
@irmmiyy 'e ithafen gelen bir bölümdür.🤍
Satır arası yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayınn🫣
Keyifli okumalar dilerim💞
Bölüm 22: İyi Geceler
(Eyüp ve Saye'nin konuşmasından iki gün önce gerçekleşmiş bir sahnedir.)
Mehir Yavuz'dan
Çocukluğumun en güzel dönemi Umut'un olduğu zamanlardı.
Ailedeki insanlar elbette kötü değildi.
Hatırladığım kadarıyla anne ve baba cidden bana karşı çok iyiydi.
Hatta dedem ve diğerleri de.
Ama gel gör ki anlamlandıramadığım bir şekilde Aslan'lar oldu olası Yavuz'lardan haz edemiyordu.
Ya da sadece Eyüp Aslan...
Her seferinde bir Yavuz olduğumu yüzüme vuruyordu.
Ki bence Yavuz olmam bir sorun değildi.
Eyüp Aslan, Yavuz olduğumu bahane ederek beni tamamen saha dışı bırakmaya çalışıyordu.
Farkındaydım.
Saye ile aramızı bozmak için yapmayacağı şey yoktu.
O herif cidden iblisten farksızdı.
"Heyy! Buzlar kraliçesi!" Tanıdık gelen ses ile bakışlarımı kapının önündeki bedene çevirdim.
"Ne işi var burda?" diye mırıldandım.
Kendisi yetmiyor küçük boylarını mı yolluyordu şimdi de.
Yanıma yaklaştı.
Bir şey demedim.
Gitmesini istediğim kadar kalmasını sa istiyordum.
Kendimle çelişmek en nefret ettiğim şeydi.
Lanet.
"Ne işin var burada Aslan?" diye konuştum sakince.
"Sokağın başındaki yeni açılan kafaye gelmiştim. Buranın önünde seni görünce selam vereyim dedim" diye yanıtladı beni.
Bakışlarını dükkanın içinde gezdirdi.
Değişmesini bekledim yüz ifadesinin.
Suratını buruşturmasını belki de.
"Burada mı çalışıyorsun?"
Onaylar biçimde kafamı salladım.
"Gitmeyecek misin?"
"Acelem yok"
"Sinirimi bozuyorsun"
"Her şey senin sinirini bozuyor"
"Cevap verme bana"
"Tersleme sende beni" dedi tekrar omuz silkerek.
"Kiminle geldin?"
"Tek başıma. Biraz yalnız takılmak istedim" demesinin ardından gözleri kocaman açıldı ve devam etti sözlerine...
"Lan- dur sen beni hatırlıyorsun demi kız?"
Düşünür gibi yaptım ve kaşlarımı hafif çatıp yanıtladım onu.
"Sami değil miydin sen? Nambır üç olan"
Oyuncu bir tavırla bana baktı.
"Beni beni Selimini nasılsın unutursun buzlar kraliçesi"
"Sen yanlış biliyorsun"
"Neyi?"
"Adını."
"Adımı?"
"Selim değil senin adın Sami"
"Yoo anam hanım Selim diyor hep"
"Karıştırıyordur"
"Tüm aile mi karıştırıyor amk"
"Küfür etme!"
"Pardon abla, büyüksün."
"Öyleyim"
Samimi bir gülümseme yolladı.
"Öylesin"
Konuşacak bir şeyim yoktu.
Elimdeki işe geri döndüm.
"İşin acil değilse benimle gelir misin? Beraber bakit geçirelim?"
Eyüp Aslan, kardeşi ile vakit geçirdiğimi öğrenirse ağzıma sıçardı.
"Kimse yok şu an çıkamam"
"Ne zaman gelirler?"
"Gelmezler"
Tuhaf hissettiriyordu ağabeyim ile böyle olmak.
Fatih amcanın masasının yanında duran sandalyeyi aldı ve yanıma koyup oturdu.
"Bana da öğret!"
Sesinde bariz bir heyecan vardı.
Sandalyesinin kenarından tutup kendime doğru çektim.
Yüzüme avel avel bakarken, göz kırptım ve önüme dönüp bir parça aldım elime.
"Oha! Düştüm" demesiyle.
Kahkaha atmama engel olamadım.
🌸🌸🌸
"Selim diğer elinle de üst kısmını tutacaksın!"
"Ya elimi de dikersem!"
Avuç içimi alnıma vurdum.
"O zaman kalan yerlerini de ben dikerim"
"Ayıp oluyor ama ha!"
"Ayıbın yolu kayıp kardeş! Çalışmaya devam hayde"
Önümdeki işe sırıtarak geri döndüğümde mırıldandığını sanarak söylenmeye başladı.
"Zalım karı acımıyor da!"
🌼🌼🌼
"Lise son sınıfım daha yolda yürüyorum tamam mı? " dedi gülümseyerek.
Hangi ara kafeye gelip sohbet etmeye başladık bilmiyordum.
Ama sarıyordu.
"Akşam marvel izlemiştim kahraman falan olsam nasılsın olurdum falan diye düşünüyordum. Ergenlik işte!"
"Çiçekçilik önünde durdum anneme çiçek alacağım. Bir yandan derin düşünceler kahramancılık canlanıyor aklımda ahaha."
"Tam adam dükkandan çıktı buketi bana uzattı. Uzattım kolumu almak için kadının biri kollarıma düştü!"
"Ya, sen gel iki kat yukarıdan benim kucağa düş!"
"Sende ki şans kimsede yok ha Selim." dedim kahkaha atarak.
"Kızım diyorum ya bizde tek bir normal insanoğlu yok. Allah aşkına manitam bile gökten kucağıma düştü ya"
"Hâlâ konuşuyor musunuz? Tam çocuklara anlatmalık bir hikayeniz varmış"
Sağ elini yukarı kaldırdı ve yüzük parmağını gösterdi sırıtarak.
"Hayatımın aşkı gökten kollarıma düşmüş kızım. Kaçırır mıyım."
Kahkaha atıp kahvemden bir yudum aldım.
Kafa bir adamdı vesselam.
🏵🏵🏵
Zamanın nasıl geçtiğini zerre anlamamıştım.
5 saatten fazla olmuştu yan yana geleli.
"Her şey için teşekkür ederim Mehir. Sayende güzel bir gün geçirdim"
Samimi bir şekilde gülümsedim.
Eyvallah dercesine kafamı eğdim hafifçe.
"Ayrıca! Erkek düşmanı falan da değilmişsin!"
"Ben genel olarak insan sevmiyorum. Düşmanlık abartı olmuş biraz"
Düşmandan bol ne varkine Selim.
Ayrıca sen istesem de düşman olamayacağım birisin Selim Aslan.
"Öyle ya da böyle. Aslında ilk başta çekindim yanına gelsem tersler misin diye ama iyi ki de gelmişim"
İyi ki geldin.
"Hadi git artık ağabeyin arkandan daha fazla ağlamasın." dedim sırıtarak.
Şerefsiz herif, Selim'in benim yanımda olduğunu öğrendiğinden beri zırt pırt arıyordu.
"Kovuyor musun beni hm? Beni beni Selim'ini!"
"Estağfurullah yavrum. Bekleyenin vardır evinde diye dedim saat geç oldu. Yoksa kovar mıyım hiç seni!"
"Tam taam inandım hadi"
Kafasını hafifçe yana eğip gözlerime baktı.
"Sana sarılsam beni vurmazsın değil mi?" dedi buruk bir tebessüm ile.
"Düşünmem lazım." Diye yanıtladım onu kollarımı iki yana açarak.
Düşünmeden konuşuyordum.
Çünkü düşünerek iş yaparsam şu an bu halde olmazdık.
Değerdi yine de.
Kız kardeşi olduğumu bilmese de ağabeyim ile vakit geçirmek için her şeyi feda etmeye değerdi.
Kollarımın arasına girip saçlarıma öpücük kondurdu.
Ağlamanın zamanı değildi ki şimdi.
Kollarını bedenimden ayırdı ve arabasının yanına gidip kapısını açtı.
Binmeden önce son bir kez arkasına dönüp el salladı.
"İyi geceler ufaklık."
Cevap vermemi beklemeden arabasına binip gitti.
Yine de duymayacağını bile bile mırıldanmadan edemedim.
"İyi geceler abi"
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 32.53k Okunma |
1.97k Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |