
Hadi bakalım ateşli ve aşklı bir bölüm geliyor...
-------------------------------------
Çetin yere oturmuş, Şule’yi kollarına almış, sarıyordu. Saçlarını yavaş yavaş okşuyor, her bir telini öpmek istercesine dudaklarını gezdiriyordu.
“Şule...” diye fısıldadı.
Kız başını kaldırıp, adamın gözlerine kendi gözlerindeki aşkını gizlediği perdeyi çekip, saf aşkla bakarak “Efendim Aşkım,” dedi.
Adam da ona baktı ve gözlerinde gördüğü o duygularla yüreğinde bir yerler sarsıldı. Eğilip kızın aşkla bakan gözlerini öptü. “O aşkından öpesim var.”
Kız da adamın dudaklarına bir öpücük bıraktı, “Böyle şeyler söyleyen dudaklarından öpesim var.”
İkisi de gülümsedi. “Bu anı çok yaşadık, ama hiçbirinde böyle özgür değildim ve bu özgürlüğü öyle çok bekledim ki...”
Şule adamın kocaman avcunu aldı ve içini öptü, “Neden bekledin? Neden söylemedin Çetin?”
Çetin gözlerini yumdu, “Aslında söyledim,” dedi gülerek. “Ama sen başkası sandın. O gün sen öyle şeyler söyleyince, anladığını ve konuyu kapatmak istediğini sandım.”
Şule o günü hatırlayınca, yüzünü buruşturdu. “Benim hatamdı yani?”
“Aynen.”
1 YIL ÖNCE...
“Elindekiler ne?” dedi kız gülümseyerek.
Adam bir elindekilere bir kızın saçına baktı. “Bilmem,” çapkınca gülümsedi,
“Bir perinin tacı olabilir.”
Şule’nin yüzü asıldı. Geçen salonda adamın Alex ve Sarp’a söyledikleri geldi aklına, ‘Aşık oldum... Bir su perisine aşık oldum,’ demişti.
“Ya, çok şanslıymış o peri.” Sesi keyifsiz ve saf kıskançlık doluydu.
Adam kızın gözlerine baktı ve “Benim o şanslı,” diye mırıldandı. “Aşığım Şule, çok aşığım.”
Şule neredeyse elini kalbine koyacaktı, gülümsemeye çalıştı. “Kime?” öksürdü ve umursamaz görünmeye çalıştı, “Yani adı ne? Meraktan soruyorum, yoksa beni pek ilgilendirdiğinden değil. Her neyse ya, boşver. Hadi gidelim,” dedi ve adamın yanından hızla uzaklaştı. Yoksa ağlayacaktı.
Çetin elindeki papatyadan oluşan tacı avuçları ile ezdi ve “Boşver,” diye mırıldandı o da. “Boşver...”
ŞUAN...
“Tamam, teoride salağa yatan benmişim gibi görünüyor da, sen de çok matah değilsin Çet, kusura bakma.”
Adam kızı sıkı sıkı sardı, “Bana Çet demeni özlemişim.” Sonra kızın kokusunu burnuna çekti, “Benim bir suçum yok kızım. Gözlerine bakarak aşığım dedim, daha ne deyim?”
“Sana aşığım, diyecektin.”
“Ay pardon, gizli özneli olmuş. ‘Ben anlayamadım aşkım bu kadar sene, az aptalım’ demiyor da, özneye takılıyor.”
Kız dirseği ile adamın karnına geçirdi, “Çet öldürürüm seni yemin ederim. Sensin aptal, hem de en kocamanından. Ayrıca oradaki özne ‘sana’ kelimesi değil, bay akıllı. O nesne!”
Yanlarına yaklaşan sesleri duyduğunda “Buradayız,” diye bağırdı Çetin.
“Şuradalar Alex gel,” dedi Sarp adama seslenerek.
Dört kişiyi tepelerinde durmuş onlara bakarken gördüklerinde ikisi de güldü.
“Ay inanmıyorum, sonunda!” dedi sevinçle Sera ve Şule’ye sarıldı. Alara da onları tebrik ettikten sonra, yere oturdu.
“Neredesiniz oğlum, sizi arıyorduk?” dedi Sarp Alara’nın yanına oturarak.
“Ben korktu, dedi Şule attı denize, boğ onu.”
Şule yüzünü sevimsizleştirdi, “Katil miyim oğlum ben?” sonra Çetin’e baktı. “Şu çocuğa da ekleri öğretin lütfen Çet, rica ediyorum.”
Alex sırıttı, “Vay Çit geri döndü.”
Çetin yüzünü buruşturarak, yanlarına oturan Alex’e baktı, “Sana değil, sen Çetin de. Zaten onu da doğru düzgün diyemiyorsun, lakaplara takıyorsun. Önce isimleri öğren.”
Sarp ise “Sap’tan iyidir,” diye homurdandı.
“Neden, yakışıyor sana,” dedi Alara kıkırdayarak.
Adam yanında kıkırdayan kıza baktı, “Bana bak Çömez, o sapla hemen tanışmak istemiyorsan sus!”
“Susmazsam? Çok merak ediyorum ne yapacaksın?”
“Gece görürsün.” Sonra Çetin’e sırıtarak baktı. “Ee siz artık sevgili olduğunuza göre, ayrı odalarda kalmazsınız sanırım?”
Çetin sevgilisine sarıldı, “Asla!” diyerek destekledi arkadaşını.
“Tamam, benden sana jest hadi, ben Alara’nın yanında kalırım. Şule de senin yanına gelsin. Bak o kadar da fedakar bir arkadaşım.”
Alara kaşlarını çattı, “Allah bağışlasın seni, nereden geliyorsun sen odama?”
“İlk geceden ayrı mı kalsın sevgililer? Kaç yıldır bu anı bekliyor bu adam, ben mi kalayım bu gece adamın yanında, yazık değil mi bana? Ne olacağı hakkında bir fikrin var mı acaba?”
“Banane canım, beklesin bir gece daha.” Şule’ye “Şule?” diyerek soru dolu gözlerle baktı.
“Kız haklı ya, bırakamam yarı yolda. Ayrıca ne biliyorsun Sarp benim Çet’le uyuyacağımı?”
Alara rahatlamıştı, Çetin ise gerilmiş. “Arkadaşını tanıyor diyelim aşkım. Seni bırakmayacağımı biliyor.”
“Uyku geldi çok,” dedi Alex esneyerek, “Hadi git uyu.”
“Git uyu değil Alex, gidip uyuyalım,” diye onu düzeltti Sera.
Alex kıza yaklaştı, “Numaracı ben. Yok uyku bu gece,” dedi kulağına fısıldayarak. Sonra düşünür gibi yaptı, “Ne diyor sizin şarkı, ‘Bu gece uzun olacak benimki,” deyip güldü.
Sera kahkaha attı, “O ‘bu gece uzun olacak besbelli’ Alex. Seninkini şarkıya sıkıştırma. Hem ben bu gece kızlarla kalacağım. Konuşacaklarımız var.”
“Yok konuşma, bugün çok var sevişme. Herkes sevişecek! Değil mi Çit?”
“Çit diye senin miniğe derler,” diyerek ayağa kalktı ve Şule’yi kaldırdı. “Çitmiş... Bahçe çiti girsin sana Alex!”
“Ya neden hep ben giriyor sap, çit? Ben girmek istiyor, anlamıyor siz!”
Sarp yüzünü buruşturdu, “Benden uzak dur, pis sapık!”
“Sen sapık!”
VE GECENİN SONU...
“Şule açın kapıyı ya, bu ne saçmalık! Bak otele rezil-” yanlarından geçen bir kaç kız kapıda yalvaran adamlara gülerek bakınca, Çetin de onlara gülümsedi ve kendinden emin bir şekilde, elini kapıya koyup, “Nerede kaldı bu anahtar ya? Çok geç buranın servisi! Kapıda kaldık resmen! Anahtarımızı kaybetmişiz,” dedi. Kızlar uzaklaşınca öfkeyle kapıyı yumrukladı, “Şule!”
Alex ise neredeyse ağlayacaktı, “Sen bekledi onca yıl, tam ben girdi odaya ilan etti aşk! Sik Çit!”
Sarp da ona öfkeyle bakıyordu, “Sik değil Alex, siktir ve kesinlikle sana katılıyorum. Bir siktir git Çet ya!” diye bağırıp, odasına doğru yürüdü.
***
“Evet arkadaşlar kahvaltının ardından sahnede buluşuyoruz. Bugün dinamik olmalıyız. Bol bol bal, pekmez, fındık, fıstık yemeğe dikkat edin, yüksek enerji istiyorum,” diye bağırdı Tuna.
Sarp ellerini göğsünde birleştirdi, “Valla hocam o enerjiyle sabaha kadar tutamazsınız bizi,” deyip, Alara’ya baktı. “Sonra küçük küçük Sarpçıklar gezer etrafınızda.”
Tuna da ellerini göğsünde birleştirdi, “Korun Sarpçım. Dünyaya ziyan etme, gelecek nesle yazık. Sırf senin gelecekte çocuğunun olabilme ve bunun yüzde ellisinin erkek olabilmesi ihtimali ile, ben korunuyorum.”
Sarp dahil herkes kahkaha attı, “Ya yemin ederim sizi bu kadar korkuttuğumu bilmiyordum hocam.”
“Sen düşün halimi,” dedi ve “Hadi oyalanmayın,” deyip, hepsini dağıttı.
Çetin Şule’nin yanına geldi ve elini onun eli ile birleştirdi. “Neden kaçtın dün gece?”
“Kaçmadım Çetin, Alara’yı zor durumda bırakmak istemedim. Kız Sarp’la aynı odada kalacaktı yoksa. İstemiyor.”
Çetin sabır çekti, “Bu gece?”
Kız başını yana eğdi, “Ama Çet yapma, çocuk gibisin. Ne deseydim kıza? Sen Sarp’la kardeş kardeş uyu, bende Çetin’le kalacağım mı?”
“Evet, ne var ya? Bizde seninle kalıyorduk aynı odada, ne sapıklığımı gördün?”
Şule düşünür gibi yaptı, “Valla Çet, şimdi düşünüyorum da pek de akıllı değildin.”
Çetin yüzünü buruşturdu, “O banyo kazaydı,” dedi pek de inandırıcı olmayan bir ses tonu ile. Şule de inanmamış gibi kaşlarını kaldırınca devam etti, “Kapı açıktı. Açık kapı her zaman bir davettir.”
“He Çetin, he. Sırtıma iki kese at diye açık bıraktım.”
“Bende kötü düşünmedim zaten, aklımdan aynısı geçti.”
“Maşallah benim masum sevgilime,” deyip, yanaklarını sıktı.
Çetin gülümsedi, “Öyleyim ama di mi? Çok masumum ben. Maşallah bana.”
***
Sarp elindeki küçük ekmeğe reçel ve tereyağı sürdü, sonra yanındaki kıza döndü, “Aç ağzını bakayım küçüğüm,” dedi.
Alara anlamayarak adama baktı, “Bu ne?”
“Elleriyle besleyen mükemmel erkek tabirinin beden bulmuş hali.”
Alara gülerek baktı ve ağzını açtı. Adam minik ekmeği kızın ağzına yerleştirdikten sonra, Alara istem dışı adamın parmağına damlayan reçeli de dudakları ile aldı.
Kızın bu hareketi ile tüm bedeni ateş alan adam yutkundu. “A-Alara ne-ne yapıyorsun kızım ya?” eli ile yüzünü yelledi, “Of!”
Alara anlamadan baktı ona, “Ne yaptım?” gerçekten de farkında değildi.
Sarp gözlerini yumdu. “Mahvettin,” dedi ve önüne dönerken, “Bu da bir erkeği cehenneme atan meleğin beden bulmuş hali,” diye mırıldandı.
Kahvaltıdan sonra sahnede toplanan gençler, Tuna’nın eşliğinde provalara başlamışlardı.
“Evet, Sarp sen en köşeye, Alex sen tam onun karşısına.” Karşı karşıya geçtiler. “Alara, sahneye koşarak gelip, Sarp’ın kollarına atlıyorsun-”
“Ooo en sevdiğim,” dedi Sarp sırıtarak.
Tuna onu duymadan devam etti, “Sarp sen de onu kollarından tutup, çeviriyorsun ve Alex’e atıyorsun.”
Bu sefer Alex sırıttı, “Ooo en sevdiği ben.”
Sera adamı dürttü, “Kaç kere Sarp’ın kollarından kız aldın da en sevdiğin bu oldu.”
Alex yutkundu, “Şaka yaptı ben, bana ne Sap’ın kollu sevgilisi.”
“Bilemiyorum artık.”
“Neyi bilmiyor? Almadı ben bir şey.”
“Hadi beyler bayanlar!” diye bağırdı Tuna.
İlk prova bittiğinde Sarp sırılsıklam olmuştu, tişörtünü ensesinden tutup, çekti ve sadece şortu ile kaldı.
Etraftaki kızlar anında telefonu çıkarıp, adamın fotoğrafını çekmeye başladıklarında Alara kaşlarını çattı ve soluğu adamın yanında aldı.
“Sarp!” diye seslendi.
“Efendim,” dedi Sarp, elindeki tişörtün kuru yerleri ile yüzünü, ensesini silerek.
Alara kızların görüş alanına girip, adamı gizlemeye çalışıyordu, “Çok güzeldi prova değil mi?” konuşurken arada kızlara da bakıyordu.
“Evet, prova işte,” diye yanıtladı Sarp onu. Kızın ne yapmaya çalıştığını anlayarak.
“Bence muhteşemdi,” gözlerini kasıklarına doğru giden yazıya dikti, sadece ‘Ateş’ kısmı okunuyordu ve Rusça yazılmıştı, devamını merak etti. “Dövmen güzelmiş,” diyerek konuyu değiştirdi. Ne yaptığını ne dediğini o da bilmiyordu.
“Evet, dört sene önce yaptırmıştım.”
“Ne yazıyor?” tekrar kızlara baktı, kızlar baygın baygın erkekleri izliyordu. Kimisinin gözü Alex’te, kimisininki Çetin’de, bazılarınınki Sarp’ta ve diğer erkeklerdeydi. Ne utanmazdı şu Rus kızları, dedi içinden.
“Ateşle oynama,” diye mırıldandı Sarp.
Duyduğu şeyle birden adama baktı ve gözlerini kırpıştırdı. “Ateşle oynama mı?”
Sarp çapkınca sırıttı, “Evet.” Sonra kızın baktığı yere baktı, “Alara?”
“Efendim,” dedi adama sersemlemiş şekilde bakarak. Neden o dövme ona çok etkileyici gelmişti ki?
“Kızlardan mı kıskandın sen beni?”
Gözlerini kırpıştırdı, “Ne alakası var canım? Dövme güzel. Ona baktım.”
Sarp başını sağa sola salladı gülerek ve “Bunu yapman yeterli bence,” diyerek , kızı belinden tutup, kendine çekti. Sonra da dudaklarını dudaklarına hapsetti.
Bu temasla dağılanın sadece Alara olması gerekirken, yerle bir olan Sarp oldu ve ateşe değmişçesine uzaklaştı kızdan.
İkisi de birbirine bakarken, Sarp derin derin nefes alıyordu.
Kızın elini aldı tam kalbinin üzerine koydu, “Kıvılcımdın, yangın oldun, kor oldun. Yaktın, dağıttın... Kül oldum.” Dudaklarına ufak bir öpücük kondurup geri çekildi, “Küllerimden yeniden yak beni. Ateşim olur musun?” sonra diğer elini kızın kalbine koydu, “Bu aşkı bana lütfeder misin Alara?
Alara duyduğu şeylerle adamın kalbinin üstündeki eline baktı bir süre, deli gibi atıyordu. Aynı kendi kalbi gibi...
“Ederim,” diyebildi sadece. Sarp için o an zaman durdu ve onu kollarına alıp, sardı.
“Seni seviyorum çömez.”
Alara kıkırdadıkça, adam onu daha da sıkı sarıyordu.
“Sap bile kavuştu, ben kaldı sap.”
Sarp ile Alara kahkaha atarken, Sera adamın saçını karıştırdı, “Saplığını yerim ben senin.”
Alex’in gözleri parladı, “Yiyecek sen benimkini?”
Sera’nın sevgiyle parlayan gözleri, öfkeye bürünürken, diğerleri ikisinin atışmasını keyifle izliyordu.
“Harbiden Sarp haklı Alex, siktir git ya!” diye öfkeyle söylendi Sera.
Alex ise küçük çocuk gibi surat astı, “Sen diyor siktir, Sap diyor siktir, Çit diyor siktir, ama ben hiç sen si-” Çetin adamın ağzını kapattı.
“Yuh Alex yuh abicim ya!”
Sonra Alex Sera’ya öfkeyle döndü, “Sera, ben var aşk, sevgi, satakat. Sen de yok hiç bir bok! Küstü ben sana!”
Sera gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı, sahte bir sinirle yanıtladı adamı, “Bende de o boklardan sürü ile var da, işte yanında da fazladan bir baba var en Müslümanından. Ben ne yapayım?”
“Sen yapma sünnet, ne kesecek sen? Ben yapacak. Bende olacak ondan dedim, kes dedim.”
Sera başını sağa sola salladı, “Saçmalama Alex ya, gerçekten sünnet mi olacaksın? Baban ne olacak?”
“Gizli olacak ben, demeyecek kesti pipi. Cüncük kaldı.”
Herkes kahkaha attı, Sarp adamı sardı. “Cüncük değil lan, cücük o cücük.”
Hepsi sahnenin arkasına yürürken Alex adamın önüne baktı, “Kaldı seninki cüncük, yoksa hala büyük?”
“Yürü lan yürü. Kocaman benimki,” deyip, yanındaki Alara’ya çapkınca göz kırptı.
-----
Ve akşam sahnede hepsi kusursuz bir performans sergilediler. Her halleri ile mükemmel olan grup, yaptıkları gösteriler ile izleyenleri büyülemişlerdi.
Ama sahnede zor anlar yaşayan Sarp izleyiciler kadar keyif alamıyordu maalesef.
Alara’nın ona sürtünerek eğildiği her anda, gözlerini yummamak için zor tutuyordu kendini. Finale doğru daha hızlandıkları bir anda, kızlar önlerinde yere düşmüş gibi eğildiklerinde erkekler kızların saçlarından tutup, başlarını arkaya kaldırdılar ve kızlar hızla ayağa kalktıklarında adamlar onların kalçalarına vurup, geriye gitmişlerdi. En son kapanışı Sarp, Alex ve Alara yapmışlardı. Alkışlar arasında selam verip, sahne arkasına giderken, Sarp Alara’ya bakıp, homurdandı.
“Az kalsın boşalıyordum. O nasıl bir etki kızım ya.” Sonra da sırıttı.
Alara kenardan aldığı havlu ile adama vurdu. “Elimde kalacaksın yemin ederim ya.”
“Aşk...” diye mırıldandı ve kızı kollarına alıp, yürümeye devam etti.
-ŞARKILAR
*Helena Paparızou - My Number One
*Ruslana - Wild Dance
*Douzi ft. Taximan - Myriama
*Let Me Go
=)
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.41k Okunma |
257 Oy |
0 Takip |
20 Bölümlü Kitap |