20. Bölüm

19.BÖLÜM – ECRİN ERNEZ

Eda Şahinoğlu
mutlusonlarinyazar

 

İşte sonunda her şeyinle benimsin,

Demiş miydim bilmiyorum ama

Sevgilim benimken daha bir mükemmelsin.

 

BÖLÜM ŞARKILARI

Pervane - Özdemir Erdoğan

Evlere Şenlik – Sinan Özen

Kaynana – Atilla Taş

Seni Anan Benim İçin Doğurmuş – Ebru Yaşar

Efsane – ODO

Bir Efsaneydi – Hakan Peker

Kedi Gibi – Tarkan

Köle – Aydın Kurtoğlu

Yangınlar Var – Bahadır Tatlıöz

Yak – Bilal Sonses

Bana Doğru – Bora Duran

Şanıma İnanma – Sezen Aksu

Koltuk – Demet Akalın

Oh olsun – Füsun Önal

Aşkımız İçin – Sibel Can

Esmer – Erkan Güleryüz

Ateşine yolla -Hakan Peker

Güzel Kadın – Raviş

Uçuk Kaçık – Hakan Peker

Ne Haber Aşktan – Aytekin Kurt

Öpücem – Simge

Oh olsun – Demet Akalın ft.

Dünyanın En Güzel Günü – İrfan Özata

Emret Öleyim – Sibel Can

Kırk Yılda Bir Gibisin – Murat Dalkılıç

Sen Başkasın – Tarkan

Tesir Altında – Mustafa Sandal

Lay la lay lalay – Gülben Ergen

Evlenmeliyiz – Hadise

Dudu – Tarkan

Sevme Zamanı – Oya & Bora

Peri – Nil K.

Kandırdım – Kenan Doğulu

Katula Katula – Davut Güloğlu

Cici Baba – Kerim Tekin


“Şarkı sana bayağı uymuş,” dedi Ecrin kocasına bakarken. İkisi de göz gözeydi ve Cem kadının gözlerinin içine bakarak söylüyordu sözleri.

“Daha ne sürprizlerim var, az sonraaa!” dedi karısının dudağına öpücük bırakarak.

Ecrin gözlerini yumdu ve kocasına daha da sokuldu. “Hala inanamıyorum Cem şimdi biz evlendik mi?”

Cem de onu sıkı sıkı sardı, “Hayatta yaptığım en güzel şey seninle evlenmek ve bebeğim seni hakkettiğim için dünyanın en şanslı erkeğiyim.”

Ecrin onun gözlerinin içine baktı. “Seni seviyorum baş belası Ernez.”

“Ben de seni seviyorum bayan Ernez.”

(Evlere Şenlik – Sinan Özen)

Dans müziği bitince birden ritimli bir şarkı başladı. Ecrin duyduğu şarkı ile gülümsedi ve Cem’in elini tutup ritme ayak uydurmaya başladı.

“Çok fenasın Cem Ernez. Resmen iki kırmızı kulaklı şeytansın.”

Cem kahkaha attı, “O şeytan akşam seni o ateşleri ile yakacak sayın Ernez.”

“O ateşlerde yanmak için sabırsızlanıyorum.”

“Ecrin!” diye inledi adam ve kızı yine uzun uzun dudağından öptü. Nakarat geldiğinde de Cem kayınbabasına baka baka şarkıyı söylüyordu.

“Bak bak hareketlere bak Azimet! Görüyor musun?”

Azimet hanım sevgiyle bakıyordu kızı ile damadına. “Evet, ne kadar seviyor kızımızı. Nazar değmesin.”

Adam karısına çevirdi hayretle bakışlarını. “Git bir yerlerine nazar boncuğu tak Azimet! Sen kendini bana boşatacak mısın kadın?”

“Aaa ama Derviş sende taktın çocuğa. Evlendi işte ne güzel.”

“Sarı damat!” dedi yüzünü buruşturarak.

“Senin kızın da sarışın.”

“Olsun, o damat. Dış kapının sarı mandalı. Evdeki tüm sarı mandalları atacağım. Civcivleri de satacağım. Kaz besleyeceğim bundan sonra! Öküz alacağım ahıra.” Sonra düşündü, “Yok öküz de gelir sana sarı kız diye, yine bunu anımsatır. Hoş öküz de bunu anımsatır. Sevmedim bu damadı. Kızımın dudaklarından ayrılmıyor. Şuna bak! Duvara yapışık damat!”

Azimet hanım kahkaha atıyordu. “Ay ilahi Derviş sen çok yaşa emi.”

“Çok yaşa diyorsun, kızımızı bu adamla evlendiriyorsun. Sayenizde çok yaşamam. Düşman başına böyle damat. Duvar kağıdı!”

“Ay her cümlenden sonra laf sokmasan olmaz de mi?”

(Kaynana-Atilla Taş)

Cem kayınbabasının yanına geldi, “Bu şarkıda seninle oynayasın var babacım.”

“Babalar götürsün seni Cem, git başımdan!” dedi homurdanarak. “Seçtiği şarkıya bak!”

“Hadi ama!” adam gelmeyince, Cem Ateş ve arkadaşları ile oynamaya başladı. Her sözde adama bakıp, bağırarak şarkıyı söylüyordu.

Sonra Ecrin’i arkadan sardı ve kulağına söyledi şarkıyı, “Anan baban çatlayacak, alacam kız koynuma...”

“Cem!” diye bağırdı Ecrin kahkaha atarak.

“Cem ölsün yoluna kızım senin!” yanağına sulu bir öpücük bırakıp, oynamaya devam etti.

(Seni Anan Benim İçin Doğurmuş – Ebru Yaşar)

“Seçmece bunlar Azimet, seçmece!” diye bağırdı adam.

Azimet hanım hala kahkaha atıyordu kocasına, “Çok şekerler ama.”

“Ya sorma akide şekeri mübarek. Limonlusundan. Sarı!”

Cem karısının elini tutmuş, döndürüp, oynuyordu bir yandan da şarkıyı söylüyordu ona.

“Bak bak bak, nasıl da nispet yapıyor.”

“Ne nispeti Allah aşkına. Düğünü adamın, eğleniyor.”

“Benimle eğleniyor. Limonata gibi adama vermek için mi yaptım ben o gece kızımı? Sen de o kadar sancı çektin. Gittiği adama bak. Ziyan hepsi.” Aksi aksi duruyordu Derviş bey.

Azimet hanım başını sağa sola salladı, “Boşuna değil hamileyken hep limon yiyordum.”

Derviş bey ona ters ters baktı. “Hıyar da aşermiştin ben hatırlıyorum.”

(ODO- Efsane)

“Gel!

Dünyayı dolaşalım.

Çin Seddi’ni aşalım.

İste! Viyana’yı kuşatalım!

Yani pistte biz varsak dikkat!

Herkes imreniyor...

Hepsi bizi biliyor...

Aramızda yaşanana EFSANE deniyor.”

Herkes yuvarlak olmuş, Ecrin ile Cem ortada bağıra bağıra şarkıyı söylüyorlardı. Cem her fırsatta kızı döndürüp, yana yatırıyor ve dudaklarına koca bir öpücük bırakıyordu.

Arkadaşları ise sürekli ıslık çalıp, onlara eşlik ediyordu.

(Hakan Peker-Bir Efsaneydi)

Mısra ile Poyraz şarkı bittiğinde birden şarkının nakaratına girdi.

“Bir efsaneydi,

Efsaneydi senle beraber olmak!

Gözlerinde buluşup,

Ellerine dokunmak...

Saatlerce uzanıp,

Hep yanında kalmak,

BİR EFSANE SENLE BERABER OLMAK...”

Herkes coşarken, Mısra ile Poyraz daha da hızlanmıştı.

(Simge – Öpücem)

Ecrin kocasının gözlerinin içine bakarak şarkıyı söylerken, Cem şeytanca sırıtıp, kayınbabasına göz kırpıyordu.

“Senin kızın da az değil,” dedi Azimet kocasına bakarak.

“Üzüm üzüme baka baka Azimet! Bak bak sözleri görüyor musun? Valla bu sarı damat bilerek seçmiş bu şarkıları.” diye homurdandı. “Sırf bana nispet olsun diye. Bilirim ben yapacağımı ona.”

(Katula Katula – Davut Güloğlu)

Düğünün sonu geldiğinde Derviş bey Poyraz’ın kulağına bir şey söyledi ve damadının karşısına geçti. Çıkan şarkı ile herkes kahkahalara boğulurken, Cem kafasını kaşıyıp, gülüyordu.

“Ula ula ula ula,
Sen bir kalori bile etmeyusun!
Ula ula ula,
Bu alemin lıght erkeğusun!
Ne oldu sana,
Ne oldu böyle?
Nerde o eski taş fırın erkeği,
Bir anda oldu lıght erkeği?”

Cem kaşlarını kaldırdı ve adama yaklaştı, “Bunu sen istedin babacım,” dedi ve Poyraz’dan mikrofonu alıp, bu sefer Cem şarkıya girdi. Herkes “Oooo!” diye bağırırken, Ecrin ona susması için işaret yapıyordu.

Ama Cem kızı yanına çekip, kendine yapıştırarak şarkıyı söylemeye başladı.

(Cici Baba -Kerim Tekin)

“Sadece ve ben düğüm olacağız meşk ile,

Sessizce çığlıklar atacağız birlikte!

Pencereni perdeyi arala!

Geleceğim rüyalarına...

Sevişeceğiz sabahlara kadar,

Sırf inat senin CİCİ BABANA!”

“Rüyanda! Aynen damat!” dedi adam ona bakarak.

Cem sahneden indi ve karısının elini tuttu. Önce kalabalığa döndü ve “Herkese geldiği için sonsuz teşekkür ediyor, hepinizi kucak dolusu öpüyorum,” dedi sonra kayınbabasının elini öptü ve onu kucaklarken kulağına “Ben o rüyaların gerçeğini yaşayalı çok oldu babacım. Senin gördüğün fragmandı. Şimdi filmin kendisi başlıyor, kapalı gösterimde ne yazık ki,” dedi ve adamdan uzaklaştı.

Herkese el sallayıp, hazırlık odasına gittiler. Cem Ecrin’in gelinliğini üzerinden çıkarırken, tenini öpüyordu.

“Bu gece rüyalarımdan bile güzeldin aşkım.”

“Sen de rüyalarımdaki prensler gibiydin.”

Cem kaşlarını çattı ve gelinliği üzerinden sıyrılan kadını kendine çevirdi. “Kimmiş bu prensler hanımefendi?”

“Hangi prensler?”

“Rüyanızı süsleyen ve az sonra küfür yağmurundan geberecek olan prensler?”

Ecrin adamın ceketini üzerinden sıyırdı. “Birimiz çıplakken, diğerimizin giyinik olması sinirlerimi bozuyor.” Düğmeleri çözerken Cem sinsince sırıttı. “Ayrıca o prensler senin tırnağın bile olamaz.”

“Olmasınlar. Zaten benden önce hayatına giren tüm o erkeklerden nefret ediyorum. Her şeyimle ilkin olmalıydım.”

Ecrin inanamayarak kaşlarını kaldırdı, “Cem ciddi misin sen? Ya senin hayatından geçen kadın sayısı Osmanlı haremindeki kadın sayısı ile yarışır ve sen bana mı söylüyorsun bunu?”

Cem çocuk gibi omuz silkti pantolonunu çıkarırken, “Banane ya, kıskanıyorum işte. Başkasına bakmış olman, elini tutmuş olman... deli ediyor beni,” dedi.

“Diyene bak. Tutulmadık bir yeri yok, halka açık bedeni ile ettiği laflara gel. Ya sen kendini fuar malı gibi kullanıma açık tutmuşsun, ben sana bir şey diyor muyum?”

“De, sen de de. Kıskan. Deliriyorum kızım ben sana!” deyip onu duvara yapıştırdı ve dudaklarını her yerinde gezdirdi.

“Evliliğimizin ilk sevişmesini duvarda yapmasak mı?”

“Bence de, havalara uçuracağım seni az sonra,” dedi ve göz kırpıp, üzerini giyinmeye başladı.

Odadan çıktıklarında onları bekleyen limuzine bindiler. Ecrin’le düğün hakkında konuşmaya başlamışlardı ki, Ecrin’in babası aklına geldi.

“Çok abartmadın mı Cem?” dedi değiştiremediği ayakkabılarını çıkarırken.

Cem onun narin ayaklarını kucağına alıp, masaj yapmaya başladı, “Ben mi abarttım? Az bile yaptım. Hem ona bebek müjdesi de verebilirdim. Ama ben ona saygımdan hep korundum.”

“Aman ne büyük bir fedakarlık! Demiyor da çocuk istemiyorum, saygımdan korundum diyor.”

Cem kızın ayağına gerekli ilgiyi gösterirken, onun gözlerine bakarak konuştu. “Sana doyamadım diyelim. Tenine, bedenine, varlığına, aşkına doyamadım. Onları paylaşmaya hazır değilim. Hele de yüreğini paylaşmaya hiç ama hiç hazır değilim. Düşünsene benden başka bir erkek içinde olacak, hem de her an! Delirmeme sebep olursun Ecrin Ernez!” kızı çekip kucağına oturttu.

“Cem... Adam!” dedi ön tarafı göstererek.”

Cem çapkınca sırıttı ve yandaki düğmeye bastı. Araya giren siyah camla gereken mahremiyet sağlanmıştı. “Başka bir arzunuz var mı karıcığım?”

“Öp beni!”

İkisinin de bakışları değişmiş, göz bebekleri koyulaşmıştı. Arzu, tutku ikisinin de kanında geziyor, kalpleri o tutkuyu aşkla harmanlıyordu ve bu yüreklerinde volkan gibi patlamalara sebep oluyordu.

“Ölümüm elinden olacak kadın!” dedi ve dudaklarını dudaklarına sertçe bastırdı. Uzun süren öpüşmenin ardından, Cem zar zor kopardı kendini. “Bence uçağa kadar dayanmalıyız.”

“Nereye gidiyoruz ki?”

Cem gülümsedi dudaklarını boynuna bastırdı, “Sürpriz. Ama şunu söyleyebilirim. Sadece sen ve ben olacağız. Başka hiç kimse yok.”

“Hımm, yine striptiz yapacak mısın bana?”

Cem kaşlarını çattı, “Yok tavşan kostümü giymeyi düşünüyorum. Sen de o avcı olur, beni kovalarsın.”

Ecrin kahkaha attı, “Ayy!” derken yüzünü kapattı, “Ne berbat bir fantezi dünyan var Ernez.”

“Tamam sen tavşan ol.”

Ecrin başını sağa sola salladı. Sonra elleri ile pençe yapıp, yüzüne korkunç bir ifade yerleştirdi, “Ben cadı olacağım bu gece ve seni kazanda kaynatıp, ham yapacağım.”

Cem kahkaha attı, “Bebeğim hiç korkmadım.”

“Baş belasısın çünkü.”

Havaalanına geldiklerinde kapıları özel biri tarafından açıldı. Cem yüzüne hemen ciddi ifadesini takındı ve karısının elini sıkı sıkı tuttu. Gazetecileri görünce, “Siktir!” diye homurdandı. “Burada da mı?”

“Cem bey Ecrin hanımla sürpriz nikah kıymışsınız, bir açıklama yapacak mısınız?”

“Cem bey evlendiğiniz doğru mu?”

Cem durdu ve Ecrin’in belinden tutup, kendine çekti. “Evet. Bugün Ecrin Hazar yani Ecrin Ernez ile hayatlarımızı sonsuza kadar resmi bir şekilde birleştirdik.”

“Peki bebek söylentileri doğru mu?”

Cem gülümsedi, “Bu önceden de gündeme gelmişti. Doğru değil, henüz bebek de düşünmüyoruz. Ecrin’le evlenmemin nedeni hamile olması değil, ona aşık olmamdır arkadaşlar. Teşekkür ederim, uçağa yetişmemiz lazım,” deyip, havaalanından içeri geçtiler. Onları bekleyen sürprizlerden henüz haberleri yoktu ne yazık ki...

 

Bölüm : 23.11.2024 21:45 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...