12. Bölüm

12.BÖLÜM - BCA / BELLA COM AMORE

Eda Şahinoğlu
mutlusonlarinyazar

Çetin odadan çıktığı an dağılmıştı. Evin diğer tarafına yürüdü. Annesinin söyledikleri kafasını karıştırmış, dahası ona öyle çok sarılmak istemişti ki, bu isteğini bastırmak için kaçmıştı resmen.

Evin en ucuna gittiğinde aralık bir kapı dikkatini çekti. İçinde elektronik bir sürü şey vardı. Tam açtığında ise gördüklerine inanamadı. Burası resmen müzik stüdyosuydu.

Etrafına bakındı, kimsenin olmadığını görünce kendini tutamadı ve içeri girdi. Gördükleri olağanüstü müzik ritim enstrümanları ve kayıt aletleriydi. Odanın içinde gezindi, elini aletlerin üzerinde gezdirdi. Bu kadar müzik aletini Mustafa mı çalıyordu? Bu olağanüstü bir yetenekti.

Kayıt cihazının önüne geldi. Gülümseyerek kayıtlı olan bir müziği dinlemek için kulaklığı taktı ve müziği başlattı. Duyduğu ritimle kaşlarını çattı. Ayağı ritme göre oynamaya başladı.

"Bu mükemmel ötesi bir şey," diye mırıldandı. O sırada arkasından bir hareketlilik hisseti. Hemen kulaklığı çıkarıp, arkasına baktı.

"Sen ne yapıyorsun burada?" dedi Mustafa sinirle.

"Bunları sen mi çalıyorsun? Muhteşemler."

"Hayır! Ben çalmadım!"

Çetin yüzünü buruşturdu, "Yapma dün elektronik sazı çalmadın, adeta yaşadın. Muhteşemsin abi. Bu dehşet bir yetenek."

"Muhteşem falan değilim. Saçmalıyorsun. Hadi kahvaltıya gidelim."

Çetin masanın üstündeki küçük belleği çaktırmadan cebine attı. Dinleyip, ona yollardı. Üstelik emindi ki onda yedekleri vardı. Sırıtıp, abisinin peşinden gitti.

"Sen gerçekten delisin. Bu yetenek-"

"Çetin ben yetenekli falan değilim. Sadece amatörce bir şey."

"Amatör mü? En iyileri ile yarışabilecek düzeydesin. Üstelik fazlası ile özgünsün."

"Çetin konuyu kapatabilir miyiz?"

Çetin şimdilik sustu ama bu konu yeniden açılacaktı emindi. Burada bırakamazdı. Abisi fazlası ile yetenekliydi.

Kahvaltıda yine eğlenceli sohbetler dönüyordu. Herkes Alex'i çok sevmişti. Özellikle Fatma ile Ayşe, sabahtan beri adamı rehin almışlardı.

"Alex bir kere daha o hareketi yapsana, çok güzeldi," dedi Ayşe gülerek.

Alex birkaç dans hareketi daha yapıp, reverans yaptı "Yeter, ben bitti," dedi.

Kızlar ıslık çalarak alkışladılar onu.

Kahvaltıdan sonra vedalaştılar. "Her şey için teşekkür ederiz. Misafirperliğiniz gerçekten çok iyiydi."

"Tekrar bekliyoruz. Bunu saymıyoruz."

"Bizde bekliyoruz," dedi Sarp onlara tek tek sarılarak.

En son Çetin'e sıra gelmişti. "Gerçekten çok ama çok teşekkür ederim."

Kadın ağlayarak oğluna sarıldı. "Sık sık gel lütfen."

"Gelmeye çalışırım. Hem sizi de bekliyorum."

Muhsin bey de sarıldı ona, "Burada da bir ailen olduğunu unutma evlat."

Çetin gülümsedi, "Teşekkürler. Her şey ama her şey için." Adama içten bir şekilde sarıldı. Bu adam olmasaydı belki şuanda yaşamıyor olabilirdi.

Dönüş yolunda herkes daha keyifliydi. Özellikle Çetin. Yıllarca içinde biriktirdiği o karabulutlar yok olmuştu. Artık geçmişi de geleceği gibi aydınlıktı.

Ve Van'ın insanı gerçekten mükemmeldi. Sadece kendi ailesi değil, gezdikleri her an halkın sıcak davranışları, ilgileri çok ama çok hoştu.

"Tekrar geliriz değil mi Çet?" dedi Şule sevdiği adama sarılarak.

Çetin de onu kollarına aldı, "Geliriz bebeğim." Dudağına uzun bir öpücük kondurdu. "Yarın annemlerde yemek var. Oradayız. Ama orada kalmasak, kulübe dönsek olur mu? Çok özledim seni," diye fısıldadı.

"Bende özledim," diyerek adama daha sıkı sarıldı.

***

BİR GÜN SONRA

Sera ve diğerleri Çetin'in annesinin davetindeydiler. Bir Alex yoktu. Tuna hocası onu çağırmış, o da gitmek zorunda kalmıştı.

"Eee anlatmayacak mısınız nasıldı Van?"

Çetin çatalı bırakıp, annesinin elini tuttu, "Merak ettiğin şeyi biliyorum anne. Öncelikle onlar gerçekten çok iyi yürekli insanlar. Ama hala benim annemle babam sizsiniz. Bu inkar edilemez. Sizler beni büyüttünüz. Ama... Ama onları da çok sevdim. Ara sıra da olsa onları görmeye gitmeme bozulmazsın umarım."

Kadın kalkarak oğluna sarıldı, "Ooo Çet, seni kaybetmekten ödüm koptu. Gideceksin diye, beni bırakacaksın diye çok korktum."

Çetin de hem annesine hem babasına sarıldı. "Sizleri seviyorum anne. Nasıl sizi bırakacağımı düşündün?"

"Bizde seni seviyoruz oğlum."

***

Sera ona gelen mesajla erken kalkmak zorunda kalmış ve taksi ile adamın evine gelmişti. Ama sinirden sürekli homurdanıyordu

"Yorgunmuş da... Gelemezmiş de... Adam gelip almadı bile beni ya! Terbiyesiz. Şimdi de sevişmek ister. Ama çok bekler! Yorgunmuş madem, yatsın uyusun! Yorgun Alex!" elindeki anahtarla yirminci kattaki dairenin kapısını açtı. Ama içeriye girmesi ile çok seksi ve güzel bir müziğin başlaması bir olmuştu.

Sera kapıyı şaşkınlıkla kapattı ve yürümeye başladı. Yavaş adımlarla evin salonuna geldi. Her yerde büyüklü küçüklü mumlar, vazolarda bir sürü kıpkırmızı güller vardı.

Terasa doğru yürümeye başladı. Tam dışarı çıkacağı an, bir çift el beline, boynuna dolandı ve İngilizce olarak mırıldandı.

"Bu dansı ve ömrünüzü bana lütfeder misiniz bayan?"

Müziğin hızlanması ile birden kendine çevirdi onu ve belinden kıvırarak arkaya yatırdı. Tekrar doğrulttuğunda ise sağ elini avcuna alıp, yüzüğü parmağına geçirdi ama bakmasına fırsat vermeden, ters döndürüp, kızın sırtını kendi göğsüne yapıştırdı. Ağır adımlarla başlayan dans müzikle birlikte hızlanmıştı.

"Ömrünün sonuna kadar..." tekrar kendine çevirip, taşıdı çevirip kucakladı, "Sadece benim ateşim..." yere sabitleyip, elleri ile çekti ve bacaklarının altından geçirdikten sonra tekrar kaldırıp, duvara sabitledi, "Sadece benim tutkumla yanacak, nefes alacaksın Sera!"

İkisi de nefes nefese birbirlerinin gözlerine bakıyordu.

"Benim ol!" diyerek son sözünü de ekledikten sonra kızı en ateşli şekilde öpmeye sonra da yeniden dans etmeye başladılar. Bu seferki dansları daha ateşli, daha tutkulu ve özgürdü. Her karşı karşıya gelişlerinde birbirlerini öpüyor, üstlerinden bir parça kıyafeti parçalayarak çıkarıyorlardı.

Sadece iç çamaşırları ile kaldıklarında, Alex yine onu kucakladı ve kendi odasına götürdü. Yavaşça yatağa uzandılar. Dudaklarını kızdan ayırmadan öpmeye devam etti onu. Üstlerinde kalan son parçayı da çıkardıklarında, ikisi içinde tutkunun son noktası gelmiş ve Alex mutluluğun zirvesine tırmanmıştı.

Kıza sahip olduğu an Sera kulağına, "Evet..." diye fısıldadı. Alex başını kaldırıp gözlerine baktı. "İlk sorduğun sorunun cevabı Alex, evet ömrüm senin olsun. Çünkü kalbim senin."

İkisi o gece mutlulukla sarılıp uyurken, başlarına gelen talihsiz olaydan habersizlerdi.

***

Bütün grup dans kulübünün bahçesinde oturmuştu. Alex ile Sera sabah aldıkları kötü haberler hemen gelmişlerdi kulübe.

"Sorun ne?" dedi Sera herkesin endişeli yüzüne bakarak.

"Lina... Tuna hocayı terk etmiş. Burası da onun adınaymış. Kısacası Tuna'ya olan kızgınlığından Kulübü kapatmış. Yani artık bir kulübümüz yok."

Sera ile Alex'in gözleri kocaman oldu. "Ne? Ne demek yok ya? Nasıl olur?"

"Bilmiyoruz. Ama yok. Ayrıca daha da kötüsü zaten artık Tuna hoca da yok. Dağılmış adam," diye araya girdi Alara.

Sarp sessizce bir köşede oturmuştu ve sonunda sessizliğini Sera ve Alex'in gelmesi ile bozdu. "Neden biz kendi grubumuzu kurmuyoruz?"

"Hangi parayla?" dedi Çetin ona bakarak. "Babalarımız bize o kadar parayı hayatta vermez. Böyle bir kulüp kaç para biliyor musun sen?"

Cebinden bir bilgisayar çıktığı çıkarıp, önlerine koydu. "Buradan alacağımız parayla."

"THE WORD İS DANCING" -DÜNYA DANS EDİYOR

"Deli misin sen, bu yarışmaya katılamayız!" diye yüzünü buruşturdu Çetin.

Sarp elinden kağıdı aldı. "Nedenmiş?"

"Çünkü oraya Dünyanın en iyileri gider. Duydun mu beni? Dünyanın en iyileri!" diye vurguladı.

"Bizde en iyisi oluruz, baksana yarışmaya altı ay var. Hazırlanabiliriz," deyip gülümsedi Sera.

Çetin ayağa kalktı, "Bu saçmalık," dedi elini havada sallayıp, "Hepiniz delirmişsiniz. Bir çalışma yerimiz yok. Müzik bilgimiz yok. Koreografiden hiçbirimiz anlamayız. En önemlisi sadece altı kişiyiz."

Sarp gülümsedi. "Hepsini hallederiz."

"Nasıl halledeceğiz çok merak ediyorum."

"Öncelikle bizim depoyu çalışma alanı olarak yaşanacak şekle getireceğiz. O kadar da paramız var. Gerekirse arabalarımızı satacağız."

"Depoyu mu?" dedi Çetin dehşetle. "Orası izbe bir enkaz. Tımarhanelik misin sen?"

"Dinle Çetin. Başarabiliriz. Tuna'ya ya da Lina'ya ihtiyacımız yok." Sonra telefonunu çıkarıp, masaya koydu. "Abini arıyorsun."

"Ne?"

"Mustafa'nın müziklerini dinlettin bize, dehşet olduğunu sen söyledin. Bende sana katılıyorum. O çocuk bir ritim manyağı." Sonra Alex'e bakıp sırıttı.

Alex başını sağa sola salladı. "Yok, sevmiyor ben dans ve siz çok. Arama yok onu."

"Hadi Alex. Sadece azıcık sıra dışı. Ama çok başarılı."

"O tam bir kaçık!" dedi Çetin artık delirmiş bir sinirle. "Sen cidden delisin. Julia ile Thomas'ı da arayacak mısın?"

"Tabi ki," dedi sırıtarak. Sonra yeniden Alex'e bakıp kaşlarını masumca kaldırdı, "Sadece küçük bir kız kardeş. Ne kadar kötü olabilir ki?" Hepsi ona 'gerçekten mi?' diyerek bakınca, "Şakayı seviyor, üstelik de kabul çılgın. Ama bizde çok normal sayılmayız, öyle değil mi?" dedi.

Çetin telefonunu çıkarıp, bıkkınca köşeye gitti. Alex de kendi telefonunu çıkardı. Yüzünü buruşturarak 'Alisia' ismine tıkladı ve o da diğer köşeye gitti.

Alara sevgilisine baktı. "Hala sayımız az. Gruplar o yarışmalara onlarca kişi ile katılıyor."

"Evet. Hatta elli altmış kişi ile."

"Biz sadece on kişiyiz. Tabi bir müzisyen ve bir de koreograf dahil."

Sarp ona yaklaştı. "Sen orasını bana bırak," deyip göz kırptı. "Biz bu işi yapacağız."

Çetin gelip yere attı kendini. Herkesin soru dolu bakışlarını görünce, "Ne?" dedi.

"Eee gelecek mi?" dedi Alara merakla.

"Tabiki gelecek. Ben çağırıyorum," dedi kendini beğenmiş bir sesle.

Alex de gelip oturdu. "Kurban ol siz Alex. O cadı çekti. Çene!" derken kendini yere çimlere attı. Sonra birden aklına gelmiş gibi tekrar kalktı, "Sera biz dün seviş yaptık ya-"

Sera adamın ağzını kapattı, "Ya Alex!" diye bağırdı adama. Ama artık çok geçti hepsi duymuştu.

"Oooo..."

"Waaawww..."

"Gözünaydın dostum," dedi Çetin gülerek.

Sarp kalktı ve öptü adamı, "Tebrik ederim, hayırlı uğurlu olsun."

Alex sırıtırken, Sera başını adamın koltuk altına gömmüştü. "Ben başardı. Çok romantik s-"

"Ooo..." deyip, adamı susturdular.

"O kadar da ayrıntıya girmene gerek yok," dedi Çetin adamın ağzını kapatırken.

"Yok ben sordu evlenme teklif. Çok romantik."

Kızlar çığlık atıp, Sera'nın üzerine atlarken, Çetin ile Sarp adamın sırtına vurdu. "Vay... Bayağı hızlısın dostum."

Sera başını kaldırdı, "Ya ne romantik ne romantik!" kızların çekiştirmelerinden kurtulmaya çalışıyordu.

Alex kıza döndü, "Çok romantik dedi sen ama."

Kız adamın dibine girdi, "Romantik değil ama mükemmeldi evet."

Kızlar Sera'nın elindeki yüzüğe bakıyorlardı. Şule yüzüğü Çetin'in dibine kadar getirdi ve Barış Manço'nun 'Ayı' şarkısını değiştirip, söylemeye başladı.

"Bak hayatım buna tek taş derler. Kızlar tek taşı çok severler. Pahalı mahalı havalıdır ama, erkekler teklifi böyle ederler."

Çetin güldü ve kıza yaklaştı. "Senin de canın günün birinde tek taş falan çekerse, aman ha kuyumcuya gidip de tek taşları tek tek elleme."

Sarp ayağa kalktı ve dans ederek şarkıya devam etti, "Çet'in kafası bir atarsa, bayramlık ağzını bir açarsa... Sana neler yapar biliyor musun, Alex'in Türkçesi gibi kırık olursun."

Hepsi kalkıp, dans etmeye başlamıştı. Sonra gülüp birbirlerine sarıldılar. "Başaracağız!" dedi Çetin, Sarp'ın omzuna vurarak.

"Başaracağız."

Şule elini beline koydu, "Grubumuza isim lazım ama," dedi.

Sera gülümseyerek, "BCA'ya ne dersiniz?"

"O ne demek?" dedi Alex sevgilisine sarılarak.

"Balla Com Amore." -Aşkla Dans Et.

"Ooo..."

"Süper..."

"Evet bencede bu."

***

Öte yandan Türkiye'nin bir ucuyla, dünyanın bambaşka bir ülkesindeki iki kişi kaderlerinin değişeceği yolculuğa hazırlık için harekete geçmişlerdi. Şimdi geriye o bombayı alevlendirecek ateş lazımdı ve bu da onlarda fazlasıyla vardı.

*

"Mustafa yola çıkmış. Havaalanına gidiyormuş," dedi Çetin depoya doğru yürürken.

"Alisia uçak bindi."

"Julia ve Thomas'ı aradım. İşlerini halledip, birkaç güne geliyorlar," dedi ve deponun kapısını yana doğru ittirerek açtı.

Kızlar kaşlarını çattılar.

"Burası rezalet."

"Iğğ... İğrenç kokuyor," derken Alara burnunu kapadı.

Sarp kıza döndü, "Fare pisliğinden ve cesetlerindendir."

Bütün kızlar aynı anda bağırdı.

"Ne?"

"Hadi kızlar, çok işimiz var!" deyip içeri daldılar. Kaderleri istemekle bitmiyordu. Evet başarmanın yarısıdır istemek ama diğer yarısı da emekti. Şimdi sırada maceranın ikincisi perdesi, zoru başarmak vardı.

 

 

=)

-Önceden de belirttiğim gibi, bu hikaye bayağı kalabalık olacak. Yeni kahramanlarımız, hareketli bölümler başlıyor. Benimle Dans Et'in ikinci perdesi açılıyor.

 

 

 

Bölüm : 21.12.2024 13:11 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...