28. Bölüm

27.BÖLÜM – DAMATLARI RAHAT

Eda Şahinoğlu
mutlusonlarinyazar

 

Bu hayat bir sınav,

Bazen kaybeder, bazen kazanırsın.

Herkesin dediğine bakma,

Bazen yükselir, bazen dibi boylarsın.

Ben kızlarımı herkesin dediğine göre değil,

Yüreğimin dediğine göre yargıladım.

Suçları büyüktü belki ama,

Ben de onları kurtaran kahramandım.

 

Cem duyduğu şeylerle gece uyuyamıyordu. İzmir’e kızına sürpriz yapmaya gelmişti güya, asıl sürpriz ona oldu. Çınar kızının evindeydi. Üstelik Ankara’da olduğunu sanıyordu. “Yalancı çakal!” diye homurdandı yatağın içinde dönerken, “Çınar ve Eva...” diyerek ikisini düşündü, “Daha neler? Benim çocuklarım küçücük daha küçücük. Gerizekalı velet. Kafa buluyordu benimle demek.”

Yataktan kalktı ve odanın kapısını araladı. Kızının odasının önüne gelip bir süre bekledi. Tam kapı kulpuna uzanmıştı ki geri çekildi, görmeye hazır değildi. Ya o Çınçınlı yalancı kızının odasındaysa? Hızla tekrar kendi odalarına geçti.

“Ecrin,” dedi karısını dürterek.

“Hıı...”

“Ecrin kalk, önemli bir görevin var.”

Ecrin yattığı yerden doğruldu, “Ne oldu Cem Allah aşkına?”

“Kızının odasına baksana, uyuyor mu?”

Ecrin inanamıyormuş gibi baktı ona, “Uyumuyorsa tenis mi oynayacaksın onunla Cem?” sonra tam oturdu ve kocasına başını salladı, “Sen ne dediğinin farkında mısın? Çınar aşağıda yatıyor. Odada Meltem var.”

“Sen bu gençlerin nasıl olduğunu bilmezsin,” dedi kafasını sallayarak, “Kafaları zehir. Ya Meltem aşağı inip, Çınar yukarı çıkmışsa?”

“Yaa zaten Çınar da kız kardeşini adamın kollarına gönderecekti.”

“Menfaat dünyasını bilemezsin. Ne fena bir illet. Hadi Ecrin ne olur bir bakıp gel,” dedi kadına en sevimli bakışını atarak.

“Ya yakalanırsam? Saçma. Sen git çok istiyorsan. Hem ben kızıma güveniyorum.”

“Bade’ye de güvenmiş miydin böyle, hamile kızın? Kızın aylardır Çınar ile sevgili sevgili, sen de bi ‘modern anne’ havaları, ‘ben kızlarımın arkasındayım’ ayakları. Ben kıskancım kızım! Geniş bir midem yok. Bade samanlıkta iğne ararken olmadı her halde o çocuk?”

“Cem kes ve uyu! Ya da git sen bak! Kızıma yakalanırsam yapacak bir açıklamam yok.”

“İşte yakalanırsam, sen annesin senin şefkatinden gittiğini düşünürler. Ama ben gidersem, benden gıcık alır.”

“Cem?” dedi kadın gerçeği duymak ister gibi.

“Göreceğim şeyden korkuyorum,” dedi kısık sesle.

Ecrin arkasını döndü ve yattı, “Yat Cem Ernez.”

Cem karısına “Birde senin arabanla geldi. Kendi arabanla çocuğu kızımıza göndermişiz, sana da güvenmiyorum artık!” diye homurdanarak uyudu.

 ***

Sabah Çınar öfkeyle Eva’ya baktı. “Senin yüzünden dolaştığım hale bak,” dedi önünü göstererek. Kareli bir gömleği beline bağlamıştı.

“Neden sevgilim gayet cool olmuş.”

“Eva, ne zaman giderler sence?”

“Bir sorun mu var Çınar?” dedi Cem mutfağa girerken.

“Yok, yok Cem abi. Hiçbir sıkıntı yok. Kahvaltıya bakıyorum hazır mı diye.”

“Hazır mıymış?”

“Ne?”

“Kahvaltı hazır mıymış?”

Çınar “Cık, hazır değil,” dedi.

Eva zeytinleri alıp, içeri geçerken, Çınar da arkasından çıkıyordu ki, Cem tam yanından geçen adamın beline bağladığı gömleği tuttu ve geri çekti.

“Gel sen buraya çakal yalancı damat!”

“Ne?”

“Birincisi! Seni hala sevmiyorum ve ikiye katladın. Çünkü damatları daha çok sevmem. Sen artı damat iki sevimsiz yanyana. İkincisi onu beline neden bağladığını çok iyi biliyorum. Sen giderken, ben kaçıncı turumdaydım, biliyor musun? Bilmiyorsun, çünkü sayamazsın. Üçüncüsü ve sonuncusu, kızımın yatak odasından uzak duracaksın lafında gayet ciddiydim. Çınar! Eğer sende bana bir kaza kurşunu ile gelirsen, o ateşlediğin kurşunu senin kı... anladın sen onu.”

Çınar güldü, “İnanın size saygısızlık yapmıyorum Cem abi,” yaklaştı ve “En az senin kayınbabana saygın kadar saygım var sana,” deyip, mutfaktan çıktı.

‘Senden korkacaktım. Sanki bana Rahip Robin’di. Ecrin teyzeme söylemediklerim için dua etmiyor, gelmiş beni tehdit ediyor. Hah!’

Cem ise mutfakta ona söyleneni anlamaya çalışıyordu. O sırada mutfağa giren karısına, “Ecrin! Ecrin çok büyük bir sorunumuz var,” dedi telaşla.

Ecrin kaşlarını çattı, “Sıkıntı ne?”

“Çınar!” dedi öfkeyle, “Korunuyor. Benim yaptığımı yapıyor. Bana resmen dedi. Senin gibiyim dedi. Pis zibidi,” mutfakta sağa sola gidiyordu.

“Şaka yapmıştır Cem. Saçmalama.”

Cem karısının sesinin taklidini yaptı, “Saçmalama Cem, şaka Cem, güven Cem, o çocuk Cem! Cem! Cem! Cem! Geberecek bir gün bu Cem, sizde rahat edersiniz ailecek. Damatları rahat, bu onlardan rahat!” kadına yaklaştı, “Adam gözümün içine baka baka ‘en az senin kadar saygılıyım’ dedi. Bu ne demek? Kendi silahımla beni vuruyor demek.”

“Ya da kızına bir yanlışım olmaz demek. Bardağa dolu tarafından bak Cem.”

“Lan ben sana dümdüz yürüdüm. Yanlışın kitabını, fantezinin ansiklopedisini, seksin yeni cildini yazdık. En az benim kadarsa, yakarım onun çırasını.”

“Tamam Cem, tamam.”

Ecrin bıkkın bir nefes alarak çıktı mutfaktan.

 ***

“Bade bu tavan arasında ne arıyoruz Allah aşkına?”

“Anılarımı Burak. Bir kaç bir şey alacağım. Sana çık diyen oldu mu? Sen in.”

Burak yüzünü buruşturdu. “Seni burada yalnız mı bırakayım? Daha neler.” Diğer sandığı açtı. Gördüğü şeyle kısık kahkaha attı. “Bade baksana annenle babanın fantezi dünyası genişmiş ha. Annenin melek kostümü bile var. Vay çakal babam vay, anlıyor işten.”

Bade gördüğü şeyle kıkırdadı. “Yok o babamın.” Burak’ın değişen yüz ifadesi ile, Bade kendi ağzına vurdu ve hızla ayağa kalkıp adamın elinden kanatları aldı. “Sakın! Sakın Burak, babam ikimizi de keser!”

“Sen ciddi misin? Baban mı giydi bunu?” gözlerini kocaman açtı.

“Evet Burak! Sen de giymek ister misin?”

Burak başını sağa sola salladı, “Hayır, kesinlikle. Ben mor şalınla mutluyum.”

“Neden sana da yakışır.”

“Ben hayatımın hiçbir evresinde melek olmadım. Fani olmayı tercih ederim. Ama istersen farklı fantezilerim var.”

Bade suratını astı, “Ayrı hayatlar, ayrı odalar Burak! Unutma!”

“Tamam, salonda sevişir, ayrı odalara geçeriz,” dedi sutyeni eline alarak. “Yok artık! Sutyen de mi takmış.” Yüzünü buruşturdu. “Babanın nasıl bir seks hayatı var, berbat.”

“Sanane annemle babamın yatak odasından? Bırak şunları.”

“Tütülü etek! İnanmıyorum.” Burak’ın gülmekten karnı ağrıyordu. “Baban benle hiç uğraşmasın ne olur, valla dayanamam melek gibi adama yapıştırırım lafları,” yere oturdu ve gülmeye devam etti.

“Sakın Burak lütfen!”

“Baksana geçen düğünde ne giyeceğini soruyordu annene. Bence bunları giysin. Gelinin Melek Babası, harika tema. Senle ben de aşk tanrıları oluruz. Annen de böyle kırmızı kulaklı şeytan kostümü giyer.”

Bade kıkırdıyordu, “Senin annenle baban da Adem ile Havva olur. Böyle yapraklı yapraklı. Tövbe ya Rab ya. Hadi bırak şunu ve bu kostümü gördüğünü unut.”

Burak kaşlarını kaldırdı. “Saçmalama. Asla!” ayağa kalktı. “Düğünde ona özel bir şarkı çaldırtacağım. ‘Şans meleğim nerelerdeydin, tam zamanında geldin. Süper süper! En güzel bölüm başlıyor... Yanıma uzan seyredelim, haha haha...” gülerek diğer sandığa uzandı.

“Çok fenasın Burak.”

“O da benimle uğraşıyor.”

“İyi öldürür seni belki, bende bu evlilikten kurtulurum.”

“Kaçışın yok meleğin güzeli. Kaçışın hiç yok.”

 ***

“Cem kızın evleniyor. Azıcık sevimli olamaz mısın?”

“Hayır!”

“Of Cem...”

“Oflama bana, bana oflama,” dedi arabayı kızının yeni evine sürerken, “O damat bozuntusu olacak Vırraklı Burrak yüzünden böyle huysuzum. Sevmiyorum onu. Onda beni huzursuz eden bir şey var. Sanki kızımı mutsuz edecek.”

“Saçmalama Cem Ernez. O kızımızı çok seviyor.”

Cem yüzünü buruşturdu. “Geçen tüm gün ‘şans meleğim’ diye bir şarkıyla dolandı. Bu ne demek? Bir şey mi söyledin sen ona?”

“Hayır Cem. Tabiki demedim. Hadi geldik. Şu Bade’nin bavulunu bırakıp, hemen salona geçelim.”

“Tamam. Sen bavulu yukarı çıkar. Bende yiyecekleri dolaba dizeyim.”

Cem mutfağa geçtiğinde gözlerini kısarak etrafa baktı. Neyseki bu konuda edepliydi. Etrafta onu sinir edecek her hangi bir şey yoktu. Ama cam olan mutfak duvarı ile yüzünü buruşturdu. “Ah Derviş babacım ah, nasıl bir beddua bıraktın sen bana ya...” diye mırıldandı.

“Cem!” diye bağırdı merdivenlerin başında Ecrin.

“Ne?” diye cevapladı onu o tarafa giderken.

“Çıkaramıyorum ağır. Sen bunu çıkar. Ben mutfağı dizeyim.”

“Tamam,” dedi huysuz bir şekilde. Bavulu yukarı çıkardığında “Hangi oda?” diye bağırdı.

“Son kapı. Tam karşında.”

“Tamam,” deyip, o tarafa gitti. Kapıyı açtığında gördüğü manzara ile yüzünü buruşturdu. “Mor mu? Özenti pislik.” Hemen bavulu bırakıp kapıyı kapattı. “Sapık,” diye homurdanarak aşağı indi.

“Yerleştirdim dolaba her şeyi, çıkalım mı geciktik.”

“İlk görüşte aşk temamı çalmış. O benim temamdı. Kıskanç damat.”

“Saçmala Cem. Demek ki onların da bir anısı var.”

“Saçmalama Cem!” dedi karısının taklidini yaparak. “Onların ki ilk görüşte aşk değil bir kere, ilk görüşte seks. Kırmızı yapsın o odasını. Mor benim,” dedi kendini göstererek.

Ecrin bıkkın bir nefes verip, çıktı evden. Bu adam yaşlandıkça sevimliliğine huysuzluk ekleniyordu ve de kıskançlık. “Çok kıskançsın Ernez.”

“Ben mi?” dedi karısına yetişmeye çalışarak. “O mor yapmış odayı. Hala bana laf söylüyorsun. Ama bize daha çok yakıştı. Onda sırıtmış. O adamın rengi kahverengi bence, anlamsız ve soğuk.”

“Kahverengi güzel bir renk Cem,” dedi kadın arabaya binerken.

“Hayır. Anlamsız. Sen hiç kahverengi tema ile hazırlanmış ateşli bir gece ya da seksi bir gecelik gördün mü? Yok! En seksi gecelikler mor, kırmızı, beyaz, siyahtır.” Sonra yatağın üzerindekiler geldi aklına ve yüzünü ekşitti. Onları alırken acaba kızının daha on dokuz yaşında olduğunu düşündü mü? “Mor gecelik almış kızıma. Gerizekalı sapık!”

Ecrin kahkaha attı, “Şömine yanında da minderler, kadehler ve sıcak şarap şişesi vardı. Romantik bir gece hazırlamış. Düşünceli.”

“Ağzımı bozdurma Ecrin.”

 ***

“Ah mekan harika değil mi anne,” dedi Eva Çınar ile elele dururken.

“Evet, muazzam bence.”

Çınar da beğeni ile baktı, “Evet. Burak iyi iş çıkarmış. Kesinlikle farklı ve sıradışı.”

Cem elindeki şarabı yudumlarken homurdandı, “Sanki kendi normalde, teması sıradışı. Onun gibi soğuk.”

Ecrin artık bir şey demiyordu. Kendi haline bıraktı. En iyisi buydu.

Çınar Eva’ya eğildi. “Gelinle damada bakalım mı? Hem ayakkabısına senin adını yazdı mı kontrol ederiz.”

Cem Çınar’a döndü. “Ben senin adını yazayım mı? En güzel mezar taşına. ‘Hızlı yaşadı, Cem’in kızını seçti ve erken öldü’ diye de eklerim.”

“Gerek yok. Gelinin ayakkabısı kafi.”

“Gözümün önünden ayrılma number two. Sevimsiz.”

Çınar adamın yanına geldi ve elini omzuna koydu, “Aslında babacım statiklere göre ben number one, oluyorum. Sonuçta bizim aşkımız taaa ne zamanlara dayanıyor değil mi?”

Cem adamın elini ittirdi. “Birincinin ikincinin önemi yok. İkinizi de sevmiyorum.”

Çınar sırıttı ve “Zaten biz de sana bayılıyorduk. Biz kızlarına bayılıyoruz. Üstüne alınma,” deyip, Eva’yı alıp uzaklaştı.

“Getir kızımı pis hergele!” dese de onu takmayan bir adet damadı daha vardı. “Korunaksız saygısız!”

 ***

Aslında yıllar değildi hızlı geçen, insan mutlulukla zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordu. Yepyeni bir yıl yine onlara şans getirmişti ve bu yıl yine organizasyon Cem’deydi. Kürsüye çıktı. Yıllar öncesini düşünerek gülümsedi. Bade babasına gururla bakıyor, oğlu Karahan’ı kucağında tutuyordu. Oğlu tam üç yaşındaydı.

“Anni dede bak!” dedi sahneyi göstererek.

“Evet birtanem dede,” derken simsiyah saçlarını okşadı.

Cem ellerini kürsüye koydu. “Bundan yıllar önce yine böyle bir konuşma yapacaktım. O gün eşim bana hamile olduğunu söylemişti ve oğlumuz, Can’ımız dünyaya gelmişti. Sonra yine böyle bir yılbaşı gecesinde kızımın evleneceği adamla tanıştım. Öyle bakmayın, hala onu sevmiyorum.” Herkes gülünce, Burak kaşları ile inanmayarak baktı kayınbabasına. “Ama yeni yılın bize, aileme şans getirdiğini biliyorum. Şimdi oğlumun Amerika’ya gideceğini öğrendim. Bir iki saat önce. Onun adına mutluyum. Başaracağına eminim. Bir insan çocuklarının babası yada annesi olabilir. Her insan baba-anne olur. Ama her baba çocuklarının kahramanı olamaz. Bugün oğlum bana ‘sen benim kahramanımsın baba’ dedi. İşte bu söz bana tek bir şey dedirtiyor. İyi ki doğdunuz çocuklarım ve sen küçük, haylaz torunum. Sen dünyalara bedelsin. İyi ki doğdun. Herkese mutlu, huzurlu, sağlıklı ve başarı dolu yıllar dilerim.” Ve yine klasiğini yaparak son sözlerini söyledi, “Ecrin Ernez ilk dansı benim gibi yaşlı ve huysuz bu adama lütfeder misin?”

Ecrin yerinden kalktı, “Son nefesime kadar,” diye mırıldanıp, kendini aşık olduğu adamın kollarına bıraktı.

Bölüm : 27.11.2024 10:18 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...