40. Bölüm

Öp Beni B.39.

My lore
my_lore

Selam can içlerim!

Nasılsınız bakalım?

Ben hikayelerim arasında gidip geliyorum. Kitap sayısı fazla olunca bölüm yetiştirmek baya zor oluyor.

Okuyanlarınız biliyordur burayı da baya boşladım ve yeni bölüm yazamadım.

Umarım bundan sonra daha hızlı bölümler yazar sizleri bekletmem çünkü henüz kurgunun en heyecanlı bölümleri yazılmadı.

Keyifli okumalar, oy verip yorum bırakmayı unutmayın lütfen.

💋💋💋

Her çabanın bir amaca hizmet ettiğini hemen hemen hepimiz biliriz. Hande'nin de bir amacı vardı hem de geçerli sebeplere dayanan kendi söylemiyle hayati bir sebep.

 

Benden yardım istediği andan itibaren de amacı doğrultusunda çabalayıp duruyordu. Kim bilir, belki de bir macera peşindeydi. Hande'ye sorarsanız işler çok daha farklı boyuttaydı.

 

Şimdilik ne yapmak istediğini tam anlamıyla bilmiyordum ama yapmak istediği her neyse bunu yaparken ruhuma hükmetmeye başlamıştı. Başlamıştı demek biraz hafif kalır zaten ona meftun ruhumu ele geçirmiş beni divaneye çevirmişti.

 

Bir yandan planı her neyse üzerimde uygularken bir yandan da zihnimi dev bir silgiyle siliyor sadece kendisini düşünmemi sağlıyordu. Bu halimden şikâyetçi miydim; asla...

 

Olayları tekrar başa saracak olursak eğer ben, yine aynı doğrultuda hareket eder yine aynı kararların ışığında yürürdüm çünkü Hande, benim vazgeçilmezimdi.

 

Üstelik onun üzerimdeki etkisini anlatmam keşke mümkün olsaydı...

 

Mesela; önce benden yardım isteyerek varlığımı en yüksek seviyeye koyup kendimi önemli hissetmemi sağlamıştı. Sonra evime kadar gelip sığındığım tek insansın imajını verirken eşimin benzerimin olmadığını ve seçilmiş biri olduğumu hissettirip ruhumu zirveye taşımıştı.

 

Sevgilisiyle arasında geçenleri bir bakıma sırrını benimle paylaşarak benliğimi kıskıvrak kendisine bağlamayı da başarmıştı. Hoş bütün bunları yapmamış olsa da ben yine Hande'yi sever yine sevmeye devam ederdim.

 

En önemlisi de neydi biliyor musunuz, sanki evliymişiz gibi davranarak bana kahvaltı hazırlamayı teklif etmesi ve aklımı başımdan almasıydı.

 

"Başka bir gün hazırlarsın," diyerek onun teklifini reddetmiştim ama vallahi isteyerek yapmamıştım sırf ne yapacağımı bilemediğim için kabul etmemiştim çünkü alışık olmadığım bir gece geçirmiş alışık olmadığım bir sabaha gözlerimi aralamıştım.

 

Kapıya yakın konumlanmış vestiyerin ayakkabı bölümden kıyafetime uygun spor bir ayakkabı seçtim ve seçtiğim ayakkabıyı elimle taşıyarak kapı önüne bıraktım.

 

Ben bütün bunları yaparken Hande, elleri koltuk altlarında beni izliyordu. Hem izliyor hem de biçimli dudaklarını yanlara doğru yayarak gülümsüyordu. Bir an onunla evliymişim hissine kapıldım. Beni işe gönderen eşimmiş gibi...

 

Mişler mışlar zihnimi ele geçirip beynimi istilaya yeltenirken Hande, duruş pozisyonunu bozup öne doğru bir adım attı, bir adım daha, bir adım daha.

 

Ben kapı önünde duruyordum Hande, kapının iç kısmında yani kapı arkasında duruyordu. İkimizin arasında neredeyse bir karışlık mesafe vardı. Önce dengesini sabitlemek adına çelik kapının pervazına tutundu sonra vücudunun tamamı öne doğru eğim kazandı. Kendimden geçercesine içli bir nefesi ciğerlerime yollarken gözlerim kendiliğinden kapandı...

 

Bekledim... Bekledim...

 

Gözlerim kapalı beklerken hiçbir eylemin gerçekleşmediğini anlamam saniyelerimi aldı. Ben aptala bağlayıp olmayacak şeylerin hayalini kurarken iç sesimin uyarıları birbiri ardına zihnimde patladı.

 

Aptal, boş hayallere kapılıp ne bekliyorsun kapı önünde? Kızın seni öpeceğini falan mı sanıyorsun? Oğlum, dün bir bugün iki, sanki kızın başka derdi yok seninle uğraşacak? Hadi bekleme yapma toz ol...

 

"Gencer, kendine dikkat et!"

 

İç sesimden sonra Hande'nin uyarısıyla beklentim tamamen sona ermiş hayal kırıklığını yaşayan ruhum hezeyana uğramıştı.

 

İçimden geçen tek duam Hande'nin beni beklenti içinde görmemesi yönündeydi. İşte o zaman cidden aptal durumuna düşecektim. Kalbim buruk bir şekilde devinmeler yaşarken, "Olur, ederim!" dedim.

 

Ben henüz kapı eşiğinden birkaç adım atarak uzaklaşmıştım-ki Hande'nin başını merdiven boşluğuna doğru uzatıp sağa sola bakındığını gördüm. Korku dolu bakışları kendini ele veriyor çekingen tavırları ne kadar zor durumda olduğunu kanıtlıyordu.

 

Hande bu kadar korkarken O'nu yalnız bırakmak ve çekip gitmek doğrusu içime sinmiyordu. Yolumu değiştirip tekrar kapı önüne geldim.

 

"İstersen iş yerinden izin alıp yanında kalabilirim."

 

"Olmaz!" derken başını olumsuz anlamında sağa sola salladı ve bedenini kapı eşiğinden çekerek dışarıdan görünmez hale getirdi.

 

"Neden olmaz? Bu gibi durumlarda herkes yalnız kalmaktan korkar. Yani bu çok dogal."

 

Güzel gözleri hafiften nemlenmişti. Konuşmak istiyordu ama sanki konuşmaya çekiniyor gibiydi.

 

"Bak ben bu konuda ciddiyim. İşten izin alabilirim. Bu benim için sıkıntı olmaz."

 

Biçimli dudaklarını aralamadan önce yalayarak ıslattı. "Ben kendim için korkmuyorum. Ben senin için endişeleniyorum. Şehmuz'un adamları her yerde olabilir. İşte bu yüzden senin dikkatli olman gerekiyor. İşe gitmemeni ve yanımda kalmanı çok isterdim ama gitmen gerekiyor. Eğer işe gitmezsen şüpheleri direkt üzerine çekersin."

 

Sanırım bu konuda haklıydı. Haklıydı haklı olmasına ama bütün belalar beni mi bulurdu arkadaş? Yıllarca platonik aşkın ateşinde yanmıştım bundan sonra da Şehmuz organiğinin ateşinde yanacak gibiydim.

 

"Sen beni merak etme, ben her türlü başımın çaresine bakarım. Hem bana destek olan arkadaşlarım var, yalnız değilim yani."

 

Uzandı yüzümü avuçladı. Tenime değen parmak uçları tılsımlı bir dokunuşun ayak izleri gibiydi zira değdiği yeri yakıyordu.

 

Kapı önünde beni öpeceğini sanarak saliselerce beklemiştim ama beklediğim eylem yoksa şimdi mi geliyordu? Hande'nin avuç içleri yüzümü nazikçe kavrarken kapandı gözlerimin perdesi...

Bölüm : 16.06.2025 17:43 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...