15. Bölüm

13. Bölüm

Merv reiz
mrvreizonline

Herkese merhabaaa

Pano kısmına gelecek bölümler ile ilgili görseller bırakıyorum, oraya bekleniyorsunuz ballarım🍯

Bu arada bıraktığım şarkıyı çok seviyorum. Umarım sizlerde seversiniz😍

Yazım hatalarım varsa kusura bakmayın lütfen😊

Sizleri seviyorum, iyi okumalar güzellerim❣️

DUYURU: Şuan elimde 2 tane bomba gibi bölüm var. Ne zaman atmamı istersiniz???

 

🍯🍯

Belediyeye gidip tam 20 gün sonrası için tarih almıştık. Şimdi de gerekli evrakları hazırlamış son olarak kan vermek kalmıştı. Ama şöyle ki çok küçük bir sorunumuz vardı. Yani küçücük. Azıcık.

"Asel hadi, yavrum. Hissetmeyeceksin bile. Hem ben yanında olacağım." diyen Asaf'ın koluna iyice yapıştım.

"Ne yapayım, Asaf. Korkuyorum ya." diye mırıldandım. Kolundaki elimi tutup elinin içine aldı.

"Hadi bir şey olmayacak." diyerek elimden tutarak sürükledi resmen beni. Benim adımlarım ne kadar geri gitmek istiyorsa Asaf'ın da o kadar ileri gitmek istiyordu. İnsanlara rezil olmamak için ne kadar dik dursam da küçük bir çocuk gibi yere oturmam an meselesiydi.

Kan alınacak kısımdaki koltukların birine oturdum. Asaf yanımda bir elinde ceketimi ve çantamı bir eliyle de sıkıca elimi tutuyordu. Hemşirenin iğneyi hazırladığını gördüğüm an başım dönmeye başlamıştı bile.

"Asaf, bayılırsam korkma tamam mı? Biraz kolonya koklatmanla kendime gelirim. Sen kolonya falan hazırla. Dezenfektan da olabilir." diyerek ön uyarı yaptım.

"Tamam, sevgilim. Merak etme o iş bende." dedi. Asaf ne kadar gülmek istese de yüzüme karşı bunu yapamıyordu.

"Evet, kolunuzu açın lütfen." diyen hemşire ile Asaf üzerimdeki gömleğin düğmesini açıp yukarı doğru katladı. Tekrar elimi tutup üzerini öptü. Derin nefesler alıp sakinleşmeye çalıştım. Sakinleşeyim derken de Asaf'ın elini baya sıkıyordum.

İğnenin damara girdiğini hissetmemle gözlerim kararmıştı. Bayılmayacağım merak etmeyin. Bu kadar çocukların içinde bayılamazdım. Asaf'ın elini bütün gücümle sıkıyordum. İğneyi kolumda bırakıp tüp almak için yanındaki masaya uzanan hemşire yanlışlıkla koluyla iğneye değmişti. İğnenin damarımın içinde hareket ettiğini hissetmiştim.

"Ahh." diye sessizce inledim. İşte şimde bayılabilirim.

"Biraz dikkatli olur musunuz? İğneye çarptınız." diyerek uyardı hemşireyi Asaf. Kaşlarını çatmış sinirli bir şekilde bakıyordu.

"Özür dilerim." dedi hemşire ve işine geri döndü. Kan alındıktan sonra ayağa kalkmamla başım dönmüştü. Asaf kolumdan tutup odanın dışındaki koltuklara oturttu.

"Güzelim, iyi misin?" dedi endişeli sesle. Kafamı önüme eğmiş kendime gelmeye çalışıyordum. Başımı sallaya bildim sadece.

"Sesini duymak istiyorum, yavrum." Kafamı kaldırıp gözlerine baktım.

"İyiyim." dedim hafif tebessüm ile. Elimin üzerine öpücük kondurdu. Cebinden çıkardığı şekeri dudaklarıma uzattı.

"Aç ağzını, güzelim." Ağzımı açarak elindeki şekeri aldım.

"Hadi gidelim mi? İyiyim." diyerek ayaklandım. Asaf elindeki ceketimi üzerime giymeme yardım ettikten sonra çıkışa adımladık.

"Güzelim, yorulmadıysan düğün salonlarına bakmaya gidelim mi?" dedi.

"Gidelim, en azından onu da halletmiş oluruz bugün." diyerek onayladım. Arabaya bindikten sonra ilk rotamız için yola koyulduk.

Geldiğimiz yer o kadar güzeldi ki diğerlerine gitmeye bile gerek yoktu. Sade ve şıktı. Tam kafamda tasarladığım yer gibiydi.

 

"Ali Asaf, burası çok güzel." dedim hayranlıkla.

"Bende beğendim. Ne dersin burayı tutalım mı yoksa başka yerlere de bakalım mı?" diye sormasıyla hemen reddettim.

"Burayı tutalım. Çok hoşuma gitti."

"Tamam, güzelim. Hadi konuşmaya gidelim." diyerek elimi avucunun içine alıp öptü.

Adam ile fiyat ve günü kararlaştırdıktan sonra eve gitmek için yola koyulduk. Mahalleye girip arabayı park ettikten sonra bana döndü. Eli ile yanağımı okşadı. Bende bir kedi gibi eline iyice sokuldum.

Yüzlerimizi iyice yakınlaştırdı. Burunlarımız birbirine değiyordu. Kalp atışlarımı artık sadece ben değil onunda duyduğuna emindim. Burunlarımızı birbirine sürtüp derin bir soluk çekti içine.

"Seni seviyorum." dedi fısıltıyla. Titrek bir nefes aldım.

"Seni seviyorum." dedim aynı fısıltı ile.

"Asel?" dedi. İzin istediğini anlamıştım. Ona cevap vermeden ben dudaklarımı dudaklarına bastırdım. İkimizde aynı anda titremiştik. Bu... Bu çok garip bir histi. Kelimeler ile anlatılamayacak bir şeydi. Ne kadar süre öyle kaldık bilmiyorum. Zaman ve mekan kavramını yitirmiştim.

Asaf'ın geri çekilmesi ile gözlerimi açtım yavaşça. Alınlarımızı birleştirdi.

"Kalpten götüreceksin beni, Asel." dedi alnını alnıma sürterek. Gözlerinin en derinliklerine baktım. İçim gidiyordu ona bakarken. İstem dışı yanağından öptüm.

"Gidelim mi? Merak etmişlerdir." dedim hızlıca. Utanmıştım. O da gülerek onayladı beni. Arabadan inip evimin önüne doğru yürüdük. Evin önüne gelince ona doğru döndüm. Uzanıp alnımdan öptü.

"İyi geceler, güzelim."

"İyi geceler, sevgilim." diyerek kapıya adımladım. Çantamdan anahtarları çıkartıp kapıyı açtım. Asaf'a tekrar baktım. Gözleri ile içeri girmemi işaret etti. İşareti ile içeri girip kapıyı kapattım. Kapıya yaslanıp kendime gelmeye çalıştım.

İçeriden televizyon sesi geliyordu. Yanlarına adımladım. Babam ve annem televizyona o kadar odaklanmışlardı ki benim geldiğimi bile duymamışlardı. Ne izlediklerine bakmamla gözlerimi devirdim. Meşhur akşam programlarından biriydi. Onlar olmazsa ne yapardık.

"Ben geldim." diye bağırdım. Bakışları sonunda bana dönmüştü. Annem ayaklanıp yanıma geldi.

"Kızım, hoş geldin. Aç mısın? Bir şeyler hazırlayayım hemen."

"Yok annecim aç değilim." diyerek babamın yanına gidip sokuldum. Babam beni kolunun altına alıp alnımdan öptü.

"Yoruldun mu, güzel kızım?"

"Yorucu bir gündü baba. İşten biraz erken çıkıp Asaf ile nikah işlemlerini hallettik. Oradan düğün mekanı tutmaya gittik." diyerek günümü anlattım.

"Hayırlısı olsun, yavrum." dedi. Annem bir anda yanıma oturup yüzük olan elimi avucuna alınca şaşkınlıkla ona baktım.

"Asel? Yoksa evlilik teklifi mi etti Ali Asaf?" diye merakla sordu. Başımı sallayarak onayladım. Annem gururla parmağımdaki yüzüğü inceledi.

"Asaf oğlum, gerçekten sana değer veriyor." dedi. Utanarak babamın göğsüne iyice gömüldüm.

"Hanım, tamam. Hem Asaf oğlum gelip izin almıştı benden. Taktir ettim açıkçası bu davranışını." diyen babam ile şaşırdım. Demek babamdan izin almıştı. Dudaklarım gurur ile yukarı kıvrıldı. İyi ki, iyi ki sen Ali Asaf.

Bu konuşmadan sonra annem ve babam televizyona geri döndüler. Bende yerimden gayet memnun bir şekilde gözlerimi kapattım.

Ne kadar süre geçtiğini kavrayamadığım bir anda havalandığımı hissettim. Babam yatağıma oturur bir vaziyette beni oturtup başımdaki şalımı açıp çıkardı. Sonrasındaki üzerimdeki ceketimi de çıkartıp yatağıma uzandırdı. Üzerime ince pikemi örtüp alnıma öpücük kondurup odamdan çıktı.

Yatakta rahat bir pozisyon alıp uykunun en derin kuytularına bıraktım kendimi.

🤭🤭

Sabah uyanıp hazırlandıktan sonra adliyeye gelmiştim. İşlerimi halledip nişan hediyeliklerimi almaya gitmem gerekiyordu. Oradan da Balım'ın yanına geçip ikramlıklar için son kez görüşecektik. Yine dolu bir gün beni bekliyordu. Ve bir şey daha vardı az kalsın unutuyordum. Sonunda nişanlığımı alacaktım.

Adliye bugün diğer günlere göre biraz daha sakin geçmişti. Adliyede işler biter bitmez kendimi arabama atmıştım ve Balım'ın yanına gitmek için yola koyulmuştum.

Aklıma yakışıklı mı yakışıklı Ali Asaf'ım gelince yüzüme büyük tebessüm dağılmıştı. Arkadaşlar farkında mısınız, evleniyoruz? Ben bazen gerçek olduğuna inanamıyordum. Telefonumun çalması ile bakışlarım arabanın ekranına döndü. Ve bilin bakalım kim? Yüzümdeki büyük tebessüm daha ne kadar büyüye bildiyse o kadar büyüdü. Aramayı cevaplamamla arabanın içine o güzel sesi doldu.

"Güzelim, nasılsın?"

"İyiyim, Asaf. Adliyeden çıktım nişan için halletmem gerekenler vardı onları halletmeye gidiyorum. Sen nasılsın?" dedim. Bir yandan da kafenin önüne arabayı park ediyordum.

"İyi bende. Küçük bir operasyon çıktı onun için hazırlık yapıyoruz." demesiyle elimde olmadan korku sardı her yanımı.

"Ya öyle mi? Ne kadar sürecek peki?" diye sordum sesimden saf korku vardı. Ona ne kadar hissettirmemeye çalışsam da pek başarılı olamamıştım galiba.

"Yavrum, korkma. Nişanımızı bir hafta ertelememiz gerekebilir. Elimden geldiğince kısa zamanda yanında olacağım tamam mı?" diyerek beni sakinleştirmeye çalıştığını anladım ama benim korktuğum nişan değildi ki.

"Nişan umurumda değil Ali Asaf. Sen sağ salim git gel başka bir şey istemiyorum." dedim. Dolan gözlerimi elimin tersiyle sildim. "Peki hemen şimdi gidecek misiniz?"

"Birazdan çıkacağız. Keşke seni görebilseydim ama görev beklemez, güzelim." dedi sıkıntıyla.

"Seni seviyorum, Ali Asaf." Şuan tam olarak salya sümük ağlayasım vardı ama telefonu kapatıncaya kadar kendimi tutmam gerekiyordu.

"Bende seni seviyorum, Asel'im. Ben gelene kadar kendine dikkat et tamam mı? Aklım sende kalmasın, güzelim. Fırsat bulabilirsem aramaya çalışacağım."

"Tamam, sende çok dikkat et lütfen. Allah'a emanet ol, sevgilim." dedim titreyen sesimle. Ona bir şey olursa ben ne yapardım bilmiyorum.

"Geldiğimde bu 'sevgilim' demeni yakından duymak isterim." dedi gülerek. Onun gülmesiyle bende hafif tebessüm ettim.

"Borcum olsun ve ben borçlu kalmayı sevmem ona göre." dedim.

"Bende borcumu almadan peşini bırakmam. Allah'a emanet ol, Asel'im." dedi derin nefes alarak. İlk kez ayrı kalmayacaktık ama ilk kez sevgili olarak ayrı kalacaktık. Ve bu galiba en zoruydu.

"Sende, sevgilim." dedim. Telefonu kapatmasıyla kendimi kasmayı bıraktım ve hıçkırarak ağlamaya başladım.

Nereye giderse gitsin kalbim de aklımda onunla beraber gidecek. Onun da aynı şekilde olduğuna emindim.

Aşk mı bu bilmiyorum ama o kadar kuvvetli bir duygu ki, sürekli yanımda istiyorum seni sevgilim. Aklım, fikrim her şeyim sen oldun.

🐣🐣

 

'Her gece onu düşünmekten

Saatim ilerlemez oldu.

Kim sorsa saat kaç diye,

Cevabım hep aynı; o'na doğru...'

~Cemal Süreya

 

Evett bölüm nasıldı?

Azıcık ucundan şey yapmış olabilirim🤭

Lütfen düşüncelerinizi benimle paylaşın.

Bol yorum ve beğeni istiyorum. Hepiniz öpüldünüz😘

Görüşürüzzz

 

 

Bölüm : 15.02.2025 16:46 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...