
Burak gülümsedi ve kadını tutup, önce alnından sonra yavaşça eğilip deminden beri delirdiği dudaklarından öptü. Kısa ama ikisini de yakan bir öpücüktü. Bade hem şaşkın hem de mutluydu. Ama mutluluğunu belli etmek istemiyordu. Çünkü adamın amacı ne, ne yapmaya çalışıyordu bilemedi.
Arkalarından "Bade!" diye seslenen adamla Bade Burak'ı birden itip uzaklaştığında, Burak gelen adama kaşlarını çatıp, bakmıştı.
"Vay cesur küçük balık," diye sinir ve alayla mırıldandı Burak.
Bade ona uyaran bakışlar atıp, Pars'a döndü, "Pars? Bir şey mi oldu?"
"Seni merak ettik, bakmaya geldim. Sorun yok değil mi?" Pars Burak'tan gözlerini ayırmadan konuşuyordu.
"Yok sorun falan," dedi Burak ellerini ceplerine koyarak.
Pars kaşlarını kaldırdı. "Arkadaş kim Bade?"
Burak ellerini cebinin içinde yumruk yapmıştı. Ona neydi acaba? Arkadaşmış?
"Şey, okuldan bir arkadaş Pars. Hadi girelim," Bade ortamın gerginliğini fark etmişti.
Pars adama şüpheli bakışlar attı. "Okuldan mı? Biraz büyük değil mi arkadaş? Okul ve senin için yani."
Burak keyifli bir şekilde güldü. "Burak Şimşek, Ar-sev Holdingin ortağı, aynı zamanda Hukuk departman sorumlusuyum," dedi elini adama uzatarak. "Ve okul için evet ama Bade için hayır."
Pars da elini uzattı ve kısaca "Pars Enver," demekle yetindi. Sonra Bade'yi kendine doğru çekip, "Geçelim mi? Üşütmeni istemeyiz," dedi sevgi dolu sesi ile.
Burak adamın samimiyetine öfkelenmişti. Ne diye sarıyordu şimdi sevdiği kadını bu gereksiz adam.
Bade başı ile onayladı ve tam gidecekleri an Burak Bade'yi durdurdu, "Telefonunu veriyordun Bade?" diyerek kızı sıkıştırdı.
"Tamam sonra veririm."
"Konuşmamız lazım," diye diretti Burak ısrarla.
Kız başını salladı. "Buradayım Burak, veririm birazdan."
Onlar önden yürürken, Burak da arkalarından geliyordu.
Burak masaya oturduğunda sırıtıyordu. Herkes ona bakarken birden çok doğal bir şeymiş gibi "Baba oluyorum," dedi ve Karahan'ın içkisini bir yudumda içmişti.
Sevda içtiği suyu öne püskürtürken "Ne?" diye cırladı.
Arda kahkaha atmıştı, "Al bir tane daha. Bir tane normal sevişenimiz yok anasını satayım."
Karahan Arda'nın bu lafı ile öksürdü. "Kendi adına konuş kardeşim. Biz normaliz sonuçta," diye söylendi. Arda başını 'tabi tabi' der gibi salladı. O an masada herkesin keyfi yerine gelmişti. En çok da Burak'ın.
*
Bade resmen tir tir titriyordu. Pars "O mu?" diye kısaca sorunca adamın kollarında kasıldı ve birden başını kaldırıp ona baktı. "Ne Bade, bakma öyle çok belli oluyordu."
Bade sadece başını sallayarak onayladığında Pars derin nefes aldı. "Neden hepimizden sakladın onu? Burak Şimşek tanınan bir avukat. Çocuğu kabul etmedi mi?"
"Bilmiyordu. Bu gece öğrendi."
"Peki ne diyor?"
"Bir şey diyemedi, sen geldin işte o an. Ama... Konuşmamız lazım dedi. Duydun."
Pars arkaya baktı, adam masasına oturmuş, gülümsüyordu. Mutlu gibi görünüyordu. Ama oturmayan çok şey vardı kafasında.
Bade yerine oturduğunda hala titriyordu.
"Kızım iyi misin?" diye ayaklandı Ecrin.
"Sadece üşümüş, sorun yok Ecrin teyze," diye geçiştirdi Pars. Bade ona minnetle baktı.
"Eve gidelim mi? Babana söylerim hemen kalkarız."
"İyiyim anne, şimdi geçer."
Oğuz ayaklandı, "Benimle oynamadı ya ondan böyle. Gel bakalım küçük annecik," diyerek elinden tuttu ve sahneye itekledi.
"Yılın ilk göbeğini benimle at da bu sene kurtulama benden."
Herkes kahkaha atınca, Burak oraya dikkat kesildi ve kızı başka bir adamın karşısında oynarken görünce öfkelendi.
"Lan nereden ürüyor bunlar?" diyerek homurdandı. "Biri gidiyor biri geliyor!"
Çınar Ateş'in kızı Cennet'i, Sertaç Meltem'i, İlker Sera'yı, Pars da ablası Peri'yi kaldırmış, hepsi sahnede şarkıyı söyleyerek oynuyordu.
Sonra yuvarlak yaptıklarında Bade ile Sertaç ortada Tarkan'ın 'Kuzu Kuzu' şarkısına oynuyorlardı. Cem ile Ecrin ve diğerleri de katıldılar ona. Çınar Cem'i çekip, ortaya aldığında Cem kaşlarını çattı.
"Cem amca tam senlik şarkı yemin ederim. İşte kuzu kuzu geldim," dediğinde herkes kahkaha atmıştı. Ardından da ritmi düşürdüklerinde Pars Bade'yi kendine çekip, dans etmeye başladı. Yine hepsi şarkıyı bir ağızdan söyleyip, eğleniyorlardı.
"Sen hep kendine önlemler aldın.
Ben kendime yasaklar koydum.
Önümüzde barajlar var, bu su hiç durmaz!"
"Bade o adam..."
"Pars lütfen!" diyerek sözünü kesti onun Bade.
"Bade adama bakışlarını gördüm. Aşıksın."
Bade telaşla etrafına bakınıp, tekrar Pars'a baktı, "Ya Allah aşkına demesene öyle şeyler ya."
Pars gülerek başını salladı, "Demem. Ama inkar etmemene sevindim." Çünkü şimdi yapacağı şeyden pişman olmak istemiyordu. Şarkı bitmeye yakın, Pars Bade'ye çaktırmadan Burak'a bakarak göz kırpıp, gülümsedi. Burak hayretle kaşlarını kaldırırken adamın ne yapmak istediğini anladığı an hemen ayaklandı, ceketini ilikledi ve Bade'den gözlerini çekmeden Sevda'ya elini uzattı.
"Karımı o ergene vermeyeceksin değil mi?" dedi Karahan sinirle.
"Sadece iki dakika kardeşim, yemezler karını."
"Hayatta bırakmam!" dedi Sevda'yı tutarak.
"Hayatım saçmalama ya. İki saniye durur gelirim, aaa abimin mürüvveti söz konusu," diyerek kalktı.
birlikte sahneye geçip, Bade'ye yaklaşarak dans ettiler ve tam Bade'nin yanına geldiğinde kız fark etmeden beline sarılıp, Sevda'yı bırakarak onu kendine çekti. Sonra da Pars'a bakıp "Teşekkür ederim," dedi gülümseyerek. Bade ne olduğunu anlamadan, kendini Burak'ın kollarında bulduğunda kaşlarını çatmıştı.
"Onu üzme!" dedi Pars göz kırparak.
Burak da başı ile onayladı, sonra da Bade'ye çevirdi bakışlarını. "Kollarıma yeniden hoş geldin kaçak Külkedisi."
"Ne yapıyorsun Burak Allah için, aklını mı kaçırdın?" Bade telaşla etrafına bakınıyor, adamın kollarından kurtulmaya çalışıyordu.
"Kıpraşma güzelim, böyle daha çok dikkat çekiyorsun. Sakin ol. Dans ediyoruz sadece."
"Delirdin mi? Annemle babam bize bakıyor."
Burak da o tarafa baktı. "İyi işte, tanışırız şimdi."
*
Cem'in tarafında olaylar çok farklı dönüyordu. "Ecrin bu kazık kadar adam kim? Kızımın kollarında ne arıyor?"
"Ne bileyim hayatım, ayrıca teorik olarak kızın onun kollarında."
"Sana işin teorisini sormadım Ecrin. O veya öbürü, kızıma temas ediyor sonuçta. Kim bu sevimsiz?"
"Merak etme Pars emanet ettiğine göre tanıyordur."
Cem yumruklarını sıktı. "Nasıl ferahladım anlatamam!" sonra birden çıkışarak konuştu, "Ben tanımıyorum Ecrin. Hem tanısam da sevimsiz erkeklerden hoşlanmıyorum. Ben en iyisi gidip kurtarayım kızımı."
"Saçmalama Cem Ernez!" dedi Ecrin kızı ile adamın bakışmalarına bakarak. Sonra da fark ettiği şeyle "Cem..." diye inledi.
"Efendim."
"Bu kızımıza biraz fazla şey bakmıyor mu?"
"Ne?" dedi öfkeyle.
"Manalı... Şeyli... Duygulu..."
"Ecrin sen beni kalpten mi götüreceksin? Ne manası, ne şeyi, ne duygusu?" O sırada Pars masaya gelmişti, "Pars o kim?" dedi Cem öfkeyle.
Pars gülümsedi. "Ben ne yaptığımı biliyorum, merak etmeyin Cem amca." Omzuna dokunup, sandalyesine geçerken Ecrin'e bakıp, gözleri ile 'her şey yolunda' mesajı verdi ve o an Ecrin adamın kim olduğunu anladı. 'Allah'ım sen yardım et!' dedi içinden.
"Ecrin bu zırtapoz ne geveledi şimdi? Ben hiçbir halt anlamadım. Ne yaptığını biliyorsa, kızımı o adamın kollarına verdiğinin neden farkında değil!"
"Şimdi sakin ol Ernez, derin nefesler al ve dediklerimi yavaş yavaş anla tamam mı? Galiba bu çocuk bizim müstakbel damadımız Aşkım..." deyip, gülümseyerek adamın tepkisine baktı.
"Bunun neresi çocuk lan, kazık kadar herif. Küçülsün de cebime girsin. Hem ben istemiyorum damat yaa!"
"Artık çok geç Ernez. Hadi karını dansa kaldır."
o sırada Ateş de geldi yanlarına, herkesin kafasında aynı şeyler dönüyordu. "Sorun ne?" diye sordu.
"Sorun yok, iyiyiz. Demi aşkım?" dedi Ecrin gülümseyerek.
Cem suratını ekşitti, "Kendi adına konuş hayatım."
*
"Burak yeter, herkes bize bakıyor. Anlayacaklar lütfen oturalım."
"Baksınlar, anlasınlar. Nasılsa yakında öğrenecekler. Bu etrafındaki erkek sürüsü kim?" adamın ısrarla kızın gözlerinin içine bakarak konuşurken, Bade de ısrarla kaçırıyordu bakışlarını.
"Kuzenlerim."
"Hepsi mi? Maşallah. Sürüsüne bereket. Kaç amcan, kaç teyzen var?"
"Aile dostlarımızın çocukları Burak. Neyi sorguluyorsun, sanane?"
"Şu Pars'ı gözüm tuttu da, diğerlerini gözüm tutmadı. Aile dostlarının çocukları kuzen olmaz. Hepsi potansiyel koca adayıdır." Son cümlesini homurdanarak söyledi.
Bu sözü ile Bade kahkaha atarken, Burak ona gözlerini kısarak bakıyordu. Zar zor sakinleştikten sonra, konuşmaya çalıştı. "Aynı Cem Ernez gibi konuştun."
"O kim? Bir o eksikti sanırım."
"Babam!"
"Baban mı? O olur, sıkıntı yok."
"Yalnız Pars küçükken bana aşıktı. Etrafta 'Ben büyüyünce Bade ile evleneceğim' diye dolanırdı. Birtek onu gözünün tutması da ayrıca ilginç."
Burak masada telefonu ile oyalanan adama ters ters baktı. "Sonra hesaplaşırım ben onunla," diyerek Bade'yi kendine çekti. "Şimdi söyle bakalım kaçak külkedisi, çocuğumuzu bana söylemeyi düşünüyor muydun? Yoksa baban öldü, seni ben büyüttüm diyerek, kahraman anne mi olacaktın?"
Bade derin bir nefes alıp bıraktı, "Burak burası ne yeri ne zamanı. Oturalım artık. Babam seni soracak şimdi."
"İyi işte, sende açıklarsın durumu. Anlamadığım Bade, isteseler beni bulurlardı, neden kimse kapıma gelmedi."
"Ne bulacaklar be, ne gelecekler kapına? Sen ne olacağını sanıyorsun? Bu, o desem, elini sıkıp, seni kucaklayacaklar mı?"
"Yo, muhtemelen bir iki yumruk yerdim. Ama sonra haberim yoktu, kızınız beni iki gece kullandı ve bir daha aramadı, aramalarıma da cevap vermedi dersem, acıyabilirler bence."
Bade başını sağa sola salladı. "İnanılmazsın."
"Sen de..."
Birden herkesin dansa kalktığını gördüğünde Bade yutkundu, üstelik annesi ile babası onlara doğru gelerek dans ediyordu.
"Şimdi hapı yuttuk. Babam geliyor."
"Annenle baban çok gençlermiş. Ama sen annene benziyorsun."
"Sorunumuz bu mu ya?"
"İyi akşamlar evlat!" dedi Cem, sesi Titanic filmindeki buz dağını andırıyordu. Birazdan seni darmaduman edeceğim, der gibi. Dördü en köşedeydiler ve dansı bırakıp, birbirlerine baktılar. Bade soğuk terler döküyordu. Bir an gerçekten acımıştı Burak'a.
"İyi akşamlar," dedi Burak elini uzatarak. "Burak Şimşek."
Ecrin duyduğu isimle öksürmeye başladı ve direkt kocasına çevirdi bakışlarını. "Allah'ım!" diyerek inledi. Cem ise adamı süzüyordu. Elini uzatmadığı için Ecrin adamın elini sıkarak girdi araya, "İyi akşamlar, Ecrin ben de. Bade'nin annesi. Bu da eşim Cem." Tanımasa bari adamı diye dua ediyordu.
"Çok memnun oldum Ecrin hanım," dedi Burak gülümseyerek. Sonra Bade'ye bakarak derin bir nefes alıp verdi. "Şey, burası yeri değil ama sanırım konuşmamız gerekecek. Ben eğer müsaitseniz yarın akşamüstü konuşmaya gelmek istiyorum. Ya da bir sonraki gün." Bade adama ters ters baktı. 'Ne diyorsun sen?' der gibiydi.
Cem tam konuşacakken Ecrin araya girdi. "Tabi müsaidiz gelebilirsiniz. Yemeğe bekliyoruz o halde."
Burak garip bir şekilde bu kadını sevmişti, "Teşekkür ederim. Ama ben zahmet vermeyim. Kahve kafi," dedi kibar bir şekilde. Sonra Bade'ye döndü ve telefonunu çıkardı. Bade kaşlarını çatmış olanlara bakıyordu. Bir de adama 'Bu, o desem, elini sıkıp, seni kucaklayacak mı?' demişti. Adamı yemeğe davet etmişlerdi, inanamıyordu.
"Bade telefon numaranı alabilir miyim? Adres için."
Bade başını aşağı yukarı salladı ve mecburen istemeye istemeye (!) verdi.
Burak kaydettikten sonra, Ecrin ile Cem'in ellerini sıktı ve "Yarın görüşürüz. İyi akşamlar," diyerek, Bade'ye döndü. "Seni ararım," deyip, kolunu okşadı ve yanlarından ayrıldı.
Yerine döndüğünde yan masadaki ailesi ona bakıyordu. Sevgi hanım yerinden kalkıp, oğlunun yanına gitti; "Oğlum sorun mu var?" dedi tedirgin bir şekilde.
"Hayır anne, hiçbir şey bu kadar yolunda olmamıştı," kadının yanağından öpüp, yanaklarını sıktı.
*
Cem homurdanıp dururken, Ecrin onu sakinleştiriyordu. "Cem en azından düzgün birine benziyor. Sorumluluğunun farkında."-Ayrıca geçmişten tanışıyorlar, diye geçirdi içinden.
Cem gözlerini açıp, baktı. "Lan adam kızımızı hamile bırakmış, hamile. Düzgün diyor, sorumluluk sahibi diyor ya."
Ecrin onun kulağına eğildi. "Biz korunuyorduk diye kendini matah bir şey sanma Cem Ernez. Kapa çeneni. Gecelerimizin listesini ve o vahşi fantezilerini anlattırma bana."
Cem derin nefes aldı. Bu kadın sadece konuşması ile bile hala adamı baştan çıkarabiliyordu. Efsane bir tek bu kadına yeniliyordu. "Nasıl geceler, anlatsana," derken karısını belinden tutup, dans pistine çekti.
"Evde hatırlatırım, gecem erken bitsin istemiyorum Efsane, çok eğleniyorum. Ayrıca çok ayıp, dede oluyorsun artık."
Cem birden kaşlarını çattı, "Ben dede olacak yaşta değilim Ecrin!" diye çıkıştı kadına. "Hepsi o gereksiz bir şekilde kızımın hayatına giren serseri yüzünden oldu. Yoksa daha çok erkendi."
"Ne serserisi? Bak çocuğun ailesi de burada. Öyle serseri birine benzemiyor. Öyle biri diye çok korktum. Hem adını bilmiyorum, falan numara bence. Bizim kız sorunlu."
Cem adamın olduğu masaya baktı. Başını olumlu anlamda salladı. Nasılsa yarın okurdu canına.
Gece sonlanınca Bade ayaklarının ağrıdığını söyleyince, Pars onu koluna geçirdi. "Hadi biz önden gidelim. Seni arabaya bindirelim minik annecik." Sonra Ecrin'e bakıp, "Ecrin teyze ben Bade ile Eva'yı alıyorum. Annemle babam size gidiyormuş zaten," dedi.
"Tamam canım. Dikkatli olun."
Buraklar da ayaklanmıştı ama Burak'ın gözü adamın koluna giren kadındaydı. Bu geceden sonra hiçbiri dokunamayacaktı onun sevdiğine.
Karahan'a baktı birden, ne kadar da haklıydı şuan gözünde. Çünkü o da Bade'yi yanından geçenden bile kıskanıyordu.
Bade Pars'ın kolunda çıkarken, Burak da Sevda ve Karahan'la yürüyordu. Dış kapıda onları yakalamışlardı. Burak kaşlarını çatarak kıza baktı. "İyi akşamlar. Bir sorun mu var?" dedi Burak Pars'a bakarak.
"Size de iyi akşamlar, mutlu seneler." Sonra Bade'ye baktı, "Yok, hayır. Yoruldu sadece minik annecik. Bebek yoruyor sanırım."
Burak başını sağa sola salladı, 'ya sabır' dedi içinden. "Yardım edeyim mi? Ben bırakabilirim eve."
"Teşekkürler, gerek yok. Bizde zaten oraya gidiyoruz," dedi Pars gülümseyerek. Bu adamı delirtmek eğlenceliydi.
Burak sabrının sonundaydı. Konuyu değiştirmek için yanındakileri göstererek tanıştırdı, "Kız kardeşim Sevda ve eşi Karahan."
"Bade ve kuzeni Pars." Dördü el sıkıştı.
Arkadan Arya koşturarak geldi. "Selam, ben Arya. Burak'ın kuzeniyim. Bu da eşim Behram."
"Memnun olduk," dedi Bade ile Pars.
Arda ile Öykü de aynı merasime katıldıklarında Pars kibarca, "Müsaadenizle Bade biraz yorgun da," dedi.
Burak onun omzuna vurdu, "Tamam. Bu akşam için tekrar teşekkürler."
"Rica ederim."
O sırada kapıya gelen siyah arabanın arka kapısını açtı Pars, kızı yavaşça bindirdi. "Ayakkabını çıkarmamı ister misin güzelim?"
"Ben hallederim," dedi Burak, atılarak. Buna da izin verecek değildi.
Pars adamın bu davranışına gülümsedi, bayağı kıskanıyordu kızdan kendisini.
Burak Bade'nin yanına gidip, önünde diz çöktü ve ayağını nazikçe eline aldı. Ayakkabısını çıkarırken kızın bileğini okşuyor, onun gözlerinin içine bakıyordu. Bade sesli bir şekilde soluk verince, ikisi de gülümsediler. Diğer ayakkabısını da aynı şekilde çıkarıp yanağından öperek doğruldu.
Arda, Karahan ve Behram Burak'ın bu yaptığını görünce alkışlamaya başladılar, "Bravo!" "Oo fedakar baba!" diye bağırdılar.
Burak arkasına bakarak "Susun lan!" diye tısladı.
O sırada Çınar, Eva ve Meltem de geldiler yanlarına. Eva hala içeride olanları anlamış değildi. "İyi akşamlar," dediler etraftakilere bakarak. Ardalar da aynı şekilde cevap verdi.
Eva bir Burak'a bir Bade'ye baktı sonra da kardeşine bakarak, "İçeri de ne oluyordu Allah aşkına? Babam öfkeli, annem bir tuhaf," dedi.
Burak bu gece kaçıncı kez tekrarladığını bilmediği şekilde elini uzattı. "Burak Şimşek," diyerek Eva'ya tanıştırdı kendisini. "Bade'nin arkadaşıyım."
Pars alayla gülerek ekledi, "Fazla yakın bir arkadaş. Bebekleri var."
Eva'nın gözleri kocaman açıldı. "Ya..." ciddi anlamda şaşırmıştı.
Burak yeniden lafa girerek "Siz de kardeşi olmalısınız. Benziyorsunuz da," dedi gülümseyerek.
Eva da adama elini uzattı. "Eva Ernez. Bade'nin ikiziyim."
Burak kaşlarını çattı. "İkizi mi?" dedi gülerek. Bade'ye baktı. "İkizin olduğunu bilmiyordum Badem şekeri."
Bade duyduğu şeyle kızarırken, Çınar bayağı kızmıştı ve belli etmek için araya girerek öksürdü, "Gidelim mi kızlar?" deyip, arabanın ön kapısını Eva'nın binmesi için açtı. Eva tavırlı bir şekilde arkaya oturunca, Pars kahkaha atarak, Çınar'ın açtığı kapıya geldi ve yanağını sıkarak "Teşekkürler Çınar odunu," diyerek dalga geçti ve koltuğa oturdu. Çınar başı ile hepsini selamladı ve diğer tarafa geçti. Meltem de binince gaza basıp oradan uzaklaştılar.
Burak ters ters baktı arkalarından. Evet, kıskanmıştı. Onu eve o bırakmak istemişti. Saçlarını yolmak istiyordu o herifin. Resmen kendi kızını sahiplenmişlerdi, çocuğunu da öyle. Ama yarından sonra görürlerdi sahiplenme nasıl olur. Sahiplenmenin tarihini değiştirecekti. Onlar da arabalara binip, evlerine gittiler.
***
Gece Burak kıza mesaj yazdı. Üç cümlelik bir mesajdı ama içine ömrünü sığdırmıştı.
Br: "Evet Badem şekeri, biz seninle masum bir şekilde tanışmadık. Ama aşkın en masum yerinden başlamaya var mısın? İyi seneler üçümüze Bademim..."
Badem cevap vermese de gülümseyerek uykuya daldı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 30.18k Okunma |
1.71k Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |