13. Bölüm

11. Bölüm

Merv reiz
mrvreizonline

Çok uzun zaman oldu, biliyorum. Kızmakta haklısınız👉👈

Özür dilerim hepinizden. Bahaneler üretmeyeceğim.

Sizleri seviyorum. Bu bölüm biraz şu şarkı gibi hissettiriyor, mutlaka dinleyin🥰

Bu arada yeni bölüm yarın gelsin mi??😁

Bol aşk dolu bir bölüm bırakıyorum size🤭

İyi okumalar, ballarım💜

 

🐣

"Evimize hoş geldin, güzelim."

Şaşkınlığımı üzerimden atamamıştım hala. Nasıl yani burası bizim evimiz miydi artık? Yıllardır peşinde koştuğum evin anahtarlarını elinde tutuyordu resmen.

"Asaf, sen nereden biliyorsun bu evi?" inanamayarak sordum.

"Birazcık Alkım'dan öğrenmiş olabilirim." diyerek kolunu omzuma atıp kendisine çekti beni.

"Ama bu evde oturanlar vardı." Gözlerini görebilmek için kafamı kaldırmak zorunda kaldım.

"Evet, vardı. Ama yurtdışına taşınmaya karar vermişler. Bende bunu öğrenir öğrenmez tuttum." diyerek elindeki anahtarları salladı.

"Teşekkür ederim, Ali." dedim titreyen sesimle. Kollarımı boynuna sıkıca doladım. Elleri hemen yerini aldı, belime dolandı. Alnımdan öpmesiyle kendime gelmeye başladım. Daha yeni yeni idrak ettiğim şeyle kollarımı boynundan çözüp eve döndüm tekrar.

Gözlerimi evin dış cephesinde dolandırdım. Bu ev kitaplardan fırlamış hissiyatı veriyordu. Fazla güzeldi. Yeşillikler arasında huzurun başyapıtıydı. Asaf'ın yanına ilerleyip ellerinden tuttum.

"İçeri girelim mi?" dedim heyecanlı şekilde. Tepkime gülerek kafasını salladı. Elini çekiştirip dış kapının önüne ilerlettim.

"Al bakalım. Evimizin kapısını ilk sen aç, yavrum." Gülümseyerek elindeki anahtarı titreyen ellerimle aldım. Besmele çekerek anahtarı yerine takıp çevirdim. Kapıyı ittirip açtım. Ali Asaf'ın eline uzanarak tuttum tekrar.

İkimiz de sağ ayağımız ile içeriye adım attık. Asaf arkamızdan kapıyı kapattı. Salon olduğunu tahmin ettiğim kısma doğru ilerledik. Çok genişti. Aklımda hemen nasıl yerleştireceğimi düşünmeye başlamıştım.

Evin diğer odalarını da gezip tekrar salona döndük.

"Beğendin mi?"

"Bayıldım. Bir an önce alışverişe çıkıp eşyaları almak istiyorum." dedim. Heyecanım sesime de yansımıştı.

"Hadi bahçeye de bakalım, meleğim." demesiyle gözlerimden kalpler çıktığına yemin edebilirdim. Düşmelere doyamıyordum.

"Olur, sevgilim."

El ele bahçeye çıktık. Ön tarafı yeşillik alandı. Buraya bahçe mobilyası almayı aklıma not ettim. Ve kesinlikle salıncak. Aklımda düzenlerini kurdukça heyecanlanıyordum.

Arka tarafa ilerlediğimizde orta büyüklükte havuz karşıladı bizi. Evin çevresi kapalı olduğu için rahatça girebilirdik havuza. Sitedeki evler birbirine çok yakın değildi zaten. En çok da bu yönünü seviyordum evin.

Bahçeyi de gezdikten sonra evin kapasını kilitleyip arabaya bindik. Elimdeki anahtarları Asaf'a uzattım alması için.

"Sende kalsın güzelim. Ben kendime de yedek yaptırmıştım." kafamı sallayarak onayladım.

"Bu arada işin var mı?"

"Yok, ne oldu ki?" dedim. Elimi tutup öptükten sonra dizlerinin üzerine bıraktı.

"Sahilde oturalım mı biraz? Telefonlar çalana kadar zamanımız var. Bunu değerlendirmeliyiz bence." dedi ve göz kırptı.

"Mükemmel olur." dedim gülerek. Başımı koltuğa yaslayıp Asaf'ı izledim. Çok güzeldi. Belki başkasına göre bu kadar güzel gözükmeye bilirdi ama benim için dünyadaki en güzel insandı. Hem kalbi hem yüzü. Hangi sevabımın karşılığıydı.

Kirli sakallarında gözlerimi gezdirdim. İşinden dolayı uzatamıyordu ama ona çok yakışıyordu bu hali. Ellerimi gezdirmek istedim o an. Parmaklarımın karıncalanmasıyla dayanamayıp yanağına yasladım elimi.

Yaptığım hareketle bakışları bana döndü. Elimi tutup dudaklarına götürdü. Parmak uçlarımı teker teker öptü ve en sonunda da avucumun içine dudaklarını bastırdı. Kalbimden bir şeyler aktığını hissettim. Yol boyunca elim yüzünde dolaşmıştı.

Arabayı durdurup başını direksiyona yasladı. Gözlerini yüzümde dolandırıyordu. Elinin tersi ile yanağımı okşadı. Kesik bir nefes çekti içine.

"Çok güzelsin." dökülmüştü dudaklarından. Boynuna yaklaşıp derin bir nefes çektim içime ve hafifçe dudaklarımı bastırdım.

"Seni seviyorum." dedim fısıltıyla kulağına.

"Seni seviyorum." demişti o da benim gibi fısıltıyla. Bir süre boyun girintisinde soluklandıktan sonra biraz uzaklaşıp şakağını öptüm ve geri çekildim. Utanmıştım biraz bu yüzden gözlerimi cama çevirip geldiğimiz yere bakındım.

Deniz kenarına gelmiştik. Etrafta pek kimse yoktu. Bakışlarımı tekrar Asaf'a döndürdüm. Gözleri hala üzerimdeydi. Az önceki yaptıklarımı ne ben bekliyordum ne de o bekliyordu. Yani biraz çocuğu şoka uğratmış olabilirdim.

"Asaf, inelim mi?" diye sormuştum ama bir tepki vermemişti.

"Asaf?" dedim tekrar ama beni yine duymamıştı. Elimi omzuna götürüp sarstım.

"Ali Asaf?" Bir rüyadan uyanıyormuş gibi irkilmiş yerinde dikleşmişti. Gülmemek için kendimi sıkıyordum şuan.

"Efendim, güzelim. Bir şey mi dedin?" dedi hızlı hızlı. Ohoo uçmuş bu.

"İnelim mi? dedim."

"Olur inelim." Arka koltuktan çantamı alırken Asaf da kendi kendine söyleniyordu.

"Ben ne yapacaktım ya. Akıl da kalmadı." dediğini duydum. Duymamış gibi yaparak arabadan indim. O da inip bagajdan iki tane kamp sandalyesi aldı. Kumların üzerine sandalyeleri koyup oturmuştuk.

Güneş batmıştı yerini aya bırakmıştı. Yanımdaki Asaf'a baktım. Fazla mı gergin duruyordu sanki. Benim bakışlarımı fark edince kolunu omzuma atıp kendine çekti. Kafamı göğsüne yaslayıp denizi izledim.

"Cuma günü için izin alacağım. Nişan için eksikler var onları hallederim diye düşündüm. Mobilyaları da nişandan sonra bakmaya başlarız. Ne dersin?" dedim.

"Olur, yavrum. Benim izin almam biraz imkansız. Çoğu yere tek gidebilirsin. Senin için sorun olur mu?" dedi mahcup sesle.

"Olmaz merak etme." Alnıma öpücük kondurmuştu. Derin bir nefes çekti içine ve boğazını temizledi.

"Orada ne yapıyorlar acaba?" diyerek yanımda bir yerlerde gözlerini gezdirdi. Bende merakla bakışlarımı o tarafa çevirdim ama bir şey yoktu.

"Hani nerede ben göremedim?" diye sordum ama cevap alamamıştım.

"Asaf?" dedim ve bakışlarımı Asaf'a çevirdim. Gördüğüm şeyle duraksadım. Gözlerim bu anı bekliyormuş gibi dolmuştu hemen.

"Asaf." dedim içime kaçmış sesimle. Elinde yüzük kutusu ile gülümseyerek bana bakıyordu. Böyle bir şeyi asla tahmin etmiyordum.

"Asel'im, bu hayatın bundan sonrasını birlikte anılarımız ile dolduralım mı? Kalbini kalbime emanet eder misin, güzelim?"

Gözlerimden bir iki damla yaş yanağımdan süzüldü. Heyecandan ne yapacağımı şaşırmıştım. Cevap vermem gereken kısımdaydık galiba.

"Evet, kalbim kalbine emanet sevgilim." dedim ağlayarak. Gülümseyerek yüzüğü titreyen elleriyle çıkarmaya çalışırken yere düşürdü. İstemsizce haline güldüm. O da benim gibi gülerek yerden yüzüğü alıp parmağıma taktı. Yüzüğü taktığı parmağımın üzerine öpücük kondurdu.

Gözyaşlarımdan öpüp eli ile sildi.

"Ağlama." dedi üzgün sesle.

"Mutluluktan ağlıyorum."

"Mutluluktan da olsa ağlama. Kıyamıyorum gözyaşlarına." diyerek gözlerimden öptü. Kollarımı boynuna dolayıp sıkıca sarıldım. Kafasını boyun girintime sokup derin nefes aldı.

"Seni çok seviyorum, Ali Asaf."

"Seni çok seviyorum, Asel'im."

🍯🍯

Yatağımda yatmış bugün olanları düşünüyordum. Kalp atışlarım tekrar hızlanınca sweatshirt'ün şapkasını kafama takıp camı açtım. Gözlerimi kapatıp derin nefesler çektim içime. Kalp ritmim normale dönünce gözlerimi araladım. Ali Asaf'ın odasının camına bakınca gözlerimiz birbirine tutuldu. İstemsizce yüzüm gülmüştü.

Elindeki telefonu kaldırıp salladı. Elimle bir dakika işareti yapıp yatağımın üzerindeki telefonuma uzandım. Ekranıma isminin düşmesi ile aramayı açarak kulağıma götürdüm. Tekrar camın yanına gittim.

"Neden uyumadın?" dedi yorgun sesi.

"Uyuyamadım. Sen neden uyumadın? Sesin yorgun geliyor."

"Bende uyuyamadım." dedi gülerek. Onun gülmesi ile bende gülümsedim.

"Uyumaya çalış. Yarın uykusuz gitme işe."

"Hanım ne derse o. O yüzden ben uyumaya gidiyorum. Sende uyu güzelim." dediğine güldüm tekrar. Aşağı katın camının açılma sesini duyunca aşağı sarkıttım bedenimi. Barın saçı başı dağınık sinirli bir şekilde bana bakıyordu.

"Abla biraz daha ses çıkartırsan sabah babama söyleyeceğim seni." dedi uykusundan uyandığını belli eden sesi ile. Biraz daha kafamı aşağı uzattım.

"Asel sarkma şu kadar." diyen Ali Asaf'ın sesi doldu kulaklarıma.

"Bir dakika sevgilim halletmem gereken bir konu var." diyerek Barın'a döndüm tekrar.

"Babama mı söylersin? Barın, sen dün sabah neredeydin ablacım? Hımm bir düşünelim dershaneye gitmemişsin, evde de değildin zaten. Neyse ben bunu en iyisi babama söyleyeyim de o sana sorsun nerede olduğunu güzel kardeşim. Ne dersin? Olur mu?" dedim sahte gülümseme ile.

"Asel sarkma diyorum." diyen Asaf ile biraz geri çekildim. Dumura uğramış surat ifadesi ile bana bakakalmış Barın ile sırıttım. Göz kırpıp kafamı 'ne dersin?' diye salladım.

"İstediğin kadar ses yapabilirsin canım ablacım." diyerek öpücük attı bana. Bende aynı şekilde karşılık verdim. Camını kapatıp içeri girdi hemen. Bakışlarımı gülerek Ali Asaf'a çevirdim tekrar.

"Aslında nerede olduğunu bilmiyordum. Ortaya yem attım bu da hemen yedi." dedim gülerek. O da gülümsemişti.

"Neyse artık uyumalıyız. İyi geceler, sevgilim."

"Seninle uyuyacağım gecelerin bir an önce gelmesi lazım. Sana da iyi geceler, meleğim." diyerek telefonu kapattı. Eli ile içeri girmemi işaret ettiğinde içeri girip perdemi çektim.

Yorgun bir şekilde kendimi yatağıma attım ve gülümseyerek gözlerimi kapattım.

🐣🍯

 

Bölüm nasıldı??

Artık sık sık bölüm atmaya çalışacağım. Arayı bu kadar açmayacağım bir daha.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.💜

🍯🐣

 

'Uzun bir yoldan sonra denizi görmek gibisin...'

 

 

 

 

Bölüm : 12.02.2025 14:33 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...