Mufi
mufi_muffiiiii

Karakterlerinize çok basit bakıyorsunuz.. (ben ve edebiyat yapma perilerim bir panoda daaha sizinle)

Tutarsızlık mı, Gelişim mi?

Bugün sizlerle kitap karakterlerinin yazılış şekli hakkında konuşmak istiyorum.

Ben karakterleri yazarken onların “yazarı” değil, “yol arkadaşı” olduğumu düşünüyorum. Elbette yapı taşlarını ben inşa ediyorum, geçmişlerini, korkularını, hayallerini ben yazıyoru sma bir yerden sonra karakter kendi kararlarını vermeye başlıyor. Kalemin ucunda bana yön gösteren bir ruha dönüşüyor.

Fakat bazı kitaplarda çok dikkatimi çeken bir sorun var: karakter tutarsızlığı.

Bir bölümde içe dönük, korkak bir karakter izlerken, sadece birkaç sayfa sonra aynı karakterin bir anda sosyal, rahat ve dışa dönük birine dönüştüğünü görüyoruz. Ne yaşadı? Ne değişti? Neden değişti? Hiçbir açıklama yok. Bu, bir karakter gelişimi değil, bir karakter çelişkisi.

Halbuki gerçek bir karakter gelişimi zamanla olur.

Taraftar en başta korkaktır mesela. Ama yaşadıkları, karşılaştığı insanlar, başına gelen olaylar onu dönüştürür. Bu bir gelişimdir. Yavaş yavaş içe kapanıklığı azalır, kendine güveni artar, sonunda başka birine dönüşür ama bu dönüşümün izleri vardır, sebebi vardır. Okur bunu adım adım görür, hisseder ve o karaktere bağlanır.

Kitap yazmak da böyle bir şeydir aslında.

Ben de ilk kitabımı yazarken çok hata yaptım. Karakterim bir bölümde ağlarken, bir sonrakinde birdenbire duygusuzlaşıyordu. Bir yerde korkakken, öteki sayfada cesur oluyordu. Çünkü yalnızca o sahneye odaklanıyordum, karakterin bütününü değil, anlık davranışlarını yazıyordum. Bu da büyük bir hata.

Unutmayın: Okur karakteri yalnızca okumaz, tanır.

Eğer karakteriniz ne hissettiğini, nasıl biri olduğunu kestiremeyecek kadar karmaşık davranıyorsa, okurun kafası karışır. Hatta karakteri tanımakta zorlanır, onunla bağ kuramaz. Ama karakteriniz ruhsal olarak gelişiyor, yaşadıklarıyla birlikte dönüşüyorsa… işte o zaman okur, o karakterin değişim sürecine tanık olur ve her adımda daha çok bağlanır.

Çünkü gerçek hayatta da böyledir: İnsan bir anda değişmez ama yaşadıklarıyla büyür, dönüşür, olgunlaşır. Karakteriniz de öyle olmalı

Bu yüzden karakter yazarken kendinize şu soruları sormayı ihmal etmeyin:

Bu davranışın bir sebebi var mı?

•Karakterim bu tepkiyi vermek için yeterince şey yaşadı mı?

•Bu değişim ne zaman başladı, okuyucu bu dönüşümü fark edebiliyor mu?

•Karakterimin önceki haliyle şimdiki hali arasında bir bağ kurabiliyor muyum?

Eğer bu sorulara net cevaplar veremiyorsanız, karakteriniz gelişmiyor olabilir, sadece tutarsızlaşıyordur ve inanın, okur bunu bir yerden sonra hisseder. Çünkü karakterler hayal ürünü olsa bile, okurlar gerçek duygularla bağ kurar.

Her okur bir karakterin kırılmasını görmek ister.

Birinin en derin korkusunu, en büyük hatasını, en utandığı anı okumak ister. Sonra onun nasıl yeniden ayağa kalktığını, nasıl değiştiğini, nasıl güçlü birine dönüştüğünü izlemek ister. Bu bağ kurma anıdır. Bu, kitabı sadece "okunur" olmaktan çıkarır "hissedilir" hâle getirir.

Unutma:

Bir karakteri unutulmaz yapan şey, onun güçlü olması değil, onunla beraber güçlenmeyi hissettirmesidir.

Bu yüzden bir karakterin ilk sayfadaki haliyle son sayfadaki hali farklı olabilir — evet ama bu farkın neden oluştuğunu göstermek, yazarın en büyük sorumluluğudur.

O yüzden karakterini yazarken onunla yürümelisin.

Bazen yavaşla, ona kulak ver.

•O sahnede neden öyle davrandı?

•Daha önce bunu yapmış mıydı?

•Bu, onun için ne ifade ediyor?

İşte o zaman yazdığın karakter, yalnızca bir isim ya da bir rol değil, yaşayan bir ruh olur ve okur o ruha aşık olur.

Bir karakter yazmazsınız, onunla yaşayıp onunla ölürsünüz

 

Benim fikirlerim bu yönde farklı fikirleri olan farklı düşünceler olan insanlarda belirtirse sevinirim

ayrıca bu tarz panoları seviyorsanız önceki panolarıma da bakabilirsiniz

Mesaj : 12.05.2025 17:49 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...