8. Bölüm

6.ANI

Nisa
mutlukelebek

 

 

 

Arkadaşlar öncelikle okumadan önce kitapta birkaç değişiklik yaptım ilk olarak annenin adı hande, güneş ve yıldırım ailesinde hepsi beşiktaşlı ve son olarak güneşin astım hastalığı var zaten tanıtım a gitseniz ordaki değişiklikleri görürsünüz

 

 

 

oy ve yorumlarınızı bekliyorum

 

 

 

Oy sınırı-15

 

 

 

Yorum sınırı-15

 

 

 

iyi okumalar ***

 

 

 

 

Sabah gözlerimi kırpıştararak uyandım. Yatakta oturur pozisyona gelip esneyerek yataktan kalktım banyoya gidip günlük işlerimi halledip odaya geri döndüm. Üstümü giyip odadan çıktım

 

 

Görüntü kaynağı: ffjolla

 

 

 

 

 

( güneşin giydiği olarak düşünebilirsiniz 🔼⬆☝🏻)

 

 

 

 

 

Odadan çıkmamla eş zamanlı olarak yanımdaki kapıda açıldı ve kol saatini düzelten bir takım elbiseli adet polat çıktı göz göze gelmemizle üstümü kısa bir süzüp önüne dönüp asansöre doğru yürüdü. Bir dakika bu benim odamın yan odasında mı kalıyor ben niye bu odaya bakmamıştım ki ben sadece salon ,mutfak ,yemek odası ,efe ve vural bey ve hande hanımın kaldığı odayı biliyorum. Ben niye odalara bakmamıştım ki ah salak kafam ahhh

 

 

 

 

O asansöre binince onla aynı ortamda durmak istemediğim için merdivenlere yöneldim merdivenler bittiğinde yemek odasında sesler benim girmemle kesildi çokta takmayıp efenin yanındaki boş yere oturdum bir kaç dakika sonra içeri polat gelip yerine oturmasıyla vural beyin

 

 

 

 

- afiyet olsun

 

 

 

 

demesiyle yemeğe başladık. Ben iştahla çatalımı hıyara batırıp azıma atacakken güneyin

 

 

 

 

-nereye böyle hanımefendi süslenmişsiniz bakıyorum

 

 

 

 

dediğinde elimde çatal azım açık bir şekilde ilk üstüme bir bakış atıp ona boş boş bakarak

 

 

 

 

 

-bir yere mi gitmem gerekiyor

 

 

 

 

 

dememle güney göz devirip önüne döndü bende onu umursamadan önüme döndüm hıyarı azıma attım.

 

 

 

 

 

🌟🌟🌟

 

 

OOOF

 

 

 

Canım çok sıkılıyor zaten kitabım bitti biran önce gideyim kitabın 2. sini alayım Drew um da drewum ay çok yakışıklı.

 

 

 

yatakta uzanmış telefonumla uğraşırken telefonumun çalmasıyla ekrandaki kişiye gümsedim ve hemen açtım

 

 

 

( Arkadaşlar miraç güneşin karıştırıldığını biliyor öyle okumaya devam edin )

-Abii

 

 

 

dedim neşeyle telefonun diğer yerinden abimin sesi gelmesiyle gülümsedim

 

 

 

-Fıstığım benim, abisinin gülü nasılsın

dedi

 

 

 

-İyiyim abi sen nasılsın ne zaman geliceksin seni çok özledim

 

 

 

dedim burukça abimde

 

 

 

-bende seni çok özledim meleğim sürekli resim çizmeme gerek olduğu için sana vaktimi çok ayıramıyorum ama bunun telafisini en kısa zamanda ödicem

 

 

 

demesiyle gülümseyip

 

 

 

-eee abi napıyorsun

 

 

 

dedim oda

 

 

 

-ne yapalım güzelim çizim yapmaktan kolum koptu resmen

 

 

 

dedi isyan ederken onun bu haline güldüm

 

 

 

-eee sen anlat ne var ne yok o aile sana bişey yapıyor mu

 

 

 

dediğinde sanki görebilecekmiş gibi başımı olumsuz anlamda salladım

 

 

 

-yok abi birşey yaptıkları yok zaten yapsalarda ben onlara gereken cevabı veririm

 

 

 

dediğimde güldü

 

 

 

 

-bilmez miyim o konuda ne üstüne ,

 

 

 

dediğinde güldüm sora abime

 

 

 

 

-abi hani ben sana demiştim ya benden büyük abiler varmış 4 TANE

 

 

 

dedim. Yav ben hala inanmıyordum bu kadar çocuğun olmasına bence onların hepsi evlatlık olmalı çünkü hande hanım gibi incecik bir kadından bu kadar çocuk doğma imkanı sıfır sıfır sıfır

 

 

 

- hıhım evet

 

 

 

dedi bende

 

 

 

-heh işte onlar dün geldi

 

 

 

dememle karşı taraftan hışırtı sesleri geldi sonra ise abimin sesi

 

 

 

-öylemi peki nasıllar sana bişey yapıyorlar mı

 

 

 

Valla abi orasını bende bilmiyorum birisi heran bana saldıracak bir sarışın katil, biri boş boş konuşan mallo ,biri önyargıyla herşeyi yaklaşan bir gerizekalı ,biri ise hiç konuşmuyor sanki dilini yutmuş fakat tabikide abime bunları söylemedim umursamazca

 

 

 

-iyi, bir şey yaptıkları da yok hem yapsalar nolacak ki

 

 


dediğimde güldü abimle biraz daha sohbet ettikten sonra telefonu kapatmıştım saate baktığımda saat daha bir buçuktu artık duvarlar üstüme üstüme gelmeye başlıyordu o yüzden hemen odadan çıkıp aşağı indim salona girdiğimde salonda sadece hande hanımın olduğunu görünce içeri girdim içeri girmemle hande hanımın bakışları bana döndü gülümseyerek

 

 

- merhaba güneş

 

 

dediğinde bende gülümseyip

 

 

-merhaba

 

 

dedim tekli koltuklardan birine oturduğumda hande hanım

 

 

- güneş ben özür dilerim dün onların böyle davranmasını istemezdim fakat ceyda ile öyle çok güzel bir yaşamımız olmadı ve sana bu nedenden dolayı önyargıyla yaklaştılar

 

 

dedi mahcup bir şekilde

 

 

Valla hande hanım siz niye özür diliyosunuz onlar dilini mi yuttuda siz özür diliyosunuz ay evet meriç dilini yutmuş sanırım

 

 

- evet oğullarınızın yaptığı iyi değildi geçmişte o kızla ne yaşadınız hiçbir fikrim yok ama onlarında bana böyle davranması gerekmezdi

 

 

dedim o tam konuşacaktı ki içeri sevim teyze kucağında mertle girmesiyle susmak zorunda kaldı. Mert hande hanımı gördüğü dakika gülümseyip kollarını iki yana açarak

 

 

 

- anne ben çok sıkıldım

 

 

dediğinde hande hanım gülümseyip ayağa kalkarak ou sevim teyzenin kucağından alıp

 

 

-hımm öylemi peki ne yapmak istersin

 

 

dediğinde ellerini bilmiyorum dercesine kaldırıp hande hanıma bakmaya devam etti. Hande hanım

 

 

- pekii parka gitmek ister misin

 

 

dediğinde mert heyecanla hemen başını sallayıp

 

 

- evet evet hadi gidelim

 

 

deyip hande hanımın kucağından inip koşarak salondan çıktı arkasından gülerek ona baktık hande hanım mertin gittiği yerden bakışlarını çekip bana bakarak

 

 

-sende gelmek ister misin güneş

 

 

dedi aslında iyi olurdu daha bu evde durmak istemiyorum ve biraz hava almak iyi gelirdi başımı sallayıp

 

 

- olur aslında ben hazırlanıp geleyim

 

 

deyip salondan çıktım asansöre binerek odama girdim üstümü kısaca süzdüm iyi ya bidaha üst değiştirmeye üşeniyorum zaten masanın üstünden telefonumu alıp odadan çıktım asansörü çağırdım asansör geldiğinde efeyle göz göze geldik onu umursamadım kapı açıldığında asansörden çıkıp içeri girdim arkamdan da efe girdi mert heyecanla yerinde duramayıp sürekli hadi, ne zaman gidecez, off anne nerde kaldın gibi şeyler söylerken ben onu gülümseyerek izliyordum. İçimden çok derinlerde bir anı canlandı

 

 

 

6 yaşındayken

 

 

bugün okuldaki bütün herkes babalarıyla yaptığı zamanları anlattı ve parka gidip onları eğlendirdiğini söylediğinde bende akşam babama söyleyip beni götürmesini isteyecektim aslında abimden istesem beni götürürdü ama ben babamın götürmesini istiyordum. Eve heyecanla giderken kapının önünde durup kapıyı çaldım kapıyı annem açınca bana kısa bir bakış atıp kapıyı açık bırakarak gitti bende hemen ayakkabımı çıkarıp içeri girdim hızla odama girip çantamı yere koyarak koşarak salona gittim babam koltukta oturmuş televizyona bakıyordu sanırım abim hala eve gelmemiş. Gülümseyerek babamın yanına gittim

-baba

 

 

dediğimde gözünü televizyondan ayırmayarak

 

 

- nevar

 

 

dedi bende heyecanla bugün okuldakilerin söylediklerini anlattım

 

 

- bugün sınıftaki çocuklar babalarıyla hafta sonu neler yaptığını anlattı bugün beni parka götürümüsün

 

 

dediğimde sinirle bana bakmaya başladı ve kolumdan tutup beni geriye iteklediğinde dengemi kaybedip yere düştüm

 

 

- hayır asla gitmeyeceksin sen onları haketmiyorsun diye yüzüme doğru bağırdığında gözümden bir damla yaş düştü

 

 

- ama baba ben neyaptım ki

 

 

dedim ağlayarak o ise kolumdan tutup yürüyerek küçük bedenimi yerde sürütmeye başladı

 

 

-sen hayatımıza girdiğin için oldu zaten

 

 

dedi ve beni aşağı bodruma getirip yere fırlattı bedenim yere düşmenin etkisiyle acırken acıyla inledim ve babam üzerime gelerek acımadan bana vurmaya başladı ve sonra beni bırakıp gitti o gün eve abim geldiğinde benim olmadığımı farkedip bodrumda oyuncaklarımla belki oynuyorum diye gelmiş ve benim kanlar içindeki bedenimi görüp hastaneyi aramış son dakika ise babam durdurup özel doktor çağırmış

 

 

o gün ilk dayağımı yemiştim

 

 

 

Günümüz

 

anıları hatırlayınca başımı olumsuz anlamda iki yana salladım hayır şimdi değil. Efe merti kucağına almış seviyordu içeri hande hanım girince bakışlarımız onu buldu. Hande hanım üzgün bir şekilde merte bakıp

 

-oğlum üzgünüm önemli bir işim çıktı gitmem gerek

 

diyince mertin gözleri dolmaya başladı

 

-ama bana söz veymiştin

 

dediğinde her an ağlayacakmış gibi hande hanım mertin yanına gidip

 

-yarın seni götürürüm olur mu

 

dediğinde mert ağlamaya başladı. Efe ve hande hanım ne söylerse söylesin ağlaması durmayınca oturduğum yerden kalkıp mertin yanına gidip önünde çömelince ortamda sessizlik oluştu bense merte gülümseyip

 

- sana bir şey diyeyim mi mert bende bazen küçükken parka gitmek isterdim ve beni çok götürmezlerdi gitmediğim zamanlar neyapardım biliyormusun

 

dediğimde başını olumsuz anlamda salladı. Yalnız bir şey diyeyim mi şuan bütün herkes susmuş bana bakıyor ve bu birazcık beni germiyor değil.

 

-giderdim oyuncaklarımla oyun oynardım ve zamanın nasıl geçtiğini bile farketmezdim

 

dedim aslında yalanda değildi gider abim bana birkaç oyuncak gizli verir o adam gelince de saklamamı isterdi. Mertin gözyaşları artık akmıyordu eliyle gözyaşlarını silip bana

 

- geyçekten mi

 

dediğinde kendimi tutmadım ve yanığından öpüp

 

-gerçekten

 

dedim. O ise bana kocaman gülümseyerek baktı ve gülerek salondan koşarak çıktı. Bense yavaşça çöktüğüm yerden kalktım. Hande hanım bana buruk bir tebessüm ve şaşkınca bakıyordu aynı şey efe içinde geçerli bana şaşkınca bakıyordu oda. Eee böyle bakışacak mıyız? Hiçbirine birşey demeden arkamı dönüp tam salondan çıkacakken mert koşarak içeri girdi fakat ikimizde birbirimizi görmediğimiz için çarpıştık o tam düşecekken hızlıca belinden tuttum. Mert bana alttan alttan heyecanla bakıp geri çekildi bense ufak bir tebessümle geri çekildim. Hiç birimiz konuşmuyorduk sadece birbirimize bakıp duruyorduk mert bana çekingen bir şekilde bakarak bir şey söylemek istiyordu fakat nedensizce susuyordu. En sonunda

 

- şey... güneş

 

dedi bakışlarını kaçırıp arkamdan ara sıra hande hanıma bakarak gülümsedim

 

- seni dinliyorum mert

 

dedim daha yumuşak bir şekilde o ise bu kouşmamdan cesaret alarak bana bakıp

 

- benimle oynaymısın diyecektim de

 

dedi bu muydu söyleyeceği şey Allah seni ne etsin mert ya sabahtan beri çekinip durduğu şey bu muymuş

 

-Elbette oynarım

 

dedim kocaman gülümseyerek. Çocukları severdim hatta eski evin mahallesinde burakla çok çocukla oynamıştık.Merti kucağıma alıp ona bakarak

 

- peki ne oynamak istersin

 

dediğimde kocaman gülümseyip kıkırdayarak

 

- Hadi odama çıkalım sana söylicem

 

dediğinde gülümsedim yanağından kocaman öpücük alarak

 

- o zaman sıkı tutunun

 

deyip asansöre doğru koşmaya başladım

 

 

 

 

 

 

Bittiii...

 

Nasıldı şuana kadar yazdığım en uzun bölümdü giyebilirim

 

umarım kitap hoşunuza gidiyordur

1346 kelime

 

Diğer bölümde görüşmek üzere🖐🏻🖐🏻

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 02.03.2025 15:29 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...