9. Bölüm

7. KÜÇÜK YARAMAZ

Nisa
mutlukelebek

Selam 

ben sizi hiiiic tutmayayım bölümü hemen okuyuuuuun

Hayalet okuyucu olma

 

"Pes et savaşçı yolun sonu"

 

 

diye bağırarak yatağın arkasında saklanmaya devam ettim. Mertin

 

 

"Asla ben bu topyakları sana veymicem"

 

 

diye bağırdı kafamı yatağın arkasından kaldırıp merte baktığımda elindeki oyuncak silahı kafasındaki küçük leğenle bana bakıp yanındaki pelüş oyuncaklara"Askey ateş!"

 

diye bağırdı ve ağzından garip sesler çıkararak -sanırım bu silah sesi- ateş etmeye başladı. Bende aynısını oyuncak silahı ona doğrultarak ateş etmeye başladım.Mert beni odasına silah oyunu oynamak için getirmiş eh bende işte şimdi mertle oynuyoduk. Benim kafamda ise küçük bir oyuncak kutusu vardı leğen takmak istemedim

 

biranda kafama gelen darbe ile acıyla inledim. Lan, o kafamı kıran şey neydi bakışlarım yanıma dönünce kalemlik olduğunu görünce birkaç saniye boş boş kalemliğe baktım bakışlarımı ondan ayıran şey kafama art arda bir şeylerin fırlatılması oldu. Kafamı kaldırdığımda son anda kalın bir kitabın kafamın yanından geçmesiyle küfür savurup yatağa geri çöktüm. Lan! oyun mu oynuyoruz yoksa savaştamıyız amk bune böyle

 

kafama yastık gelmesiyle bağırdım"Tamam tamam sen kazandın!"diye bağırdığımda mertin gülme sesini duydum sonra ise kafama atılan şeylerin durdu. Saniyeler sonra mert karşıma geçti sırıtarak

 

"Ben kazandım"

 

dediğinde başımı salladım ayağa kalktığım ve mertin karşısına geçtim bana alttan alttan sırıtarak bakıyordu. Ulan mert sen çok fenasın ha .Hala kafam acıyor zaten gören de füze attı sanar fakat mert bende senin cezanı vermez miyim oğlum"evet yendin ve şimdi kafama attığın şeylerin cezasını çekme vakti"deyip tam kaçacakken tutup yatağa atarak onu gıdıklamaya başladım. odanın içini kahkahalar doldururken benden uzaklaşmaya çalışıyor fakat bırakmıyordum

 

"gü-güneş bı-bıyak bıyak beni"

 

dedi mert hala gülerken. En sonunda bıraktım yoksa bu gidişle altına işerdi bide onla uğraşamam. Mertte hala gülüyordu en sonunda susunca bana baktı bende sırıtarak"umarım kafama bir daha bir şeyler fırlatmazsın mertcik"deyip kapıya doğru yürümeye başladım arkadan ona bakmamla elini yastığa attı ve bana fırlattı hızlı bir şekilde eğildim ve merte şaşkınca baktım. Ulan mert ben seni bırakmayacaktım ki öyle akıllanacaktım. Neyse daha burda kalmıyayım can güvenliğim tehlikede hızlı bir şekilde eğildiğim yerden doğrulup kapıya koştum bir yandan da merte"Lan mert biz seninle az önce ne konuştuk" kapının önüne geldim bir kez daha arkama baktım yastık tam kafama isabet edecekken eğildim ve eş zamanlı olarak kapı açıldı ve yastık kapıda olan kişinin suratına geldi. arkama baktığım da efenin dehşet şekilde karşıya baktığını gördüm.

 

Üzgünüm efe bu hikayede yanan sen oldun maalesef

 

Lan hakikaten bu çocuk ani darbeden dolayı bi kal geldi doğrulup efenin yanına gittim ve omzunu dürtüp"Şişt efe iyimisin lan"dedim fakat hiç haraket etmedi kolunu tutup sarsmaya başladım" Alo dünyadan efeye lan çocuğa birşey oldu efe bak birşey olursa beni suçlarlar"dedim. Evet kesinlikle bu olayda kendimi değil efeyi düşünüyorum. mertte ne yastık atmış amk çocuk bir kilitlendi ayılmıyor. En sonunda efe kımıldamaya başladığında derin bir nefes verdim. Ohh tamam şükür ki ayıldı efe gözlerini birkaç saniye kırpıştırıp etrafa baktı sonra bize dönerek

 

" noluyor bana niye öyle bakıyosunuz"

 

merte baktığımda elinde nerden bulduğunu bilmediğim bir ayıcıkla efeye bakarak" abi asıl sen ne yapıyoysun buyada"dediğinde merti şuanda alkışlamak istedim şuanda bir oscarlık oyuncu görüyorum gideyim mertle bi provalara başlıyalım çocuk ilerde benim sayemde zengin olur bari hoş zaten zenginler

 

efe ise olayı yeni idrak etmiş olmalı ki mertin yanına gidip kafasına hafif vurarak"niye kafama yastık attın benim"birkez daha vurup"he yavrucum neden yaptın"dedi. Mertte gelen darbeler karşısında efeye bakarak"ben neyaptım ya hemende vuy zaten"efe bir kez daha vurup

 

"sus lan"

 

dedi gülerek.mertte efeye bakıp ona dil çıkardı bende gülerek onları izliyordum efe bana bakıp" neyse hadi gelin yemek hazır"dedi gülümseyip odadan çıktı bunun şalterler iyice gitti ha zaten şüphe ediyordum kafasını bir yere vurup vurmadığından şimdi yastıkta gelince vay haline. Mertin yanına gidip onu kucağıma alıp" hadi küçük yaramaz"

 

deyip odadan çıktım ve asansöre bindim yandan merte bakarak"Abine bir şey olmadı merak etme"dedim bana bakıp"Abim hep böyle zaten senlik bir şey yok ki"dediğinde anlamazca

 

"nasıl"

 

dedim oda bana

 

"çok mal"

 

demesiyle kendimi tutamayıp güldüm sonra ona yalandan kızarak"mert düzgün konuş hem kim sana bunları öğretti"dedim sırıtarak

 

"güney abim"

 

dedi tahmin etmiştim gülerek başımı salladım sonra ona bakarak"eğer efe sana gelip birşey yaparsa hemen yanıma gel ben seni korurum"dediğimde kıkırdayarak başını olumlu anlamda salladı asansörden inip yemek odasına girdik girmemizle tüm bakışlar bize döndü ilerleyip merti hande hanımın yanına koydum ve bende yanına oturdum. bugünde masa baya sessiz ve iyi en azından yine boş beleş şeyler söyleyip durmuyorlar

 

" mert abicim bu kız seni üzecek birşey yapmadı demi"

 

diyen giray bana bakarak. hay benim şom ağzıma tüküreyim demez olaydım be girayın yanında oturan güney" abicim söyle bak korkma biz yanındayız sana birşey yapamaz"dedi. Te allahım ya he çocuğun üstünde deney yaptım ya sabır, ya sabır

 

mert gülerek abilerine bakarak

 

"abi bugün güneşle oyun oynadım hem zaten güneş bana birşey yapmadı ki biz oyun oynadık"dedi masumca. Giray benden hala gözleriniçekmeden"Sana birkez daha söylüyorum eğer kardeşlerime zarar vermeye kalkışırsan çok kötü olur"dedi. sakin güneş sakin sakın saçlarına dalma bende alayla ona bakıp rahatça arkama yaslanarak

 

"öylemi giray sen beni ne sanıyorsun da bir insana, insanı geç bir çocuğa zara vereceğimi mi sanıyorsun sen ,sence ben o kadar cani miyim"dedim sonda sertleşerek oda bana bakarak

 

"bilemiyorum o kadar ben diyeyim nolur ne olmaz mazallah unutmuşsundur bi hatırlatayımdedim"dedi bende ona bakıp

 

"sence ben bunu umursuyor gibimi duruyorum senden korktuğumu falan mı düşünüyorsun ben senden korktuğum için değil bir insana zarar verecek kadar düşmediğim için yapmıyorum"

 

Bütün herkes susmuş bizi izliyordu öyleki yanımdaki mert bilene konuşmuyordu

 

" senin ne yapıp yapmadığın umrumuzda bilene değil istersen bu evden gitsen bilene umursamayız"dedi ay götüm bende sizi umursuyorum ya

 

"sen kendini fazla değerli sanıyorsun galiba çünkü siz beni ne kadar umursamıyorsanız sizde benim umrumda bilene değilsiniz karınca bilene gözüm de sizden daha yüksekte"

 

deim güney tam birşey diyecekti ki vural beyin

 

-"YETER susun burda büyükleriniz var farkındaysanız saygınızı koruyun‼"demesiyle güney sustu ve bana kötü kötü bakmaya başladı bende ona aynı şekilde baktım ve yemeğimizi yemeye başladık

 

 

***********

 

 

Yemekler yenmişti. Yemekten sonra odama çıkmış aşağıda inmemiştim. Şuan okuduğum kitabın en güzel yerindeydim. Tam heyecandan çığlık atacakken odanın kapısı tiklatılmasıyla sinirle kapıya baktım. Hangi yürek yemiş ben kitap okurken odama girmeye cüret eder!

 

Onay verince kapı açılıp içeri küçücük boyuyla mert girmesiyle sinirim bir anda uçmuş gitmişti. Gülümseyerek merte baktığımda bana çekingen bir şekilde baktı. " güneş biyazcık oyun oynayalım mı?"

 

demesiyle gülümsemem daha da genişledi. Yataktan kalkarak karşısına geçip altan bakan yüzüne bakıp "Tabiki de. Peki küçük savaşçı ne oynamak istersin " dememle hoplayarak elimi tutup "aşağıda ayabalayım vay onlayla oynayalım"dedi ve

 

Beni peşine takarak odadan çıktık. Asansöre doğru gitmeye başladığımızda "güneş biliyoymusun benim biysuru ayabam vay" demesiyle asansörün tuşuna basıp beklemeye başladım biryandanda merte bakıp sahte bir saskinlikla " öyle mi? Benimde küçükken birtane pembe arabam vardı." Dememle mert heyecanla bana bakarak "seninde mi vaydı ayaban" dedi. Ah evet mertin bir tane transformans gibi olmasada bizimde bir giderimiz vardı.

 

Başımı salladım " tabi oglum abim almıştı bana onu. Ben onun arabalarını alıp kaçardım oda bir daha yapmamam için bana pembe bir araba almıştı." Mertte elini basina atarak kaşıyıp bana bakarak "bende güney abimin bir aya silah oyuncağı vaydi. Bende onu almıştım"

 

Merte sırıtarak baktığımda oda bana kıkırdayarak " tam beş gün onu sakladım en sonunda çok ağlamaya başlayınca bende napayım acıdım ona veydim." demesiyle kahkaha atarak merti kucağıma aldım. Bu çocuk bana çekmişti kesin. Ben gülmeye devam ederken asansör kapısı açılıp karşımda Meriç'i görmemle gülümsemem yavaşça soldu. Yavaşça mertle beraber asansöre bindik ve aşağı inmesini beklemeye başladık. Mert Meriç'e bakıp "abi" dedi meriçin bakışları telefondan merte dönmesiyle gülümseyerek telefonu kapatıp cebine koydu ve merti kucağımdan alarak" efendim aslanım" dedi. Ana bu konuşa biliyormuş meriçi konuşurken çok gördüğüm söylenemez hatta hiç konuştuğunu bile görmemiştim. Bir anda konuşunca garibime gitmedi değil. Mert heyecanla Meriç'e bakıp "sende bizimle oynasana abi" dedi meriçin bakışları kısa bir an bana dönüp sonra tekrar merte bakarak " aslanım ben biraz yorgunum biz seninle sonra beraber oynuyalım" dedi. Gözlerimi devirerek önüme döndüm. Niye istemediğni anlamıştım ,çok da fifi. Sanki bende seninle oynamaya can atıyordum. Mert üzgünce ona bakarak kafasını eğip basını salladı. Al iste küçücük cocuğuda üzdü. Meriç, mertin bu hâline ne yapacağını bilemeyerek merte baktı en sonunda üzgün haline daha fazla dayanamayıp elini mertin çenesin koyarak kendisine tekrar bakmasını sağladı. " bana bak bakayım" mert ona bakarken şevkatle ona gülümseyip " mavi araba benimse oynarım" dediğinde mert üzgün halinden ışık hızıyla sıyrılıp gülerek mertin boynuna sarıldı "anlaştık"

 

Asansörden indiğimizde mert meriç in kucağında debelenip inmeye çalıştığında meriç onu yere bıraktı. Mert kosarak salona girdiğinde bizde arkasından girdik. Salonda polat,vural bey ve güney hariç hepsi vardı. Mert yere oturmuş arabaları dizerken bende hızla mertin karşısına oturdum " abimle babam nerede" dedi meriç. Hande hanım ise "iş konuşacaklarını söyleyip yukarı çıktılar "ardından ekleyerek "ac misin oğlum açsan hemen sana bir şeyler hazırlayayım" dedi ayağa kalkacakken meriç onu durdurarak "yok Annem sen kendini yorma ben hastaneden gelirken bir şeyler yedim"

 

Mert'in arabalarına bakarken siyah arabaladan birisini aldım. Meriçte yanımıza oturduğunda mert pisti yapmıştı bile. Arabaları yatıştırmaya başladık.

 

 

******

 

 

 

 

"Haksızlık bu ben kazandım"

  

 

"Hayıy ben kazandım"

 

 

"Nasıl sen kazandınıyosun sen en arkadaydın"

 

 

"Mızıkçılık yapma güneş"

 

 

Yarışı ben kazanmıştım fakat mert bey sabahtan beri kendi kazandığını söyleyip duruyordu. Meriç'te mert kazansın diye bilerek kaybetmişti. Ama ben hakkım ve emeğimle beraber kazandım. Hayretle ona bakarak " ben mi mızıkçılık yapıyorum" dediğimde basını sallayarak bana baktı " maalefes güneş " dedi maalesef i maalefes diye söylemen çok tatlı fakat hemen gardımızı indirmek yok . Mertcik tatlısın ama mızıkçılık etme çünkü burada kazanan belli oldu. Meriç en sonunda ayağa kalkarak " abicim sen kazandın boşver güneşi" demesiyle sanki beni 3 çocukla beraber kapı dışarı kovmuş gibi ona baktığımda bana şaşkınca baktı. Tamam biraz abartmış olabilirim. Umursamadan bende ayağa kalktıgımda üsten merte bakıp 'sen bekle hele' bakışları atıyordum o ise meriç görmeden bana dil çıkardı. Mertin yanından ayrılacakken salonun kapısına yaşlanmış bize bakan Polat'ı görünce bir an durdum, anlamadığım bir ifadeyle bana bakıyordu. Onu umursamadan arkamı dönüp balkon kapısından çıkıp bahçedeki oturma koltuklarına oturdum. Bakışlarım gökyüzünü bulduğunda gülümsedim. Yıldızlara baktığımda nedensizce hep küçük ayı ve büyük ayı takım yıldızını bulmaya çalışırım. Yine yıldızlara bakıp bulmaya çalışıyordum. Oğlum bu yıldızları nedense bir tek ben mi bulamıyorum. Dizilerde hemen bir saniyede şak diye buluyolar.Bana gelince sanki yıldızlar saklanıyor anasını satayım. Yanımda bir hareketlilik hissetmemle başımı cevirdigimde vural bey olduğunu gördüm. O da bana değil yıldızlara bakıyordu. Bende başımı yıldızlara doğru çevirdiğimde bir kaç saniye ikimizde konuşmadık. En sonunda bu sessizliği bozan o oldu."Şuan ne düşünüyorum biliyormusun güneş" dediğinde vural beye dönerek " oradan bakınca akıl okuyan birisi gibi duruyorsam üzgünüm hayallerinizi yıkmak istemezdim ama bilmiyorum" dediğimde yüzünde hafif bir gülümsemeyle bana döndü. "Düşünüyorum ki sen gelmeden önce hayatımız kötüydü. Evde hiç huzur olmazdı sürekli kavgamız eksik olmayan bir aileydik ve" başını eğerek derin bir nefes verdi" yarımdık, oğullarım gittikten sonra ev daha çok karmaşık oldu. Fakat şuan ne diyorum biliyormusun" ben onu dikkatli dinlerken yerdeki bakışları bana döndü,gülümsedi." Bize tam alışamaya bilirsin, bunun için zaman lazım ama sen geldikten sonra sürekli konuşmayan kişiler bilene konuşur hale geldi. Çocuklarım tekrar ait oldukları yere geldi ve bunların hepsi bu kısa zaman diliminde oldu."

 

Gözlerimin içine öyle minnetle bakıyordu ki içim sıcacık oldu nedensizce. Gülümsedim. " ben bir şey yapmadım bile yapmadığım birşey için minnet ediyorsunuz" dedim başını olumsuz anlamda sallıyarak " hayır bunların hepsi senin sayende oldu teşekkür ederim kızım biz hemen demiyoruz sana bir aile olalım ama sen hepimizi bir araya getirerek zaten bir bütün olmamızı sağladın " dedi. Bende" aslında benimde çok aile konusunda birşey bildiğim söylenemez bende bu ailede öğrenmeye çalışacağım" dedim elini omzuma koyarak babacan bir tavırla pat patladı.

 

Tam o sırada içeride güneyin bağırmasını duymamızla ortamdaki hüzün havası bir anda dağıldı. İkimizin bakışları arkaya döndüğünde anlamasızca içerideki sesleri ayırt etmeye çalıştım. Vural Bey ne olduğunu anlamış olmalı ki rahatlıkla arkasına yaşlandı. Ben ona anlamazsa bakarken içeriden duyduğum cümleyle ne olduğunu anlamış oldum

 

"Lan mert benim konsolumu nereye sakladın"

 

 

 

Pes et savaşçı yolun sonu"

 

diye bağırarak yatağın arkasında saklanmaya devam ettim. Mertin

 

"Asla ben bu topyakları sana veymicem"

 

diye bağırdı kafamı yatağın arkasından kaldırıp merte baktığımda elindeki oyuncak silahı kafasındaki küçük leğenle bana bakıp yanındaki pelüş oyuncaklara"Askey ateş!"

 

diye bağırdı ve ağzından garip sesler çıkararak -sanırım bu silah sesi- ateş etmeye başladı. Bende aynısını oyuncak silahı ona doğrultarak ateş etmeye başladım.Mert beni odasına silah oyunu oynamak için getirmiş eh bende işte şimdi mertle oynuyoduk. Benim kafamda ise küçük bir oyuncak kutusu vardı leğen takmak istemedim

 

biranda kafama gelen darbe ile acıyla inledim. Lan, o kafamı kıran şey neydi bakışlarım yanıma dönünce kalemlik olduğunu görünce birkaç saniye boş boş kalemliğe baktım bakışlarımı ondan ayıran şey kafama art arda bir şeylerin fırlatılması oldu. Kafamı kaldırdığımda son anda kalın bir kitabın kafamın yanından geçmesiyle küfür savurup yatağa geri çöktüm. Lan! oyun mu oynuyoruz yoksa savaştamıyız amk bune böyle

 

kafama yastık gelmesiyle bağırdım"Tamam tamam sen kazandın!"diye bağırdığımda mertin gülme sesini duydum sonra ise kafama atılan şeylerin durdu. Saniyeler sonra mert karşıma geçti sırıtarak

 

"Ben kazandım"

 

dediğinde başımı salladım ayağa kalktığım ve mertin karşısına geçtim bana alttan alttan sırıtarak bakıyordu. Ulan mert sen çok fenasın ha .Hala kafam acıyor zaten gören de füze attı sanar fakat mert bende senin cezanı vermez miyim oğlum"evet yendin ve şimdi kafama attığın şeylerin cezasını çekme vakti"deyip tam kaçacakken tutup yatağa atarak onu gıdıklamaya başladım. odanın içini kahkahalar doldururken benden uzaklaşmaya çalışıyor fakat bırakmıyordum

 

"gü-güneş bı-bıyak bıyak beni"

 

dedi mert hala gülerken. En sonunda bıraktım yoksa bu gidişle altına işerdi bide onla uğraşamam. Mertte hala gülüyordu en sonunda susunca bana baktı bende sırıtarak"umarım kafama bir daha bir şeyler fırlatmazsın mertcik"deyip kapıya doğru yürümeye başladım arkadan ona bakmamla elini yastığa attı ve bana fırlattı hızlı bir şekilde eğildim ve merte şaşkınca baktım. Ulan mert ben seni bırakmayacaktım ki öyle akıllanacaktım. Neyse daha burda kalmıyayım can güvenliğim tehlikede hızlı bir şekilde eğildiğim yerden doğrulup kapıya koştum bir yandan da merte"Lan mert biz seninle az önce ne konuştuk" kapının önüne geldim bir kez daha arkama baktım yastık tam kafama isabet edecekken eğildim ve eş zamanlı olarak kapı açıldı ve yastık kapıda olan kişinin suratına geldi. arkama baktığım da efenin dehşet şekilde karşıya baktığını gördüm.

 

Üzgünüm efe bu hikayede yanan sen oldun maalesef

 

Lan hakikaten bu çocuk ani darbeden dolayı bi kal geldi doğrulup efenin yanına gittim ve omzunu dürtüp"Şişt efe iyimisin lan"dedim fakat hiç haraket etmedi kolunu tutup sarsmaya başladım" Alo dünyadan efeye lan çocuğa birşey oldu efe bak birşey olursa beni suçlarlar"dedim. Evet kesinlikle bu olayda kendimi değil efeyi düşünüyorum. mertte ne yastık atmış amk çocuk bir kilitlendi ayılmıyor. En sonunda efe kımıldamaya başladığında derin bir nefes verdim. Ohh tamam şükür ki ayıldı efe gözlerini birkaç saniye kırpıştırıp etrafa baktı sonra bize dönerek

 

" noluyor bana niye öyle bakıyosunuz"

 

merte baktığımda elinde nerden bulduğunu bilmediğim bir ayıcıkla efeye bakarak" abi asıl sen ne yapıyoysun buyada"dediğinde merti şuanda alkışlamak istedim şuanda bir oscarlık oyuncu görüyorum gideyim mertle bi provalara başlıyalım çocuk ilerde benim sayemde zengin olur bari hoş zaten zenginler

 

efe ise olayı yeni idrak etmiş olmalı ki mertin yanına gidip kafasına hafif vurarak"niye kafama yastık attın benim"birkez daha vurup"he yavrucum neden yaptın"dedi. Mertte gelen darbeler karşısında efeye bakarak"ben neyaptım ya hemende vuy zaten"efe bir kez daha vurup

 

"sus lan"

 

dedi gülerek.mertte efeye bakıp ona dil çıkardı bende gülerek onları izliyordum efe bana bakıp" neyse hadi gelin yemek hazır"dedi gülümseyip odadan çıktı bunun şalterler iyice gitti ha zaten şüphe ediyordum kafasını bir yere vurup vurmadığından şimdi yastıkta gelince vay haline. Mertin yanına gidip onu kucağıma alıp" hadi küçük yaramaz"

 

deyip odadan çıktım ve asansöre bindim yandan merte bakarak"Abine bir şey olmadı merak etme"dedim bana bakıp"Abim hep böyle zaten senlik bir şey yok ki"dediğinde anlamazca

 

"nasıl"

 

dedim oda bana

 

"çok mal"

 

demesiyle kendimi tutamayıp güldüm sonra ona yalandan kızarak"mert düzgün konuş hem kim sana bunları öğretti"dedim sırıtarak

 

"güney abim"

 

dedi tahmin etmiştim gülerek başımı salladım sonra ona bakarak"eğer efe sana gelip birşey yaparsa hemen yanıma gel ben seni korurum"dediğimde kıkırdayarak başını olumlu anlamda salladı asansörden inip yemek odasına girdik girmemizle tüm bakışlar bize döndü ilerleyip merti hande hanımın yanına koydum ve bende yanına oturdum. bugünde masa baya sessiz ve iyi en azından yine boş beleş şeyler söyleyip durmuyorlar

 

" mert abicim bu kız seni üzecek birşey yapmadı demi"

 

diyen giray bana bakarak. hay benim şom ağzıma tüküreyim demez olaydım be girayın yanında oturan güney" abicim söyle bak korkma biz yanındayız sana birşey yapamaz"dedi. Te allahım ya he çocuğun üstünde deney yaptım ya sabır, ya sabır

 

mert gülerek abilerine bakarak

 

"abi bugün güneşle oyun oynadım hem zaten güneş bana birşey yapmadı ki biz oyun oynadık"dedi masumca. Giray benden hala gözleriniçekmeden"Sana birkez daha söylüyorum eğer kardeşlerime zarar vermeye kalkışırsan çok kötü olur"dedi. sakin güneş sakin sakın saçlarına dalma bende alayla ona bakıp rahatça arkama yaslanarak

 

"öylemi giray sen beni ne sanıyorsun da bir insana, insanı geç bir çocuğa zara vereceğimi mi sanıyorsun sen ,sence ben o kadar cani miyim"dedim sonda sertleşerek oda bana bakarak

 

"bilemiyorum o kadar ben diyeyim nolur ne olmaz mazallah unutmuşsundur bi hatırlatayımdedim"dedi bende ona bakıp

 

"sence ben bunu umursuyor gibimi duruyorum senden korktuğumu falan mı düşünüyorsun ben senden korktuğum için değil bir insana zarar verecek kadar düşmediğim için yapmıyorum"

 

Bütün herkes susmuş bizi izliyordu öyleki yanımdaki mert bilene konuşmuyordu

 

" senin ne yapıp yapmadığın umrumuzda bilene değil istersen bu evden gitsen bilene umursamayız"dedi ay götüm bende sizi umursuyorum ya

 

"sen kendini fazla değerli sanıyorsun galiba çünkü siz beni ne kadar umursamıyorsanız sizde benim umrumda bilene değilsiniz karınca bilene gözüm de sizden daha yüksekte"

 

deim güney tam birşey diyecekti ki vural beyin

 

-"YETER susun burda büyükleriniz var farkındaysanız saygınızı koruyun‼"demesiyle güney sustu ve bana kötü kötü bakmaya başladı bende ona aynı şekilde baktım ve yemeğimizi yemeye başladık

 

***********

 

Yemekler yenmişti. Yemekten sonra odama çıkmış aşağıda inmemiştim. Şuan okuduğum kitabın en güzel yerindeydim. Tam heyecandan çığlık atacakken odanın kapısı tiklatılmasıyla sinirle kapıya baktım. Hangi yürek yemiş ben kitap okurken odama girmeye cüret eder!

 

Onay verince kapı açılıp içeri küçücük boyuyla mert girmesiyle sinirim bir anda uçmuş gitmişti. Gülümseyerek merte baktığımda bana çekingen bir şekilde baktı. " güneş biyazcık oyun oynayalım mı?"

 

demesiyle gülümsemem daha da genişledi. Yataktan kalkarak karşısına geçip altan bakan yüzüne bakıp "Tabiki de. Peki küçük savaşçı ne oynamak istersin " dememle hoplayarak elimi tutup "aşağıda ayabalayım vay onlayla oynayalım"dedi ve

 

Beni peşine takarak odadan çıktık. Asansöre doğru gitmeye başladığımızda "güneş biliyoymusun benim biysuru ayabam vay" demesiyle asansörün tuşuna basıp beklemeye başladım biryandanda merte bakıp sahte bir saskinlikla " öyle mi? Benimde küçükken birtane pembe arabam vardı." Dememle mert heyecanla bana bakarak "seninde mi vaydı ayaban" dedi. Ah evet mertin bir tane transformans gibi olmasada bizimde bir giderimiz vardı.

 

Başımı salladım " tabi oglum abim almıştı bana onu. Ben onun arabalarını alıp kaçardım oda bir daha yapmamam için bana pembe bir araba almıştı." Mertte elini basina atarak kaşıyıp bana bakarak "bende güney abimin bir aya silah oyuncağı vaydi. Bende onu almıştım"

 

Merte sırıtarak baktığımda oda bana kıkırdayarak " tam beş gün onu sakladım en sonunda çok ağlamaya başlayınca bende napayım acıdım ona veydim." demesiyle kahkaha atarak merti kucağıma aldım. Bu çocuk bana çekmişti kesin. Ben gülmeye devam ederken asansör kapısı açılıp karşımda Meriç'i görmemle gülümsemem yavaşça soldu. Yavaşça mertle beraber asansöre bindik ve aşağı inmesini beklemeye başladık. Mert Meriç'e bakıp "abi" dedi meriçin bakışları telefondan merte dönmesiyle gülümseyerek telefonu kapatıp cebine koydu ve merti kucağımdan alarak" efendim aslanım" dedi. Ana bu konuşa biliyormuş meriçi konuşurken çok gördüğüm söylenemez hatta hiç konuştuğunu bile görmemiştim. Bir anda konuşunca garibime gitmedi değil. Mert heyecanla Meriç'e bakıp "sende bizimle oynasana abi" dedi meriçin bakışları kısa bir an bana dönüp sonra tekrar merte bakarak " aslanım ben biraz yorgunum biz seninle sonra beraber oynuyalım" dedi. Gözlerimi devirerek önüme döndüm. Niye istemediğni anlamıştım ,çok da fifi. Sanki bende seninle oynamaya can atıyordum. Mert üzgünce ona bakarak kafasını eğip basını salladı. Al iste küçücük cocuğuda üzdü. Meriç, mertin bu hâline ne yapacağını bilemeyerek merte baktı en sonunda üzgün haline daha fazla dayanamayıp elini mertin çenesin koyarak kendisine tekrar bakmasını sağladı. " bana bak bakayım" mert ona bakarken şevkatle ona gülümseyip " mavi araba benimse oynarım" dediğinde mert üzgün halinden ışık hızıyla sıyrılıp gülerek mertin boynuna sarıldı "anlaştık"

 

Asansörden indiğimizde mert meriç in kucağında debelenip inmeye çalıştığında meriç onu yere bıraktı. Mert kosarak salona girdiğinde bizde arkasından girdik. Salonda polat,vural bey ve güney hariç hepsi vardı. Mert yere oturmuş arabaları dizerken bende hızla mertin karşısına oturdum " abimle babam nerede" dedi meriç. Hande hanım ise "iş konuşacaklarını söyleyip yukarı çıktılar "ardından ekleyerek "ac misin oğlum açsan hemen sana bir şeyler hazırlayayım" dedi ayağa kalkacakken meriç onu durdurarak "yok Annem sen kendini yorma ben hastaneden gelirken bir şeyler yedim"

 

Mert'in arabalarına bakarken siyah arabaladan birisini aldım. Meriçte yanımıza oturduğunda mert pisti yapmıştı bile. Arabaları yatıştırmaya başladık.

 

******

 

"Haksızlık bu ben kazandım"

  

 

"Hayıy ben kazandım"

 

"Nasıl sen kazandınıyosun sen en arkadaydın"

 

"Mızıkçılık yapma güneş"

 

Yarışı ben kazanmıştım fakat mert bey sabahtan beri kendi kazandığını söyleyip duruyordu. Meriç'te mert kazansın diye bilerek kaybetmişti. Ama ben hakkım ve emeğimle beraber kazandım. Hayretle ona bakarak " ben mi mızıkçılık yapıyorum" dediğimde basını sallayarak bana baktı " maalefes güneş " dedi maalesef i maalefes diye söylemen çok tatlı fakat hemen gardımızı indirmek yok . Mertcik tatlısın ama mızıkçılık etme çünkü burada kazanan belli oldu. Meriç en sonunda ayağa kalkarak " abicim sen kazandın boşver güneşi" demesiyle sanki beni 3 çocukla beraber kapı dışarı kovmuş gibi ona baktığımda bana şaşkınca baktı. Tamam biraz abartmış olabilirim. Umursamadan bende ayağa kalktıgımda üsten merte bakıp 'sen bekle hele' bakışları atıyordum o ise meriç görmeden bana dil çıkardı. Mertin yanından ayrılacakken salonun kapısına yaşlanmış bize bakan Polat'ı görünce bir an durdum, anlamadığım bir ifadeyle bana bakıyordu. Onu umursamadan arkamı dönüp balkon kapısından çıkıp bahçedeki oturma koltuklarına oturdum. Bakışlarım gökyüzünü bulduğunda gülümsedim. Yıldızlara baktığımda nedensizce hep küçük ayı ve büyük ayı takım yıldızını bulmaya çalışırım. Yine yıldızlara bakıp bulmaya çalışıyordum. Oğlum bu yıldızları nedense bir tek ben mi bulamıyorum. Dizilerde hemen bir saniyede şak diye buluyolar.Bana gelince sanki yıldızlar saklanıyor anasını satayım. Yanımda bir hareketlilik hissetmemle başımı cevirdigimde vural bey olduğunu gördüm. O da bana değil yıldızlara bakıyordu. Bende başımı yıldızlara doğru çevirdiğimde bir kaç saniye ikimizde konuşmadık. En sonunda bu sessizliği bozan o oldu."Şuan ne düşünüyorum biliyormusun güneş" dediğinde vural beye dönerek " oradan bakınca akıl okuyan birisi gibi duruyorsam üzgünüm hayallerinizi yıkmak istemezdim ama bilmiyorum" dediğimde yüzünde hafif bir gülümsemeyle bana döndü. "Düşünüyorum ki sen gelmeden önce hayatımız kötüydü. Evde hiç huzur olmazdı sürekli kavgamız eksik olmayan bir aileydik ve" başını eğerek derin bir nefes verdi" yarımdık, oğullarım gittikten sonra ev daha çok karmaşık oldu. Fakat şuan ne diyorum biliyormusun" ben onu dikkatli dinlerken yerdeki bakışları bana döndü,gülümsedi." Bize tam alışamaya bilirsin, bunun için zaman lazım ama sen geldikten sonra sürekli konuşmayan kişiler bilene konuşur hale geldi. Çocuklarım tekrar ait oldukları yere geldi ve bunların hepsi bu kısa zaman diliminde oldu."

 

Gözlerimin içine öyle minnetle bakıyordu ki içim sıcacık oldu nedensizce. Gülümsedim. " ben bir şey yapmadım bile yapmadığım birşey için minnet ediyorsunuz" dedim başını olumsuz anlamda sallıyarak " hayır bunların hepsi senin sayende oldu teşekkür ederim kızım biz hemen demiyoruz sana bir aile olalım ama sen hepimizi bir araya getirerek zaten bir bütün olmamızı sağladın " dedi. Bende" aslında benimde çok aile konusunda birşey bildiğim söylenemez bende bu ailede öğrenmeye çalışacağım" dedim elini omzuma koyarak babacan bir tavırla pat patladı.

 

Tam o sırada içeride güneyin bağırmasını duymamızla ortamdaki hüzün havası bir anda dağıldı. İkimizin bakışları arkaya döndüğünde anlamasızca içerideki sesleri ayırt etmeye çalıştım. Vural Bey ne olduğunu anlamış olmalı ki rahatlıkla arkasına yaşlandı. Ben ona anlamazsa bakarken içeriden duyduğum cümleyle ne olduğunu anlamış oldum

 

"Lan mert benim konsolumu nereye sakladın"

 

 

Diğer bölümde görüşürüz

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum💋💋💋

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 01.09.2025 20:44 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...