15. Bölüm

13' Ufak Bir Sorun

Karina
ms_karin

Bölüm 13: Ufak Bir Sorun

 

Unutulmak sanırım hiç bu kadar koymamıştı.

Gelmeyeceğini bile bile bir ümit bekleyen bendim ama...

Yine de canım acımıştı.

Gerçi hata bendeydi!

Söylene söylene Fatih amcanın gösterdiği parçaları dikiyordum.

Yavaş yavaş makineyi öğrenmeye başlamıştım.

Tabi şuan sadece düz dikişleri yapabiliyorum ve yavaşım... Ama olsundu!

Saye'yi düşünmemeye çalışarak kendimi işe verdim.

Bir an önce elimdekileri bitirip üst kata Uygar'a bakmaya gidecektim.

Ufaklık, soğuk havadan nasibini almış şifayı kapmıştı.

Neyse ki ablası ona özel tarifini hazırlayacak kadar yüce gönüllü biri!

"Mehir, yemekler geldi kızım hadi kalk" dedi Fatih amca.

"Elimdekileri bitirip geliyorum amca siz başlayın" deyip devam ettim işime.

Fatma teyze yemekleri kendi hazırlıyor ardından aşağı getiriyordu.

Evi hemen iş yerinin üstündeydi.

Sıcak anne yemeği yemeyeli çok oluyordu ve bu sıcak ortam bayağı iyi geliyordu.

Fatma teyze ve Fatih amca beni evladı yerine koymuştu.

Bende aynı şekil karşılık veriyordum.

Elimdeki son parça da bittiğinde kalktım ve lavobaya gidip elimi yüzümü yıkadım.

Kendime gelmem lazımdı bir an önce!

Ayna da ki yansımama baktım.

Cidden çok değişmiştim.

Ve bu kesinlikle kötü yönde değildi.

Son dönemlerde hayatıma giren insanlar sayesindeydi.

Eskisinden daha çok gülümsüyordum mesela. Üstelik alayla veyahut yalandan değildi.

Samimiydi...

Uygar mesela çok iyi geliyordu bana. Kendi evladım olsa bu kadar severdim cidden.

Tatlı hareketleri, gülüşü, sesi özellikle de çabucak kızaran hafif tombul yanakları tam öpülesiydi.

Gülümseyip kafamı iki yana salladım ve lavabodan çıkıp küçük mutfağa ilerledim.

"Gel kızım otur yanıma, bak mercimek çorbası yaptım sıcak sıcak seversin sen" dedi beni gören tontiş teyzem.

Severdim...

"Ellerine sağlık teyze" dedim ve yanına oturdum.

"Uygar nasıl olmuş hanım daha iyi mi?" diye sordu amca.

"Daha iyi şimdi. Mehir'i görmek istiyordu ama uyuya kaldı"

Seviyorum bu çocuğu ya.

"Ablasını çok seçiyor kerata. Nasıl da unutuyor Mehir'i görünce bizi" diye tatlı tatlı söylendi Fatih Amca.

Vardı öyle huyları.

Gülümseyerek kafamı iki yana salladım hafifçe.

O çocuk bana şifa oluyordu.

 

🪐🪐🪐

 

Aslanların evinde her şey normal ilerliyordu.

Diba Hanım ve oğulları babalarının cenazesinden sonra ilk defa bu kadar mutlululardı.

Saye'nin Kerem ile tanışacak olması onları ayrı bir mutlu ediyordu.

Ne de olsa Kerem Aslan ailesinin tek torunuydu.

Şu anlık...

Efe Aslan arkadaşları ile yeni açılan mekana gideceğinden yavaştan hazırlanmaya başlamıştı.

Son dakika hazırlanmayı oldu olası sevmezdi.

Hazırlandıktan sonra biraz kitap okur ardından keyfini çıkara çıkara -yolları uzatarak- gideceği yere sürerdi arabasını.

Hayatı doyasıya yaşamayı severdi, acele işler ona göre değildi.

Son kez aynadan kendine baktı ve elleriyle saçlarına şekil verdi.

Çapkın bir sekilde aynadaki aksine sırıtıp mekana gitmek üzere sessizce evden çıktı.

Eyüp abisi ile arasına mesafe koymuştu ister istemez. Annesi ise şirkette o'nun yanındaydı.

Selim Aslan da ise işler daha karışıktı. Mehir'i unutamıyordu. Onu gördüğü gibi bir yakınlık bir kalp çarpıntısı hissediyordu.

O akşamdan sonra Mehir'in kapısına defalarca gitmiş ama kapısını çalmaya cesaret edememişti.

Ondan hoşlanıyor muydu? Bilmiyordu.

Ama daha önce hiç böyle hissetmemişti.

Kimdi bu kız?

 

🍂🍂🍂

 

"Kaç kere dedim sana biliyorsun İstanbul trafiğini yine de inatla geç çıkıyorsun amk" diye söylenmeye devam etti Adil.

 

Haklıydı.

 

Her seferinde itinayla aynı şekilde devam ediyordu.

 

"Yav gardaşım gelmeyin üzerime, hatun da kaçtı zaten of!" Diyen Erdem ile kafamı iki yana salladım onaylamazca.

 

Akıllanmazdı bu şerefsiz.

 

"O değil de bu mekan nerde ya? Çıkmaz sokak burası" diyerek arkadaşlarıma döndüm.

 

Hepimiz bir olmuş Hakan'a bakıyorduk.

 

Hakan ise gök yüzüne...

 

"Allah senin belanı vermesin Hakan!" Diyerek isyan bayraklarını çekti Cenk.

 

"Hangi kafayla sana uyup geldik ki!" diye mırıldandım hafifçe burnumu sıkarak.

 

"Efe, abi sen bulursun çıkışı ya. Senin koku yeteneğin dehşet seviyede değil mi?" diye sınırlı bir tonda sordu Adil.

 

"Aynen amk, K9 köpeği miyim ben s*ktirin gidin kim getirdiyse ona söyleyin" sesim haddinden fazla yüksek çıksa da umursamadım.

 

Bu kaçıncı olmuştu yahu.

 

"Sana uyan aklımın nöronlarını s*keyim" diye bağırıp Hakan'ın üzerine atlayan Fırat'ı kimse durdurmadı.

 

"Ya abi ne bileyim ben ama ya! Buralarda gösteriyordu" dedi Hakan ağlak bir tonda.

 

"Malsınız he siz, açın konumu geri dönelim ne uğraşıyorsunuz benim Hakan'ımla!"

 

"Gel buraya Erdem aşkım, alnından öpeceğim seni. Az daha yiyeceklerdi bu şerefsizler beni" diyerek Erdem'e sarıldı Hakan.

 

Kesin aşıklar!

 

Hakan, telefonundan caddeye çıkan konumu açmış ve ilerlemeye başlamıştı.

 

Ellerim cebinde onu takip ediyordum diğerleri gibi.

 

Fırat'ın bugün fazla sessiz olması da dikkatimden kaçmamıştı.

 

Yemin ederim dertsiz bir günümüz geçmiyordu.

 

Önümüzdeki Hakan' ın durması ile bizde durmuştuk.

 

Çıkmaz sokaktı.

 

"Konumla bari düzgün yoldan git be Hakan! diye sitem ettim.

 

O sırada arkamızdan gelen silah sesiyle olduğumuz yerde kaldık.

 

İşte şimdi sıçmıştık.

 

"Beyler ufak bir sorunumuz var galiba" diyerek fısıldadı Fırat.

 

"Yanılıyorsun Fırat" dedim dişlerimin arasından kısık bir sesle " Büyük bir bok yoluna gidiyoruz bu işin ufak bir yanı kalmadı artık "

 

Diyerek ellerimiz havada gözlerimiz yarı kapalı arkamıza döndük...

 

 

 

Bölüm : 30.12.2024 11:52 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...