4. Bölüm

4.BÖLÜM – AİLE OLMAK DEMEK- *CMERNZ

Eda Şahinoğlu
mutlusonlarinyazar

 

"Dökül bakalım," dedi Eva elindeki kupayı kız kardeşine uzatarak, sonra da yanına bağdaş kurup oturdu.

"Asıl haber sende, Çınar dönmüş."

"Ya bırak o odunu. Ayrıca Meltem bilmiyor. Önünde pot kırma. Şimdi gelir, sakın Bade!"

Bade kaşlarını çattı. "Neden gizliyorsun ki? Meltem anlayışlı davranacaktır. Abisini senden kıskanacak değil ya."

"Birlikte olsak anlatırım da şimdi anlatacak bir olay yok. Ne diyeceğim; 'Biz abinle başladık ama beceremedik, ayrıldık mı?"

"Haklısın."

Meltem saçlarını kurulayarak içeri girdi. "Ay kızlar kusura bakmayın, Mert telefonu kapatmadı. Bade kim, niye gelemiyorsun diye başımın etini yedi. Azıcık kıskançtır da, malum Karadenizli."

İki kız kıkırdadı Meltem'in bu durumuna. "Vay Meltem Soylu kıskanılacak ve bunu kabullenecek ha. Gör de inanma!" dedi Bade başını sağa sola sallayarak.

Eva yüzünü buruşturdu, "Ay sorma sevgili ikizim, bir cıvık bir cıvıklar ki bayıyorlar bazen. Sürekli neredesin Aşkım, öpüşelim aşkım-" Meltem kıza yastık atıp "Pislik misin sen ya?" diye cırladı. Hepsi kahkaha atarak koltuklara uzandılar.

"Ee bende buradayken tanıştırırsın beni şu meşhur Mert Ali beyle."

Meltem'in gözünde kalpçikler çıktı. "Tanıştırırım tabi kızım. Baldızlarını bilsin adam."

Eva araya girerek "Senin neyin var peki? Gülsen de durgunluğunun farkındayız," dedi Bade'ye bakarak.

"İyiyim. Ee Mert Ali diyordunuz, bir alt katta mı şimdi-"

Eva kardeşinin konuyu değiştirme çabasına hayran kaldı ve gözünün içine bakarak ellerini göğsünde bağlayıp, kaşlarını kaldırdı. "Anlat," dedi otoriter sesi ile.

bade yutkunarak başını eğdi, derin bir nefes alıp verdi ve bir çırpıda anlatmaya karar verse de kelimeler boğazında kilitlendi. "Biri var... Yani vardı. İsmini sormayın bende bilmiyorum." Adını söylerse Eva öğrendiği şeyden sonra kesin hafiye gibi adamın peşine düşerdi ve bulması hiç de zor olmazdı. İsmini arama motoruna yazması yeterli olurdu. Çarşaf çarşaf fotoğrafları dökülürdü.

Meltem ve Eva aynı anda "Nasıl yani?" dediler.

"Barda tanıştık. İkimizde çok içtik. O gecenin başını biliyorsunuz."

"Hangi gece?" dedi Meltem merak ve endişe ile. Konunun gittiği yeri düşünmek istemiyordu.

"Göktan'la olan gece işte. Bakireyim diye beni küçümsedi ve kovmaktan beter etti ya!" İki kız başlarını salladılar, devam etmesi için. Bade ellerini birbirine kenetledi güç almak istercesine. "Biz o gece... işte yakınlaştık..."

"Kiminle?"

"İşte bardaki adamla."

"Adam?" dedi Eva bağırarak. "Ne adamı?"

"Yani öyle çok yaşlı değil."

"Yaşlı ama çok değil."

"Ya hayır. Ama yirmilerinin sonlarında gibiydi. Yirmi sekiz falan."

"Oha!" diye bağırdı Meltem. "Kızım senin ne işin olur o kadar büyük biriyle. Neredeyse on yaş var aranızda."

Bade "Abartma Meltem. Neyse-" diye bıkkınlıkla konuştu.

"Ne kadar yakınlaştınız Bade?" diye ciddi ve öfkeyle sordu Eva. Sorun yaşadıkları değildi, adamı tanımıyor olmasıydı. "Ne derece yakındınız?"

"Biz... Biz onunla şey..."

"Ne Bade ne?"

"Of! Birlikte olduk işte!" dedi tek nefeste.

Eva hışımla ayağa kalktı. "Sen ne saçmaladığının farkında mısın?" diye bağırdı. "Ne demek beraber olduk ya? Üstelik tanımadığın bir adamla? Ya senin görüntülerini çekmişse... Aman Allah'ım."

Bade başını ellerini arasına aldı. "Eva sus Allah aşkına sus!" diyerek isyan etti.

"Eva, oturur musun?" dedi Meltem de. "Sanırım anlatacakları daha bitmedi. Bi dinleyelim mi?" Bade'nin yüzüne bakmaya çalışıyordu.

Eva tedirginlikle oturdu yerine. "Daha ne olabilir ki? Bunun ötesi yok yani!" ellerini yana açarak bağırdı.

Bade ağlamaya başladığında, Eva birden onun yanına çöktü. "Bade, kardeşim, canımın yarısı. Özür dilerim. Ben birden çıkıştım. Yani bana aşık oldum ve böyle bir şey yaşadım desen, inan tepkim böyle olmazdı. Ama adamın adını bile bilmiyorsun."

Bade başını sağa sola salladı. "Eva,-" bir hıçkırık daha koptu dudaklarından. Meltem söyleyeceği şeyi sanki tahmin etmiş gibi, o da Bade'nin yanına çöktü ve ellerini tutarak diyeceği şeyi beklediler.

"Eva, Meltem... Ben... Ben hamileyim." Hıçkırıkları daha güçlüydü bu sefer.

Eva çöktüğü yerde gözleri kocaman açılmış bir şekilde bakıyordu kız kardeşine, "Ne?" diyebildi sadece, gözlerinden yaşlar akıyor, dediği şeyin yalan olmasını şaka olmasını diliyordu. Sonra birden kendine geldi ve "Ne dedin sen?" diye gürledi bu sefer.

"Eva sakin olur musun bak Bade de iyi değil!" diyerek onu uyarmaya çalıştı Meltem, ama Eva çok da sakin olamıyordu.

"Ne sakini Meltem, kızın dediğini duymadın mı? Hamileyim dedi. Hamile! Tanımadığı bir adamdan hamileymiş. Bir de adam görüntü almıştır falan diyorum. Adam almamış vereceğini vermiş zaten, maşallah! Babamın dediklerini hiç mi aklına getirmedin kızım sen! Altın kuralıdır: Korunmak! Aman Allah'ım babam!" diyerek elini alnına koydu. "Babam öldürecek seni. Sonra sana benziyorum diye de beni öldürecek."

Meltem gözündeki yaşlarla, başını salladı ve Bade'yi gösterdi Eva'ya. O da kötüydü ve hıçkırarak ağlıyordu.

"Daha on dokuz yaşında Meltem ya! Delirmiş olmalı!" diye bağırdı Eva.

"Haklısın, ama bak o da kötü. Şimdi azara değil, desteğe ihtiyacı var ki gelmiş yanımıza."

"Bunu anneme ve babama nasıl söyleyeceğiz? Bununla ilgili bir planın var mı?"

Bade birden başını kaldırdı ve gözleri dehşetle açıldı. "Tabi ki söylemeyeceğiz."

Eva ellerini beline koyarak kıza anlamıyormuş gibi baktı, "Ya ne yapacaksın küçük anne? Gizlice mi doğuracaksın. Çocuk on beşine gelince de sürpriz mi diyeceksin?" diye çemkirdi.

Bade yutkundu ve fısıltı ile "Aldıracağım..." dedi. "Başka çarem yok." Aslında hiç istemediği bir şeydi ama... Ama babası aklına geldikçe aklını kaçıracak derece utanıyordu.

Bu sefer çemkiren Meltem oldu. "Ay saçmalama Bade ya!"

Ve bütün gece plan yapmaya çalıştılar, ama doğrudan söylemekten başka çareleri de erteleyecek zamanları da yoktu ve bu sebeple ertesi güne İstanbul'a bilet aldılar.

Şimdi de mutfakta oturmuş Ecrin'e anlatmaya çalışıyorlardı ama bir türlü konuşamadılar. En sonunda Eva lafa girdi. "Anne, Bade sana bir şey söyleyecek."

Ecrin gülümseyerek elindeki işini bırakıp, karşısında oturan üç kıza döndü.

"Üçünüzün birden gelmesinden belliydi bir kurt olduğu totonuzda."

Ellerini bezle silip, karşılarına otururken az önce Meltem'in yaptığı kahveyi eline aldı. "Sizi dinliyorum çıtırlar!" dedi anlayışlı ve neşeli bir edayla.

Bade masanın üstüne ellerini koydu. "Ben biriyle tanıştım..." diyerek, kızlara anlattığı şeyleri annesine de anlattı. Ama bu sefer ağlamıyordu. Daha güçlü, daha kararlıydı duruşu.

Ecrin elindeki kupayı düşürecekti neredeyse. Elleri titriyordu sinirden, bardağı masanın üstüne bıraktı. "Sen- sen nasıl böyle bir şey yaparsın?" deyip, masaya vurdu.

O an Bade irkilerek yerinde sıçrayıp, hıçkırıklarla ağlamaya başladı. Eva onu omuzlarından tutuyor, Meltem de diğer taraftan elini sıkıyor ikisi de kızı sakinleştirmeye çalışıyordu. Tamam onlar da kızmışlardı başta, onaylamıyorlardı ama yine de onu yalnız bırakamazlardı. Yine de Bade onların canıydı, canlarından vazgeçemezlerdi.

"An-anne..." diye fısıldadı.

"Sus Bade! Sen nasıl böyle bir şey yaparsın? Nasıl bu kadar sorumsuzca davranırsın? Üstelik adamı tanımıyorsun, adını bile bilmiyorsun! Bade sen babanı katil mi edeceksin yavrum?" sonra aklına gelenle dehşetle baktı kızına. "Babana bunu nasıl söyleyeceksin? Nasıl açıklayacaksın? Aman Allah'ım yıllar öncesinden uyarıldım üstelik!" diye ellerini çırpa çırpa saydırıyordu.

 

Bade annesinin ellerini tutup, gözlerine bakarak konuştu "Anne, benim sizden başka gidecek kimsem yok. Ne olur yalnız bırakmayın beni."

Ecrin birden kızının elini bırakıp, onu kollarına aldı ve ikisi de birbirine sarılarak hıçkıra hıçkıra ağladılar.

"Anne, annem çok özür dilerim." Bade defalarca bu cümleyi tekrarlarken, Ecrin "Tamam bebeğim, bunu da atlatacağız," diyerek saçını okşuyordu. En son Eva ile Meltem de sarıldılar onlara. Ecrin geçmişi düşündü. Neler yaşamışlardı, neleri başarmışlardı, ne badireler atlatmışlardı bunu da atlatacak, bunun da üstesinden geleceklerdi.

 ***

Ertesi akşam bütün aileyi topladı Ecrin. En iyisi hepsine birden söylemekti. Çoğu arkadaşları olsa da neticede aile gibiydiler artık. Yarın öbür gün her şey ortaya çıkacaktı nasılsa. Bu saklanacak bir şey değildi. Gençleri ise özellikle çağırmamıştı. Bade ile Eva'yı da Meltem kendi evlerine götürmüştü.

"Evet bebeğim seni dinliyoruz," dedi Cem, onun elini sıkarak.

Ecrin tedirgin bir gülümseme ile baktı kocasına. En çok da o üzülecekti biliyordu Ecrin. Çünkü Cem için kızları hiç ama hiç büyümeyecekti. Ki zaten çok da büyük sayılmazdılar.

"Size bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Ama bu gizlenecek bir şey değil. Bir anne, kızının hatasını, ya da cahilliğini ört pas eder. Ama bu benim tek başıma baş edebileceğim bir şey değil. Siz benim ailemsiniz. Kardeşlerim, ablalarım, abilerimsiniz." Kocasına baktı. Yüzünde dediklerini anlamaya çalışır bir ifade vardı. Belki bunu önce onunla konuşmalıydı. Ama kızının kalbini kırmasından, ona kötü bir şey söylemesinden korkuyordu. Bu şekilde en azından belki bir kaç kişi onu sakinleştirirdi. Bade çok büyük bir hata yapmıştı evet, aşık olduğu biri ile bunları yaşasa belki tepkisi bu kadar büyük olmazdı, ama adamın ismini bile bilmiyor, onu tanımadığını söylüyordu. Bu durumdayken de Eskişehir'de okuması imkansızdı. Yarın kaydını sildirir, seneye de burada bir özel okula başlardı. Bunu Bade de kabul etmişti. O da Cem'in elini sıktı. "Hayattaki dayanma gücümsünüz. Ama o da benim kızım, canımdan can, nefesimle beslediğim yavrum. Hatalı da olsa onun arkasında duracağım ve siz... Sizden de aynı şeyi bekliyorum. Çünkü zor günler bizi bekliyor."

Beste sabırsız bir şekilde araya girdi "Hadi Ecrin ne olduğunu söyle artık."

"Bade... kızım hamile..."

Ortamda bomba etkisi yaratan bu üç kelime, kopacak fırtınanın da sessizliğini beraberinde getirmişti.

Ki öyle olmuş Cem bir süre sessiz kaldıktan sonra patlamıştı.

"Ecrin! Hamile diyorsun, kızın hamile diyorsun bana! Sanki grip olmuş gibi!" dedi bugüne kadar ki en öfkeli haliyle, "Benden nasıl sakin olmamı beklersin?"

"Cem tamam normal olduğunu savunmuyorum. Ama bizde o yaşlarda olduk, biz de yakınlaştık."

"Bizi kıyaslama!" diye gürledi.

Ecrin derin nefes aldı. "Cem, bak kız hata yaptığını kabul ediyor. Ama biz yanında olmazsak daha da zor atlatacak."

O sırada araya Rüzgar girdi, "Cem sakin olur musun? Ecrin kızını savunmuyor sana, ama dediğinde haklı. Onu bulmalı ve bir şekilde konuşmalıyız."

"Evet, bulacağım o herifi ve sülalesinin belasını becereceğim! Adı Göktan mıydı Gökhan mıydı neydi," odada dört dönüyordu. Ecrin'in inanamıyormuş gibi bakışlarını gördüğünde, "Ne? Kapı falan dinlemedim, sadece kulak misafiri oldum," diyerek çıkıştı.

Ateş "Neyse, bırakın tartışmayı da soyadını öğrenelim," dedi makul olmaya çalışarak.

"Kim olduğunu bilmiyor." Herkes bir anda Ecrin'e baktı ve bu Ecrin'in yutkunmasına sebep oldu.

Cem ise derin nefesler alıyordu, ama Ecrin'in söylediği ile boğulacaktı. "O ne demek o?" dedi ellerini cebine sokarak.

"Bilmiyor işte."

"Sevgilisinin kim olduğunu bilmiyor mu? Adı Göt-pardon Gök'lü bir şeydi," diye söylendi.

Ecrin ellerine indirdi bakışlarını, "Ben... Nasıl diyeceğimi bilmiyorum."

"Ecrin anlat!" diye gürledi.

"Bara gitmiş bir akşam. Çok içmiş. Orada... İşte o gece biriyle tanışmış."

Cem'in bir anda gözü dönmüştü. "Nasıl yani? Kızım tek gecelik bir maceranın eseri olarak mı hamile?" sesi kısık ama öfkeliydi. Hayalkırıklığı kan gibi damarında gezerken, Bade'nin ilk doğumundan şuana kadar olan her şey gözünün önünden geçti.

"Ben... Biraz hava alacağım."

Ateş, Rüzgar ve Poyraz da onun peşinden çıkınca, Ecrin'in tüm sinirleri harap olmuş bir şekilde ağlamaya başladı. Yağmur, Mısra ve Beste de onun yanında kalmışlardı.

 ***

"O kız mı hala?" diye sordu Karahan, viskisinden bir yudum alarak.

Burak başını salladı. "Aklımdan çıkmıyor. Kafayı yiyecek gibiyim. Yedim de. Hem kafayı hem ayvayı."

"E git o zaman, anlat öyle öyle de."

Burak alayla güldü. "Üç gündür neredeydim sanıyorsun. Gittim. Kaydını sildirmiş. Yer yarıldı, yerin içine girdi sanki. Yok hiç bir yerde. Telefonuna da ulaşamıyorum."

Karahan elini adamın omzuna koydu. "Sosyal hesapları?"

"Hepsini kapatmış. Abi anlamıyorum. Ya bu kızların hepsi mi arıza, yoksa bir bana mı denk geliyor böyleleri?"

Arda kahkaha attı. "Aşk kuyusuna tekrardan hoşgeldiniz Burak bey. Dibi boylamışsın ama bu sefer."

Burak adama yastık fırlattı. "Kes lan sesini." Sonra elindekini bir yudumda içti. "Benim o kızı bulmam lazım," diye homurdandı. "Bulup, elime kelepçeleyeceğim. Yanımdan bir dakika ayırmayacağım."

 

Bu sefer Karahan kahkaha attı. Sol yüzük parmağını havaya kaldırdı. "O kelepçelerin modern ve hoş görünümlü olanları var. Onlardan seç bari."

"Olur, bulayım da..." sonra pencereden dışarı baktı. 'Neredesin be kızım ya?' diye isyan etti içinden. Günlerdir ona ulaşmaya çalışıyordu. Gece rüyalarına girmesi, onsuz olmak onu çileden çıkarmaya başladığı an, işin içine duygularının girdiği fark etti. Burak yeniden aşık oluyordu...

 ***

Bade yaklaşık iki buçuk aydır ev hapsindeydi. Sürekli evde oturduğu için de kilo almaya başlamıştı. Karnı belirginleşmiş, yüzü, göğüsleri şişmişti. Babası ona karşı temkinli ve soğuktu, gerekmedikçe de konuşmuyordu. Erkek kardeşi Can'ın davranışında çok bir değişme yoktu ama kızgın olduğunu anlıyordu. En sevdiği çikolataları alıyor, sürekli canının bir şey çekip çekmediğini soruyordu.

Ertesi gün olayı öğrenen Çınar, Bade ile iki saat konuşmuş ve sürekli "Bana o şerefsizin adını söyle Bade!" demişti. Çünkü Çınar 'Tanımıyorum' masalına inanmıyordu.

Bade onu anlayabiliyordu, abilik yapmaya çalışıyordu. Ama bunu yapamazdı. Bir zavallı gibi gidip adama "Ben hamileyim. Bana sahip çık," diyemezdi, başkasını da araya sokup dedirtemezdi. O öyle güçsüz, aciz bir kız değildi. Gerekirse çocuğu tek başına büyütür ve bir ömür boyu hiç kimse ike evlenmezdi. Evlenmeyecekti de, Çünkü Bade o pervasız serseriye, onu sadece yatağında görmek isteyen edepsiz adama aşık olmuş, dahası çok seviyordu. Hayatında ona dokunan ilk ve son erkek o olacaktı, çocuğunun babası...

Kapı tıklatıldığında yataktan doğruldu. "Gir" diye seslendi. Cem tüm heybeti ile kapıyı dolduruyordu.

"Baba..." diye fısıldadı. O günden sonra ilk kez odasına geliyordu babası.

Cem içeri girip, kapıyı ardından kapattı. Yatağa yaklaşırken kızının belirginleşen karnını fark etti ve derin bir nefes alıp verdi. Sonra yanına oturunca yatağın başlığına yaslanıp, kızını kendine çekti. Bade o güven kokan kollara sığındığı an ağlamaya başladı. Cem bir süre ağlayıp rahatlamasına fırsat verdi. Sonra da konuşmaya başladı.

"Biz annenle tanıştığımızda, annenin benim için sadece gelip geçici bir tutku olduğunu düşünmüştüm." Bade duyduğu şeyle gözündeki yaşlarını sildi, heyecanlanmıştı. Annesi ile babasının hikayesini hep annesinden dinlemişti, babası ilk kez anlatıyordu. "Onu her gördüğümde içimdeki fırtınaların sadece tutku olduğuna kendimi öyle bir inandırmıştım ki, kabullenmem uzun sürdü ve onu neredeyse kaybediyordum. Biz de gençliğin bize verdiği o heyecanları yaşadık. Ama seninki çok farklı Bade. O yüzden tepkimde haklı olduğumu düşünüyorum." Derin nefes aldı.

Bade babasının susmasından yararlanıp, "Özür dilerim," diye fısıldadı. Şimdiye kadar Bade'ye konuşma fırsatı vermemişti Cem. Kızlarına karşı zayıftı, sevgisi o kadar büyüktü ki asla kötü bir şeyi konduramıyordu. O yüzden de kabullenmesi uzun sürdü. Şimdi de konuşmaya hazır hissettiği için yanındaydı.

Kızının söylediğiyle biraz daha sardı onu. "Şimdi, o yataktan kalkıp, annenle alışverişe gidiyorsun ve yılbaşı için kendine en güzel elbiseyi seçiyorsun. Siz iki cadı annenden güzel olmayın kıskanıyor, sonra bana sarıyor," deyip göz kırptı.

"Baba..." diye itiraz edecekti ki, Cem parmağını dudağına bastırdı.

"Biliyorsun, bu sene Rüzgar amcan davete ev sahipliği yapacak ve ben üç çocuğumu da," bir an karnına baktı "Üç buçuk çocuğumu da yanımda istiyorum."

Bade gülümseyerek babasına sarıldı. Babası cebinden kızın telefonunu çıkardı ve ona verdi. Yanına da yeni hattını uzattı. "İstediğin gibi. Yeni hayatın hayırlı olsun kızım."

"Teşekkür ederim babacım."

Kızını alnından öpüp, odadan çıktığında Ecrin gözyaşlarıyla onu kapıda bekliyordu.

"Tam da benim sevdiğim adam Cem Ernez gibi davrandın hayatım," dedi kocasına sarılarak.

"Sen de benim sevdiğim kadın Ecrin Ernez gibi, yine beni kendime getirdin baş belam."

Bölüm : 17.11.2024 00:26 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...