
Günün ikinci bölümü🤍
Oy vermeyi ve satır arası yorum yapmayı unutmayınn🌼
Seviliyorsunuz🌸💐
Bölüm 17: Şarkı
"Sonunda be Saye. Acımdan öldüm burda!" diyerek hayıflandı Selim abim.
Daha içeri girmemiştim be adam destur!
"Kusura bakmayın Sultan Selim Hazretleri bir daha bekletmem sizi" diye yanıtladım onu ve bahçeye göz attım.
Annem -evet artık anne diyorum ama içimden- kum havuzunda Kerim ile oynuyordu.
Sabah sabah bu enerji be anam!
-dedi sabahın altısında kalkan Saye.
- Sen sus iç ses kalkmasam mıydım? Kerim bile hazırlanmıştı kesin darılırdı kalkmamış olsaydım.
"Neyse ki ben yüce gönüllü biriyim affettim seni"
Lütfettiniz ya!
Omzuma dokunan el ile irkildim.
"Gencay abi?"
Kollarını belime dolamış yanağıma öpücük kondurmuştu.
"Günaydın Saye'm"
Gülümsedim ve bende aynı şekilde kollarımı boynuna dolayarak yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.
"Öpmeyin halamı!" diyerekten Gencay abimi itmeye çalışan ufaklığı duyana -hissedene- kadardı sarılmamız.
Gencay abimle zar zor görüşebiliyorduk. İşi geç saatlere kadar sürebiliyordu. O geldiğinde genelde ben uyumuş oluyordum.
Ama her gece mutlaka odama uğrar saçlarımı okşar biraz konuşur ve giderdi.
Uyku sersemi halimle bir gün duymuştum.
Seviyordum onu.
Abim de abimmm var mı sizin böyle abiniz ha?
Gencay abim sarılmamıza son verip Kerim'in boyuna eğildi "Oo amcasının paşası. Ne kadar da yakışıklı olmuşsun böyle" dedi ve Kerim'i kucağına aldı.
"Evet! Çünkü bugün dünyanın en güzel kızı ile randevum var" dedi kıkırdayarak Kerim.
Abim kaşlarını hafif çatmış hınzır bir gülümseme ile Kerim'e bakıyordu.
Selim'in yanına oturup başımı omzuna yasladım.
Hâlâ uykum vardı.
-Akşam, sabah erken kalkacağını bilmene rağmen yatmadın çünkü!
-Sussana sen Porsuk!
"Bak sen? Kimmiş bu dünyanın en güzel kızı?"
Selim'i elini saçımda hissetsem de bir şey demedim.
Kerim gizli bir bilgi verecekmiş gibi Gencay abimin kulağına eğildi ve kısık olduğunu düşündüğü sesiyle cevapladı.
"Saye aşkımla!"
"Nerden aşkın oluyormuş senin" diye hayıflandı Selim.
"Benim aşkım o, yok sana aşk"
"Yoo var bana aşk babam izin verdi" diyerek dil uzattı Selim'e.
"Değil aşkın, izin vermiyorum ben!" diyerek birden yükseldi Gencay.
İlk söylediği zaman deseydin ya bunu kal mı geldi yiğidim?
"Yoo Saye Hala sen benim aşkımsın demi?"
Tatlı tatlı göz kırpmalar, al al olmuş yanaklar...
" Aşkını tabii sen de benim aşkımsın" diyerek öpücük attım.
Amcalarına gördünüz mü bakışı atıyordu.
"Ben de senin aşkınım ama demi!"
"Ben de senin aşkınım ama demi!"
Gencay ve Selim' in cidden çocuktan farkı yoktu.
Kocaman gülümseyerek yanıtladım.
"Öylesinizz"
🍂🍂🍂
Mehir Yavuz' dan
Uygar bebeğimin rahatsızlanmasının üzerinden bir hafta geçmişti.
Basit bir soğuk algınlığına yakalanmıştı ufaklık.
Şu an Uygarcığım ile beraber fırındaki kekin pişmesini bekliyorduk.
Tabi ben bir yandan dağıttığımız yerleri topluyordum.
"Mehirciğim. Bence biz bunu yalnış yaptık."
Kaşlarım kendiliğinden çatılmıştı.
Uygar'ın yanına gidip eğildim ve fırına baktım.
Kek kabarmamıştı?
"Tarife göre yapmıştık ama.." diye mırıldandım kollarımı Uygar'ın beline sararken. Çenemi omzuna yaslamıştım acıtmayacak şekilde.
"Bence Umutcuğum abiye soralım. O senden daha iyi biliyor bu işleri Mehirciğim."
Söylemeyi unuttum tabi!
Umut'un evindeydik şu an. Geçtiğimiz günlerde tekrar eskisi gibi olalım istemiştik.
Sadece ikimizin olduğu o zamanlarda ki gibi...
Gerçi ilk karşılaşmamız da tanıyamamıştım onu ama olsundu!
Hafiften gözlerimi doldurup uygardan uzaklaştım.
"Ha ben beceriksizim yani?" diye sordum ağlamaklı çıkan sesimle.
"Hayır Mehirciğim sen çok yeteneklisin ki." dedi hızla bana dönerken panikle.
Yüzünden hafif alaycı bir bakış belirdi.
"Sadece başka alana yönelmen lazım. Mutfak senlik değil."
Bu giderek Umut' a benzemeye başladı he!
Fışkı ye Umut!
Çocuğumu ne hale getirdin!
"Yavrum me yapıyorsunuz yerde?" diyen Umut'un sesiyle daha çok somurttum.
"Sanane!"
Yanımıza yanaşıp yere oturdu.
Uygar, Umut'un kulağına yaklaşıp.
"Sanırım söylememem gereken bir şey söyledim Umutcuğum."
Aynı şekilde kısık bir sesle sordu Umut. "Ne söyledin?"
"Ne söylecek ben beceriksizmişim yemek yapmayı bile bilmiyormuşum. Sen daha iyi biliyormuşsun" diye yalandan kızgınlıkla söylendim.
"Heheyyt ama bilmediğin bir şey var Uygarcığım. Ağabeyine yemek yapmayı ben öğrettim hı!"
Umut gür bir kahkaha atıp Uygar' ı kucağına çekti.
"Senin bu ablanın haberi yok galiba ama boynuz kulağı geçeli çok oldu."
Dil çıkarıp başımı yana çevirdim.
Pislikler ya bunlar!
"Yemek yapamaz ama çok güzel şarkı söyler Mehir ablan."
Gözleri, gözlerimi bulmuştu.
Neden her şeyi bu kadar net hatırlamak zorundasın Umut?
"Yaa gerçekten mi? Neden söylemedin hiç Mehirciğim?"
Gözlerimi, Umut'un gözlerinden ayırmadan yanıtladım Uygar'ı.
"Şarkılarını adadığın kişi birden ortadan kaybolunca şarkı söylemek için sebebi kalmıyor insanın."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 32.55k Okunma |
1.97k Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |