
Kuşların meltem esintisi karşısında şarkısını dinlemek kadar güzeli yoktu. Ama en güzeli gün doğumunun yeni ışığı karşısında uykulu haliyle kucağımda bacaklarını belime dolayıp kollarımın arasında tuttuğum, Kadeh kadeh güzelliğini içtiğim ve hatta onu izlerken zamanı yavaşlatan kızıl gerdanımdı. Kulağımda ritim tutturur gibi kendi halinde gülen ve uykulu olmasına rağmen kollarını boynumdan ayırmayan güzeller güzeli sevgilim. Hayatımın anlamı onun bedeninde, ruhunda ve her detayında sırf benim için gizliydi..
Benim gözlerimdeki yıldızları hizaya diken aşkım. Kalın sesinle bana bakarak ilham aldığın mırıltınla asıl güneşin sen olduğunu kanıtlıyorsun. Sanki benim adıma yaptığın ilahileri gökyüzüne nispet eder gibi söylüyordun. Bu bütün herkese karşı beni sarıp sarmalayacağını söylemek ister gibiydi..
Saçlarının arasından süzülen kokunu sanki her seferinde son kez koklar gibi soludum. Saçlarının arasını öperken, aşk için, her seferinde mutlu günlerimizin hatırı için kollarıma atıl küçük kaplanım. Ben her zaman senin yanında olacağım. Düşüncelerim asla senin adına eskimeyecek. Nereden başlasam bilemem, ama sen kesinlikle düşler güzelisin. Kırlangıç kuşu bir ağaca tüner ve şarkısı sevdiği her şey adına öter.. Sen benim adıma yazdığın en güzel ahenkli sesinle şarkılar söylüyorsun.. Seni söğüt ağaçlarının dalları arasından, derenin kenarından ve doğanın her bir yanında duyuyor olacağım.
İlk kez birlikte olmuştuk.. Kırmızı yanaklarını her seferinde güldüğün için hayallerinin arasından çıkamadığını biliyordum. En çılgınca rüyaları gerçekleştirdiğimiz anı hatırlarken bile kasıklarım alev alıyordu. Yürüyemediğin için daha fazla yorulma diye kucağımda taşıyordum. Öpüşmekten kıpkırmızı kesilen dudakların her gülüşünde kare şeklini alırken izlemesi gerçekten zevkliydi. Sonunda yorgun düşmüş gözleri kapandı ama benimle konuşmaya devam etmek istedi. Ateş gibi düştüğü geceye su serperek içime yeşerteceği en güzel çiçekleri seçip ekiyordu fark etmeden. Ne konuşuyordu anlayamıyordum. Sonunda kendini toparlayıp yorgun güzelimin ağzının içinde geveleyerek konuştuğu tatlı sesini dinlemeye başladım.
"Jungkook'um eve gidince beraber uyuyalım mı? Bütün gece uyanık kaldık sürekli benimle ilgilendin. Hiç yorulmadın mı? Beni bir de kucağında taşıyorsun indir beni sende insansın." dediğinde gülüp saçlarının arasına derin, içimin gidercesine içime çektiğim kokusuyla yaşam enerjimi soludum. Dokunuşlarıma içi gitse bile dudaklarını büzerek inat eder gibi öne çıkardı. Dudaklarına bakarken içimde yükselen ateşi zor sakinleştiriyordum. Zaten göğüslerinin sertleşen meme ucunu her seferinde göğsümün üstünde hissediyordum.
"Hayır yavru kaplanım. Bugün sen yatağında mışıl mışıl uyurken benim yapacak işlerim olacak." dediğimde gözlerini açıp üzgün bir şekilde başını kaldırıp bana baktı.
"Ama.. Uyandığımda yanımda olmayacak mısın?" dediğinde burnunun ucuna burnumu sürtüp tatlı olduğunu düşündüğüm sesimle konuştum.
"Benim pusulamın tek yönüsün. Söz veriyorum uyandığın zaman yanında olacağım. Hatta seni öyle bir sarmalayacağım ki kalp atışıma varana kadar duyacaksın." dediğimde başını çekip gözleri hülyalara dalar gibi yüzümü izledi. Gözlerimin içine baktığım an anladım bensiz olmak istemediğini. Renkli yeşil gözlerin korkuyla kanat çırpıyordu sanki. Kızıl nemli saçlarının arasından gitme diyen bakışları için onu sakinleştirmek adına her ne gerekiyorsa yapabilirdim.
Ah aşk, insanı deli etmesini gerçekten iyi biliyorsun..
Bakışlarında, kanatlanıp kalbime uçmak isteyen yanını gizleyemedin bebeğim.. Ayrı düştüğümüz anlar kadar beklerim seni. Beklediğim kadar özler, özlediğim kadar acıya dayanırım. Onların korkunç günahlar diye tasvir ettiği aşklardık biz. Oysa ki biz sadece ayrı kalmaktan korkardık..
Ellerini yanaklarıma sarıp dudağıma şefkatli, naif ve yerle bir eden dokunuşuyla ıslak bir öpüşmeyi başlattı. Coşup taşıp dudaklarını mesken edinirken ıslak seslerimiz ormanın içini dolduruyordu. O kadar güzel seviyordu ki oturup sırf bunun için ağlayabilirdim. İçimde ektiği çiçekleri suluyordu sanki. Bu kurak toprağı ne hale getirdiğin hakkında hiçbir fikrin yoktu. İçimde senin bende bıraktığın dünya hayat bulup kendimi dokunuşlarına bırakıyordu. Ruhumun içinden geçerken zarların kontrolü sendeydi. Dudaklarımın arasından ayrılırken bağ bulmuş tükürüklerimiz birbirine karışıp uzayacak ayrıldı. Göz kamaştırıcı bakışları tutkuya bağımlı hareketleri nefes nefeseydi.
"Nereye gideceksin peki?"
"Bizim için gruba katılacak asker arayışına gireceğim. İllaki kaçak asker vardır. Burası kuzey kore. Ölüme meydan okuyan her deli ölüme yakınken bulur kendini." şeytanı ayartan dikkatli ve ciddi bakışları derin bir nefes vermemi sağladı. Neden her hareketinden etkileniyordum. Sanki ne yapsa beni ona daha çok yaklaştırıyordu.
"Dikkatli ol ama olur mu?"
"Senin içini rahat ettirmeden ben hiçbir yere gitmem Taehyung'um."
"Jungkook'um." dediği gibi utana sıkıla başını eğdi. Omzuma koyduğu alnı derin bir düşüncesini ortaya koymak ister gibi döküldü. "Benden hiç bıktın mı? Ben seni her daim hissetmek istiyorum ama senin ne istediğini hiç düşünemiyorum. Bencil davranmaktan nefret ediyorum. Senin için anlamsız olmak istemiyorum. Dokunuşlarımın arasında hissizlik çekme istiyorum." dediği gibi gözlerini kırgınlık içinde bana diktiğinde şaşkınlıkla onu dinledim.
"Ben senden bıkmam. Bencilliğin en çok beni mutlu eder çünkü yeri geldiğinde ikimizin bencilliği de bir amaç için kurulu olacak. Bu bedenler paylaşılamayacak kadar bizimle dolu. Dişlerini bana batır çünkü bu an bile benim için hayal gibi Taehyung! Ben biliyorum.. Bizim yollarımız ayrılsa bile ben seni unutamayacağım. Asla nasıl olur deme! Hiçbir şey veya hiç kimse gecenin karanlığında aydınlattığın yolu unutamaz.. Ben senin kollarının arasında can buldum, sevgilim!" dediğimde ciddi bakışlarım karşısında şaşkınlıkla dudaklarını ısırırken ne yapacağını bilemiyor gibiydi. Yolun ilerisinde sorunlar baş gösterecek. sıkıntı ve stres asla peşimizi bırakmayacak..
Aynı benim seni bırakamayacağım gibi!
Alnımı alnına dayadığımda ciddi ifademle onu sakinleştirmek adına yanağına kuş kadar hafif öpücük kondurdum.
"Özellikle şunu aklına kazı Taehyung. Sen benim hem kalbimin hemde ruhumun liderisin!" kendimi geri çekerken derin bakışlarımı aşkımı isteyen gözlerine dikip devam ettim. "Senin yolun, benim zirvem yavru kaplanım.."
.
.
.
.
.
Bu bölüm sevmeye beceremeyen bana gelsin..
Bengü | Saygımdan
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 3.67k Okunma |
389 Oy |
0 Takip |
19 Bölümlü Kitap |