18. Bölüm

17.BÖLÜM – GEÇMİŞİNDEN ÇALDIM GELECEĞİMİ

Eda Şahinoğlu
mutlusonlarinyazar

 

Senden almışım aşkın görkemini,

Gözlerinden seyrettim kendimi.

Hayran kaldım yüzümdeki aşka.

Yüreğinden aldım o büyük cesareti

Ve geçmişinden çaldım geleceğimi

Şimdi her şeyden arınıp geldin bana...

 

Cem kayınbabasının bakışlarından sürekli kaçırıyordu bakışlarını. Kızını verecek bir babadan çok onu öldürecek bir seri katil gibi bakıyordu. Yani alt tarafı kızını verecek, bu afra tafra ne? Sanki ilk veren kendi de... Saçmalıyordu. Ama alacaktı, düğünde de karşısına geçip, ‘Anan baban çatlayacak, alacam kız koynuma’ şarkısına göbek atacaktı.

“Bu sana kızını vermez,” dedi Ateş eğilerek.

Cem korku ile baktı adama, “Hamile derim.”

“O zaman da seni öldürür.”

“Banane ya. Zaten ‘damat’ deyip duruyor. Gıcık aldım adamdan.”

“Yok ne diyecekti? Kanka mı? Ahbap mı? Allah Allah ya, adama sıfat koymuş, sıfatını beğenmiyor.”

“Cem. Benim adım Cem. Adımla seslensin ya.”

“Damat!” dedi adam yine sert bir şekilde.

Cem öksürüp “Bak yine dedi,” diye homurdandı ve adama baktı. “Buyurun Derviş bey amca babacım.”

“Ne işle meşgulsün?”

“Ecrin söylemedi mi?” dedi Ecrin’e bakarak. “Söylemedin mi canım?”

Ecrin gözlerini devirdi. “Ben kızıma değil, sana soruyorum damat!”

“Ha, evet,” derken kravatını gevşetti. “Şey Ateş ile şirketimiz var. İki ortağız. Ateş işin tasarım kısmı ile ilgileniyor. Ben de şirketin Finans kısmını idare ediyorum. Ecrin’le çalışıyoruz.”

“Anladım. Maşallah işin bir tek magazinsel kısmı ile gündeme geldiğinden iş hayatında ne haltlar ettiğini bilmiyoruz.”

Cem’in eli kravatından inmiyordu. O sırada araya babası girdi. “Sormayın Derviş bey, neler çektim ben bu haytanın çapkınlığından, ama Ecrin’den sonra çok değişti.”

“Evet değiştim ben çok,” dedi Cem tedirgin bir şekilde.

“Valla tanışmamızda pek de farklı değildi, öyle değil mi?” dedi iğneler gibi.

Cem öksürmeye başladı. Diğer yanında oturan Tamer ona suyu uzattı. “Nasıl tanıştınız lan?” diye fısıldadı.

“Kızı ile duvarda sevişirken,” dedi suyu içer gibi yapıp, fısıldarken.

Tamer kendine engel olamadan, “Oha!” diye inledi.

“Bir sorun mu var?” diye sordu Gökhan bey.

Cem “Yok bir şey,” dese de Derviş bey öyle susacak değildi.

“Var Gökhan beycim. Oğlunuzla tanışmamız nahoş bir şekilde oldu.”

Cem derin derin nefesler alıyordu. “Derviş bey baba amca, şey ama o günde dedim size uygulamalı şeysiydi o.”

“Neysiydi damat?”

“Ben bir olayı anlatıyordum. Belki anlamaz diye şey ettim.”

Derviş bey kaşlarını çattı, “Çok affedersin benim kızım salak mı damat?”

“Damat diyorsunuz, ama hiç de öyle davranmıyorsunuz,” dedi ağlamaklı bir sesle. Ecrin eli ile yüzünü yelledi. “Baba konuya gir ya, gözünü seveyim.”

Gökhan bey başını sağa sola salladı ve konuya girdi. “Efendim gençler birbirini görmüş, beğenmiş, sevmiş... Ben de Allah’ın emri Peygamberimizin kavli ile kızınız Ecrin’i oğlum Cem’e istiyorum.”

Cem nefesini tuttu adeta.

“Evin var mı delikanlı?”

“Var.”

“Kızları attığın evden bahsetmiyorum. Yuva olacak evden bahsediyorum.”

Cem yutkundu, “Derviş baba bey, o eve Ecrin’den başka kimse girmedi.” Ecrin öksürünce, Cem tekrar kravatını çekiştirdi, “Tek değil yani, arkadaşlarla. Grup olarak şey ettik. Yani oturduk. İnanın şuan batıyorum. Verin artık şu kızı Derviş baba ya...”

Herkes kıkırdayınca Derviş bey de güldü. “Fark ettim. Verdim gitti.”

“Oh be!” diye bağırdı.

O sırada Poyraz girdi lafa, “Şimdi Derviş amcacım bana soracak olursanız-”

“Sormuyor sana ya, ne sorsun sana. Sorma sen buna Derviş amca. Pabucumun abisi.” Cebinden yüzükleri çıkardı ve Poyraz’a baka baka adama verdi. “Buyurun Derviş babacım, yüzüklerimiz.”

Herkes ayağa kalkınca, Derviş bey önce kızının parmağına taktı yüzüğü, sonra da Cem’in.

“Ben karıma bir ömür saygı duydum, evliliğin temelidir. Saygı bitmedikçe sevgi, aşk bitmezmiş. Ömür boyu evinizden huzur, yüreğinizden aşk, sevgi, saygı eksilmesin. Mutlu olun.”

Kurdeleyi kestiğinde herkes alkışladı. Cem tam kıza döndüğü an, Derviş bey atıldı.

“Alnından damat! Alnından!”

Cem kaşlarını çattı, “Elini öpüp alnıma da koyayım mı Derviş babacım?”

“Alnından damat! Ayrıca şu duvardan da uzak dur! Sayende duvar fobim oldu.”

“Sapığız sanki,” diye homurdanarak nişanlısını alnından öptü, sonra da sıkıca sarıldı.

“Yüzüğün içine ne yazdırdın?” diye sordu Ecrin.

“Ecrin’in baş belası,” dedi fısıltı ile.

“Benimkinde ne yazıyor?”

“Efsanenin aşkı.”

Birbirlerinden ayrıldıklarında, herkes onları tebrik etti.

Cem cebinden bir kutu daha çıkardı ve yine özel tasarlanmış bilekliği kızın sol elini tutup, bileğine zarif bir şekilde taktı.

Kız elini kaldırıp bilekliğe baktı üzerinde küçük, mavi, pırıl pırıl taşlardan ‘C&E’ yazıyordu.

“Teşekkür ederim, çok güzel,” dedi Ecrin gülümseyerek.

“Kalbine giden tüm yolları kendimle kaplayacağım,” deyip, dudaklarını sol eline bastırdı ve gecenin ilerleyen saatlerinde Ateş’in sürprizi ile gençler bir gece kulübüne geldiler.

Cem Ecrin’i kollarının arasına almış, aynı bardaktan içki içiyorlardı. “Bu gece bana gidelim mi?” diye fısıldadı kızın kulağına.

“Saçmalama Cem, babamlar evde.”

“Fazla gecikmeyiz.”

“Yarın gidecekler zaten. Az sabret.”

Cem oturduğu koltuğun arkasına başını dayadı ve bıkkın bir şekilde ofladı. “Haftaya Paris’e gidiyoruz ama haberin olsun?”

Kız birden doğruldu ve adama baktı. “Sebep?”

“Alış,” derken kendini önünü işaret etti, “Veriş,” derken de kızın göğüslerine baktı.

“Terbiyesizsin.”

“Terbiyesizinim,” dedi çapkınca gülümseyerek. Sonra doğruldu ve ciddi bir şekilde yanıtladı sorusunu. “Gelinliğin orada dikilecek.”

“Burada da gelinlikçiler var.”

“Ama hayalindeki gelinliğin Paris’teki bir moda evinde dikilmesini istediğini biliyorum ve oraya gidilecek müstakbel Ernez.”

Herkes dansa kalkınca, Ecrin de ayaklandı. “Hadi Cem, bu şarkıyı çok seviyorum ben,” derlen, bir yandan da adamı çekiştiriyordu.

“Hayır, oynamam ben.”

“Cem, nişanımız bugün ya, hadi!”

Cem elindeki bardağı tembelce bıraktı ve ayaklandı. Piste çıktıklarında herkesin aksine Cem onu kollarına aldı ve sıkı sıkı sararak dans etti.

Poyraz yavaş yavaş onlara yaklaştı. “Az uzak dursan, yapışmış kıza!” diye homurdandı.

Cem ona cevap vermeden onun gözünün içine bakarak Ecrin’i daha da kendine çekti.

“Lan!” diye diye çıkışacakken, “Poyraz ya sanane bıraksana genç, taze çifti,” diyerek çekiştirdi Mısra onu.

Cem sırıttı, “Evet Poyraz ABİCİM, genç ve taze bizi rahat bırakır mısın?” elindeki yüzüğü adamın gözüne sokarak uzattı, “Bak aldım kızı ne haber Poyraz abisi?” derken eğlendiği her halinden belliydi.

Cem gidip DJ’den özellikle bir şarkı istedi ve şarkı başlayınca, gülerek Ecrin’in elini tutup, ortaya çekti. Arkadaşları etraflarında yuvarlak yapınca, tüm şarkı boyunca kızın dibinden ayrılmayıp, bağıra bağıra şarkıyı söyledi.

 

“Aklım kaldı yolunda,

Uykularımda onunla,

Kararlıyım en sonunda

Gelicez alıcaz vallahi!

 

Evlere senlik kızınız var.

Bizimde ondan gözümüz var.

Belki birazda nazınız var.

Almaya gelecez vallahi!”

(Sinan Özen – Evlere Şenlik)

 

Gecenin sonuna kadar eğlenmiş ve sabahın dördünde mekandan ayrılmışlardı. Tabi ki dışarıda onları bir ordu dolusu gazeteci bekliyordu.

“Cem bey bu gece nişanınızı kutladığınız doğru mu?”

“Arkadaşlar müsaade eder misiniz?” derken Ecrin’in elini sıkı sıkı tutmuştu.

“Elinizde alyans var, nişan söylentileri doğru mu Cem bey?”

Arkasından da arkadaşları çıkmıştı. “Sen benim arabayı al, şurada hemen,” diye fısıldadı Ateş ona anahtarı uzatırken.

“Tamam, süper olur.” Cem de ona kendi anahtarını verdi.

Ve geceyi sorunsuz sonlandırdılar...

 ***

Cem mezarlıktan çıkardığı sandığı açtı. Ecrin de yanındaydı, elleri titreyerek fotoğraflardan birini eline aldı.

“Çok güzel gülüyorsun burada,” dedi adamın gözlerine bakarak.

“Sana gülümsediğim kadar güzel değil, sana aşık olduğum kadar değil Ecrin. Hadi onları yakalım.”

“Yakalım,” dedi ve fotoğrafı tekrar sandığa atıp, kapattı. Cem’in yaktığı ateşin içine bıraktı.

“Geçmişinden çaldım seni adam, artık bir tek benim geleceğimsin.”

“Seninim,” dedi ve dudaklarını kızın dudaklarına bastırdı. Belinden sarıp kendine çekerken, havaya karışan alev çıtırtıları onların nefes sesine eşlik ediyordu.

 

Bölüm : 22.11.2024 23:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...