20. Bölüm

Bölüm 20: Elveda

Mujde Mia
mujdeyevski

"Bu ne hâl? Ne ara uyudu bu kız?" Ellerimizi görmüş olacak ki sinirle, sert ama çok yüksek olmayan bir sesle, konuştu.

 

"Sen yaptın değil mi? Kaç kere söyledi kız sana yapma diye. Sevmiyor uyumayı. Çok seviyorsun değil mi bu tatlı ve sakin hallerini. Bayılıyorsun yanındayken kendini rahat hissettiğini görmeye. Gerizekalı." dedi ama Kaan gülüyordu.

 

Ellerimizi yumuşak bir hareketle ayırıp birkaç kez seslenerek kendime gelmemi sağladı. Zaten tam olarak uykuya dalmadığım için kolay olmuştu.

 

"Niye uyandırdın kızı? Mis gibi uyuyordu işte." diye çıkıştı Kaan, tekrar gülerken. Ben bu sırada kendime gelmiş Kaan'dan uzaklaşmıştım.

 

"Sana buradan elimin tersiyle bir tane geçiririm, altı ay mışıl mışıl uyursun. Sanki normalde çok uyanık kalabiliyormuşum gibi bir de sen uyut. Aferin sana!"

 

"Aman ya! Boş ver sen onu." dedi Ece. "Gel biz seninle film keyfimize devam edelim." dediğinde Kaan onu da kolundan çekip yanına düşmesini sağladı. İkimizi de kolunun altına altına aldı. Ece ona ters ters bakarken o şirince sırıtıp filmi devam ettirdi. Biz de yerimize daha da sokulurken Kaan ikimizin de başına birer öpücük bıraktı.

 

•°○•°○•°○•°○

 

Telefonumun sesiyle gözlerimi açtım. Masanın üzerinde olduğunu bildiğim için Kaan'nın kollarının arasından çıkıp üzerimdeki yorganı kaldırdım. Yerimden kalkıp birkaç adımda masaya ulaştım ve telefonu aldım. Ağabeyimin aradığını görünce kapanmaması için hızla açtım ve kulağıma yasladım.

 

"Alo."

 

"10-15 dakikaya oradayım. Ece'ye de söyle, hazırlanın hemen."

 

"Öptüm." deyip telefonu yüzüne kapattım. Saate bakınca 21.10 olduğunu gördüm. Telefonu tekrar masaya bırakıp yatağa yöneldim. Bilgisayarı alıp kapattım ve masaya bıraktım. Tabakları da alıp masaya bıraktıktan sonra Ece ve Kaan'ı uyandırdım.

 

"N'oldu?" dedi Ece gözlerini ovuştururken.

 

"Ağabeyim beş dakikaya bizi almaya geliyormuş. Kalk, toparlan." deyip tabaklarla birlikte mutfağa gittim. Tabakları bıraktıktan sonra içeriye göz atıp lavaboya gittim. Elimi ve yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa tekrar gidip kirlettiğimiz bulaşıkları yıkadım.

 

Kaan'ın odasına geri döndüğümde ikisinin de aynı pozisyonda olduğunu görünce ikisini de odadan kovup yatağı toplayıp temizledim.

 

İçeriye girdiğimde ışıkları açmadan Ece ve Kaan'a baktım.

 

Kaan koltuta kafasını arkaya yaslamış yarı oturur şekilde uyuyordu. Ece ise başını Kaan'ın bacaklarına koymuş, koltukta boylu boyuca uzanarak uyuyordu. Kaan'ın eli Ece'nin saçlarındaydı.

 

WhatsAppa girip ağabeyime gelince aramasını yazdım. Kaan'ın diğer yanına geçip koltuğa oturdum. Kafamı göğsüne yaslayıp gözlerimi kapattım.

 

Yaklaşık beş dakika sonra telefonum çalınca direkt olarak kapattım ve Ece'yle Kaan'ı uyandırdım.

 

Kaan bizi kapıya kadar geçirdi. Biz ayakkabılarımızı giydikten sonra ikimizin de yanaklarına birer öpücük bırakıp saçlarımızı karıştırdı.

 

"Ya Kaan!" diye bağırdı Ece. Son kez sarılırken birbirimize iyi geceler diledik ve çıktık. Biz arabaya binerken ağabeyim ve Kaan ayaküstü konuşuyordu. Kaan'ı sorguya çektiğine emindim.

 

Kısa bir süre içinde Ece'yi evine bırakmış kendi evimize varmıştık. Ben üzerimi değiştirip yatağıma geçerken ağabeyim duşa girmişti. Ben de gözlerimi kapatıp uyudum.

 

•°○•°○•°○•°○

 

"Günaydın."

 

"Günaydıh Hakan. N'aber?"

 

"İyilik. Senden?"

 

"Aynı bende."

 

Sesizce yerime geçip oturdum. Kafamı, masaya koyduğum kollarıma yaslayıp gözlerimi kapattım ve uyudum.

 

•°○•°○•°○•°○

 

"Maviş uyan eve gidiyoruz." Kafamı kaldırıp yüzüne baktım ve uykulu sesimle konuştum.

 

"Sağol ama maviş ne ya? Kuş muyum ben." dediğimde ikimizde güldük.

 

"Evet. Benim kuşumsun."

 

"Hadi be oradan." deyip omzuna hafifçe vurduğumda gülüyorduk. Montumu elinden alıp giydim. Çantamı ve telefonumu da elinden alıp çantamı sağ omzuma aldım.

 

"Sağol."

 

"Önemli değil."

 

"Her neyse. Eve gidip uyuyayım ben."

 

"Görüşürüz Hakan." dedim o servise binerken. Biz ne ara aşağı indik. Zaman bu aralar çok çabuk geçiyor. Kaan'ların evinden döneli de üç hafta olmuştu ve Kaan her pazartesi yaptığı gibi, iki gün önce, yanımıza gelmişti.

 

"Görüşürüz." El sallayınca ben de ona aynı şekilde karşılık verdim ve servise bindim.

 

•°○•°○•°○•°○

 

"Diyorum ki, yarın gidip birkaç tane test kitabı alalım." dedim. Okul çıkışı bir yerlere gidelim demiştik ve yaklaşık bir saattir bir kafede boş boş oturuyorduk. Kaan'ı da aramıştık ama gelememişti.

 

"Bana uyar. Sorularla konuları beraber götürürüm. Daha iyi oturur."

 

"Başladı mı test muhabbeti yine! Ay Allah'ım al beni buradan." diye isyan etti Ece.

 

"O zaman yarın öğleden sonra üç buçukta geçen sefer buluştuğumuz yerde buluşalım. Uygun mu sizin için?" diye sordum.

 

"Uygun uygun." dedi Hakan.

 

"İtiraz hakkım mı var sanki." dedi Ece.

 

"Kalkalım mı artık?" dediğimde Hakan garsonu çağırıp hesabı istedi. Alman usulü ile hesabı ödedik ve çıktık.

 

•°○•°○•°○•°○

 

Eve geldiğimde elimi yüzümü yıkadım ve üzerimi değiştirdim. Mutfağa girip akşam yemeğini hazırladım.

 

Ağabeyim gelince birlikte yemeğimizi yedik ve ardından çay içtik. Mutfağı toplayıp banyoya geçtim. İşlerimi hallettikten sonra yatağıma geçip uyudum.

 

•°○•°○•°○•°○

 

Sabah erkenden uyanıp sıcak bir duş aldım. Duştan sonra hiç sevmediğim hâlde sinüzitim olduğu için saçlarımı kuruttum. Banyodaki işlerim bitince mutfağa geçip güzel bir kahvaltı hazırladım ve ağabeyimi uyandırdım.

 

O kahvaltısını yaparken ben de karşısına oturmuştum. Rastgele bir konuda sohbet ediyorduk.

 

Servisin gelmesine az bir vakit kala montumu ve botumu giydim. Çantamı, anahtarımı ve telefonumu alıp evden çıktım.

 

Okula varınca hemen sınıfa çıkıp çantamı bıraktım ve tekrar aşağı indim. Ece ve Hakan'ı dışarıda bekleyecektim.

 

Sonbaharın sonları, yani neredeyse kış, olduğu için hava soğuktu. Ama sorun değildi. Soğuk havayı çok severdim ben.

 

Önce Ece sonra Hakan geldi. İkisini de sarılarak karşıladım. Sınıfa çıktıktan sonra montlarımızı astık ve yerlerimize geçtik. Ece önümüze oturunca biraz sohbet ettik. Ben kafamı koyup uyudum.

 

•°○•°○•°○•°○

 

Hakan beni uyandırdığında telefonumu verip son ders olduğunu söyledi. Teşekkür edip telefonu aldım. Bildirimleri kontrol ederken zil çalınca telefonu kapatıp cebime koydum.

 

Çantamı aldım ve Hakan'la birlikte montlarımızı almak için sınıfın diğer tarafına gittik.

 

Montlarımızı alıp giydikten sonra ben Ece'nin kırmızı montunu aldım ve birlikte yanına gittik.

 

Yazıyı bitirmiş eşyalarını toplıyordu. Toplamasına yardım ettikten sonra sağ omzumdaki kendi çantamı düzeltip onun çantasını sol elime aldım ve montunu ona verdim.

 

Üçümüzde yavaş yavaş yürürken Ece bir yandan montunu giymiş saçını düzeltmeye çalışıyordu. Hakan yanına gidip elini Ece'nin saçları ve ensesi arasına yerleştirdi ve montun içinde kalmış saçları çıkardı.

 

"Sağol." dedi Ece.

 

"Rica ederim." dedi Hakan ve ekledi. "Kaçta buluşuyoruz bugün?"

 

"Üç buçuk dedik ya." dedi Ece.

 

"Kaan'a sordun mu peki?" diye sorduğumda kafasını olumsuz anlamda salladı. Merdivenere dikkat ederek cebimden telefonumu çıkardım ve Kaan'ı aradım.

 

"Prensesim."

 

"N'aber kıvırcık?"

 

"İyilik. Senden n'aber?"

 

"İyi bende. Şey diyecektim. Ece,Hakan ve ben test kitabı falan almaya gideceğiz. Sen de gelsene."

 

"Çok güzel olurdu, ama bizim sınıftaki zevzeklerden birinin doğum günü bugün. Akşam kutlamaya gideceğiz. O zamana kadar da günlük soru sayısını doldurmam lazım. Kusura bakma olur mu."

 

"Yok be ne kusuru. Bir şey lazım mı peki sana?"

 

"Yok güzelim. Sağol."

 

"Görüşürüz."

 

"Görüşürüz."

 

Merdivenleri bitirdikten sonra servisin önüne gelene kadar konuşmadık. Sağ elimi kalbimin üzerine koyup oyuncu gibi "Elveda. Yarım saat sonraya kadar." dedim. Üçümüzde gülerken Ece ve Hakan da "Elveda." dedi. Birbirimize el sallayıp servislere bindik.

 

•°○•°○•°○•°○

 

1035 kelime

 

Woow rekorr

 

Bölümleri çok kısa tuttuğumu fark ettim ve biraz uzatayım dedim. (İki katı olmuş ama olsun)

 

Çok eğlenceli bir bölüm olmasa da güzel oldu bence

 

Umarım beğenirsiniz

 

Öpüldünüzz

 

 

Bölüm : 12.08.2024 17:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...