22. Bölüm

21.BÖLÜM – MELEK GİBİ KOCA

Eda Şahinoğlu
mutlusonlarinyazar

 

Senin için melek de oldum şeytan da...

Hatta öldüm öldüm cehennemde yandım.

Artık hayat da benim sonsuzluk da...

Ömür boyu sen kendime bağladım.

 

Cem aşağıdan gelen bağrışmalarla üstündeki karısı ile göz göze geldi. “Bir şey oldu!” dedi Ecrin adamın üstünden inerken.

“Ecrin! Ecrin dur böyle olmaz! Boşalmak üzereydim! Gidemezsin!” dedi acılı bir sesle.

“Sen boşalana kadar aşağıda kıyamet kopacak Cem! Sesleri duymuyor musun?” üzerine iç çamaşırsız eşofmanlarını geçirdi. Cem de homurdanarak giyindi üstünü ve hızla aşağı indi.

Köşedeki şöminenin başında annesi ile babasını gören Ecrin gözlerine inanamadı. Babasının altında eşofman varken üstü çıplaktı ve çarşafla üstünü kapatıyordu. Annesi ise geceliğinin üstüne sabahlığını giyinmeye çalışıyor, aynı anda da kocasına homurdanıyordu.

“Dedim sana burada olmaz diye, damada mı özendin nedir? Yaşın kaç başın kaç! Fantezi bizim neyimize?”

“Ne varmış yaşımızda anlamadım,” dedi Derviş karısına fısıldayarak.

“Baba! Anne!” dedi Ecrin dehşetle.

Cem ise gülmekten merdivenlerden düşecekti. “Derviş baba! Vay... Söyleseydin ya yukarıyı tahsis ederdim sana, hem şömine var hem camda çok zevkli oluyor.”

“Kes sesini damat!” diye homurdandı adam.

“Vay canına,” derken hala sırıtıyordu Cem. “Bak sen babama! Çakal!” derken başını sallıyordu.

Ecrin ellerini göğsünde birleştirdi ve kocasına ters ters baktı, “İlk koltuk seansını yaşamak istemiyorsan sus Ernez!” sonra Ateş’e baktı. “Neler oluyor burada?”

Diğerleri de gelmiş, olaya şaşkınlıkla bakıyorlardı. Allah’tan Cem’in babası ve Meryem hanım uyanmamıştı diye içinden dua etti Ecrin.

Ateş ise otuz iki dişini göstererek gülümsedi. “Valla ben su içmeye kalkacaktım, sonra karımı uyandırdım. Gel kahve içelim dedim şömine başında,” derken kimse inanmamıştı onlara ama Ateş normal bir şekilde devam etti. “Etraf karanlıktı. Bir kaç ses ve kıkırtı duyunca ışıkları açtım. Poyraz falan sandım ama... Kayınbabanmış. Sonra olan oldu.”

Ecrin elini başına koydu, “Baba inanamıyorum sana ya!”

Cem ayıplar gibi baktı karısına, “Neden bebeğim, aaa! Artık tıp çok ilerledi, o yaşlar için özel ilaçlar var malum.”

Kayınbabası yandaki mumu eline alıp, söndürdü ve ona fırlattı. Cem havada yakaladı mumu, “Mum da yakmış bak bak bak, romantizme gel.”

“Lan damat! Sen elime düşme! Canını seviyorsan düşme elime! Ayrıca ben ilaç falan kullanmıyorum!”

Cem sırıttı, “Yok kızınızın ellerinden size sıra gelmez babacım.”

Ecrin adamın arkasından kafasına vurdu. “Sus Cem!”

“Ama sende hep bana vuruyorsun. Fanteziyi yapan baban, ona kızmıyorsun bana kızıyorsun,” dedi çocuk gibi.

Hep birlikte odalarına giderken kayınbabasına baktı “Baba,” diye fısıltı ile seslendi. Adam kaşlarını çatarak bakınca Cem ona, “Eğer korunmak için bir şey yoksa vereyim?” dedi.

Adam diğer mumu da ona fırlatınca, Cem kısık kahkahası ile yukarıya koşarken, adam arkasından bağırdı.

“Sen önce kıçına don giy edepsiz damat!” diye bağırdı.

Ecrin babasının söylediği ile aniden Cem’e döndü ve ‘sakın’ der gibi baktı.

“Ama bebeğim doksanlık pas veriyor,” dedi ve korkuluklardan aşağı seslendi, “Kızın öyle seviyor babacım!” diye bağırdı.

 ***

2 YIL SONRA

“Ne yorucu bir gündü ya bebeğim,” dedi Cem koltuğa uzanarak.

Ecrin de yanına geldi. “Ya Cem bende artık yarın işe başlamak istiyorum.”

“Ecrin daha dinlemedin ki aşkım, biraz daha dinlen bence. Ben idare ediyorum.”

“Yok ya. Çalışmak iyi gelecek bana.”

“Peki doktora gittin mi nedenmiş bu mide bulantıları?”

“Hava değişikliğindendir,” diyerek geçiştirdi. Üç test almıştı ve üçü de iki çizgi çıkmıştı. Ama bunu adama nasıl söyleyeceğini bilemiyordu. Çünkü Cem henüz buna hazır değildi.

Cem önemsemeden televizyonu açtı. “Baban aradı mı seni? Var mı müjdeli haberler falan?” derken sırıtıyordu.

“Yeter Cem ama! Adamı hergün arayıp aynı soruyu soruyorsun. İki yıl oldu!”

“Ama küçük sevimli bir kayınço fena olmazdı yani. Babanı düşünsene bu yaşta boklu bez değiştirirken.”

Ecrin yastıkla adama vurdu. “Valla babam zamanında bizimkileri değiştirdi. Üstelik erkek kardeşimi çok net hatırlıyorum. Asıl olay Cem Ernez’in boklu bez değiştirmesi. Manşetlere gel ‘EFSANENİN BOKLU BEZLERLE İMTİHANI!’”

Cem yüzünü buruşturdu, “Elbette ben değiştirmeyeceğim. Bakıcılar ne güne var.”

Ecrin ellerini beline koydu, “Üç günlük bebeğimi bakıcılara bırakacak değilim Cem.”

Adam onu kucağına çekti, “Olmamış bebeğe don biçmesek mi acaba? Bir yapalım da sonra bakarız.” Elleri kadının minicik şortunun açıkta bıraktığı bacaklarında dolaştı.

“Cem...”

“Hıı...” adamın sesi boğuklaşmıştı.

“Aslında tam olmamış değil.”

“Ne olmamış değil bebeğim,” derken aklı sadece az sonra olacaklardaydı.

“Yani dedin ya, olmamış çocuk. Yani tam olmamış değil. Azıcık olmuş.”

Cem kaşlarını çatıp, kadına baktı. “O ne demek anlamadım?”

Ecrin cebinden çıkardı testleri ve adama uzatırken sevimli bir şekilde gülümsedi. “Ta ta ta taaam! Hamileyim!”

Adam bir kadına bir üç tane olan çubuğa baktı. “O ne?”

“Hamilelik testi.”

“Üçüz mü?” dedi gözlerine inanamayarak.

“Ne?”

“Üç test ne? Üçüz mü?” dehşet içindeydi.

Ecrin kahkaha attı, “Saçmalama Cem ya, emin olmak için üç test yaptım.”

“Bir tane değil mi?”

“Yani.”

Sonra asıl olayı idrak etti ve sevinçle kadına sarıldı. “Baba oluyorum!” diye bağırdı ve kadını öpmeye başladı. “Baba olacağım! İnanamıyorum.”

Ecrin de ona sarılmıştı. “Sen hayatımda gördüğüm en mükemmel baba olacaksın.”

 ***

İLK KONTROL...

“Evet. Bakalım bebeğimiz nerede?” dedi kadın ultrason aletini karnında gezdirirken.

Ecrin ile Cem monitöre heyecanla bakıyorlardı.

“Nerede bebeğim?” dedi Cem dikkatle bakarak.

Kadın hayretle ikisine döndü, “Aaa...” diye gülerek elini ağzına götürdü.

“Ne-ne oldu?” dedi Ecrin korkarak. “Bir şey mi oldu?”

“Hazır mısınız?” dedi doktor elini bir düğme üzerinde tutarken.

Ecrin yutkunurken Cem başını salladı. Kadın düğmeye bastığında odayı iki kalp sesi doldurdu.

Ecrin elini ağzına götürüp, hıçkırığını bastırmaya çalıştı. Cem ise o anki büyüden kurtulamadı. “Bu hayatımda duyduğum en güzel kalp sesi.”

Doktor onlara gülümsedi. “Kalplerin sesi desek daha doğru olur.”

“İki kalpli mi ki?” dedi Cem hayretle.

Kadın kahkaha attı, “Hayır, ikiz Cem bey.”

“İ-ikiz mi?”

“Evet. İki sevimli bebeğiniz olacak. Tek yumurta ikizi üstelik.”

“Tek mi çift mi anlamadım ben?” Cem şok içindeydi.

“İkiz bebeğiniz ama tek yumurta ikizleri.”

Cem monitöre eğildi. “Şimdi burada iki bebek mi var?”

“Evet.”

Cem gözlerini hayretle açtı. Ecrin ise hala inanamıyordu. “Ayy... İkiz.”

“Lan bu kadar mı tutar beddualar arkadaş!” diye bağırdı.

 ***

CİNSİYETLER...

“Kızlar mı erkekler mi sence?” dedi Ecrin doktorda sıra beklerken.

Cem sırıttı, “Tabi ki erkekler. Bir de kız olsunlar da tam dillere destan! Tamer çifter çifter yapar erkekleri salar kızlarımın üstüne. Bende katil olurum.”

“İddiaya girelim mi?”

“Ne iddiası?”

“Ben kız diyorum. Sen erkek. Kazanan diğerine sıradışı ve farklı bir fantezi yapacak.”

Cem sırıttı. “Kabul. Seni şeytan kıyafetleri içinde görmekten mutluluk duyacağım.”

“Dikkat et Cem Ernez büyük konuşuyorsun. Melek kanatları ile dağıtırım senin karizmanı.”

“Göreceğiz Ecrin hanım. Sonu yatakta bitecekse bana her hali uyar.”

“Günaha davet eden bir melek... Kulağa çok kışkırtıcı geliyor.”

 *

“Evet... Hazır mısınız?”

Cem sırıttı, “Evet. Sünnet düğünlerinin organizasyonları bile hazır.”

Kadın güldü, “Bence siz kınayı hazırlayın Cem bey, kızlarınız geliyor.”

Cem’in değişen yüzü ve Ecrin’in kahkahası ile oradan ayrıldılar.

 ***

Cem kutudan çıkana bakıp, yüzünü buruşturdu. “Bu ne lan? Ben bunu sipariş etmedim ki?” evirip, çevirip bakmaya devam etti. “Lan ben şeytan sipariş etmiştim. Bu ne?” kafasını kaşıdı. “Yapacak bir şey yok,” derken üstünü hızla çıkardı ve kıyafetleri giydi. Nasılsa Ecrin’le başbaşa olacaklardı. Azıcık eğlenir, sonra çıkarırlardı. Telefonu eline aldı ve Ecrin’e mesaj çekti. Neredeyse gelirdi.

C: “Bu gece seni göklere uçuracağım bebeğim. Günaha hazır mısın?”

E: “Bizimkiler geliyorlar. Yanımdalar. Geceyi bekle adamım.”

Ama maalesef Cem mesajı görmemiş ve aşağı inmişti. Merdivenlerde -tam kapının karşısında- bekledi. Kapı açıldığı an dans ederek merdivenlerden inmeye başladı.

“Hadi hadi meleğim gel de s-siktir!” dedi kapıdaki adamları ve kadınları görünce.

Hiçbirinde tek bir tepki yoktu. Sadece bakıyorlardı. Ecrin’in ise ağzı kocaman açılmış, “Cem...” diye sayıklamıştı.

Hala iki tarafta birbirine hayretle bakıyor, hiçbir şekilde gülmüyor, hareket etmiyorlardı. İlk kendine gelen Poyraz oldu ve çaktırmadan telefonunu çıkarıp, adamın fotoğrafını çekti.

O sırada kıyamet kopmuş ve hepsi kahkaha atmaya başlamıştı.

“Lan bu ne hal?”

“Efsane Prens olmuş sana Fıshaneli Melek.”

“Ya abi sen Asilikten ne zaman melekliğe terfi ettin.”

“Ay ama Ateş tütülü eteğe bayıldım. Kırmızısını da sana alalım.”

Ateş karısına baktı, “Hayır ben pembe istiyorum. Prenses konseptli.”

“Altında tanga mı var lan?”

Cem kaşlarını çattı ve hızla odaya çıktı.

 ***

Yarım saate sonra hepsi salonda oturmuş, hala kahkaha atıyor adamla dalga geçiyorlardı.

“Ay sen bunlara bakma Cemcim,” dedi Beste gülümsemesini saklarken, “Ben hep içinde bir yerlerde bir meleğin var olduğunu biliyordum.”

“Beste!” diye tısladı adam.

“Bence içinde bir yerlerde bir Melek abla yatıyordu bunun. Hadi hadi meleğim, ne lan?”

“Ateş!”

“Ya Ecrin Allah seni inandırsın ilk gördüğüm an MELEK gibi adam dedim kendi kendime. Kanatsız diyeceğim ama kanatları bile var. O kadar melek yani.” Sonra Cem’e döndü Poyraz, “Haren var mıydı Meleğim?”

Cem ayağındaki terliği adama fırlattı, “Yok! Ama alt takımın tam, görmek ister misin?”

Poyraz gülmeye başladı “Valla üstte gördüğüm beyaz dantelli sutyenden sonra, alttan çok şüpheliyim.”

Herkes kahkaha atarken, Cem homurdanıyordu. “Seni öldüreceğim Ecrin.”

Ecrin şaşırarak baktı kocasına, “Aa birtanem, üstüme iyilik sağlık; sen fantezi peşinde koşacağım diye tutturdun. Benim suçum ne? Uçuracağım seni derken melek kanatları takıp, geleceğini düşünmedim açıkçası! Ayrıca ben mesaj çektim bizimkiler kızları tebrik etmeye geliyor diye.”

“Valla ben bunları kızlara getirmiştim ama, artık sen de giyersin,” dedi Tamer elindeki tütülü beyaz kıyafetleri sallarken.

Cem adama kaşlarını çattı, “Kızlarımdan uzak dur Tamer. Sen ve pipili oğlun.”

Ateş telefonunda bir şeylerle uğraştıktan sonra Cem’e baktı. “Ya Cem, şimdi seni Melo Cem diye kaydettim de koyacağım müziğe karar veremedim. ‘Hoşgeldin melek, sefalar getirdin’i mi koysam yoksa ‘Meleklerin sözü var’ şarkısını mı koysam?”

Poyraz da telefonunu ona uzattı, “Aaa ben seni SEN BİR MELEKSİN diye kaydettim, şarkın da ‘Sen bir meleksin, her şey demeksin’ nasıl ama?”

Cem yumruklarını sıktı, “Yemin ederim bir kelime daha söylerseniz, hepinizi merhum 1, merhum 2 diye kaydedip, müziğinize de cenaze marşı ekleyeceğim! Susun artık.”

Rüzgar ayıplar gibi baktı, “Aa benimkini görmeyecek misin?” dedi telefonu uzatarak.

Poyraz eğildi, “Göremedim o ne?”

“Ultra kanatlı Cem diye kaydettim. Şarkında ‘Orkid sponsor olsun fikrime, kanatlanır uçarım bende’ süper değil mi?”

Cem Ecrin’e baktı, “O bedenine iyi bak Ecrin! Gece her tarafını dondurmaya bulayacağım!” diye tısladı.

“Akıllanamadı, hala fantezi peşinde ya! Kahve telvesi sür, falına bakarsın,” dedi Ateş gülerek.

Ecrin masum bakışlar atarak kocasına sarıldı, “Ama kocacığım senin gibi Melek bir adama böyle tehditler yakışıyor mu?” dediği an Cem kadını kucakladı.

“Defolup gidin lan!” diye bağırıp, merdivenlere doğru yol aldı.

Poyraz ise çoktan Derviş beye fotoğrafı yollamıştı.

P: “-Fotoğraf

Çarşıdan bir karpuz aldım,

Eve geldim çıktı kelek.

Sen damadının günahını aldın

Senin damat tam bir melek.”

Bölüm : 27.11.2024 10:15 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...