23. Bölüm

 22.BÖLÜM – CEM ERNEZ ASLA YENİLMEZ

Eda Şahinoğlu
mutlusonlarinyazar

 

Yüreğim yoktu senden önce.

Hep kazanacağım yarışlardaydı bedenim.

Asla ama asla risk almadım bugüne kadar.

Önünde saygıyla eğiliyorum sevgilim, ilk kez sana yenildim.

 

“Cem meleğim, dolaptan yumurtaları verir misin?”

Cem kahvaltı hazırlayan karısına ters ters baktı. “Domatesleri doğruyorum.”

“Cemre aradı mı seni? Nasıl gidiyormuş hamilelik?”

“İyiymiş. Dün konuştuk.”

“Dönmeyi düşünmüyorlar mı?”

Cem salatalıkları aldı. “Sanmam. Buğra buradaki mağaza ve atölyeyi devretmiş. Orada açacakmış.”

“İyi haklarında hayırlısı olsun.”

“Biz de gideriz bir ara yanlarına.”

Ecrin gülümsedi. “Aaa süper olur. Gidelim.”

“Bebekler doğmadan önce,” derken yüzünü buruşturdu Cem.

“Tamam, ayarlayalım,” dedi Ecrin buzdolabından yumurtaları alırken, bir yandan da şarkı mırıldanmaya başladı. “...Pembesi beyazı sür boyan, kanadı da olsa tam melek-aa aa kanadın vardı ama senin değil mi aşkım?" derken adama doğru baktı.

Cem de sinirle döndü karısına, "Vardı hayatım vardı da hatırlatmak gibi olmasın-" kadının dibine kadar geldi, kendi ile buzdolabı arasına sıkıştırdı. Bir elini başının üstüne koyarken tam gözlerinin içine bakıp, en ciddi ve baştan çıkartıcı ses tonunu ile, "Şeytan da günahı işlemeden önce melekti. O günaha sokma beni!" diye tısladı.

“Günah benim işim. Sen sevaplarımı yaz,” deyip, göz kırptı ve adamı kendine çekti. “Bende şeytan kıyafetimi mi alsam kocacım? Melekle il Şeytan’ın aşkını oynarız.”

“Hiç fena olmaz.” Dudaklarını boynunda gezdirdi.

“Böyle parçalanan modelinden mesela.”

Cem gözlerini kendisine meydan okuyan o bakışlara dikti, “Başına geleceklerden sorumlu değilim.”

“Sen beni korursun meleğim.”

“Ecrin!” derken ikisi de gülüyordu.

“Efendim-”

Cem’in cebinden gelen telefon sesi ile Cem küfretti ve telefonu çıkardı.

“Fantastik Baba”

“Ha, fantazisyen baban arıyor.”

“Cem şu adamı şöyle kaydetme ya!”

“Banane ya,” diyerek telefonu açtı ve oturma kısmına geçip, koltuklara yayıldı. “Efendim fantezinin kralı babam benim.”

"Melek damadım nasılmış benim?"

Cem telefondaki imayı anladığında sırıttı, "Çok iyi babacım. Kızının şeytanlıkları ile uğraşıyorum.” Ecrin kaşlarını çattı. Ama Cem devam etti. “Sen nasılsın desteksiz uçan kuş?"

“Ben desteksiz uçuyorum da, bakıyorum sen kanat takmana rağmen havalanamamışsın.”

“Babacım o kanatlar turbo uçuş içindi.”

Derviş bey öksürdü. "Lan! Damat!"

“Ne oldu babacım kıskandın mı?”

“Ne kıskanacam lan senin dantelli sutyenini? Allah bilir jartiyerle tanga da giymişsindir altına.”

Cem güldü, bu adam ona hep koz veriyordu. Yapmayayım diyor, acıyor ama adam akıllanmıyordu. “Yok babacım, demiştim ya. Kızın altı çıplak seviyor.”

“Öldürürüm seni sarı melek!”

Cem kahkahasını zor tutuyordu. Ama o Poyraz’a da yapacağını bilirdi. Adamı duymamış gibi devam etti, "Ya babacım aslında dedim kızına babama da alalım, malum kıskanıyor. Ama sonra düşündüm ki, sana melekli değil de şöyle Batman'li alalım. Malum kanatsız uçabiliyormuşsun ya. Hem bu yaştan sonra özgüven tazelemesi yaşarsın. Ya da Pepee’nin dedesinin kostümünü alalım. Torunlarınla da oynarsın, susadım su isterim diyerek türkü de söylersin-"

Telefon suratına kapanınca Cem kahkaha atıyor bir yandan da "O bi Heman, Batman, Pac man, Mad man yanında durucam ben!" diye şarkı söylüyor, "Ha ha ha Efsanespor 10- Deroşspor 0!" diyerek coşuyordu.

Ecrin ise yastıkla ona saldırıp, saydırıyordu. “Çok kötüsün Cem Ernez!”

Cem kızı koltuğa yatırdı, “Babana da diyor musunuz acaba ‘Çok kötüsün babacım’ diye.”

“O yaşlı.”

“Ha işte yaşlı. Otursun torun sevsin. Bizim işimiz ona torun yapmak, onun işi torun sevmek. Benim fantezilerime kendi fantastik dünyasını karıştırmasın.”

“Halbuki melek gibi adamsın.”

Kızın boynunu ısırdı, “Ama şeytanlaşıyorum artık,” dedi gülerek.

Tam adam dudaklarına eğilecekken, “Cem!” diye bağırdı.

“Efendim tatlım.”

“Canım nutella çekti. Ama öyle böyle değil.”

Cem yüzünü buruşturdu. “Ya bebeğim sence de canın fazla çekmiyor mu bu nutellayı? Geçen bir kavanoz yedin.”

“Bebeklerin canı çekiyor benim değil,” adamı üzerinden itti ve dolaba doğru koştu.

Cem de peşinden giderken mırıldanıyordu, “Bari ekmeğe değil, üzerime sür öyle ye. Ziyan olmasın.”

“Git başımdan çikolatalı melek.”

 ***

"Çok kısa giymişsin Ecrin! kızlarımız üşürse ne olacak?"

"İyice saçmaladın ama Cem! Neden üşüsünler canım, aaa!"

Cem başını eğdi, "Alttan alttan soğuk hava girerse, üşür yavrucaklar."

"Merak etme bir şey olmaz, şu masaya oturalım hadi," dedi ilerideki cam kenarını göstererek.

"Bari gözlerden ırak olsaydık," küçük çocuk gibi somurtup, etrafa bakınırken karşıdan bir çocuğun ona sırıtarak baktığını gördü. Kaşlarını çattı. Çocuk da kaşlarını çattı. Cem başını sağa sola sallayıp, önüne döndü.

Ecrin kocasına baktı, "Ne oldu tatlım?" diye sordu.

"Şuradaki çocuk asabımı bozdu, sanki sana bakıyor."

Ecrin o tarafa bakınca güldü. "Ay Cem sana inanamıyorum, daha on yaşında bile değildir o çocuk."

"Bakıyor ama. Üstelik çok yakışıklı hergele. Kızlarımı sakla. Görmesin."

Ecrin bu sefer kahkaha attı, "Cem kızların karnımda, kimse görmez, üşümezler, terlemezler merak etme."

"Dün gece terlemişlerdi ama."

Ecrin sırıttı, "İşine geldiği gibi değil mi Cem Ernez."

Adam kıza eğildi, "Aynen Ecrin Ernez. Bu soyismi sana çok yakıştı ama."

O sırada karşı masadaki küçük kız geldi Ecrin'in yanına. Ecrin kıza baktı, "Allah'ım sen ne tatlısın böyle," kocasına çevirdi yüzünü "Cem, şunun tatlılığına bakar mısın? Masmavi gözler."

Cem kaşlarını yeniden çattı, "Abin mi gönderdi seni?" diye tısladı.

"Ayır. Buyada bebek vaymış. Ona bakmaya deldim."

O sırada abisi de geldi. "Bebek mi ver karnınızda?"

Ecrin başını aşağı yukarı salladı. "Evet, hemde iki tane kız." Çocuk sırıttı. Ecrin ikisinin de elini alıp, karnına koydu, "Bakın tekme atıyorlar. Galiba sizi hissettiler."

"Aaa, evet!" dedi çocuk heyecanla.

Cem ise tümden gerilmişti. "Hey sen! Potansiyel damat adayı, kızlarımdan uzak dur! Şuan amaç kızlarıma dokunmak ve bu beni sinirlendiriyor. Teknik olarak da karıma dokunuyorsun ve bu beni daha da sinirlendiriyor."

Çocuk üzülerek elini çekti. "Sadece merak etmiştim." Küçük kızda elini çekti. Ecrin ise sinirle adama baktı, "Sen koltuğu mu özledin acaba? Ya küçücük çocuktan ne istiyorsun?"

Cem sır verir gibi fısıldadı, "Küçücük deme, pipisi vardır mutlaka. Üstelik sana hayran hayran bakıyor. Kızlarıma da öyle."

Ecrin iyice öfkelendi, "Cem kızların gözükmüyor. Üstümde elbise var. Üstelik karnımın yedi katman içindeler. Bu akşam koltuktasın Cem Ernez!" Cem çocuk gibi surat asınca, küçük çocuğa döndü. "Onun adına özür dilerim. Azıcık kıskançtır. Adın ne senin?"

"Burak. Burak Şimşek ben. Bu da kardeşim Sevda."

Ecrin elini uzattı, "Memnun oldum."

"Bizde."

Cem hala surat asıyordu. Elini göğsünde bağlamış, oturuyordu. "Ben seni hiç sevmedim potansiyel damat adayı Burak Şimşek! Hem de hiç!"

 ***

“Babyshower ne Allah için abi?” Ateş elindeki şekerleri tüllere sarmaya çalışıyordu. Beceremeyince karısına baktı. “Yağmur!” diye kükredi.

“Ne var Ateş?”

“Bu tül bozuk olmuyor.”

Cem ise şekerleri tüle koymuş, ipi döndürmeye çalışıyordu, “Ecrin!”

“Efendim Cem?”

“Bu ip hep dönüyor, gevşiyor, sonra şekerler içinden düşüyor.”

“Kısaca beceremiyorsun.”

Cem arkaya baktı, “Karnındakileri ben becerdim Ecrin! Hatırlattırma istersen,” diye fısıldadı.

“Edepsiz!” kadın resmen gözleri ile dövüyordu onu.

“Valla sizde babanızın evinin banyosunda ‘Cem harikasın’ derken pek de edepli değildiniz bayan Ernez.”

“Kime çektiysem.”

“Bu yüzden benimle evlisiniz güzellik.”

“Akşam koltuktasın Cem Ernez.”

Cem sandalyesini arkasındaki masada kurabiye yapan kadına yaklaştırdı ve kulağının yanına öpücük kondurdu, ardından tane tane konuştu.

“Beni salona atıp, ardından yanıma gelip uyuduğun ve sonrasındaki her sevişmemizi seviyorum.”

Ecrin gülerek adama sarıldı. “Seni çok seviyorum ben ya.”

“Çok sevilesiyim Allah kahretsin!”

“Şımarık ego.”

Cem tekrar yerine geçince önündeki tüller ve şekerlerle yüzünü buruşturdu. “Ya Ecrin verelim parasını neyse yapsınlar ya. Beni ne uğraştırıyorsun kızım şekerle, tülle, boncukla?” diye çıkıştı.

“Hadi Cem Ernez. Onlardan üç yüz tane istiyorum.”

“Çüş! İstanbul’a mı dağıtacağız?”

En sonunda bir tanesini bağladığında “Oldu mu bu?” diye gösterdi.

Rüzgar eğilip baktı. “Olmuş. Şunları da yapıştır, bitiyor.”

Cem adamın uzattığı şeyi görünce kaşlarını çattı. İki minik bebek, ellerini başlarına koymuş, karın üstü uyumuşlardı. Sırtlarında da melek kanatları vardı. “Bu ne lan?”

Poyraz sanki ilk kez görüyormuş gibi şaşkınlıkla konuştu. “Lan bu kızlar aynı sen ha. Maşallah hık demiş babalarının kanatlarından düşmüşler.”

“Poyraz seni mikrofonunla gömerim ha!”

“Kıyamazsın.”

Cem en sonunda tüm cesareti ile ayağa kalktı. “Evet abicim. Melek kostümü giydim. Çünkü karıma verilmiş bir sözüm vardı. Ona unutulmaz, sıradışı bir gece yaşatacaktım. Onu o kadar çok seviyorum ki, sırf gülüp, eğlensin diye giydim onu.” Önce erkeklere sonra kadınlara baktı. Sonra bir daha erkeklere döndü. “Şimdi beyler! Karınız size ‘onu giy’ derse... Hanginiz giyecek kadar cesaretlisiniz?” etraftaki sessizlikle güldü, “Bende öyle düşünmüştüm. İşte bu yüzden ben karımın koruyucu ve mutluluk meleğim, siz ise sıradan fanilersiniz.”

Ecrin ayağa kalkıp, sarıldı ona. “Egonu bile seviyorum.”

“Hadi ama. Egoyla alakası yok. Bu sıradan sıkıcı erkekler etek bile bana çok yakıştığı için kıskançlıktan çıldırıyorlar.”

Herkes kahkaha atarken, kapıdan “Merhaba damat biz geldik!” sesi ile Cem yüzünü buruşturdu. “Gitti bizim koltuk fantezisi. Bu akşam da gulyabani mi olsam?”

 

Bölüm : 27.11.2024 10:16 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...