
Alara üstünü giyinip, prova odasına giderken içindeki duyguyla tedirgin oldu. Onu görecek olmanın heyecanı vardı içinde. Durup gözlerini kırpıştırdı. "Saçmalama kalbim, sakın saçmalama!" dedi kendi kendine gülerek. O serseriyi göreceği için mutlu falan olamazdı. Bu saçmalıktı. O günlük ilişki peşinde olan bir serseriydi.
Prova odasına girdiğinde gözleri yine de o serseriyi aradı. Yerde oturmuş üç beş arkadaşı ile sohbet ediyordu. Hala kendini burada yabancı hissediyordu. Sessiz bir köşeye gidip, eline telefonu aldı. Ablasını aramak istiyordu ama muhtemelen açmazdı. Açsa bile onlarca laf söyler kapatırdı. Annesinin izinden giden ablasının bugüne kadar kendi hayatını ya da kendi kararlarını yaşadığını görmemişti. Bu ona göre saçma ve sıkıcıydı.
Telefonunun internetini aktif hale getirdiği an arkadaşlarından bir yığın mesaj geldiğini gördü ve bu onu gülümsetti. Anlaşılan merak edilmişti.
"Yüzünü böyle güldüren kim?"
Gelen sert sesle başını telefondan çekti ve karşısında elini eşofmanının cebine sokup, ona öfkeyle bakan adamı gördü.
"Sana ne desem, yetecek mi?"
Sarp gözlerini kapatıp, açtı ve kıza yaklaştı. "Alara soruma cevap versen sadece, inan ikimiz de daha az yoruluruz."
"Özel hayatımın seni ilgilendirmesi için hiçbir sebep yok Sarp. O yüzden cevaplamıyorum."
Sarp bir adım daha yaklaştı. "Alara neden bu kadar inatçısın?"
"Anlamsızsın çünkü. Bu ne ya, sana ne mesela benim görüştüğüm kişiden? Sevgilim olamaz mı?"
Sarp kaşlarını çattı, "Ne?" dedi bir anda.
"Bu neden aklına gelmiyor? Belki sevgilim vardır."
Sarp ellerini cebinden çıkardı ve sinirle kızın başının her iki yanına koyup, yüzünü yaklaştırdı. "Bana bak Alara, o sevgilin sikimde bile değil. Olmadığından da eminim."
"Nereden bu kadar eminsin?" kızın sesi titremişti. Adamın yakınlığı onu neden etkilemişti ki?
Sarp gülerken başını öne eğdi, haklıydı sevgilisi falan yoktu. Çünkü yakınlığı kızı etkilemişti. "Eminim. Çünkü ben senin sevgilin olsam, yarı çıplak bir adamın kollarında dans etmene asla ama asla müsaade etmem."
"Belki hayallerime saygısı vardır."
Sarp bu sefer kısık bir kahkaha attı. Tam konuşacakken, arkadan bir ses duydu.
"Sarp ne yapıyorsun?"
Sarp Tuna hocasının sesini duyduğunda sinirle gözlerini yumdu ve kızın üstünden çekildi.
Alex ise sırıtarak cevapladı, "Kızı sikiştirmiş hocam."
Sarp adamın yanından geçerken, "Seni de sikiştireyim mi Alex?" diye sinirle mırıldandı.
Hepsi yerlerine geçince, Tuna hoca yapacakları figürleri anlatmaya başladı.
"Alara sen Sarp'la şu köşeden hızlıca giriş yapacaksınız. Tam Sarp'ın önünde durup, şarkının ilk vurgusuyla Sarp üzerindeki deri ceketi çıkarıp atacak ve aynı anda sende yan tarafa geçeceksin."
"Zevkle hocam. Çıkarmamı istediğiniz başka bir şey var mı?"
Tuna gözlerini kıstı ve "Düşüncelerin Sarp. O düşüncelerini beyninden çıkarmanı istiyorum."
Herkes kahkaha atarken Alara adamın ayağına bastı. "Gerizekalı sapık."
Ve dansa başladıklarında Alara yine kendini özgür ve bulutların üstünde hissetti. O an hiç kimse umurunda değildi. Ona dokunan adam hariç. Her dokunuşunda danstan aldığı zevk iki katına çıkıyordu ve kabul etmeliydi ki bu adam dans ederken çok seksiydi. Bir insana dans etmek ancak bu kadar yakışabilirdi.
Prova kesintisiz beş saat sürmüştü ve artık hepsi bitmiş haldeydi neredeyse.
"Tamam arkadaşlar, son kapanışı da anlatayım ve bitirelim. Sarp sen Alara'yı ayaklarında havaya kaldırıp, yan yatıracaksın. Alex sende kızın göğüs hizasından tutacak-"
Sarp hocasının sözünü kesti, "Ya neden benim partnerimi Alex tutuyor. Ben hem yan yatırır hem tutarım. Sıkıntı yok. Bu üç yıldır kimseyle bir halt yemeyen azgının eline bırakamam ben partnerimi."
Alex kaşlarını çattı, "Lan kız eli değmedi dedi ben, kendi el değmedi demedi."
Sera ona kaşlarını çatıp baktı, "Ha elin değdi yani Alex? Maşallah."
Alex kıza yaklaştı, "Ama uyumuyor sonra, hep ayakta hep ayakta, sonra ben oluyor rezil."
Herkes gülmekten karnını tutuyordu. Çetin hariç, çünkü Şule iki ay önce gelen çocukla gayet samimi bir şekilde konuşuyordu.
Yumruklarını sıkıp, ellerini cebine soktu. Yoksa o yumruklar çocuğun suratına inecekti.
"Şule!" diye seslendi adam sertçe.
Şule arkasına dönüp, adama baktı. "Efendim?"
Kızın yanına hızla gitti ve kolundan tutup kızı kenara çekti.
"Ne yaptığını sanıyorsun? Adamı tanımıyorsun bile."
Şule kaşlarını çattı ve adama öfke ile baktı. "Seni yıllardır tanıyorum da ne oluyor Çetin? Ben söyleyeyim; HİÇ! Koca bir hiçsin!" diye bağırıp, adamın yanından ayrıldı. Odasına giderken gözyaşlarını siliyordu. Adamın tavrından nefret etmişti. Hem sevgilisi vardı, hem onun hayatına karışıyordu. Artık Şule buna izin vermeyecekti. Abisi gibi davranmasına dayanamıyordu çünkü.
***
Günler süren aralıksız provalardan sonra valizler araca verilmiş, büyük otobüse binmek için hazırlanıyorlardı. Sarp ile Çetin otobüste yan yana oturan Şule ile Alara'ya dışarıda durmuş sinirle bakıyorlardı.
"Ben yanında oturacaktım onun. Git al kızını Çetin, benim asabımı bozmasın."
Çetin adama döndü, "Lan ben mi oturttum sanki yanına? Git sen al kızı, bende rahat edeyim."
"Bizim inadımıza oturdular bence."
"Bence de," dedi Çetin bilmiş bilmiş. "Senin kızı resmen kullanmak olur bu"
"Kesinlikle katılıyorum. Benimki de seninkini kullanıyor bu durumda."
"Ee o zaman onları aydınlatalım."
"Aydınlatalım abicim."
Alex'in ise derdi bambaşkaydı. "Sera ben istiyor ama seninle uyumak. Sarmak böyle yumuşacık sen, olmaz?"
"Ayıcık mıyım ben Alex?"
"Ayı demedi ben, yumuşak dedi."
"Sensin yumuşak. Git başımdan."
"Olmaz git, gel demek var."
"Ya anlamıyor musun babam keser bizi Alex."
Alex dehşetle gözlerini açtı. "Sen de yok pipi, baba ne kesiyor sen?"
Sera gözlerini devirdi. "Bizi keser bizi!" dedi boğazını kesiyormuş gibi yaparak. "Çiy çiy de yer üstelik."
Alex gülümsedi "Ben de seni yemek var."
"Yeme sen beni Alex. Uzak dur bir zahmet."
"Durmak yok Sera ve sen bende kalacak bu akşam." Sesi kararlı ve son derece kendinden emin çıkmıştı.
"Ooo, sertiz?" dedi Sarp arkasına şaşkınca bakarak.
"Daha değil sert. Sen bak önüne Sap."
Sarp kaşlarını çattı, "Lan girecek bir gün baktığın önüne o sap göreceksin gününü. Sünnetsiz gavur."
Hep birlikte otobüse bindiklerinde Sarp ile Çerin kızların başına dikildi.
"Şule seni şu yan tarafa alalım. Sarp'ın Alara ile konuşacakları varmış."
Şule Alara'ya baktı. "Benim o sapıkla her hangi bir diyaloğum yok, olamaz da."
Sarp araya girdi, "Alara, sadece konuşacağım ya. Bana sürekli eli bir yerlerinde gezen adam muamelesi yapmasan mı acaba?"
"Sen öyle davranmasan ben de öyle muamele yapmam."
Sarp kıza eğildi, "Ya elin elime değmedi -HENÜZ- ne saçmalıyorsun?"
Alara yüzünü uzaklaştırdı, "Yok bir de değsin! Terbiyesize bak. Duyduklarım bana yeter."
Çetin sabırsız nefesini verdi ve Şule'ye son kez sert bir şekilde bakıp, yan tarafa geçip, oturdu. Sarp da yanına geçti.
Şule ise pişmandı, "Ay Alara gitse miydim ki yanına?"
Alara kıza inanamayarak baktı, "Kızım sen demedin mi sevgilisi var?"
"Sen de seni seviyor, dedin ama. O su perisi sensin, dedin."
"Evet ve bunu sana onun söylemesi gerekiyor. O zamana kadar da sürünmesi gerekiyor."
"İyi tamam."
Yol Alex'in Sera'yı sıkıştırması, Çetin ile Şule'nin kaçamak bakışması, koridor tarafında oturan Sarp ile Alara'nın atışmaları ile geçmişti. Hatta bir ara müzik açıp, eğlenmişlerdi bile. Sabaha karşı yola çıkmaları hepsi için iyiydi. Gece uyudukları için, hepsi dinçti. Akşama doğru gösterinin yapılacağı ilk otele sonunda gelebilmişlerdi. Sabahtan hazırlıklara başlanacaktı. İkişerli bir şekilde odalara dağılırlarken, Şule'nin Alara ile gittiğini gören Çetin öfkelenmişti. Onlar hep aynı odada kalırlardı. –Ama ne yazık ki farklı yataklarda...
Kızı kolundan tutup, kendine çevirdi. "Benimle gelmeyecek misin?"
"Hayır Çetin. Aynı odada kalmamız doğru değil. Ben düşüncesizlik ettim bu güne kadar sevgilin duyarsa iyi olmaz."
Çetin bir küfür savurdu. "Aynı odada kalıyoruz Şule ve bu gece bu konu kapanıyor. Konuşacağız."
Şule kolunu çekti, "Akşam Alara'ya sözüm var ve onunla kalıyorum Çetin. İyi geceler."
Adamı arkada bırakıp, Alara ile odalarına doğru gittiler. Alex ise sonunda muradına ermiş ve Sera ile aynı odaya girebilmişti.
"Ee burada var yatak iki," dedi elini beline koyarak.
"Üç mü olmalıydı Alex? Beynini başka yerde mi uyutuyorsun?"
"Yok, benim ufaklık uyuyor başka yerde, kullanmıyor ya ben," dedi alayla.
"Yakında gerçekten ufak olacak. Ufacık kalacak, keseceğiz onu!" dedi onu kızdırarak.
Alex kızı belinden tutup kendine çekti. "Seni seviyor Sera. Ondan da çok seviyor."
"Babam vermez Alex. Anlamıyor işte sen."
Alex kızın kendi gibi konuşmasına güldü. "Kes o zaman. Al sen kes."
Kız ise sadece adamın gözlerine bakıyordu. Alex de susunca ikisi birbirlerine bakıp, durdular. Alex yavaşça başını öne eğdi ve kızın başını döndürecek şekilde onun dudaklarını yaladı. Ama bu yetmemişti Alex'e. Alt dudağını emdikten sonra, kızın da onun dudaklarına kondurduğu öpücükle, yer yerinden oynamıştı Alex'te. Kızı inleterek ağzının içine girdi ve dilleri birbirleri ile dans etmeye başladı.
Alex iki elini kızın beline doladı. Sera da ellerini adamın boynuna sardı, saçları ile oynamaya başladı.
İkisi de kendilerinden geçmişti ki ilk uzaklaşan ve aklını toparlayan Sera oldu.
"Alex dur!" dedi başını öne eğip, nefesini düzenlerken.
Alex ise hala kızın şakağını, yanağını öpüyordu. "Durma, yok Sera. Seviyor, istiyor seni ben."
"Alex ben de istiyorum ama-"
Kapının çalması ile Alex "Siktir diyordu siz değil mi böyle an?" dedi.
Sera güldü, "Evet, öyle diyorduk."
Alex sinirle başını sağa sola salladı ve gidip kapıyı açtı. Çetin hem sinirli hem aceleciydi. Kapıdaki adamın halini görmesi ile daha da sinirlendi.
"İndir şu aletini de yürüyün gidiyoruz."
"Nereye gece gece?" dedi Sera araya girerek.
"Ya Tuna hoca çağırıyor."
"Tamam, geliyoruz."
Yarım saat sonrasında hepsi gösterinin olacağı alandaydı ve kendi aralarında sohbet ediyorlardı. Sera ile Alex'in konusu yine Alex'in sünnetsizliğiydi.
"Babam asla razı olmaz Alexl! Sünnetsizsin," dedi Sera bıkmış bir şekilde. Demin ki öpücük onun aklını başından almıştı kabul, ama hataydı işte.
Öyle düşünen Sera'nın bilmediği şey, artık Alex de bıkmıştı. Özellikle bugün onu öptükten sonra asla onsuz olamazdı. "Olurum her şey."
Kız gür bir kahkaha attı. İlk kez Alex sünnet olacağından bahsediyordu. "Bu iki takla atarken düşmeye benzemez. Acır biraz."
Adam da güldü. "Azıcık ucundan biliyor ben. Öğrendi ki. Sap dedi gidecek hepsi. Ama gitmiyor. Küçülmüyor yani, kalıyor büyük," dedi kendini beğenmiş bir ifade ile. Sonra etrafına bakındı. İlerde kolileri bantlarını açmak için kullanılan makası görünce, koşup aldı ve kıza uzattı. "Al. Sen kesmek ister?"
Sera kaşlarını çattı. "Saçmalama. Tabiki ben kesmek istemem."
Alex sırıtarak kıza yaklaştı. "Sen yoksa öpmek ister?"
Sera yumruklarını sıkmıştı resmen, "Yok canım! Ben ister kökünden koparmak! Anladın?"
Alex sırıtarak omuz silkti. "O senin," dedi İngilizceyle, kızın yanağına öpücük kondurduktan sonra kulağına eğildi ve yine İngilizce devam etti
"İster kopar ister öp."
***
Yapılan ufak toplantının ardından hepsi eğlenmek için bara gitmişlerdi. Çetin annesi ile konuştuğu için geç gelmişti ama Şule farklı bir konuşma sandığından öfkelenmiş ve Kerem denilen yeni çocukla dansa kalkmıştı. Çetin telefonu cebine koyup, içeri geçtiği an gördüğü manzara ile ellerini yumruk yaptı. Sahneye doğru yol aldığını gören Sarp "Siktir," deyip ayaklandı, ama çok geçti. Çünkü Çetin Şule'yi kolundan tuttuğu gibi çıkarmıştı oradan.
"Bırak beni Çetin, ne yaptığını sanıyorsun?" elini çekiştirdikçe daha da canı yanıyordu.
"Kes sesini Şule, yemin ederim sabrımın sonundayım!" diye gürledi.
Otelin sessiz bir köşesine geldiklerinde kızı duvara doğru çekip karşısında öfkeyle soluyordu.
"Ne yapıyorsun sen ya? Bu tavrın ne?" diye bağırdı.
"Asıl sen ne yapıyorsun? O adam da nereden çıktı şimdi durup dururken?"
"Sen git sevgiline hesap sor," dedi fısıltıyla.
Çetin baş parmağı ile dudağının kenarını kaşıdı ve sinirle güldü. "Sen delisin, bir şey bildiğin yok! Hiçbir şey..." diye söylendi.
"Sensin asıl deli!" kız gürleyince adam ona şaşkınca baktı. Sonra Şule'nin gözleri dolu ama sesi hala gürdü. "Bu kadar mı zor be adam? O 'Su perisi sensin Şule' demek bu kadar mı zor? Seni seviyorum demek bu kadar mı zor?" son gücünü de tüketip, yere çöktü.
Çetin hayretle kıza bakıyordu. "Nereden biliyorsun?" diye sormaya çalıştı. Ama sesi fazla çıkmadı.
"Bilmiyordum."
"Na-nasıl?" kızın yanına oturdu.
"Doğru mu peki?"
Çetin kızın yüzüne baktı, yanaklarını avuçlarına aldı, "Doğru. Peki ne zamandır biliyordun?"
Şule gözyaşlarının arasından gülümsedi, "Bir iki dakikadır."
"Ne?" dedi Çetin de gülerek.
"Neden söylemedin Çetin?"
Çetin derin nefes aldı, "Çok istedim. Ama cesaretim seninle yön değiştiriyordu Birtanem. Bir bakışınla aşkımı haykırasım geliyordu. 'Lan o da seni seviyor' işte diyordum. Sonra bir sözünle korkak bir çocuğa dönüşüyor, yerin dibini boyluyordum."
"Korkuyor musun hala?"
Çetin kızın dudağına bir öpücük kondurdu, "Seviyor musun?" diye karşı soru sordu Çetin.
"Çok seviyorum."
Çetin kızın dudaklarına kapanmadan önce, "Ben de seni çok seviyorum Su perisi," dedi ve onu öpmeye başladı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.41k Okunma |
257 Oy |
0 Takip |
20 Bölümlü Kitap |