5. Bölüm

5. BÖLÜM – YENİ BİR YIL YENİ BİR HAYAT

Eda Şahinoğlu
mutlusonlarinyazar

 

"Ne demek bulamıyoruz! Yer yarılıp yerin içine girmedi ya bu kız?" diye gürledi karşısındaki adamlara. "Altı üstü bir kız! Beş adam bir kızı nasıl bulamazsınız?"

"Burak bey inanın tüm bağlantıları kullandık, ama okuldan özellikle bilgi verilmemesi için özel dilekçe yazılmış. Yani tüm tedbirleri almış."

"Sikerim özel dilekçesini!" masaya sertçe vurdu. "Yarın yeni yıl, gidin ve tatil yaparak aklınızı başınıza toplayın. En geç üç Ocak'ta tüm bilgileri elimde olacak."

"Pe-peki Burak bey."

Adamlar çıkınca adam boydan boya cam olan yere doğru yürüdü ve karın yağışını izledi. "Neredesin külkedisi? Neden bulunmak istemiyorsun? Neden benden kaçıyorsun?"

 ***

Cem karşısında duran birbirinden güzel olan hayatının en değerli üç varlığına hayranlıkla bakıyordu.

"Harika görünüyorsunuz hanımlar. Bu gece başımı belaya sokacaksınız."

Ecrin de hala ışıldayan gözleri ve adamın aklını başından alan gülümsemesi ile karşısındaki iki erkeğe bakıyordu.

"Sizi de bu gece kızların göz kıskacından saklamak zor olacak."

Cem gözlerini kısarak baktı karısına, "Ne yazık ki bu gece ve her gece sadece tek bir kadınla ilgileniyor olacağım."

Kapı çaldığında Ecrin heyecanla konuştu. "Ah, Çınar geldi her halde."

Eva birden atladı. "Çınar ne alaka?"

"Sizi o alacakmış."

"Niye bizi Çınar alıyor ya?" diye cırladı annesine, "Ben babamla gideceğim."

Can kapıyı açmaya gittiğinde, Ecrin kızına ayıplayan bakışlarla bakıp, sesini kısarak "Saçmalama Eva, senin neyin var? Geldiğinden beri çocuğa kaba davranıp, duruyorsun, sorun ne?" diye sordu.

"Ben herkese hakkettiği gibi davranıyorum!" diye yanıtladı annesini sert bir üslupla.

Çınar, "Kızlar hazır mısınız? Pars ve Meltem arabada beklediler de." diyerek içeri girdiğinde bütün gözler ona çevrildi.

Pars küçükken Bade'nin peşinden koşturup, 'büyüyünce seninle evleneceğim' dese de, şimdi çok samimi arkadaş olmuşlardı hepsi. Bir Çınar yüreğine söz dinletememiş ve Eva'ya aşık olmuştu.

Bade gülümsedi "Evet," dedi ve Eva'yı çekiştirip, kapıya yöneltti. Eva yürümüyor, adeta sürükleniyordu. Ellerini göğsünde birleştirmiş, suratını da küçük çocuk gibi asmıştı.

Çınar ikisine de tepeden tırnağa baktı.

Bade kırmızı, göbeğini hafif belli eden bir elbise seçerken, Eva daha bir iddialı, dekoltesi bol, siyah bir elbise seçmişti. Çınar kaşlarını çatmış, içinden sakinleşebilmek için dua ediyordu. Ama bununla daha sonra ilgilenecekti. İki kız arabaya yöneldiğinde, Çınar Ecrin'e baş selamı verip, çıktı.

Ecrin de ona selam verip diğer tarafa döndüğünde kıskançlıktan az sonra ona patlayacak olan kocasını fark edip, sevimli bir şekilde sırıttı.

 ***

Elindeki şaraptan koca bir yudum daha aldı. Böyle merasimleri normalde çok severdi ama nedense bugün hiç keyif almıyordu. Ona bakan kadınlar onu rahatsız ediyor, bedeni o sinirle kasılıyor ve bu takım elbisesinden bile belli oluyordu.

"Yavaş git bence, daha gece yeni başlıyor."

Burak elindeki kadehten başını kaldırıp, etrafa bakındı, "Ben bunaldım. Gidiyorum. Siz buradasınız zaten."

"Saçmalama abi!" dedi Sevda uyaran bir öfkeyle. "Annemle babama ne diyeceğim?"

"Bir kız geldi ve abimin hayatını sikip, gitti, dersin! Abimde o yüzden kafayı yedi diye de eklersin olur mu Sevdacım?" diye çıkıştı kardeşine. Sevda duyduğu kelime ile, ağzı açık abisine bakarken, Burak yüzünü sıvazladı. "Pardon. Ben gerçekten iyi değilim." Karahan adamın bu tavrı ile küçük bir kahkaha attı.

"Valla bence de senin ağzına sıçılmış."

Burak Karahan'a ters ters baktıktan sonra şarabındaki son yudumu da içip, tam masadaki herkesle vedalaşacaktı ki, kapıdaki kalabalık ve kargaşa dikkatini çekti.

"Ev sahipleri geldi sanırım," dedi Karahan.

Burak kargaşa bitene kadar beklemeye karar verdi. Kapı tarafı oldukça kalabalıktı. İçeri giren birbirinden yakışıklı erkekleri ve mankenlere taş çıkaran kızlara bakarken, tanıdık bir sima ile kaşları çatıldı. Dikkatini çeken kızı baştan aşağı süzdü. Kırmızlar içinde masal perisi gibiydi. Onun kaçak külkedisiydi bu...

"Bu o..." diye fısıldadı.

"Kim o?" dedi Karahan ona dönerek.

"Bade. Bade işte." diye yanıtladı adamı eliyle kapıdaki kızı gösterip. Kalbi duracaktı. Hayal olmasından deli gibi korksa da kesinlikle hayal olamayacak kadar gerçekti. "Çok güzel..." diye mırıldandı gülümseyerek, "Yine fazla güzel..."

Karahan kapıdaki kalabalığa baktı. "Hangisi Bade?"

"Kırmızı giyinen. Kenarda siyah şalla duran."

"Şu gri takım elbiseli adamın kolundaki mi?"

Burak o anda fark etti yanındaki adamı ve yumruklarını sıktı. Karahan yanındaki adamın kasıldığını fark edince "Sakin ol, ailecek gelmişler, aileden biri belli ki," dedi kolunu sıkarak.

"Abisi olduğunu sanmıyorum. Vantuz gibi yapışmış kıza baksana." sesi haddinden fazla öfkeliydi.

"Kuzeni falandır."

Burak ters ters baktı adama. "Benim onunla konuşmam lazım, hem de hemen." Tam yerinden kalkacakken, Karahan onun kolundan tuttu.

"Yanındaki ordu gibi aileyi görmüyor musun? Ne diyeceksin kıza? 'Seninle geçirdiğim bir geceyi unutamadım mı?' saçmalama. Bekle."

Burak ensesini kaşıdı. "İki gece..." diye mırıldandı.

Karahan gözlerini inanamıyormuş gibi açtı ve adama ters ters baktı. "Tamam, her neyse. Önce ne diyeceğini düşün!"

"Ne? Ne diyeceğimi, bilmiyorum. Ama artık yanımdan ayırmayacağım kesin.!" dedi kararlı bir ses tonu ile.

"Abi, sen gidiyordun hani?" Sevda baktığı yeri görmüştü ve dalga geçiyordu adamla.

"Kes sesini Sevda." Arda'nın da ona gülümsediğini fark edince sabır çekti. Ne dertleri vardı onunla. İşlerine baksalardı ya.

"Sonunda ha?" dedi Arda arkasını dönüp kıza bakarken. Öykü ile Arya da bakınca Burak iyice sinirlenmişti. Behram ise sadece sırıtıyordu.

"Ya Allah aşkına meraklı komşu teyzeler gibi bakmasanıza yine! Dönün önünüze!"

Hepsi gülünce dayanamayıp Kendi de güldü, aylar sonra ilk kez içten gülümsüyordu. İyi ki de gelmişti, kız kardeşi iyi ki zorlamıştı onu bu parti için. Burada göreceğini hiç düşünmemişti, aslında gelmeyi de hiç düşünmemişti ama kader bir yerde ağlarını örüyordu işte. Yüreği rahatlamıştı ve günlerdir içini kaplayan o kara bulutlar yok olmuştu. Sanki kışın ortasında, onun yüreğine bahar gelmişti. Bütün gece kızı göz hapsinde tutacak ve ilk boş anında yanına gidecek, bir daha da yanından ayırmayacaktı onu.

Özlediği yüze dakikalarca baktı. Biraz kilo almıştı, sonra fiziğine baktı. Üzerinde hafif dar kırmızı bir elbise vardı ve kilosu çok belli oluyordu.

Yanındaki kadının onu kolundan tutup, endişeli bir şekilde masaya oturtması dikkatini çekmişti. Karnını tutuyordu kadın ve kaşlarını çatmış, kıza bir şeyler diyordu. Sonra yanına yine o adam gelip, oturmuş, kızın önündeki şarabı kendine alarak, gülümsemişti ona. "Dallama!" diye mırıldandı Burak. O aylardır onu ararken bu adam hep yanında mıydı? Eğer öyleyse o adamın zevkle boynunu kırardı. Adamın ona meyve suyu uzattığını görünce bu sefer daha da sinirlendi. Neler oluyordu Allah aşkına. Hasta mıydı da bu kız herkes böyle davranıyordu? Yanına gelen orta yaşlardaki sarışın adam da başının üstünden öpüp gidince iyice gerilmişti.

"Ya amcası ya babasıdır. Sinir yapma," dedi gülerek Karahan.

Burak ona dönüp, "Sorun yanındaki dallama ve etraftakilerin garip hareketleri Karahan," dedi sessiz olmaya çalışarak.

Ve Sevda deminden beri etrafındakilerin tuhaf hareketlerini açıklayacak soruyu sordu, "Abi, Bade hamile mi ya?"

'Hamile' kelimesini duymasıyla Burak'ın beyninde şimşekler çaktı. "Hamile mi?" diye kendi kendine sordu bu sefer Burak.

"Yani ne bileyim. Öyle geldi bana. Göbeğine baksana. Yanındaki de ya kocası ya da sevgilisidir. Kıza nasıl titriyor baksana."

"Sevgilisi falan değil. Kocası hiç değil! Daha bir iki ay önce benimleydi! Duydun mu benimle!" dedi kendini göstererek. "Ne ara tanışacak da evlenecek? O benim!"

Bu sözlerle masadaki herkes sessizleşti ve Burak son birlikteliklerini düşündü, korunmamışlardı. Birden ortadan kaybolması, okulu bırakması, telefon numarasını değiştirmesi... olabilir miydi? Bade gerçekten hamile olabilir miydi? Üstelik bu durumu ondan nasıl, neden gizlemişti? Onu aramamıştı?

"Abi siz?" Sevda'nın kaşları merakla çatıldı.

Düşüncelerden çıkan Burak, kız kardeşine baktı. "Benim ne yapıp, ne edip onunla konuşmam lazım!" dedi sabırsız bir şekilde.

Sevda abisinin bu kelimesi ile kocasına bakarak, "Eyvahlar olsun!" diye mırıldandı.

Karahan ise sırıtıyordu, "Valla bence hepimize hayırlı olsun hayatım."

 *

Bade etrafındaki aşırı ilgiden hem bunalmıştı hem de tuhaf bir şekilde hoşuna gidiyordu. Babası bile yumuşamıştı ona karşı.

"Şarap olmaz minik annecik," dedi Pars Bade'nin önünden şarabı alarak.

"Pars saçmalama, doktor bir bardak şarap içebilirsin demişti."

Pars kaşlarını çattı. "İçemezsin efendim. Ben izin vermiyorum." Elindeki meyve suyunu kıza uzattı. Bade bıkkınlıkla aldı meyve suyunu.

"İyi bay dominant."

O sırada babası gelip, saçlarına öpücük kondurdu. "İyi misin prensesim?"

"İyiyim babacım," diye yanıtladı babasını sevgi dolu bir sesle. Babasının bu şefkatini özlemişti.

Babası da yanından gidince etrafa boş boş bakmaya başladı. Bütün gece onu izleyen gözden habersizdi. Birkaç kere Pars'la, İlker'le ve Çınar'la dans etti.

Yorulup yerine oturunca yanına Meltem hemen yanına gelmişti,

"Bade ya Eva'nın neyi var?" diye sordu şüphe ile.

Bade huzursuzluğunu bilse de, kıza söylemedi, "Bilmiyorum. Bugün tüm gün öyleydi. Normal Eva işte, huysuz cadı," dedi omuz silkerek.

"Ya demin Çınar'la balkon tarafında konuşuyorlardı, sonra içeri sinirle geçtiler. Anlamıyorum, Eva ile abim iyi anlaşırdı. Ne oldu onlara da böyle kedi köpek oldular?"

Bade kızın üzgün suratına baktı. "Hallederler onlar. Mutlaka elbisesine takmıştır. Çınar'ın malum halleri."

Meltem de sırıtmıştı, "Haklısın. Klasik abim," diye mırıldandı.

Saate baktı Bade, bir an bile yalnız kalmamış ve bunalmıştı. Saat on ikiye geliyordu. Yerinden kalktığı an annesi "Nereye kızım?" diye sordu.

"Biraz balkona gideceğim, bunaldım," diye yanıtladı annesini. Mutsuzdu ve herkesin mutlu öpüşmelerle yeni yıla girmesini izleyemezdi.

Şalı uzattı annesi ona, "Hava serin Bade, şunu al ve dikkat et."

Bade gülümseyerek aldığında, Pars da onunla ayaklandı. "Gelme mi ister misin annecik?" diye sordu omuzuna dokunarak.

"Biraz yalnız kalmak istiyorum Pars," diye kibarca reddetti onu. Pars da anlayışla gülümseyip yeniden yerine oturdu.

Bade balkona doğru ilerlerken, onunla ayaklanan adamdan habersizdi. Serin hava yüzüne çarpınca, ürperdi ama iyi gelmişti. Yürüdü ve bahçeye inen merdivenlere yöneldi. Kardan temizlenen merdivenler kaygandı ve o yüzden elinden geldiğince dikkatlice inip, denize giden yola yöneldi. Arkasındaki adımları fark etse de dönüp bakmadı. Sahile geldiğinde, şalına daha fazla sarılıp karanlık sulara baktı. İçi gibiydi, dalgalı, karanlık ve terk edilmiş gibi...

Derin bir nefes aldığı sırada arkasındaki sesi duydu ve o an bütün kanı adeta çekildi, yüreği haddinden fazla çalışmaya başladı. Dönüp bakamıyordu bile.

"Tekila?" dedi elindekini kızın önündeki duvara koyarak.

Kız o anda tüm cesaretini toplayıp arkasını döndü ve o tanıdık olduğu yüz ama farklı bakan gözlerle karşılaştı.

"Dark rom bulamadım, menünüzde yoktu," diyerek gülümsedi. "Hem farklı bir başlangıç yapmak istedim."

"Ben-ben şey... gitsem iyi olur."

Bade tam gidecekken adam onu kolundan tutup kendine çekti, "Hiçbir yere bırakmam. Anladın mı? Bırakmam. Kaç aydır seni arıyorum ben haberin var mı külkedisi?"

Kız kaşlarını çattı. "Sebep? Neden arıyormuşsun beni?"

Adam kızın çatılan kaşları ve sinirli tavrı ile gülümsemek istese de sadece yutkundu. Ne kadar çekiciydi şuan biliyor muydu acaba? O an kıza sana aşık oldum diyemezdi. İnanmazdı da zaten. Aşk... Bu kadına aşık olmamak elde miydi acaba? Şuan bile kendini ergenler gibi hissediyor; kadının küçük, dolgun, pembe dudaklarını öpmek için çıldırıyordu. Bade Burak'ın sadece bedenini ele geçirmemişti, bu küçük kadını onun kalbini çalmıştı. Sonunda itiraf etmişti, ama Bade şuan için bunu bilmese de olur.

"Özledim," dedi sadece çapkınca gülümseyerek. "Yetmez mi?"

Bade alayla gülerken kolunu adamdan kurtarmak için çekiştirdi ama Burak'ın hiç de bırakmaya niyeti yoktu. Bunu fark eden kadın çakmak çakmak gözlerle baktı adama, "Bırak beni seni gerizekalı adam. Seninle geçireceğim değil bir gece, bir dakikam dahi olamaz. Duydun mu beni?"

Burak gülerek bakıyordu kıza. Gerçekten ateş saçan bakışlarla çok çekiciydi.

"Korktum."

"Korksan iyi olur. Çünkü biraz daha zorlasan seni döveceğim."

Burak kısık bir kahkaha attı, "Hayır külkedisi yanlış anladın. Korktuğum senin ufak yumrukların değil." Kadına daha da yaklaştı. "Yokluğun. Yokluğundan korktum."

"Git-gitmem gerekiyor Burak." Konuşamıyordu. Adam ne yapmaya çalışıyordu böyle dibine dibine girerek. Hayır bir de 'aşık oldum' desin de Bade tam gülsündü.

"Tekilanı içmedin."

Kız yutkundu, "İçki ile aram yok, biliyorsun!" Sesi ifadesiz ve fısıltı gibiydi.

"Tamam bir yudum, benim için," dedi ısrarcı bir tavırla. Bilerek zorluyordu.

Kız birden kolunu çekti adamdan, ona öfkeyle bakıyordu. Tam arkasını dönüp gidecekti ki ayağı kaydı ve arkaya sendeledi. O an adam birden tuttu onu.

"Delirdin mi sen Bade? Daha dikkatli olman gerekmiyor mu?" dedi öfke ve endişe ile.

Bade kaşlarını çatmış adama bakıyordu. Burak kızı bıraktığında ellerini saçlarından geçirdi. Kızın karnına bakarak derin nefesler alıyordu. Orada kendi bebeği vardı.

"Bana söylemek istediğin bir şey yok mu Bade?"

"Ne-ne gibi?" şalı biraz daha sardı kendine.

"Belli olmuyor mu sanıyorsun?" Bade kaşlarını kaldırınca Burak fısıltı ile devam etti. "Hamile olduğun," derken karnını göstermişti.

Bade titredi, korkudan konuşamıyordu. "Yok öyle bir şey."

Adam alayla güldü, "Mekana girdiğin andan beri gözüm üzerinde güzelim, o geldiğin, dans ettiğin adamın da hesabını soracağım, ama o sonra. Bir de diğer iki serseri de var tabi. Ha hatta masandakilerin hepsi!"

"Ne istiyorsun benden ya?"

"Hamile olduğunu bana söylemeni." Saat on ikiye gelmek üzereydi, saniyeler kalmıştı.

"Öyle bir şey yok!"

İçeriden sesler yükselmeye başladı.

"10"

"9"

Burak kaşlarını kaldırdı.

"8"

Bade derin nefesler alıp verdi.

"7"

Burak bir adım yaklaştı.

"6"

Bade geriledi.

"5"

Burak "Söyle'" diye fısıltı ile emretti.

"4"

"3"

Bade ellerini yumruk yaptı.

"2"

"1"

"0"

"HAMİLEYİM!" diye fısıldadı o da ona.

 

 

Bölüm : 17.11.2024 00:28 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...