
Biz geldik ballarım:)
Kimler platonik takılıyor buraya yazarsanız konuşuruz.
Biraz platonik biraz mafyatik biraz da aşkla takılacağız.
Bizi nereden keşfettiğinizi öğrenebilir miyim?
Oy verip yorumlar bırakmayı ve beni takip etmeyi unutmayın lütfen.
👀👀👀
Telefon ekranında duran o tek satırlık mesaj zihnime mıh gibi çakılmıştı.
“Arayışını durdur. Yoksa sen de kaybolursun.”
Gece boyunca sağa sola dönüp durdum. Göz kapaklarım kapanıyor ama zihnim uyanıktı. O siyah gül sembolü… Bir tehditten fazlasıydı; bir imza, bir uyarı, belki de son perde başlamıştı.
Sabah olduğunda aynaya baktım. Gözlerimin altı mor, saçlarım darmadağın. Ama gözbebeklerimin derininde tek bir kararlılık parlıyordu; durmayacağım.
---
Öğlen saatlerinde Barut’u aradım.
“Ne var kardeşim?” dedi boğuk sesiyle.
“Elimde yeni bir ipucu var. Siyah gül diye bir sembol. Biliyor musun?”
Telefonun diğer ucunda kısa bir sessizlik oldu. Sonra Barut’un sesi ciddileşti:
“Bunu sana kim söyledi?”
“Ev darmadağın edilmişti. Teyzesinin evinde bir not buldum. Altında siyah gül çizilmişti.”
Barut, derin bir nefes aldı. “Gencer… siyah gül sıradan bir sembol değil. Bu iş çok derinlere gidiyor. Yıllardır medyayı, tiyatroyu, sinemayı yöneten gizli bir çevre var. Sanatçıları kontrol altında tutmak, kullanmak, gerektiğinde susturmak için varlar. Onlara karşı çıkarsan hayatını söndürürler. Hande işte o yüzden kayboldu.”
Kanım çekildi. “Yani… Hande’nin bütün kariyerinin bitişi, bu insanların işi mi? Ben sanıyordum ki, işin içinde Şehmuz ve çetesi var.”
“Evet. Ve sen de onların gözüne girmiş oldun. Şehmuz'da onlardan."
---
Telefonu kapattıktan sonra birkaç saniye nefessiz kaldım. İçimdeki korku kabarıyordu ama aynı zamanda öfke de büyüyordu.
O sırada telefonuma bir mesaj düştü. Yine gizli numara.
[13:27] Bilinmeyen Numara: Tiyatroyu bırak, geçmişi kurcalama. Bu son uyarı.
İç içe geçmiş dudaklarım istemsizce bir gülümsemeyle kıvrıldı; demek doğru yoldayım.
---
Akşam Onur’la buluştum. Konuşmamı gizlemek için masanın üzerine doğru eğildim.
“Onur, bana her şeyi söyleyeceksin. Siyah gül nedir?”
Onur’un yüzü soldu. “Bunu duymaman gerekiyordu.”
“Onur'cuğum artık çok geç. Eğer bana anlatmazsan tek başıma devam edeceğim.”
Ellerini başına götürdü. “Gencer, siyah gül bir nevi mühürdür. Onların dokunduğu her işte, her skandalda o sembol gizlidir. Sanatçılar kaybolur, kariyerler biter, bazıları intihar süsüyle yok edilir… Kimse sorgulamaz. Çünkü hepsi sistemin bir parçasıdır. Hande de onların karşısına dikilenlerden biri oldu.”
“Peki neden ben?”
“Hande, senin onu sevdiğini öğrendi ve böyle bir sevgiye kayıtsız kalamadı. Senin anlayacağın Hende'de seni sevdi. Uykudayken sana olan sevgisi katlanarak büyüdü. Bütün bunlara bizler şahit olduk. Ve onlar bunun zayıflık olduğunu düşündü. Sana ulaşarak onu kontrol edebileceklerini sandılar. Ama Hande direnince onu susturmaya çalıştılar.”
Masaya yumruğumu vurduğumda üzerinde ne varsa sallandı. Önce etrafıma bakınıp sonra sesimin ayarını iyice kıstım. “Susturamadılar. O hâlâ yaşıyor, ve ben onu bulacağım.”
---
Gece eve döndüğümde defteri tekrar açtım. Sayfaları karıştırırken kenarda yarım kalmış bir cümle dikkatimi çekti:
“… Eğer bir gün siyah gül çıkarsa karşına, bil ki bu sadece aşk değil, savaş demektir.”
Kalbim sıkıştı. Hande, bunu çok önceden biliyordu.
---
Ertesi gün teyzesinin evinin bulunduğu sokağa tekrar gittim. Polis bandı çekilmişti. Komşulardan biri fısıltıyla konuştuğunda:
“Kadıncağız ortadan kaybolmuş. Kimse görmedi, duymadı.” dedi.
İçimde bir yumru oluştu. Hande’nin en son dayanağı da susturulmuştu.
O an karar verdim: Bu örgütü kökünden söküp çıkarmadan Hande’ye ulaşamayacaktım.
---
O gece Barut’la yazıştım.
[23:10] Siz: Siyah gülün kökünü bulmam gerek. Nereden başlarım?
[23:12] Barut: Olum, delirdin mi sen? O yola girersen dönüşü olmaz. Bende buna izin vermem.
[23:13] Siz: Benim dönmeye niyetim yok. Kimseden izin istediğim de yok. Beni anla dostum.
[23:15] Barut: Tamam. O zaman yarın gece eski limana gel. Sana birini tanıştıracağım. O, siyah gülün gölgesinde yaşamış biri. Belki sana yol gösterir.
---
Ertesi gece rüzgâr limanı dövüyor, dalgalar tahta iskeleye vurdukça karanlık daha da derinleşiyordu. Barut’un yanında uzun pardösülü bir adam belirdi. Yüzü gölgede kalmıştı.
“Bu, Cemil,” dedi Barut. “Eskiden onların içindeydi. Sonra kaçtı.”
Cemil’in sesi çatallıydı. “Siyah gülün peşine düşmek kolay değil, delikanlı. Hande’nin cesareti vardı. Senin var mı?”
Cemil'in, gözlerinin içine baktığımda, “Onu bulmak için gerekirse ölürüm.” dedim.
Cemil hafifçe güldü. “Ölmek kolay. Asıl mesele yaşarken susmamaktır. Eğer gerçekten istiyorsan sana bir ipucu verebilirim. Siyah gül üyeleri, her yıl gizli bir toplantı yapar. O toplantıya girersen Hande’nin kaderini öğrenirsin.”
“Ne zaman?”
“Üç gün sonra. Yerini şimdilik söyleyemem. Ama sana ulaştıracağım.”
---
Eve dönerken içimde hem korku hem de umut vardı. Bu, karanlık perdenin ardına geçmek için tek şansımdı.
Yatağa uzandım. Telefonum titredi. Yine bilinmeyen numara.
[01:02] Bilinmeyen Numara: Seni izliyoruz. Pes et.
Cevap yazdım.
[01:04] Siz: İzleyin. Ben de sizi bulacağım.
---
Üç gün boyunca hazırlık yaptım. Hande’nin bıraktığı defteri, zarfları, videoyu tekrar tekrar okudum, izledim. O'nun yüzündeki kararlılık bana güç veriyordu.
Sonunda Cemil’den mesaj geldi.
[19:32] Cemil: Yarın gece, Galata’daki eski taş binada ol. Siyah gül orada toplanacak.
---
Ertesi akşam kalbim küt küt atarak o binaya gittim. Karanlık sokak, gölgeler içinde kaybolmuş gibiydi. Binanın girişinde siyah takım elbiseli adamlar vardı. Gizlice yan sokağa geçip arka kapıyı buldum. Cemil beni orada bekliyordu.
“Bu yoldan girersen dönüş yok,” dedi.
Başımı salladım. “Benim de dönmeye niyetim yok.”
Kapıyı açtı. Tozlu koridordan geçtik. Büyük bir salona ulaştık. Masanın etrafında oturan insanlar, yüzleri maskeyle kapalıydı. Masanın ortasında siyah bir gül vazosu vardı.
Ortama buz gibi bir sessizlik hakimdi.
Bir adam konuşmaya başladı: “Hande meselesi hâlâ kapanmadı. Onun ortaya çıkması hepimizi riske atar. Gencer de arayışa girmiş. Gereken yapılmalı.”
Kalbim dondu; demek Hande hâlâ yaşıyordu.
Cemil kulağıma fısıldayarak konuşmuştu. “Artık biliyorsun. Ama dikkat et, tek yanlış adım seni yok eder.”
---
O gece salondan çıkarken kafamda tek bir şey vardı: Sır perdesi aralanmıştı. Hande’nin yaşadığını biliyordum. Üstelik siyah gülün planlarını da duymuştum.
Karanlık sokakta yürürken kendime söz verdim:
Hande’yi bulacağım. Siyah gülü yeneceğim. Ne pahasına olursa olsun.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 6.02k Okunma |
490 Oy |
0 Takip |
59 Bölümlü Kitap |