
“Bu kadar insanı buraya nasıl sığdırdık, anlamıyorum,” diye homurdandı Zeynep, kollarını kavuşturarak.
Salon, tam anlamıyla bir keşmekeşti. Kanepeye yayılan Orkun, yere bağdaş kurmuş Alperen, mutfakta dolanıp sürekli bir şeyler arayan Arda ve her şeyi kameraya çekip “İleride belgesel yapacağım,” diyen Fatih… Hepimiz buradaydık. Ve Zeynep, bu kalabalıktan pek hoşnut görünmüyordu.
“Evin kapasitesi doldu, yeni gelen ayakta kalır,” diye bağırdı Arda, elinde cips poşetiyle.
Ben ise Zeynep’in gözlerinin içine masumca baktım. “Bak, söz verdim dağınıklık yapmayacağız.”
Zeynep gözlerini kıstı. “Evet, mutfakta Arda var. Birazdan buzdolabını parçalayacak gibi.”
Tam o sırada mutfaktan Arda’nın sesi geldi: “Bu ne oğlum, bilim kurgu gibi dolap yapmışlar!”
Zeynep başını iki yana sallayıp kanepeye oturdu. “Bu geceye özel affediyorum ama biri bir şey kırarsa, o da kırılır. Anladınız mı?”
Alperen, elindeki şarabı kaldırıp, “Kraliçemiz Zeynep’e teşekkür ederiz!” diye bağırdı.
Kahkahalarla gülmeye başladık. Yılbaşı gecesi, hem komik hem de tuhaf bir şekilde sıcak geçiyordu. Ama bu kalabalığın içinde, herkesin kendine ait bir hikâyesi vardı.
---
“İçimizdeki Çatlaklar”
Orkun, kanepeye yayılmış, elindeki içecekle tavana bakıyordu. Gözleri dalgındı.
Yanına ilişip, “Ne düşünüyorsun?” diye sordum.
Omuz silkti. “Aklıma lise geliyor… Hatırlıyor musun? Sevdiğim kız beni aldatmıştı.”
Başımı salladım. Anlattığı o zamanları unutmamıştım. Orkun’un bileklerindeki izler o dönemin hatırasıydı.
“Ama ne biliyor musun?” diye devam etti, gözlerini bana dikerek. “Beni burada tutan sizsiniz. Kimse elimden tutmasaydı, belki de şimdi burada olmazdım.”
Sustum. Bazen ne diyeceğini bilemez insan. Ona doğru yumruğumu uzattım. Hafifçe gülerek yumruğumu vurdu.
Bu sırada Alperen, halının üzerinde diz çöküp dikkatlice Jenga kulelerini diziyordu.
“Alperen, sen niye bu kadar odaklandın?” diye sordum.
“Kardeşim,” dedi ciddiyetle, “Hayatta her şey dengede olmalı. Jenga da öyle.”
Arda araya girdi. “Evet, ama sen hayatında hiç denge kuramadın mesela. İlişki hayatın mesela…”
Alperen, Jenga kulesinden bir parçayı başarıyla çekip Arda’ya ters ters baktı. “Ben dengemi bozsam da, düzeltebiliyorum. Senin gibi çöküp kalmıyorum.”
Arda kahkahalarla güldü ama bir anlık sessizlik çöktü. Hepimiz Arda’nın yüzündeki o sahte neşeyi fark etmiştik.
Bunu kırmak için, “Tamam lan,” dedim gülerek, “Hadi, Jenga’yı kaybeden Zeynep’in bulaşıklarını yıkar!”
Zeynep yerinden doğrulup kaşlarını kaldırdı. “Ben sizi eğlendirmek için mi buraya aldım?”
“Yoo, zaten eğlenceliyiz biz,” diye sırıttım.
---
“Yılbaşı Eğlencesi: Felaketler Zinciri”
İlk Jenga taşı devrilince, felaketler zinciri başladı.
Arda kaybettiği için mutfağa bulaşık yıkamaya gitti ama bulaşık yıkamaktan çok su savaşına girişmişti. Mutfaktan gelen çığlıklar ve su sesleri arasında Zeynep’in sabrı iyice taşmak üzereydi.
“Oğlum! Bu evde sel felaketi çıkarıyorsun!” diye bağırdı ama Arda umursamıyordu.
Tam o sırada Fatih elindeki kamerayı çevirdi. “Belgeselin adı: ’Bir Ev Nasıl Yıkılır – Canlı Yayın’ olacak.”
Bu sırada Orkun sessizce mutfaktan bir kova su alıp Arda’nın arkasına yaklaştı. Bir saniye içinde Arda baştan aşağı ıslandı.
Arda bağırarak mutfaktan fırladı. “Kim döktü lan bu suyu?!”
Fatih kahkahayla yere yığıldı, ben ise araya girip durumu yatıştırmaya çalıştım ama başarılı olamadım. Çünkü Zeynep, bir yandan gülerken bir yandan sinirlenmişti.
“Bu evde kalma hakkınızı kaybedeceksiniz,” dedi ama gözlerindeki gülümseme fark ediliyordu.
Arda ise ciddiyetle yere çöküp, “Bak Zeynep,” dedi, “Ben temizlik işini gerçekten ciddiye alıyorum. Bilerek yapmadım, suyun fizik kurallarını hesap edemedim.”
Zeynep başını iki yana salladı. “Fizik değil, senin kafan problem.”
Bu sırada Alperen elindeki cips paketini havaya kaldırdı. “Kim cips ister?”
Ve gece, kahkahalarla devam etti.
Yılbaşı gecesi sadece yeni bir yılı karşılamak değildi. Bizim için, hayatta kalmanın ve birlikte olmanın kutlamasıydı. Ve ne olursa olsun, bu ev artık bir sığınaktı.
Yeni Yılın İlk Sabahı
Gecenin nasıl bittiğini hatırlamıyordum. Zaten sabaha kadar oturmuş, gitar çalıp şarkılar söylemiştik. Zeynep dışında hepimiz içmiştik ve belli bir noktadan sonra ne dediğimizi bile bilmez hâle gelmiştik. Fatih sızıp gidene kadar kahkahalar havada uçuşmuş, Arda ve Orkun’un saçma sapan tartışmalarına Alperen’in araya girip “Oğlum, bırakın sabaha kadar dövüşsünler,” demesiyle gülmekten yerlere yatmıştık. Sonra biri gitarı eline alıp garip bir şarkıya başlamıştı, onun kim olduğunu bile hatırlamıyordum.
Sonrası kopuk… Göz kapaklarım ağırlaştığında, beynim o geceyi silmeye başlamıştı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 899 Okunma |
412 Oy |
0 Takip |
13 Bölümlü Kitap |