

° BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM °
❄❄❄
Abim kapıyı yavaşça açmış bana bakıyordu. Ben ise hala telaş içinde çantama koyduğum nota bakıyordum. Abim kapıyı sonuna kadar açtığında kafamı kaldırıp abime baktım. O da bana bakıyordu. Öyle sadece bir kaç dakika bakıştık.
"Bakışma ile ışınlanacağımızı mı sanıyorsun Şehide?" Anlamayan gözler ile ona biraz daha baktım. O da bana malmışım gibi bakıyordu. "Kızım hadisene annemler bizi bekliyor." Hemen çantamı kapattım ve telefonumu yanıma alarak odamdan çıktım. Abim de sabır çekerek ayakkabısını giymeye başladı. O giydikten sonra bende giyindim ve beraber evden çıktık. Ona yaklaşarak koluna girdim ve ikimiz de beraber dalgın dalgın yürümeye başladık. Aklıma takılan bir sürü soru vardı. Ama en önemlisi benim Çeçen kızı lakabımı nerden biliyordu? Çünkü o lakabı benden başka kimse bilmiyordu. Abime baktım. Acaba o da mı biliyordu?
Çeçenistan serisini okuduktan sonra babamın neden bana böyle güzel bir isim koyduğunu anlamıştım ve kendimi sürekli bir Çeçen kızı olarak hissettmiştim. İsmimin hikayesini yaşamıştım neredeyse. Bunu benden başkası bilemez iken çantamda bulduğum bu sahipsiz not nasıl bilebilirdi?
En sonunda abim sıkılmış olacak ki beni dürtükledi ve bana baktı. "Hani gemin battı acaba? Hadi benimkiler hiç yürümüyordu da sana ne oldu?" Tek gözünü kırparak bana ne oldu der gibi bir hareket yaptı. Bir not yüzünden kimseyi telaşlandırmak istemiyordun çünkü onu bende yazmış olabilirdim. Kitap repliği olabilirdi belkide? Yara öylesine yazdığım bir şeyde olabilirdi? O yüzden sadece omuzumı silktim ve abime bakmaya devam ettim.
"Ayy aman valla bende bilmiyorum ki. Öyle bir anda modum düştü. Şimdi sen beni boş ver sen nasılsın?" Abim yüzünü yere eğdi ve öyle yürümeye devam etti.
"Ne olsun ve kızım? Terk edilmiş gibi hissediyorum." Derin bir nefes aldı ve onu yavaş yavaş geri verdi. Bende aynısını yaptım ve bende yere bakarak yürümeye başladım.
"Abi nasip bu işler. İstediğin kadar peşinden koş kaderinde yok ise sadece boş boş kendini yorarsanız. Geleni kaderin sanma gideni de kaybın. En iyisini Allâh bilir. Sen Allah'a sığın her şey hallolur." Yavaşça kafasını kaldırdı ve bana baktı. Bende ona baktım.
"Sen olmasan beni anlayan yok. Kime anlatsam bilmiyorum ki? Beni dinleyen bir Allah birde Allah'ın verdiği kardeşim. Elhamdülillah iyi varsın bücür." Kafamın üzerine bir öpücük bıraktı ve yürümeye devam ettik. "Evleneceği adam dinden baya bir uzakmış. İnsanlara da tam benlik diye anlatarak geziyormuş. Üzülmem boşuna o yüzden üzülmeyi bıraktım. Sadece yoluma bakıcam. Allah zaten bana bu yolda bana kendi seçtiği nasibim olan yoldaşımı verecektir. Allah'a bıraktım elhamdülillah." Böyle düşünmesi çok güzeldi. Koluna daha da sıkı sarıldım ve bende aynı onun beni öptüğü gibi bende onu kolundan öptüm.
"Afferin Abbas'ım benim. Adam olmuşta terk edilmeyi de atlatmış." Beraber güldük. Bazı acılar dalga geçilerek atlatılırdı. Yoksa o acı hep içimizde kalırdı. Bence acı ile dalga geçmek zor ve bir olgunluk meselesiydi. Herkes yapamıyordu. Öylece pastaneye doğru yürümeye devam ettik. Kış olduğu için hava erken kararıyordu ama dışarısı çok güzeldi. Kar hala yavaş yavaş yağıyordı ve bu çok hoşuma gidiyordu.
Pastaneye vardığımızda abim benimle beraber içeriye girdi. Hemen camekanın arkasında olan pastalara baktım. Hepsi çok güzel duruyordu. Ama abim o pastalardan almak yerine baklavaların yanına gitmişti. O orda bir şeyler alırken bende öyle tatlılara ve pastalara bakıyordum.
"İstediğin bir şey varsa al." Kafamı iki yana salladım.
"Dışarıya çıktığımız da almak istiyorum. Şimdi değil." Gülümsedi ve elini omuzuma atarak benimle beraber kasaya doğru ilerledi. Pastayı alıp çıktığımızda kar daha da kızlı yağmaya başlamıştı. Lapa lapa yağan kara büyülenmiş gözler ile baktım. Lapa lapa yağan karı izlemek hayatımdaki en güzel andı. "Şunun güzelliğine bak abi." Abime baktığım da O da aynı benim gibi bakıyordu. Sorun şuydu ki herkes de bize bakıyordu. Etrafıma baktığım da gerçekten yoldan geçen bile bize bakıyordu. Koluna vurdum ve hemen izlemeyi bırakarak bana baktı. "Millet çölden geldik sanacak. Yürü gidelim burdan." Etrafımıza baktı ve gerçekten insanların bize baktığını fark edince elimden tutarak hızlı hızlı yürüdük. Arada bir kaysam da abime tutunduğum için düşme tehlikem olmamıştı.
Bizim evin önüne gelene kadar ikimiz de hiç konuşmadık. Bu kadar suskunluk benim için fazlaydı. Abime baktım. Zaten o da bana bakıyordu. "Ne oldu? Ne bakıyon?" Kaşlarımı çattım ve bahçeye girdim.
"Gerçekten odunsun yaa. İnsan azıcık nazik olur. Hayvan." Ben giderken o arkamdan gülüyordu. Bazen hak ediyordu bazı şeyleri ama işte o sinir ile kalkıp bunuda söylemek istemiyordum. Kapıyı çaldım ve annemlerin açmasını bekledim ama kimse açmadı. Abime döndüm o da bana bakıyordu. "Arasana. Evde yoklar galiba."
"Tamam gel buraya." Kapının önünden çekildim ve abimin yanına döndüm. Telefonunu çıkarttı ve annemleri aradı. Telefon ilk çalışta açılmıştı. "Selamın aleyküm anne?" Abim hemen telefonun sesini açarak aramıza uzattı.
"Aleyküm selam oğlum."
"Nerdesiniz?" Arkadan gülme sesleri geliyordu. Kesin bizsiz gitmişlerdi.
"Biz geldik oğlum. Siz geç kalınca bizde geçelim dedik. Sizi bekliyoruz hadi hızlı olun üşütmeyin." Hayal kırıklığı ile abime baktım. O da omuzunu silkerek bana baktı.
"Tamam anne geliriz bir beş dakikaya." Annem cevap vermeden telefonu kapattı.
"Bir günde bekleseler ne olur yani? İlla tek başlarına gidecekler. Varya kesin karın altında romantik romantik yürümek için bizi beklemediler?" Abim güldü ve kafasını onaylar gibi salladı.
"Kesin kesin. Bunlar varya bunlar yirmilik çiftlere taş çıkartırlar." Gülerek abimin koluna girdim ve Safiyye teyzelerin evinde doğru ilerledik. Evleri bizim evden sadece bir kaç ev uzaklıktaydı. Yani pencereden pencereye konuşulabilecek kadar yakındık. Abim ile yavaş yavaş karın tadını çıkartarak evlerinin önüne vardık. Onların evi bizimkinin aksine iki katlıydı ama bahçesi bizimkinden küçültü. Ben tan kapıyı çalarken yan taraftan yüzüme gelen kar topu ile bağırdım.
"Ya sen salak mısın? Yüzün dondu yüzüm." Abim ise kahkaha atarak karnını tutuyordu. Benim ise sol tarafım tamamen kar ile kaplıydı. Gözümü açamıyordun çünkü donmuştu. "Gözüm gitti gerizekalı." Kapının açılması ile tek gözüm ile açan kişiye baktım. Zeyd abi kapıda dikilerek bana bakıyordu. Abim ise arkamda hala deli gibi gülüyordu. Arkamı dönerek abime baktım. Bana bakmıyordu. Hemen yerden birazcık kar aldımve yanına yaklaştım. Karnını tutarak yere doğru eğilmişti. Hemen ensesini açarak elimdeki karı içine attım ve hızlıca eve doğru koştum.
Heyecanın etkisi ile kapıdaki Zeyd abiyi unutmuştum ve bir anlık dalgınlık ile ona çarpmıştım. Çarpmamın etkisi ile o bir kaç adım geriledi ve bende hemen kendime bir çeki düzen verdim. Yüzümde kalan karlarıda hemen elim ile silerek arkama baktığım da abim elinde kocaman bir kar topu ile bana bakıyordu. Nereye gideceğimi bilmediğim için yavaş yavaş geriledim.
"Abbas yeter. Şehide hasta olacak. İçeriye girin hadi herkes sizi bekliyor." Zeyd abinin konuşması ile ona minnettar gözler ile baktım. Yoksa abim o kar topunu bana yedirirdi. O da bana çok tatlı bir şekilde gülümsedi. Bir anlık aklıma gelen şey ile ona öylece bakakaldım. Çantamdaki notu acaba o mu yazmıştı? Ama benim lakabımı bilmiyordu ki. Onu direkt eledim ve ona bakmaktan vazgeçtim ve içeriye girdim. Abim ise arkamdan hala gülüyordu.
Oturma odasına geçtiğimde herkes ordaydı. Herkese selam verdim ve annemin yanına oturdum. Babam ve Abdullah amca yan yana oturuyorlardı ve çok hararetli bir şeyler konuşuyorlardı. İkra ve Müzeyyen ise abimlerin yanında oturuyorlardı ve onlarda bir şeyler konuşuyorlardı. Annem ise Safiyye teyze de ayrı bir şey konuşuyorlardı. Annem bana baktı. "Üzerini çıkartsana kızım. Çok sıcak içerisi." Abime ters ters baktım.
"Şu salak oğlun yüzüme kar attı. Donuyor yüzüm." Annem abime bakarak güldü.
"Bir şey olmaz git çıkar. Çok sıcaklarsın çoksa." Kafamı salladım ve yerimden kalkarak geri dış kapıya doğru ilerledim üzerimdeki kabanımı çıkartıp astım. Geri döndüğümde abimler odadan çıkmışlardı ve bana bakıyorlardı.
"Annemler tek yesin biz dışarıda yiyelim bu gün. Olmaz mı?" Benim için sorun değildi o yüzden astığım kabanımı geri aldım ve üzerime giyindim.
"Gidelim sorun değil benim için." Çantamı da yanıma aldım ve onlar da yanıma geldiler. Kızlar ile ben yan yana giderken abimlerde önden yürüyorlardı. Aklım hala notta olduğu için herhangi bir şey konuşamıyordum. Aklıma takılam tek şey benim kendime taktığım ismi kim bilebilirdi ki? Ne kadar yürüdük bilmiyorum ama İkra'nın dürtmesi ile kendime geldim.
"İyi misin Şehide?" Belkide anlatabileceğim tek kişiler onlardı. Ama kendim çözmem daha iyi olacak gibiydi. Çünkü bu ismimi kimsenin öğrenmesini istemiyordum.
"Bilmiyorum ki. Bu aralar biraz dalgınım sadece. Abimin olayını biliyorsunuz." Müzeyyen elini omuzuma atarak beni teselli etmeye çalıştı. Yalan söylemek hoşuma gitmiyordu ama yalan da değildi. Sahipsiz notu görene kadar zaten abime üzülüyordum.
"Merak etme eminim daha iyi olacak. Hem daha önünde inşallah çok uzun bir yol var. Ayrıca sende üzülme o bulacaktır nasibini." Kafamı salladım ve ona gülümsedim. Kızlar ile ne kadar rahat olsam da yinede biraz tek başıma kalmak istiyordum. Ama şu an bunun zamanı değildi. İkra bizi geçerek Zeyd'e arkadan sarıldı ve beraber yürümeye başladılar. Ardından ise Müzeyyen de diğerlerinin yanına geçince abim yavaşça yanıma geldi.
O da en az benim kadar durdgundu. "Şehide sen iyi misin? Çok solgun duruyorsun. Kızım yoksa attığım kar topundan hasta oldum deme sakın bana?" Bir anlık boşluğuma geldiği için biraz yüksek sesle kahkaha attım. Zeyd abi dönüp bana baktığını görsem bile hiç ona bakmadım ve abime bakmaya devam ettim. Abimin bu şapşal halleri hoşuma gidiyordu.
"Saçmalama. Bir kar topundan hasta olacak değilim. Sadece biraz dalmışım o kadar. Hem sen kendine bak. Hasta olupta başıma kalma sakın. Annemler de çalışıyor zaten." Bir anda öyle bir havaya girmişti ki abim bana çok büyük tirip atacağını sanmıştın.
"Sen abine bakma bakma. Elin kızları baksın da daha çok sevsinler beni." Gülerek koluna vurdum.
"Amin inşallah 4 tane eşin olurda görü-" Hemen eli ile ağzımı kapattı.
"Şehide tövbe de. Çabuk tövbe de. Ben biri ile uğraşamazken 4 tane ile nasıl uğraşıcam. Tövbe de hemen." Omuzlarımı silktim ve onu kaşlarımı kaldırarak muzip bir ifade ike baktım. "Tamam lan tövbe de istediğin kitabı alıcam." Gözlerim de kitap emojisi belirmişti bir an. Daha eli ağzımım üstünde bile kapalıydıken tövbe etmeye başladım.
"Hvbe hvbe."
"Ne?" Elini hızlıca ağzımdan çektim.
"Tövbe tövbe yaa. Aman aman olmaz inşallah." Abim hemen ellerini kaldırdı.
"Amin Allah'ım ben bir tane istiyorum başka istemiyorum." Bir anda önüme baktığım da diğerlerinin de durup bize güldüğünü gördüm. Bende kendi kendime gülerek abime baktım.
"Her halde nasıl rezil olmayı başarıyoruz bilmiyorum ama iyiki benim abimsin. Hovarda seni." Elini omuzundan atarak beni kendine çekti ve öyle diğerlerinin yanına kadar yürüdük. Müzeyyen de Zeyd abiye iyice yapışmıştı.
"Bizde seninle şöyle abi kardeş olsak ne olur. Direk gibi durmaktan başka bir işin yok. Hayır evden çıkarken ev yıkılacak sanıyorum kolon gibi hiç bir duygusu yok adamın." Zeyd ona cevap vermedi ama bana bakarak gülüyordu. Onun sürekli bana bakması artık son zamanlarda çok fazla artmaya başlamıştı. Bundan rahatsız olmaya başlıyordum. Abime biraz daha sokuldum ve kaşlarımı çatarak bakışlarımı ondan çektim. Ama hala onun yüzünü görebiliyordum. Onun ise yüzünde ki gülümseme silinmişti.
Bana son zamanlarda neden bu kadar fazla baktığını ve ilgili davrandığını bilmiyordum ama hem hoşuma gidiyordu hemde rahatsız ediyordu. İçimde ona karşı bir sevgi oluşmasını sağlıyordu ama onun geçmişi beni korkutuyordu.
Alttan alttan abime baktım o da bana baktı. "Ne yiyeceğiz? Ben gerçekten çok acıktım." Ardından ise sadece kızlara baktım. Hiç kimse sesini çıkartmamıştı. "Dışarıya çıkmayı isteyen sizdiniz ve bir fikriniz yok mu gerçekten?" Zeyd abi heyecan ile konuşmaya başlayınca bir anlık ona baktım onda bana bakıyordu.
"Aslında ileride el yapımı pizza satan bir yer var. Hemde Boykot değil. İsterseniz oraya gidelim?" Bana bakarken yüzünde çok farklı bir ifade oluyordu. Sanki sadece benden onay bekliyordu.
"Olur gidelim lütfen. Gerçekten çok acıktım." Abim kafamın üzerine bir öpücük bırakınca ona baktım.
"Hadi gidelim o zaman. Sonrada sıcak bir şeyler içmeye sizi farklı bir yere götüreyim." Kafamı salladım ve hep beraber yürümeye devam ettik. Mahalleden çıkacağımız zaman ileride çok tanıdık bir sima gördüm. Kızlar ile aynı anda
"Yine mi bu ya?" Dememiz ile birbirimize bakarak güldük. Ama karşıdan bize doğru gelen Mehmet abiyi kimse durduramadı. İlk önce abime sarıldı ve bana yandan gülümseyerek baktı. Kafamı yan tarafa çevirdiğimde Zeyd abi ile göz göze geldim. O ise bana gözlerini dikmiş bakıyordu. Gözlerimi ondan da çekerek İkra'ya baktım. Neyse ki o bana bunlar gibi bakmıyordu. Yanına giderek kolundan tuttum. Mehmet abi ise bu sefer Zeyd abiye sarıldı ama sanki Zeyd abi hiç sarılmak istemiyor gibiydi.
En sonunda bana döndüğünde ben bir anda İkra'nın elini tuttum. O da benim elimi sıkı sıkı tutuyordu. Bu sefer diğer elime baktığında diğer elim ile de Müzeyyen'i tuttum. Bana üzgün üzgün bakınca 'ne var?' der gibi kafamı salladım. Neyse ki abim rahatsız olduğumu anlamış olacak ki Mehmet'in omuzuna elini atarak onu yürümeye zorladı.
Arkada kızlar, ben ve Zeyd abi kalmıştı. Kızlar bir anda beni bırakarak abimin arkasından gidince bende onun ile tek başıma kaldım. İlk başta kaçmayı düşünsem de bana gülümseyerek baktı ve eli ile yürümem için yol verdi. Bende yavaşça yürümeye başladım. Abimin yanına ne kadar gitmek istesem de yanındaki yüzünden burada yürümek daha güvenli geliyordu. "Sabah çok üşümüş gibiydin? İyi misin şimdi?" Benim ile konuşma çabasını anlamıyordum. Yıllardır aynı mahallede olmamıza rağmen asla böyle bir girişim de bulunmamıştı.
"İyiyim abi. Teşekkür ederim bu arada sabah ki davranışın için." Ellerini arkasında bağladı ve yanımda yavaş yavaş ilerledi. Yandan yüzüne baktım. Aslında çok yakışıklı biriydi. Hemde fazlası ile ama benim hayallerim de böyle birisi yoktu. Benim hayallerim de olan adam İslam'a uygun olmalıydı. O ise benim düşüncemin tam tersiydi. Aklıma gelen şey ile ona doğru bir anda bir adım attım. O da hemen bana baktı. "Bu gün fark ettim abi. Namaza mı başladın?" Aslında arada sırada abim ile cuma namazlarına gittiğini görsem de ilk defa normal bir vakit namazını kıldığını görmüştüm.
Bir anda utanır gibi oldu ve kafasını yere eğdi. "Dikkat etmeye çalışıyorum. Bu aralar İslâm hakkında çok fazla araştırma yapıyorum ve dinime daha da bağlanmaya çalışıyorum." Ona bakarak gülümsedim. Aslında böyle olması çok güzeldi.
"Allah devamını erdirsin inşallah." Bana çok güzel bir şekilde baktı. Geceden daha karanlık gözlerin de yıldızlar gibi parlayan duygularını gördüm. Ama görmemezlikten gelmek daha doğruydu. Hemen gözlerimi ondan çekerek başımı yere indirdim.
"Amin inşallah Şehide." Yavaş yavaş abimlerin arkasından ilerlemeye devam ettik. En sonunda Zeyd abi abime seslendi. "Abbas burası daha fazla ilerlemeyin." Abimler durup arkalarını döndüler. Ardından ise Zeyd abi bana döndü. "Gel biz önden gidelim. Biz daha yakınız." Kafamı salladım ve onu takip ettim. Bir ara sokağa girdiğimiz de gerçekten de bir pizzacının tabelasını gördüm. Ben onun arkasından ilerledim. İlk o girdi ardından ise ben. Benim arkamdan ise abimlerin girdi. İçerisi çok sadeydi ve çok güzel bir havası vardı.
Zeyd abi duvar kenarına geçip oturunca hepimiz oraya oturduk. Abim benim yanıma oturmuştu. Diğer yanıma da İkra oturmuştu. Zeyd abi, Mehmet abi ve Müzeyyen de karşıya oturmuştu. Zeyd abi benim tam karşıma oturmuştu. Garson biz oturunca hemen geldi ve hepimizden siparişlerimizi aldı.
Bir anda gelen tuvaletim ile abime baktım. Abim de bana baktı. "Abi ben bir lavaboya gideyim." Abim beni kafasıyla onaylayınca bende yavaşça yerimden kalktım. Çantamı da yanıma aldım. Birinin notu görmesini istemiyordum. Lavabonun olduğu yeri bulmaya çalışırken ara bir koridorda lavabonun tabelasını görünce o tarafa doğru ilerledim.
Koridora girdiğimde yavaşça arkama baktım. Birisinin arkam da olduğunu görmek ile daha da hızlandım. Tam bayan tuvaletinin kapısını açtığım sırada birisi feracemden tutarak beni durdurdu. Kalbim çok hızlı atıyordu. Yerimde durdum ve yavaşça arkama baktım. Zeyd abi tam arkam da duruyordu. Onun ve kapının arasında kalmıştım. Tam kapıyı açacağım sırada bu seferde feracemin kolumdan tutarak yine beni durdurdu. Parfümünün kokusu ciğerlerime doldu.
"Benden kaçma Şehide."
❄❄❄
° ELHAMDÜLİLLAH °
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |