
Hatırlatma
Asya, yüz hatlarına muzip bir ifade yerleştirerek, "Biliyorum Evrim, merak ediyorsun ama her şeyin bir zamanı var." dedi.
Tekrar kendi içime döndüm fakat bu kez arka fonda bilindik bir şarkı çalıyordu; yine bana hasret yine bana esmer günler düştü, eyvah..."
🚖🚖🚖
Asya'nın sürekli erteleyip durduğu ikinci neden neydi ve benden neyin zamanını beklememi istiyordu açıkçası bunu bilememenin buruk tadının yaşıyordum.
Kendimle hesaplaşıp zihnimi tarumar eden sorulara cevaplar ararken ani gelişen bir fikir beynimde şimşek olup çakmış ve bütün vücudum kaskatı kesilmişti. Önce parmaklarına baktım ama görünürde duyduğum kaygının yerini alabilecek bir etken yoktu. Yine de kendime kızdım çünkü benim için önem arz eden şeyi akıl edememiştim.
İç sesim ruhumda yaşadığım devinmeleri fark ettiğinde hemen atağa geçti.
Öyle her şeye balıklama atlarsan olacağı buydu Evrim. İnsan kızın parmaklarına bir bakar yüzük var mı yok mu diye. Kız hem zengin hem güzel hem de dünya kadar bildiği var. Söyle bakalım bünyesinde bu kadar çok vasıf barındıran bir kızı kim boşta bırakır?
Beni kışkırtan sesime aldırış etmedim ama içimden düşündüğüm şey olmasın diye de dualar ettim.
Ben içimden dualar ederken Reha Bey'de bize doğru geliyordu. Masamıza geldiğinde gayet mütevazı bir üslupla, "Umarım hizmetimizden ve yemeklerimizden memnun kalmışsınızdır?" diye sordu.
Asya, aynı mütevazılıkla, "Çok teşekkür ederiz Reha Bey, her şey mükemmeldi. Bundan sonra buranın müdavimleriyiz," dedi bana bakıp onu onaylamamı ister gibi.
"Asya Hanım çok doğru söylüyor. İtiraz edecek hiçbir şey yoktu." dedim.
"Buyurmaz mıydınız Reha Bey. Madem Evrim Bey, arkadaşınız oluyor birlikte sohbet ederdik," dedi yine bana bakıp bir şeyleri ima ederek.
Sanırım ben kendi içime kapanıp Asya'nın bekâr olup olmadığını analiz ederken onun sıkılmasına sebebiyet vermiştim, çünkü her tavrı her söylediği tezimi birebir kanıtlar nitelikteydi.
Reha Bey, "Bu akşamlık beni affedin. Maalesef size katılamayacağım ama en kısa zaman içinde hep beraber bir kahvaltı yapmak isterim doğrusu!" dedi.
Asya, güzel bir dostluğun temellerini atmak üzereyken, "Neden olmasın, çok güzel olur." dedi.
Reha Bey, mahcup bir ifadeyle, "O zaman en kısa süre içinde tekrardan görüşelim," deyip bizden müsaade isteyerek yanımızdan ayrıldı.
Reha Bey, bizden uzaklaşınca Asya, "Evrim, arkadaşın iyi birine benziyor, nasıl tanıştığınızı öğrenmek isterim." dedi.
Onun ilk taksiye bindiği anlar geldi gözümün önüne, gülümsedim. "Hiç sorma, onunla tanışmamız çok komikti." dedim.
Asya, etrafına bakınır gibi yaptı sonra da ellerini masaya salık bırakıp bana doğru eğildi. "Komik derken nasıl yani?"
Asya'nın biraz önceki yaptığı hareketin aynısını sağıma soluma bakarak bende yaptıktan sonra sesimin ayarını biraz kıstım. "Reha Bey, taksiye bindiğinde zil zurna sarhoştu."
Asya' da duyulur endişesi güderek benim gibi sesinin ayarını kasarak konuşmuştu. "Yapma ya, oysa hiç de öyle birine benzemiyor." dedi. Gülüştük.
"Reha Bey'de zaten ilk defa içmiş. Tabii bünyesi alkole alışkın olmayınca çarpmış."
"Alkol kullanmıyorsa o gün neden içmiş, merak ettim doğrusu?"
Asya'ya doğru biraz daha eğildim amacım sözlerimin etrafta duyulmasını engellemekti. Restoran da müşteriler vardı ve bu nezih yerin sahibinin macerasının duyulması pek hoş olmazdı. Ne de olsa adamın kendi mekânında bir ağırlığı vardı.
"Sevgilisinden ayrılmış, daha doğrusu sevgilisi tarafından terk edilmiş. Bir görsen perişan vaziyetteydi."
Bakışlarına sert bir ifadeyle çizerken Asya, kaşları da kendiliğinden birbirine yaklaşmışsın. "Bak işte buna üzüldüm şimdi. Kızıyorum böyle kadınlara. Hem ümit verip hem de terk ediyorlar. Oysa adam hiç de kötü birine benzemiyor."
"Aynen öyle, baksana ona yardım ettim diye nasılda mahcup duruyor karşımızda."
Asya, muhabbeti bıçak gibi keserek hiç beklemediğim bir şekilde, "Evrim, kalkalım mı?" diye sordu.
Sıkıldığını düşündüğümden itirazsız teklifini kabul ettim. "Olur, kalkalım..." Onun isteğini itirazsız kabul etmiştim ama içimden bu gecenin hiç bitmesini istemiyordum.
Masadan kalkıp dışarıya çıktığımızda bizi serin bir ilkbahar havası karşıladı.
Havanın güzelliği karşısında Asya, benden önce davranarak, "Evrim, biraz yürüyelim mi?" diye sordu.
"Olur yürüyelim." dedim.
Henüz birkaç adım atmıştık fakat Asya, hiç beklemediğim bir hareket yaparak gelip koluma girdi. Birlikte yürümeye başladık. Umutlandım. Bu bir başlangıç olabilir miydi? Olması muhtemeldi.
"Ee, anlat bakalım Evrim, yokluğumda neler yaptın?" diye sordu.
Güneyin kızı, yokluğunda neler yaşadığımı sana nasıl anlatırım. Mesela; yokluğunda nefessiz kaldım, diyemem. Her yerde seni aradım. Bir umut uğruna yeri geldi mezarlıkta akşamladım. Sırf isim benzerliğinden dolayı bir kızı görmek için ölesiye heyecan yaşadım, diyemem.
Her sabah seninle uyandım, her akşam seninle uyudum, diyemem.
"Her zamanki gibi çoğu zaman çalıştım..." dedim.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 7.91k Okunma |
558 Oy |
0 Takip |
91 Bölümlü Kitap |