana baktı.
"Haberi var zaten kızını kaçırdığımdan."
"Neeyyy?" Zehra teyzenin şaşkın sesi üzerine bir o an kendimi tutamadım ve güldüm. Zehra teyze bana ters bir bakış atınca ise hemen sustum ve Zeyd'e baktım. "Nikahınız var mı sizin?" Zehra teyze Zeyd'e bakmak yerine bana baktı. Bende kafamı iki yana salladım. "İçeriye geçin hemen. İmamı ve şahitleri getiririm ben." Zehra teyzeye bir şey dememe fırsat bile vermeden hemen evden çıktı ve gitti. Arkasından ikimizde öylece bakakaldık.
"Senin için sorun değilse ben göbek bile atarım şu an." Şok içinde kaldım. Gitmişti. Dini nikah için adam bulmaya gitmişti.
"Kadın imam bulmaya gitti Zeyd." Yüzüne baktığım da yüzünde ki çocuksu gülümseme ile bana bakıyordu.
"Papa'yı mı getirsin?" Hızlıca ayağımda ki ayakkabımı çıkarttım ve hızlıca Zeyd'e attım. Bacaklarının arasına değdiği için öne doğru eğildi ve iki büklüm yere kapandı.
"Salak salak konuşma! Evleniyoruz farkında mısın?" Utansam da şok olmuştum. Kadın bize sormadan imam bulmaya gitmişti.
"Canımı canımdan aldın Şehide! Canım çıktı!" Yavaşça geri ayağa kalktı ve yanıma geldi. "İstemiyor musun? İstemiyorsan söyle." İstiyor muydum? Evet istiyordum çünkü buraya gelmem bile ne istediğimi söylemem demekti. Onun ile bir yuva istiyordum. Sahipsiz kalbimin sahibi olsun istiyordum.
"İstiyorum." Gülümsedim ve o da gülümsedi. Eşim olacaktı. Heyecandan ellerim titriyordu.
"Buyurun o zaman müstakbel karım. Sizi şöyle içeriye alayım. İmam gelir birazdan." Elini evin içine doğru uzatınca gözlerim ellerine kaydı. Elleri titriyordu. Aynı benimkiler gibi. Yanından ona değmeden geçtim ne içeriye girdim. Ev tam bir köy eviydi. Eski eşyalar vardı ama hepsi fazlası ile temizdi. Zeyd ile beraber oturma odasına geçtik ve oturduk. Oturma odasında zaten bir tane televizyon, iki tane kanepe ve küçük masalar vardı. Koltuklar L şeklinde çaprazlama konuşmuştu. Koltuğun birinin ucunda ben diğerinin ucunda da Zeyd oturuyordu.
"Mehir olarak ne istemem gerekiyor?" Kafamı kaldırdım ve ona baktım. Suçlu çocuklar gibi ellerini dizlerinin arasına almış masum masum oturuyordu. Sorduğum soru ile kafasını kaldırdı ve o da bana baktı.
"Bilmiyorum ki? İslam'da bir sınır yok ama sen yinede bunu anneannem ile konuşsan daha iyi olur Çeçen kızım." Kafamı salladım ve öylece oturduğum yerde beklemeye başladım. Çok bir süre geçmemişti ki Zehra teyzenin sesi evin içini doldurdu. Yanında ki kişilere içeriyi gösteriyordu. Zeyd hemen yerinden kalktı. O kalkınca bende heyecandan yerimden kalktım. Zeyd adamlar daha içeriye girmeden hemen yanımda bitmişlerdi. İlk önce Zehra teyze girdi içeriye. Ardından ise üç tane erkek girdi.
"Buyurun çocuklar oturun siz. Şehide kızım sen gel hele benimle bi." Zeyd'in yanından yavaşça geçtim ve Zehra teyzenin yanına gittim. Kolumu tuttu ve beni oturma odasından çıkartıp hemen yan tarafta ki odaya girdirdi ve kapıyı arkamızdan kapattı. "Otur kızım otur." Odaya baktığımda bir yatak ve dolap vardı. Hızlıca geçtim ve yatağa oturdum. Ben oturunca Zehra teyze de geldi ve yanıma oturdu. "Güzel kızım sen emin misin?"
"Eminim teyze. İstemesem ailemi arkamda bırakıp gelmezdim. Az çok biliyorsun bizim aileyi. Sen düşün artık gerisini." Gülümsedi ve elini dizime koydu.
"Bilmez miyim kızım, bilmez miyim. Bu keratanın dedesine de ben vurulduydum. Aha aynı senin gibi kaçtım ona. Yıllar önce öldü gitti ama benim kalbimde ki ona olan aşk hiç gitmedi. Zeyd'de aynı dedesi gibi. Çok sevecek seni inşallah. Hele ki birde aha böyle sakallı oldu ki hiçte bırkmaz seni." Bırkamayacğına neden ise güvenim pek fazla olmasa da kalbim artık beynimi yeniyordu.
"İnşallah Zehra teyze İnşallah." Dizime iki kere vurdu ve konuşmaya devam etti.
"Mehir olarak ne isteyeceksin güzelkızım? İmam bekliyor çünkü." Omuzlarımı silktim ve Zehra teyzenin dizimde duran elinin üzerine elimi koydum.
"Teyze ne istemem gerekiyor bilmiyorum ki ben. Bana yardımcı olur musun?" Yaşlı ve buruşmuş yanakları gülümseyince daha da buruştu.
"Sen benden iyi bilirsin ama İslam'da kadının mehrine karışılmaz kızım. Sen ne kadar istiyorsan isteyebilirsin. İstersen kilon kadar iste istersen de parmağın kadar. Bunlar sana kalmış şeyler güzel kızım." Doğru söylüyordu ama ben onun maddi durumunu bile bilmiyordum ki. Ne kadar isteyebilirdim ki ondan?
"Sen bilirsin Zehra teyzem. Zeyd'in maddi durumunu ne kadara yeter?" Mehrimi nikahtan sonra alacağım için çok zorlamak istemiyordum. Kendimi korumaya almak için hemen isteyecektim.
"Valla güzel kızım sen şimdi ne zaman isteyeceksin mehirini?"
"Hemen. Yani en geç yarına." Zehra teyze anlamış gibi kafasını salladı ve beni onayaldı. "Yanlış anlama olmasın teyzem. Sadece kendimi güvene almak için."
"Ne yanlış anlicam güzel kızım. Aha bu it eniğinin geçmişini bi tek sen bilmiyorsun ki. İki burma bilezik ise birde iki yüz gram altın ise kızım. Bilezikler de her biri yirmi gram olsun. O kadarını ve daha fazlasını alır ama bu yeterli." Ben en fazla seksen gram isteyecektim diyemedim ve hemen sustum. Zeyd bu kadar zengin miydi? Yavaş yavaş kafamı salladım. Şok olmuştum.
"Tamam teyzem."
"Hadi hadi kalk kızım. İmam bekliyor." Oturduğum yerden hemen kalktım ve Zehra teyzeyle beraber odadan çıktık ve oturma odasına girdik. İmam ve Zeyd yerde karşı karşıya oturuyorlardı. Şahitler ise Zeyd'in yan tarafında, imam ile arasında oturuyorlardı. Zehra teyze beni yavaşça itti ve bende hemen Zeyd'in yanına oturdum. Heyecandan kafamı kaldırıp Zeyd'e bile bakamıyordum.
İmam beklemeden hemen isimlerimizi yazdı ve bana baktı. "Anne adın ve baba adın ne güzel kızım?"
"Amina ve Hamid." Imam benden sonra Zeyd'e döndü. Sesim titriyordu.
"Senin anne baba adın ne oğlum?"
"Abdullah ve Safiyye." İmam ardından şahitlere döndü ve ve onlarında isimlerini aldı. Ardından ise Kur'an okumaya başladı ve ardından dua etti. Geri bana döndü ve derin bir nefes aldı.
"Hamid kızı Şehide. Abdullah oğlu Muhammed Zeyd'i kabul ettin mi?"
"Ettim." Soruyu üç kere sordu ve üç kere evet dedim. Heyecanımdan her evetim farklı bir tonda çıksada umrumda değildi. Eşi oluyordum onun. Yıllarca sevgisini içime gömdüğüm adamın eşi olacaktım Allah katında.
İmam bu sefer Zeyd'e döndü. "Abdullah oğlu Zeyd. Hamid kızı Şehide'yi kabul ettin mi?" Zeyd'in heyecandan aldığı nefesleri duyabiliyordum.
"Ettim." Zeyd'e de üç kere sordu ve ardından şahitlerinde şahitliklerini aldı ve duayı okuyup bize baktı. Beynim uyuşmuş gibiydi.
Imam yeniden bana baktı. "Mehir olarak ne istiyorsun kızım?" Zehra teyzeyr göz ucu ile baktım. O da kafasını salladı ve bende kısık çıkan sesin ile isteklerimi söylemeye başladım.
"İki yirmi gramlık burma bilezik ve iki yüz gram altın." İmam öksürdü ve Zeyd'e baktı.
"Kabul ediyor musun oğlum?" Zeyd'in yavaşöa güldüğünü duysam da ona bakamdım.
"Seve seve kabul ediyorum." İmam inanamaz bir şekilde baksa da bir şey demedi ve nikah duasını okuyup nikahımızı tamamladı.
"Allah evliliğinizi bozmasın gençler. Ama çok geç kalmadan resmi nikahınızı da yapın." İmam ardından selam verdi ve şahitler ile beraber evden çıktılar. Allah katında onun eşi olmuştum. Haram değildi artık bana. Kocamdı o benim. Yanımda oturmasına rağmen kafamı çevirip bakamadım yüzüne. Utançtan ya ellerimi izliyordum yada halının eski desenini. Zehra teyze imamın arkasından onları yolcu etmek için gitmişti.
"Bir şey demeyecek misin?" Sorduğu soru ile kafamı kaldırdım ve yandan ona baktım. O da bana bakıyordu. Yüzü sanki şu an daha mı yakışıklı geliyordu bana? Yüzüne bakarken sadece yutkunabildim. "Şehide?" Gözlerim bir an ismimin çıktığı dudaklara kaydı. Büyük dudakları vardı ama benim ki kadar dolgun değildi. Rengi ise esmer tenine yakışır şekilde daha koyuydu. "Aklından geçenler çok fazla. Ben sadece elimi tutarsın diye düşünmüştüm." Hemen gözlerimi dudaklarından çektim ve gözlerine baktım.
"O şekilde bakmadım ben. Hemen yanlış anlama." Gözleri bile farklı bakıyordu sanki. Elini yavaşça önüme uzattı.
"Bence ilk dokunuş çok güzel olacak." Yüzünde bir çocuğun en heyecanlı gülümsemesi vardı. Utanarak da olsa bende gülümsedim ve elimi kaldırıp yavaşça işaret parmağım ile parmağına dokundum. Kalbim neredeyse yerinden çıkıp ağzımdan düşecekti. Eli o kadar sıcaktı ki parmağımın dokunuşundan bile bunu hissetmiştim. Bir anda parmağımı tuttu ve elimi avucunun içine aldı. "Çok yavaşsın Çeçen kızım. Ama özür dilerim. Benim zamanımın her saniyesi seninle dolu dolu geçmeli." Avucunun içinde ki elim onun elinin sıcaklığı ile yanmıştı. Elimden bütün bedenime sanki bir elektrik akımı gidiyor gibiydim. Zehra teyze içeriye girince hemen elini bıraktım ve Zehra teyzeye baktım. O da gülümseyerek bize bakıyordu. Utançtan kafamı yere sokasım gelmişti o an.
"Hadi yavrularım odanızı hazırladım ben. İkinizede kıyafetlerinizi koydum." Zehra teyzeye anlamamış bir şekilde baktım. Onunla aynı odada mı kalacaktım ben?
"Aynı odada mı kalacağız?" Zehra teyze bu sefer kahkaha attı ve kanepeye oturdu.
"Kızım evlisiniz artık siz. Yani bi zahmet yatın aynı yatakta." Zeyd'de Zehra teyze ile beraber gülüyordu. Ama onun ki imalı bir gülüştü. Utanç ile kafamı yere eğdim. Onun ile aynı yatakta yatacaktım. Kalbim atmayı bırakmıştı yada çok hızlı attığı için artık atışlarını hissedemiyordum.
"Hayırlı geceler anneanne." Zeyd yerinden kalkınca bende ona baktım. Anneannesinin elini öptükten sonra bana döndü ve bir anda yere eğilip beni omuzuna alınca istemsizce bağırdım. O ve Zehra teyze ise bu halime kahkahalar ile gülüyorlardı.
"Bıraksana beni. Ayağım var benim yürürüm ben." Tepe taklak sırtında olduğum için utançtan ve ters durmaktan yüzüm yanmaya başlamıştı bile.
"Senin o ayakların seni bu odaya zor getirirdi." Zehra teyze ile konuştuğumuz odaya girdik ve Zeyd ben sırtındayken kapıyı kapattı ve ardından ise beni indirdi.
Yatak serilmişti ve üzerinde bir tane saten elbise vardı. Yanında ise satenden bir tane de erkek için gecelik takımı vardı. Utanç ile Zeyd'e baktım. O da bana aynı şekilde bakıyordu
"Resmi nikaha kadar bana o şekilde yaklaşmayacaksın. Söz ver." Gözleri utançtan kocaman olmuştu.
"Onun için söz veririm ama bunu giyip yanımda uyursan." Utanç ile kafamı salladım. Artık eşimdi ve ona eskisi gibi bağırıp çağıramazdım. O da aynı şekilde bana bunu yapamazdı. Eğildim ve incecik olan elbiseyi elime aldım.
"Arkanı dön." Sözümü ikiletmeden hemen arkasını döndü. İlk önce başımda ki örtümü açtım ve yatağın üzerine bıraktım. Bonemi de çıkartıp onu da örtümün üzerine koyduktan sonra takmı da çıkarttım ve uzun saçlarımı serbest bıraktım. Ellerim her hareketim de titriyordu. Üzerimde ki elbisemi çıkartırken ellerimin titremesi yüzünden zorlansam da sonunda ondan da kurtulmuştum. Üzerimde geri kalanları da çıkarttıktan sonra elbiseyi hemen üzerime giyindim ve kıyafetlerimi hemen düzeltip bir kenara koydum. Hemen kendi kendime biraz baktım ve saçlarımı elim ile düzelttim. Zeyd'in arkasınsa durdum ve derin bir nefes aldım. Elbise siyah ve uzun olsa da omuzlarım ve iman tahtam fazlasıyla ortadaydı. Beyaz tenime tam oturmuştu. Ama geri kalan her yerim kapalıydı. Elbise dizlerimin altına kadar geliyordu. Yavaşça elimi sırtına götürdüm ve sırtına dokundum. "Dönebilirsin Zeyd'im." Sırtı titriyordu.
Yavaş yavaş bana döndü ve göz göze geldiğimiz an bir anda arkaya doğru yığıldı. Yere düşmesi ile evin içinde büyük bir gürültü kopması bir oldu. Hemen yere eğildim ve yüzünü ellerimin arasına alıp yüzüne minik minik vursam da uyanmıyordu. Odanın kapısı hızlıca açılınca Zehra teyze ilk önce yerde baygın yatan Zeyd'e ardından ise hayranlık ile bana baktı. Utanç ile kafamı yere eğdim.
"Hey maşallah."
🌕🌕🌕
° ELHAMDÜLİLLAH°
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |