19. Bölüm

18.BÖLÜM – BEN BAL ARISI GİBİYDİM SENDEN ÖNCE

Eda Şahinoğlu
mutlusonlarinyazar

 

Yüreğimi de kendimi de verdim ellerine,

Artık ne halim varsa görmeye razıyım.

Ama unutma senin her şeyin benim elimde,

Bundan sonra bensiz nefes aldırmayacağım.

 

“Ah Paris, Paris olalı...

Hiç görmedi böyle sevişme!

Geberiyorum aşkından,

Kalmadı bende sabırdan eser...”

Ecrin kahkahalarla karşısındaki adamı izliyordu. “Cem ciddi olamazsın?” dedi ağzını kapatarak.

Adam bembeyaz yatakta bembeyaz iç çamaşırları ile yatan kadına bakarak gömleğini yavaşça çıkardı ve bedenini seksi bir şekilde oynatıp gömleği kadına attı.

Ecrin gömleği yakaladı ve ıslık çaldı, “Uuuww... Evet bebeğim aynen öyle!”

Cem daha da hareketlenip, kemerine götürdü elini ve aynı seksi dansla onu da çıkardı. “Harikasın Cem Ernez!”

“Size özel ayrıldım müstakbel Ernez. Bir çeşit düğün hediyesi.”

“Ah! Evet harika bir parçasın!” diye bağırıp, tekrar ıslık çaldı.

Cem yatağa çıktı ve kadının üzerinde dans ederek boxerını çıkardı. “Şimdi sıra en keyifli kısmında...” dedi ve kadını tek hamlede üzerine çıkardı. “Sıra sende...”

“Hayır...” dedi Ecrin başını sağa sola sallayarak. “Sana striptiz yapmayacağım.”

“Yapacaksın! Ben nasıl yaptım,” dedi yalandan bir kaş çatmayla.

“Hakikaten Ernez, nasıl yaptın?” Ecrin bunu gerçekten merak ediyordu. “İçinden resmen fahişe bir Cem çıktı.”

Cem yüksek bir kahkaha attı. Susmak bilmeyince Ecrin ona yalandan vurmaya başladı. “Sus, seni aşağılık adam. Resmen baştan çıkardın beni.”

“Yalnız erkeğin, dışarıda maçosu, mutfakta gurmesi, yatakta fahişesi makbulmüş.”

“Öyle miymiş?”

“Öyle. Kadınım da, dışarıda başımın tacı, evimde yuvamın huzuru, yüreğimde de aşkımın saltanatıdır.”

“Cem seni seviyorum. Seni tüm yüreğimle seviyorum.”

“Ben artık o sözlerden geçtim Ecrin, ben sana yüreğimdeki aşkı tarif edecek iki kelime bile bulamıyorum. Bu aşk yüreğimdeki tüm sözleri aştı.”

Sımsıkı sarıldı ona. “Beni bırakma.”

Cem gülümsedi, “Deli misin sen? Ben bencil herifin tekiyim. Seni bırakırsam ölürüm. O yüzden de ölene kadar benimsin.”

“Ölene kadar seninim.”

 *

“Ah Paris’e ilk kez geliyor gibiyim,” dedi Cem birlikte elele yürürken.

“Ben zaten ilk kez geliyorum.” Sonra Cem’e döndü. “Kaç kızla geldin Cem buraya?”

Cem hesap yapmaya çalıştı. “On... Bir saniye aşkım.”

“On mu? On kızla mı geldin?”

“O bir gelişimdeki sayı. Toplamda yedi kez geldim. Onar gün kaldığımı düşünürsek... Bazı zamanlarda bir günde iki kız desen... Gerçi o esmerlerle olduğum gece bir de kızıl vardı-Ah!” kafasına yediği çanta ile şaşkınlığını gizlemeden sevgilisine baktı. “Ne vuruyorsun be?” diye çıkıştı kıza.

“Ya hepsinin listesini mi yaptın kafanda? Unutamamış bir de ya!”

Cem gülerek kızı kollarına aldı. Ecrin çırpınsa da bırakmadı. “Birincisi baş belasının aşkı, cevabını kaldıramayacağın sorular sorma. Geçmişimi artık kurcalama. Ben geçmişimi yakıp, bembeyaz bir sayfayla sana geldim. İkincisi Paris’teki ilk sevgilim sensin. Şimdi çok açım, pizzaya ne dersin?”

Ecrin aşkla baktı adama, dudaklarına uzun bir öpücük kondurdu. “Ah buranın tüm lezzetlerini tatmak istiyorum.”

Cem beğeni ile dudaklarını büzdü, “Imm, buranın en meşhur lezzeti ne biliyor musun?”

“Neymiş?” dedi Ecrin adamın koluna geçip yürürken.

“Yatakta az soyulmuş, hiç terbiyeli edilmemiş, bol aşk ve tutkulu Cemorella.” Ecrin kahkaha atarken, Cem onu kucağına alıp, sokak ortasında döndürdü.

Ecrin “Seni seviyorum Cem Ernez, sonsuza kadar!” diye bağırırken, Cem “Seni seviyorum Ecrin Ernez, sonsuzluğunda ötesine kadar!” diye ona eşlik etti.

 ***

“Ah pizza harikaydı.”

“Cemorella?” dedi Cem dudaklarını üzgün bir şekilde sarkıtarak.

“O bir efsaneydi.”

“Bence de.” Elindeki adrese baktı. “Hah, şurası. Gelinlikte anlaştık değil mi hayatım? Öyle katil etmeyen bir dekolte, çileden çıkarmayan bir darlık ve düğünü yarıda kesmeyeceğim mükemmellikte olursa sevinirim.”

Ecrin adamın yanaklarını avuçlarının arasına aldı, “Bana güven Cem Ernez, hayatının en güzel gelini olacağım.”

Cem yüzünü kurtarıp, dehşetle kadına baktı. “İşte öyle olmasın diyorum aşkım. Sade ve sade. En güzeli.”

“Bana güven,” deyip göz kırptı ve içeri girdi.

“Ben neden güvenemiyorum acaba? Çok tedirginim.”

Kadın gelinlikle uğraşırken, Cem ona hazırladığı sürprizin son hazırlıkları için harekete geçti.

 ***

2 GÜN SONRA İTALYA’NIN BİR SAHİLİNDE - GECE

“Nereye gidiyoruz?” dedi Ecrin ona gülümseyerek bakarken.

“Şimdi ben bunu sana söylersem, büyüsü kaçar. Akışına bırakalım mı?”

“Bırakalım,” dedi ve onunla yürümeye devam etti.

Bir daha üzerine baktı. Üstündeki tuhaf elbise komiğine gitmişti. “Gelinlik gibi üzerindeki, komik olmadı mı?”

“Hayır, dedim ya çok güzel bir geceye katılacağız.”

“Senin takım da yıkılıyor zaten.”

Karşıdan gelen yüzü kapalı küçük bir kız Ecrin’e küçük bir buket verip kaçtı. Ecrin bukete baktığında mor lalelerle gülümsedi.

“Cem...”

“Mor lale... İlk görüşte aşk. Sen benim karşıma o kafede çıktığın gün benim feleğim şaştı. Bilmiyorsun kadın, beni ne hallere soktun farkında değildin.”

“Pastayı suratına yapıştırmıştım.”

“Aslında yüreğini yüreğime yapıştırdın da farkında değildik.” Derin bir nefes alıp verdi. “Ben bir şey yaptım.”

“Ne yaptın?” diye sordu tedirginlikle Ecrin.

Cem ilerideki karanlık ortama baktı. Ecrin de baktı. Bir dolu insan vardı, ama kim olduklarını görmek imkansızdı.

Aniden beyaz bir ekran belirdi ve ilk önce Yağmur çıktı o perdede.

“Canım arkadaşım. Seni çok seviyorum ve bu sırrı seni en az benim kadar seven biriyle paylaştığım için özür dilerim. Keyfini çıkar...”

Ecrin anlamadan Cem’e baktı. Ama Cem bir şey demeden ekrana kilitlenmişti. Ecrin de oraya yöneltti bakışlarını.

Sıra Ateş’teydi.

“Hey dostum, bugünleri gördüğüme inanamıyorum. Allah sana bereketi ile bol kız verir. Ecrin yanındaki adamı güzel sev, sen sevdikçe çok sevilesi oluyor. Mutluluklar kardeşim. Düğün için çeyreğin hazır.”

“Allah’ın pintisi,” diye homurdandı Cem.

Tamer & Çağla

“Ee Cem Ernez ne demişler büyük lokma ye ama büyük söz söyleme. Ama sen yine de kocaman bir mutluluk yaşa. Sizleri seviyoruz. Bu arada bizim oğlan yolda, sizin kızdan ne haber?”

“Cem ne oluyor?”

“Sorma da bekle.”

Rüzgar & Beste

“Şimdi Tamer öyle dedi de, ben sizin kızı Çınar’a düşünüyordum. Kız sayısını arttırsan mı? Mutluluklar!”

“Siktir git Rüzgar!” diye tısladı.

Ve Derviş bey...

“Damat! Ben sana kızımı değil, yuvamın direğini, ruhumun sahibini, evimin neşesini, kalbimin çiçeğini verdim. Eğer o çiçeği soldurur, o neşeyi öldürürsen benden çekeceğin var. Ayrıca hala duvarları sevmiyorum. Ama ne yazık ki artık yapacak bir şeyim kalmadı. Düğününe hoş geldin kızım.”

Ve birden tüm ışıklar yandı. Aynı anda, müzik sesi duyuldu. Ecrin etrafına baktı. Sahilde harika bir organizasyonla hazırlanmış bir düğündü. Nefes kesiciydi.

Cem kimin verdiğini görmediği lalelerle süslü tacı kızın başına özenle yerleştirdi. Ecrin şok geçirmiş bir şekilde etrafına bakıyordu.

“Hayatıma hoş geldin bayan Ernez,” dedi ve elinden tutup deniz kıyısında hazırlanmış nikah masasına götürdü. Nikah masasının üzerinde kocaman

“EFSANE VE AŞKININ DÜĞÜNÜ” yazıyordu.

“Ego yine tavan,” diye homurdandı Ecrin.

Nikah memuru o soruyu sorduğunda ikisi de birbirlerinin gözlerine bakarak o cevabı verdiler.

“Evet...”

“Gelini öpebilirsiniz,” dediği anda seyircilerin arasından bir ses duyuldu.

“Alnından damat! Alnından!”

Cem adama ‘öyle mi?’ der gibi baktı ve Ecrin’i belinden tutup, kollarında yana yatırarak dudaklarından uzun uzun öptü. Yavaşça doğrulduklarında bile bırakmamıştı o dudakları.

Herkes ıslık çalıp alkışlarken Derviş bey gözlerini kocaman açmış sayıklıyordu. “Dedim ben sana yollama kızı diye. Baksana öpüşme provası yapmışlar. Allah bilir-”

“Ay Derviş tamam, evlendiler artık sus!”

“İyi Azimet. Kızı aldığını gözüme gözüme soksun, sen de ‘bravo’ diye alkışla. Islık da çal ıslık da. Utanma!”

Azimet hanım bıkkınlıkla nefes verdi, “Yaşlandıkça çekilmez oluyorsun.”

“Hayır. Kayınbaba oluyorum ve ben bu sıfatı sevmedim.”

“Babacım,” dedi Cem elini öpmeye geldiğinde.

“Hadi Derviş babası uzat da öpsün damadın elini,” diyerek dalga geçti Azimet hanım onunla.

Derviş bey elini uzatırken homurdanıyordu. “Darısı başına damat. Çifter çifter damatlar nasip etsin sana Allah-”

“Korusun babacım, Allah korusun,” diyerek sözünü tamamladı Cem sırıtarak.

İlk dans için piste çıktıklarında, Mısra ile Poyraz sahnedeydiler.

 

(P)

“Ben bal arısı gibiydim senden önce...

Bak pervanelere döndüm seni görünce.

 

(M)

Yana yana kül olsam her an,
Yine de senden ayrılamam.
Yoluna adadım ömrümü ben
Sensiz olamam!


(P)

Yana yana kül olsam her an,
Yine de senden ayrılamam.
Bin yıl yaşasam yine sana doyamam.

 

(M*P)

Sana gönlümü verdim nazlı güzel...
Seni almazsam gözlerim açık gider!”

(Özdemir Erdoğan – Pervane)

Bölüm : 23.11.2024 21:45 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...