Kaç saat uyudum bilmiyorum ama omzumun sertçe sarsılmasıyla gözlerimi açtım.1
Gözümün önünde bulanık bir siluet vardı. Kısa süre sonra netleşti—Zeynep. Kaşları çatılmış, elinde bir çöp poşeti tutuyordu.1
"Topla şunları."1
Sesi sertti ama her zamanki gibi sakinliğini koruyordu.
Yüzümü buruşturdum. Uykudan yeni uyanmıştım ve beynim hala bir sisin içindeydi. Normalde sabahları inanılmaz huysuz olurdum, özellikle de birisi beni uyandırdıysa. Ama konu Zeynep olunca işler değişirdi. Uykulu gözlerle etrafa baktım ve salonun felaket hâlini fark ettim.1
Her yerde boş cips paketleri, yere devrilmiş bardaklar ve şişeler vardı. Kanepenin bir köşesine çökmüş Orkun hafifçe horluyordu, Arda başını masaya gömmüş, Alperen ise yere serilmiş bir şekilde uyuyordu.2
İç çektim ve poşeti elimle kavradım. "Off, tamam ya… Topluyorum işte," diye mırıldandım.
Zeynep hızlanmam için bakışlarını üzerime dikti. Sesimi alçaltarak, “Diğerlerini uyandırmayalım bari,” dedim. O da başını hafifçe sallayarak devam etti.
Beraber çöpleri topladık. Camlar hafif aralıktı ve içeriye sabahın serin havası doluyordu. Havanın bu kadar soğuk olması, başımın zonklamasını biraz hafifletiyordu. Fakat hala göz kapaklarım ağırdı.
Bir ara eğilip yerdeki bir pizza kutusunu aldım. O kadar ağırdı ki içindekini merak edip kapağını araladım. İçinde sadece kenarları kalmıştı. Gözlerimi devirdim. “Oğlum, biz ne yemişiz böyle?” diye mırıldandım.
Zeynep hafifçe güldü ama bir şey demedi. Poşeti sürükleyerek dış kapının önüne taşıdım ve dışarı çıkardım. Tam ayakkabımı giyecekken, Zeynep aniden omzuma dokundu.1
“Gir içeri.”1
Elim havada kaldı. Ne olduğunu anlayamamıştım.
Kaşlarımı hafifçe çattım. “Ne?”
Ama Zeynep’in yüzünde ciddiyet vardı. Onunla tartışmanın bir anlamı yoktu, çünkü kazanan hep o olurdu. İçeriye geri döndüm ve mutfak masasına oturdum. Zeynep de tam karşıma geçti, sessizce bana bir bardak kahve uzattı.
Bir süre sessiz kaldık. İçimde bir huzursuzluk vardı.
O an fark ettim ki, belki de beni evden atacağını düşünüyordum. İster istemez yutkundum ve ne söyleyeceğini bekledim.1
Bacak bacak üstüne attı, bardağını yavaşça tuttu. Gözlerini benden ayırmıyordu.
“Herhangi bir işe girmediğini biliyorum.”1
Bir anda gözlerim büyüdü. “Ne?”
Zeynep, benim şaşkınlığımı umursamadan devam etti.
“Evden çıktığında camdan seni izliyorum. Her gün farklı bir yerden gidiyorsun. Eve döndüğünde ise keyfin yerinde. Senin gibi biri, bu kadar kısa sürede iyi bir iş bulamaz. Üstelik, geçen gece içtiklerimizi alacak parayı ne senin ne de içerdekilerin çıkarabileceğini biliyorum. Yani bana doğruyu söyle: Hırsızlık mı yapıyorsun, gasp mı? Yoksa başka bir şey mi?”2
İçim buz kesti. Zeynep’in bu kadar zeki olması beni şaşırtmıştı. Daha önce geçmişimden hiç bahsetmemiştim. Ona şimdi her şeyi anlatacak olsam, inanır mıydı? Sanmıyordum.1
Bir süre düşündüm. Sonra kararımı verdim.
Zeynep kaşlarını kaldırdı ama itiraz etmedi. Peşimden geldi. Önce çöpü attık, sonra markete girdik. Sabah olduğu için kimse yoktu daha yeni yeni açmıştı dükkanı.
Kasaya doğru ilerlediğimizde kalbim biraz daha hızlı atmaya başladı. Gözlerim yanmaya başlamıştı.
Derin bir nefes aldım ve kasiyerin gözlerinin içine baktım.
“Bana bundan sonraki iki ay boyunca her gün 1000 TL vereceksin.”
Sesim sert ve soğuktu. Sanki konuşan ben değildim.
Adamın bakışları aniden donuklaştı. Hiç tereddüt etmeden kasadan 1000 TL çıkardı ve elime verdi.
Parayı aldım ve marketten çıktım. Yanımda Zeynep vardı. Birkaç saniye hiçbir şey söylemedi. Sonunda durdu, kollarını göğsünde kavuşturdu ve gözlerini kısmış şekilde bana baktı.
“Açıklamanı bekliyorum.”3
Derin bir nefes aldım ve her şeyi anlattım. Özel gücümden, nasıl çalıştığından, yaşadığım baş ağrılarından… İlk başta inanmadı. Ama markette olanları düşününce, yüzündeki şüphe yavaş yavaş silindi.
“Daha önce de bazı dükkânlardan para aldım,” dedim. “Ama her seferinde başım inanılmaz ağrıyordu. Bu sefer, o kadar kötü hissetmedim. Özellikle ‘iki ay’ diye belirtmemin sebebi, gücümün sınırlarını test etmekti.”
İlk başta günde sadece iki kişiyi kontrol edebiliyordum ama zamanla bu sayı artıyordu. Demek ki gelişiyordum.
İçimde garip bir heyecan vardı.
Artık sınırlarımı zorlamalıydım.
Aklımda bir plan şekillenmeye başlamıştı; bir çete kurmak.1
Sadece İzmir’de değil, tüm Türkiye’de uyuşturucu satışını tamamen bitirebilecek bir çete.
Bu fikri daha sonra enine boyuna düşünecektim. Ama şimdiden biliyordum...
Bu düşünce zihnime kazınmıştı ve ondan kurtulamayacaktım.
2 Ay Sonra – Saat: 03.12
Gece, şehri suskun bir mezarlığa çevirmişti. Sokaklar bomboştu. Ne uzaktan gelen bir siren sesi, ne de ayak seslerini boğacak kadar gürültülü bir kalabalık vardı. Bu sessizlik ürkütücüydü. Sanki şehir nefesini tutmuş, olacakları bekliyordu.
Rüzgâr, apartmanların köşelerine çarparak ıslık çalıyor, tenimi keskin bıçaklar gibi dilimliyordu. İçimde, bu soğuk havadan bile daha keskin bir huzursuzluk vardı. Derin bir nefes aldım, ciğerlerime sigaramın dumanını çektim ve yavaşça gökyüzüne üfledim. Duman, karanlıkta kayboldu. Aynı zamanda, geçmişe dair her şey de gözümün önünden bir duman gibi akıp gidiyordu.1
Geçmişin ağırlığı... O ağırlık omuzlarıma çökmüş, beni eskisinden daha sert biri haline getirmişti.
Buraya gelene kadar yüzlerce defa düşündüm. Kaç gece uykusuz kaldım, kaç kez aklımdaki sorularla boğuştum, bilmiyorum. Ama artık fark ettim ki bazı soruların cevabı yok. Doğru mu yapıyorum? Bilmiyorum. Sonu nereye varacak? Bilmem mümkün değil. Ama önemli olan bu değil.
Artık bu yoldan geri dönüş yok.
Her şeyin başladığı o ana dönüyorum. O çaresizliğe, o lanet olası umutsuzluğa. Hayata tutunacak hiçbir şeyim kalmadığında, beni ayakta tutacak bir sebep bile bulamadığımda... O gece, her şeyin bitmesi gerekiyordu. Ama bitmedi.
Ama bir şeyin farkındayım, ben ölmedim!
Ve hayatta kaldıysam, bunun bir anlamı olmalı.2
Bu dünyada yeni bir güç doğdu ve herkes bunu görecek! 1
Selam okurlar normalde hikaye içinde yazar notu falan bırakan biri değilim ama mecbur kaldım bilgisayarla ilgili bir problem var ve bu yüzden birkaç gün aktif bir şekilde bölüm paylaşamayacağımı üzülerek duyuruyorum bilgisayar elime geçer geçmez yeni bölüm paylaşacağım hepinizden bu aksaklık dolayısıyla özür diliyorum bu sürede tiktokta aktif olup videolar paylaşacağım takip ederseniz sevinirim @Muhammet_asim_goruof telegram Asm profil fotoğrafım yok istediğiniz zaman bana ulaşabilirsiniz ayrıca wattpad daki otomatik bölüm yayınlama kısmına 2 şer gün arayla bölüm yayınlaması için 5 bölüm daha koydum bomba bölümler var beğendiyseniz bakmanızı öneririm seviliyorsunuz <3
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
816 Okunma |
401 Oy |
0 Takip |
13 Bölümlü Kitap |