8. Bölüm
MozaikKule / SAHİPSİZ NOTLAR / 8. BÖLÜM ❄

8. BÖLÜM ❄

MozaikKule
mozaikkule

 

° BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

 

 

❄❄❄

 

 

Arkamdan gelen siren sesleri ile kendime gelebilmiştim. Yerde gözleri kapalı bir şekilde yatan Zeyd'e baktım. Bana bakmıyordu. Bir kaç kişi hemen başıma toplandı.

 

"Hanım efendi çekilin lütfen. Yaralıyı almamız lazım." Hemşirenin sesini duyunca kafamı kaldırdım ve kadına baktım. Sağlık çalışanları başımda telaşlı bir şekilde beni bekliyorlardı. Hemen karın üzerinde geriye doğru kaydım. Onlar ise hemen geçip Zeyd'i yavaşça kaldırdılar ve sedyeye koydular. Onlar koyarken ise Zeyd'in cebinden bir kağıt karın üstüne düştü. Hemen ıslanmasına izin vermeden elime aldım.

 

Bu diğerleri gibi özenle yazılmış bir nottu. Ellerim titredi. Onu ambulansa bildirirlerken hemen yerden kalktım ve bende ambulansa doğru koştum. Kadın hemşire bana baktı. "Bende geliyorum." Kadın üzerime ters ters baktı ve hiç bir şey söylemeden sadece kafasını salladı. Elimde ki kağıdı okumadan cebime koydum.

 

İlk önce sedye ile Zeyd'i ambulansa koydular ardından ise hızlıca ben bindim. Ben bindikten sonra ise ambulansın kapısında abimi gördüm. O da hemen benim ardımdan ambulansın önüne bindi. Kalbim acılar içinde atıyordu. Zeyd'in ilk önce kaskını çıkarttılar ve ardından hemen bir oksijen maskesi taktılar. Her hareketlerini izliyordum. Ambulans acı sirenler içinde ilerlemeye başladı.

 

Kadın hala bana ters ters bakıyordu. Umrumda değildi. Tek umrumda olan ona bir şey olmamış olmasıydı. Kadın hemen üzerindeki korumalıkları çıkarttı. Kadın Zeyd'e her dokunduğunda içimde sanki bir kıskançlık tohumu yeşeriyordu. Dişlerimi sıkmaya başladım çünkü elimden başka hiç bir şey gelmiyordu. Hemen üzerinde ki sweat t-shirtü kesiti ve Zeyd'in göğüsünü gördüm. Bedeninde bir çok dövme vardı. Gözlerimi ondan çektim ve dışarıya baktım. Yüzümün yandığını hissediyordum. Kadının kendi kendine mırıldandığını duysam da ona kulak vermedim.

 

Ambulans hala çok hızlı gidiyordu. Göz ucu ile Zeyd'e baktığımda kadının bedenine bir çok kablo yapıştırdığını gördüm. Onu bu halde görmek hiç hoşuma gitmemişti. Kadın ile göz göze geldik ve kadın gözlerini devirdi. Arından ise duyabileceğim şekilde konuşmaya başladı. "Bunlarda hep burdalar. İyice araplaşmaya başladılar. Böyle giyinmek istiyorlarsa Arabistan'a gidebil-" Sözünü bitirmesine izin vermedim çünkü sinirlerim tepeme çıkmıştı bile. Konuşmaya başladığımda gözlerim ile sarı saçlarını işaret ettim.

 

"Bana bak bok sarısı asabımı bozma benim zaten canım burnumda. Asıl sen nerden geldim be bu topraklara? Biz bin iki yüz senedir burdayız ve burda kalmaya da devam edicez. Söylesene ataların Yunan mı yoksa Ermeni mi?" Kız şok içinde bana bakakaldı. Ben ise sinir ile Zeyd'e döndüm. Gözleri yarım açık bir şekilde bana bakıyordu. Ona bakarak gülümsedim. Onun beni sevmesi nasıl bir şey olurdu hiç bir zaman düşünmemiştim. Onun ile alakalı hiç bir şey düşünmemiştim. Ama o beni düşünmüştü. Ne yapacağımı bilmiyordum.

 

Elini yüzüme doğru kaldırdı. Biraz kendimi geri çektim. Bana dokunmasını istemiyordum. Çünkü hem haramdı hemde onun beni sevdiğini hala kabullenebilmiş değildim. Zaten o da elini kaldırdı ama dokunmadı. Eli öylece hava da kaldı. "Zeyd abi beni gerçekten seviyor musun?" Aklım sanki çalışmayı durdurmuştu. Sanki bu sorunun cevabı benim için bütün soruları çözecekti.

 

"Abi deme bana Şehide. Çok seviyorum seni. Sevdiğim kadından abi kelimesini duymak bu kazadan daha beter benim için." Gözlerimden bir damla yaş süzüldü çeneme doğru. Günlerdir sanki ağlamayı bekliyormuşum gibi tek tek intihar etti gözyaşlarım. Kafamı yavaşça salladım ve ona gülümsedim. Aynı şekilde o da benim gözlerime bakarak gülümsedi.

 

Ambulans durduğunda hemen Zeyd abiyi indirdiler. Bende hemen arkasından indim. Abim sanki beni görmüyormuş gibi sedyenin arkasınsan koştu. Bende onlara yetişebilmek için koştum. Hayatımda ki en uzun koridor gibi gelmişti bana. Hemen muayene odasına aldılar Zeyd abiyi. Ben ve abim ise öylece dışarıda kaldık.

 

"Allah'ım ne olur o iyi olsun. Bir erkek kardeş gibiydi o bana. Dertlerimi dinleyen bir erkek kardeşti o benim için." Abim dizlerinin üzerine çöktü ve ağlamaya başladı. Onu teselli edebilecek güçte değildim çünkü ondan daha kötü bir durumdaydım. Kalbimin ağrısı geçmek bilmiyordu. Annemlerin sesini duysam da kapıya bakmaktan vazgeçmedim. Herkes yanımıza gelmişti ama onun çıkması daha önemliydi.

 

En sonunda doktor odadan çıktı ve hepimize baktı. Neden ise en son bana baktı. "Hastanın yanına bir yakını girsin lütfen." Ben ona ne kadar yakındım ki? Hiç. Ben onun hiç bir şeyi değildim.

 

Abim hemen yerinden kalktı ve doktoru iteleyip içeriye girdi. Abimin onu ne kadar sevdiğini o an anladım. Canından öte bir kardeş gibiydiler. Derin bir nefes aldım ve bir kaç adım geriledim. Çünkü onun ailesi burdayken benim girmem hoş olmazdı. Ayrıca ben onun hiç bir şeyi değilken yanında olmam da doğru değildi. Arkamı döndüğümde herkes arkamdaydı. Hemen babamın yanına gittim ve ona sarıldım. Kalbimin acısını hafifletebilecek tek adam oydu. Babam.

 

Babam da bana sıkıca sarıldı ve beni bağrına bastı. "Üzülme kızım. Zeyd abinin ne kadar güçlü olduğunu sende biliyorsun. Görüntüleri kafandan sil. Hiç bir şey olmayacak Allah'ın izniyle." Görüntüler. Onun düşüp direğe çarpması. Yuvarlanan motor. Hepsi yeniden gözümün önünden geçip gitti. Daha da sarıldım babama. Abi dediğim adam seviyordu beni. Peki ya ben? Benim içimde ona karşı bir his varmıydı? Bilmiyordum.

 

Safiyye teyzeye baktım. Gözlerinden yaşlar akarak eşine tutunmuştu. Bir annenin evladı için göz yaşı dökmesine değermiydi? Kapı yeniden açıldı ve hemen o tarafa baktım. Zeyd abi bir tekerlekli sandalyede oturuyordu ve sağ ayağı ve iki kolu da alçıdaydı. Abim ise onu sürüyordu. Yanımıza kadar geldiler ve abim Zeyd abinin kafasına vurdu. "Gerizekalı. Herkesin ödünü koparttın. Değer miydi lan?" Zeyd abi abime hiç bir şey demedi. Sadece bana bakıyordu. Bütün bedenine baktım. Kaçırdığım bir şey var mı diye. Ama sadece ayağı ve kolları alçıdaydı. Başka hiç bir şeyi yoktu. "Allah aşkına Abdullah amca al şunu oğlunu ya. İçeride doktorun yanında tuvaletten sonra yanıma gel ben yapamam dedi ya. Pislik herif." Acımın arasında bir gülme geldi. Sadece bana değil. Babam bile gülmemek için kendini zır tutuyordu çünkü bedeninin sarsılmasından anlayabiliyordum.

 

"Abbas acaba senden başka kim yapabilir bunu?" Abim çok içinde öne doğru eğilip Zeyd abinin yüzüne baktığında hepimizde ipler kopmuştu. Herkes gülüyordu. Gülerken Zeyd abiye bakıyordum. Yüzünde bir kaç çizikten başka bir şey yoktu. Yüzü nedense gözüme bir an yakışıklı gelmişti. Hemen bakışlarımı çektim ve gülerek bana sarılan babama baktım. O da eğilip bana baktı ve ardından alnımdan öptü. Babamın sıcak kolları kadar güzel bir yer yoktu.

 

Yavaş yavaş hastaneden çıktık ve herkes birbirine baktı.

 

"Bence bu gece hepimiz için çok yorucuydu. O yüzden biz gençler olarak biz ayrı gidelim. Hem sığmayız arabaya. Ben taksi çağırırım." Babama baktım. O ise abime bakıyordu. Ardından ise bana baktı.

 

"İstiyor musun kızım?" Bilmiyorum gibi omuzlarımı silktiğim sırada Zeyd abi babama seslendi.

 

"İstiyor istiyor Hamid amca. Hadi Şehide." Babam Zeyd abiye baktı ardından ise bana.

 

"Gidiyim bari." Babam yeniden alnımdan öptü.

 

"Abinlerin yanından ayrılma. Geç kalmayın eve."

 

"Tamam baba." Bende uzanarak onun yanağından öptüm ve abimlerin yanına gittim. Zeyd abi önümde duruyordu. Abim ise yanımda. Feracemde hissettiğim baskı ile kafamı aşağıya indirdim. Zeyd abi açıkta kalan parmakları ile feracemin ucuyla oynuyordu. Yavaşça feracemi ondan çektim. Bu yaptığı uygun bir şey değildi. Ardından ise önünde çekilerek abimin dibine kadar sokuldum. Zeyd abinin yüzünde oluşan hayal kırıklığını görebiliyordum ama ben tanıdığı kızlardan değildim. Bana dokunursa bunu canı ile ödetirdim.

 

Ona bakmadım ve abimin koluna girdim. Müzeyyen ve İkra da bizim ile beraber abilerinin yanında duruyordu. "İsterseniz ilk önce bir tatlı yiyelim?" Herkes Zeyd abiye baktı.

 

"Bence hem yemek hemde tatlı satılan bir yere gidelim. Çünkü ben daha yemek bile yemedim." Abim kafasını salladı telefonunu çıkartarak taksiyi aradı. Yemek yememiş olması canımı sıkmıştı. Kendi kendime sinirlendim. Onu neden umursuyordum ki? Sonuçta o benim bir şeyim değildi. Taksi gelene kadar ara ara bana olan bakışlarını yakaladım. Eskiden de bana bakıyordu ama artık ben bakmasının anlamını bildiğim için midem de garip şeyler oluyordu.

 

Taksi geldiğinde abim Zeyd abiyi yavaşça kaldırdı ve ön koltuğa oturttu ve tekerlekli sandalyeyi arabanın bagaj kısmına koydu. Ardından ise abim cam kenarına oturdu bende onun yanına oturdum ve kızlar da yanıma oturdu. Abim gideceğimiz mekanın ismini verdikten sonra arabada büyük bir sessizlik oluştu. Hiç birimiz konuşmuyorduk.

 

Kısa bir yolculuktan sonra indik ve abim geri Zeyd abiyi tekerlekli sandalyeye oturmasın da yardımcı oldu. Geldiğimiz mekana baktım. Kış temalı çok güzel bir yerdi. İçerisi görünüyordu ve neredeyse kimse yoktu. İçeriye hep beraber girdik. İçerisi çoğunlukla şark köşesi tipindeydi. Abimler köşede bir yere oturunca bizde oturduk.

 

"Kim namaz kılmadı?" Ben kıldığım için hiç sorun etmedim. Ama Müzeyyen ve İkra kılmadıklarını belirtir gibi kafalarını iki yana salladılar. Zeyd abi ise kıldığını söyledi. Abim Müzeyyen ve İkra'ya bakarak "Hadi biz gidip kılalım. Sizde o zamana kadar sipariş verin." Onun ile tek başıma kalmak istemiyordum ama onu bu şekilde tek başına bırakmakta doğru olmazdı.

 

"Tamam Allâh kabul etsin." Abim sözümün üzerine sadece kafasını salladı ve kızlar ile beraber bizden uzaklaştılar. Gözlerimi kaldırıp ona bakmaya cesaretim yoktu.

 

"Şehide?" Kafamı kaldırarak yüzüne baktım.

 

"Hıh?" Yavaşça bana gülümsedi. Gözleri neden bu kadar anlamlı bakmaya başlamıştı?

 

"Peki sen beni seviyor musun?" Ona sorduğum soruyu bana soruyordu. Peki benim bu soruya bir cevabım var mıydı?

 

"Bilmiyorum." Cevap buydu. Bilmiyorum. Çünkü ben onu hiç bir zaman yanımda bir eş veya bir yoldaş olarak düşünmemiştim. Biz ayrı dünyaların insanıydık.

 

"Beklerim. Senin beni sevmen için her şeyi yaparım Şehide. Yeter ki sonunda beni sev." Onu sevmek. Nasıl olacaktı ki? Nasıl sevecektim ben onu? "Kendini zorlama ama lütfen beni de bir kenara itme. Senin için en iyisi olmaya çalışacağım. Her yönden. Söz veriyorum." Gözlerinde ki samimiyet içimi ısıtmıştı. Ama ona nasıl güvenecektim ki? Onu geçmişi ile yargılamam doğru olmazdı. Geleceğine bakacaktım. Değişimine.

 

"Tamam. Bakacağım. İslam yolunda ilerlemene bakacağım. Çünkü benim yolum bu." Kendimi evlilik görüşmesinde gibi hissediyordum. Bu çok garip gelmeye başlamıştı. Garsonu çağırmak için elimi kaldırım ve beni gören bayan bir garson hemen yanımıza geldi.

 

"Ben bir tane çikolatalı kek alabilir miyim?" Kadın hemen elinde ki not defterine söylediğimi yazdı ardından ise Zeyd'e döndü. Zeyd nedense kadına bakmıyordu.

 

"Bende bir tane makarna alayım."

 

"Doymazsın sen onunla. Şey bir makarna ve bir tane de çorba lütfen." Kadın hemen başını salladı. Zeyd ise gözlerini çekmeden bana bakıyordu. Rahatsız olmaya başlamıştım.

 

"Evet doymam ben." Kadın gittikten sonra gözlerini benden hemen çekti ve etrafa bakmaya başladı. Bende gözlerimi ondan çektim. Etrafa bakarken bize doğru gelen abimi görmem ile yüzümde güller açtı. Ama onlar yanımıza gelmeden önce kasaya doğru gittiler. "Şehide?"

 

"Hıh?"

 

"Karım olmadan seni bırakmicam. Bunu bil." Kaşlarımı çatarak ona baktığım sırada abimler de yanımıza gelmişlerdi. Abim yanıma cam kenarına oturdu. Müzeyyen Zeyd abinin yanına oturdu ve İkra da masanın başına yanıma doğru oturdu. Ona cevap bile verememiştim ama ona baktıkça içimde ki duyguları kontrol etmem daha da zorlaşıyordu. İçimde ona karşı bir kaç gündür çok garip hisler vardı. Anlatamıyordum ama yaşaması çok güzeldi. Gözlerimi çektim ondan ve önüme indirdim.

 

Kimseden ses çıkmıyordu. Abim elini masaya koydu ve bütün bakışlar ona döndü. "Nasıl oldu Zeyd? Bu kadar profesyonel iken nasıl böyle acemi bir şekilde düştün?" Zeyd abi bir anlık bana baktı ve geri abime döndü. Önümde yuvarlanışı gözümün önünden gitmiyordu.

 

"Bir an da oldu. Karanlığın içinden bana bakan bir ışık gördüm ve bütün kontrolü kaybettim." Kazayı yapmadan önce ben vardım önünde. Benden başkası yoktu. Bana bakarken kaza yapmıştı ve bunu gülümseyerek gurur ile anlatıyordu. Midem de uçan kelebeklerin etkisini dudaklarımda hissettim. Öyle gülümseyerek baktım ki ona dışarıdan birisi görse beni ona yıllardır deli divane aşık sanardı.

 

Ne yaptığımı fark etmemi sağlayan şey onunda bana aynı şekilde bakıp gülümsemesi oldu. Hemen gözlerimi ondan çektim ve elime bakarak gülümsemeye devam ettim. Böyle bir şey beklemiyordum ve o benim irademi mahvediyordu.

 

O sırada garsonlar siparişlerimizi getirmişti. Önüme gelen çikolatalı keke aç aç baktım. Çikolata her zaman zafımdı. Keki yavaş yavaş tadını çıkartarak yemiştim abim ise önünde ki keki tek lokmada bitirmişti. Ardından ise Müzeyyen Zeyd abiye önünde ki yemekleri yedirdi. Ortam o kadar saçmaydı ki ben bile sanki şu anda yamuk duruyordum. Herkes yiyeceğini yedikten sonra çay sipariş verildi ve çayları içerken çok tatlı bir sohbet havası dönüyordu.

 

"Diyorum ki şu dükkanın açılışı için bence kendi aramızda tatlı bir kutlama gibi bir şey yapalım?" Zeyd abiden çıkan fikir abimi güldürmüştü.

 

"Hayır yani şu halin ile kız mı tavlican?" Zeyd abi de abime bakarak güldü.

 

"Kestirdim gözüme bir tane ceylan gözlüyü." Kaşlarını kaldırıp abime baktığında abim hala gülüyordu. Nerden bilebilirdi ki kendi kız kardeşi olduğunu. Bende bozuntuya vermemek için güldüm.

 

"Duydun mu Şehide?" Abim koluma bir tane vurunca İkra'nın üzerine doğru gittim ve hemen geri geldim. Adam da ayı kuvveti vardı. "Bu hali ile ceylan gözlüyü kestirmiş gözüne." Abim ise hunharca Zeyd abiye bakarak gülüyordu. Kızlara baktığım da onlar da gülüyordu. Öğrenmesem hayatım daha eğlenceli ilerleyecekti.

 

"Duydum duydum." Abim çayından bir yudum aldı ve ardından da derin bir nefes aldı ve gülmesi son buldu. İçimden şükrettim.

 

"Aslında iyi fikir kendi aramızda yapalım. Sizde kendi arkadaşlarınızı çağırırsınız kızlar." Elimi abimin omuzuna koydum.

 

"Bütün işi bize kitlicen dimi?"

 

Pişmiş kelle gibi sırıtarak kafasını salladı. "Tabiki de kızım. Şüphen mi var?" Yok der gibi kafamı geri doğru attım ve tam yanağına gelecek şekilde bir tane vurdum. Bazen boğarak öldüresim geliyordu.

 

"Önce bir abim iyileşsin. Zaten anca o zamana kadar dükkan kurulur." Müzeyyen'in sözü üzerine herkes onu onayladı.

 

"Bence kar yağarken eskisi gibi bir kardan adam yapalım. Eskiyi anmış oluruz?" Herkes abimin önerisi üzerine Zeyd abiye baktı. "Boş verin onu. Onun şeklinde yaparız hatta kardan adamı." İkra alkış yapar gibi ellerini çırptı.

 

"Çok güzel olur."

 

"Bence de iyi fikir." Diyerek abimi onayladım. Zeyd abi hepimize hayal kırıklığı ile baksa da çok umrumuzda değildi. Abim hemen elini kaldırdı ve garsonu çağırarak hesabı istedi. Bizde hemen o sırada kendimizi toparlamıştık. İlk ben ayağa kalktım. O sırada Zeyd abi bana baktı.

 

"Hadi beraber dışarıya çıkalım bunlarda arkamızdan gelsinler." İkra hemen bana baktı.

 

"Benim çişim var. Benim bir gitmem lazım." Kafamı salladım.

 

"Müzeyyen ile hemen gidin. Biz sizi dışarıda bekliyoruz." Abim de yerinden kalktı ve kızlar tuvalete giderken O da kasaya gitti. Zeyd abinin arkasına geçtim ve onu ilk başta çektim ve ardından ise iteklemeye başladım. Çok ağırdı.

 

"Annenler seni ne ile besliyor acaba?" Güldü ve kafasını geriye doğru atarak bana baktı. O sırada ise biz çoktan dışarıya çıkmıştık bile.

 

"Şehide 1.98 adamım. Bence normal." O kadar uzun muydu? Benim boyum 1.65 di. Şaşırmış bir şekilde ona baktım.

 

"O kadar olduğunu bilmiyordum."

 

"Tam sana göre bir adam olduğumu da bilmiyordun. Ama öğrendin sonuçta." Soğuktan değilde utançtan kızarmıştı yanaklarım. Onu biraz daha ilerlettim durdum.

 

"Kar çok güzel yağıyor." Ben kafamı kaldırdığım da O da kafasını kaldırdı.

 

"Aynı senin gibi çok güzel." İstemsizce gülümsedim. Sözleri içimi bir hoş etse de bunlara kanmamam lazımdı. Ama işte insan iradesi öyle değildi. Ya adam olup yanımda duracaktı yada ben içimde ki bu şeyleri bir kenara bırakıp yoluma devam edecektim.

 

 

 

❄❄❄

 

 

 

° ELHAMDÜLİLLAH °

Bölüm : 06.01.2025 07:38 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...