12. Bölüm

12| Kapana Kısılan

Quarter Back
mydarkqueene

Göğüs kafesinin inip kalsan sakin hareketleri, gecenin sabahına kadar onun göğsüne sığınmış neyi bekliyordum bilmiyordum. Huzur istiyordum. Kaçıp her şeyden kurtulmak ve kimsenin yanında bir izin olsun istemiyordum. Yanımdaki beden neden bunların hepsini kendinde istiyor?

Aşkın yaralı çocuğu işte..

Sığındığım göğsünde huzurlu olduğumu düşünüyor olmalı. Sıcak nefeslerini tenimde yakar gibi izini bahşetmesini, üstü çıplak bedeninin kollarının arasında kimsenin yanına yakışmayan ama kendisine bir yapboz parçası gibi yakıştığını düşünen bir aşık..

Siyah saçlarını elime dolayıp severken yavaştan uyanmasını istedim. Geç olmadan onu ikna etmeliydim. Elime başını yaslayıp ne yaptığının farkında olmayan bu yakışıklı beden içimi yakan hareketleriyle başını elime yaslamıştı. Muhtaç yüz hareketlerini takip ediyordum. Kaşlarının çatık ve huzursuz nefesi elimin tek bir dokunuşundan mahrum kalmak istemez gibi bastırıyordu. Parmaklarımın hareketi nefesini tekletti.

"Jungkook." kısık sesimle seslenip elimi çekeceğim sırada bir anda sıkıca elimin üstüne elini koyduğunda, elinin sıcak hareketleri parmaklarımı sıkıca tutup dudaklarını elimin üstünde hafifçe tüy kadar öpüp gözlerini açtı. Şefkatli bakışları benim uykulu gözlerimi bulduğunda elimi tutan eliyle ikimizin arasına koyup uykulu olmasına rağmen konuştu.

"Günaydın, Taehyung." dediğinde kendimi yatakta düzeltip oturur pozisyona geldim. Yeni uyanmış kısık bakışlı gözleri her bir hareketimi takip ederken bir elimi saçlarının üzerine koydum. Tel tel saçları elimin arasından kayıp giderken sakin ses tonuyla konuşmaya başadım.

"Lisa'nın dediklerini düşündün mü?" Dediğimde yüzünü buruşturup dudaklarını sinirle büktü. Bu sinirli tatlı yüz ifadesiyle ilk kez karşılaşıyordum. Olgun yüz hatlarının yanında uykulu çocuksu hali çok hoştu.

"Onun saçmalıklarını bütün gün düşündüm deme bana Taehyung." dediğinde yalan söylemeye gözüm yemedi. Zorlukla yutkunup bakışlarımı kaçırdım.

"Önemli olan benim düşünüp düşünmem değil. Senin ne karar vereceğin." dediğim gibi bakışlarımı onun ilgiyle dinleyen yoğun bakışlarına çevirdim. İçimi titreten sert bakışları her bir hareketime göre şekil almayı bekliyordu. "Bir anlaşma yapmak istiyorum." Dediğimde jungkook elimden elini çekip benim gibi yatakta kendini dikleştirdi.

"Dinliyorum." dediğinde bütün ciddiyetim karşısında tek kaşı şaşkınlıkla havaya kalktı. Bütün bedenimi ona çevirdiğimde yatağın çarşaf sesini aldırmadım. Şayet günün yeni aydınlanmaya başladığı cılız ışıkları ikimizin yüzüne yeni yeni vuruyordu.

Onun yanında neden eziliyormuş gibi hissediyorum.. Baskı hissi iliklerime kadar işlerken bana karşı olan üstünlüğünü hissettirmek ister gibi hareket ediyordu. Efsanelerin ana konusu olan kurt bakışları sabırlıydı. Ne kadar beklersem o da o kadar sabrediyordu. Derin bir nefes alıp devam ettim.

"Biliyorum. Gitmekten vazgeçmeyeceğimi düşünüyorsun ama bunun için artık benim adıma çok geç.. Her yerde beni ve seni arıyorlar. Ben zaten bu tehlikenin olacağını biliyordum ama lisa haklı. Sen peşimde bu şekilde dolanırsan herkesi tehlikeye atarız." kaşları gerginlik içinde düşerken sinirinin onu hakimiyeti altına almasına izin vermeden elimi başını sevmek için yanağına koyup başımı biraz daha yaklaştırdım. "O yakıcı gözlerini hemen sinirle düşürme. Karşılıklı anlaşma yapalım!"

"Ne istiyorsun?" dediğinde dudaklarımı yalayıp işin sonucunun daha kötü olmasını bile umursamadan konuştum ihtiyaçla.

"Benim özgürlüğüme karşılık senin aşkının karşılığını talep ediyorum!" Dediğimde gözleri duyduklarını şaşkınlığıyla büyürken konuşmasına izin vermeden devam ettim. "Konuşmam ve duymam olmayacak biliyorum ama ilk seferki anlaşmamız devam ederse bu sorun tekrar ortadan kalkar."

"Sana bu konuda destek sağlayacağımı nereden çıkardın?" dediğinde dudaklarına mesafe bırakıp kırık bir gülümsemeyle ben devam ettim.

"Çünkü bana kıyamayacağını ikimizde biliyoruz. İşin ucunda sana karşılıklı verilecek bir aşk varsa.. Burada kapana kısılan ben değil, sen oluyorsun!" dediğim gibi dudaklarına duygu yüklü bir buse kondururken ikimizde ister istemez gözlerimizi kapatmıştık. Daha ileri gitmek isteyen sabırsız yanı başımı geriye düşürür iken bir anda omuzumdan tutup beni yatağa düşürür iken benim üstüme çıktı. Hırsla karışık beklenti dolu gözleri titrek elleriyle elini alnımın üstünde gözlerimin üstüne düşen saç uçlarıma çekerken gözleri her bir hareketimi tartmaya çalışıyordu.

"Sana nasıl inanacağım!? Bu zamana kadar tüm hareketlerin benden kaçmak üzerine kuruluyken ben sana nasıl güveneceğim!" dediğinde yüzümde bıkmış bir şekilde kendi savaşımın sona eren yıkıntılarını üstümden çeker gibi bakışlarımla onu sevdim..

"Pes ediyorum Jungkook.. Sen kazandın. Beni o kadar baskıladın ki bütün sarf ettiğim o sözleri hiç ettin. Ben daha fazla kaçmaya dayanamıyorum ama burada da duramıyorum. Sana bir şans vermek istiyorum.." dediğim gibi elimi omuzlarına koyduğumda parlayan şaşkın gözleri bir anda dolmaya başladı. Diğer elimi yanağına koyup süzülen yaşları silerken vurgun yemiş ruh halinden sıyrılamıyordu.

"Ben.. Doğru duydum değil mi?" dediği gibi başını boynuma gömüp sanki ağlayışını görmemi istemeyip de tek sığınağı ben mişim gibi sımsıkı bastırdığı başıyla sıkıca kollarımı istemsiz ona doladım. Boynuma değen nefesi huylandırsa da geri çekilmedim.

"Benimle olmana izin vereceğim ama sakına beni pişman etme Jungkook.. Benim hayatım tehlikeli. Babamla olan bir düşmanlığın var. Arkadaşlarım seni bilmemeli. Hayatımda sadece geceleri var olabilirsin. Buna rağmen kabul eder misin?" Dediğimde hıçkırık sesi duysam bile başını sallaması bile bana yetmişti. Başına kısa ama içimin gittiği bir öpücük kondurup boynumda istediği kadar durmasına izin verdim.

İçine benim kokumu çekerken fazla dürtüsel davranıyordu. İçinin gittiğini biliyordum. Bu anlaşmada ezilse bile evet derdi çünkü işin içinde ona verilecek bir aşk vardı.

"Teşekkür ederim Taehyung.. Bana aşkını vermen için elimden geleni yapacağım! Bana aşk namına sevgisini veren ilk kişi olacaksın.."

Dumura uğradım.. Siktir! Ben neyin içine düştüm..

"Sakin ol Jungkook." dediğim gibi başını boynumdan çektiğimde gözü yaşlarla kaplıydı. Gözlerinden yanaklarına sel olup akmış gibi dağlıyordu içimi. Burnunu çeke çeke akmasını bile umursamıyordu. Gözlerinin içi kıpkırmızı olmuştu. İçimi korku tohumunu bırakmıştı bu haliyle.. Ya istediği gibi olmazsa ne olacaktı?

Ellerimle göz yaşlarını yanaklarından silerken başını ellerimin içine saklıyordu. Yüreğime ağırlık yüklerken sevilmeyi hak ediyor oluşu ve bu zamana kadar onu görmezden geldiğim zamanlar aklıma gelince boğazım düğümlendi. Görünen o ki kafamın içindeki şeytanlar vurgun gibi dibe düşürecekti bu çocuğu..

Ben seni senin aşkınla beraber öldürmeyi planlarken ki düşündüğüm zamanlar, nefretle baktığım sevgine ihanet eden umursamazlığım.. Ben gerçekten ölmeyi hak ediyorum!

Evin diyebilecek insan olmaktan nefret ettim.. Yaptıkların sadece kafamın güzel olmasına neden oluyordu. Senin varlığın yorgunluktan kulaklarımı çınlatıyordu.

Buğulanmış gibi hissediyordum..

.

.

.

.

.

Sizlerle beraber yazdığım kitapları okumayı çok seviyorum.. Buraya bir haber vermek için geldim aslında bende tam emin değilim. Ben buradaki yazdığım kitapları tamamladıktan sonra hesapta offline olmayı planlıyorum. daha çok var diye düşünüyor olabilirsiniz ama aslında az kaldı. yarıladık bile diyebilirim. scapegoat en az 10 bölüme yakın olacak. Deviant de 15 bölüme yakın olsun istiyorum. Ateşe taptım 30 bölüm ve yıldızlı geceler de en az 25 bölüm.. yarıladık bile diyebilirim!

 

size de sormak istiyorum çünkü ben gidersem uygulamayı bile silebilirim.. eğer diyorsanız uygulamayı silme ama burada dur işte bunu yapabilirim! ama her zaman bakamam işte. sizleri seviyorum ve bunu bilerek okumanızı en çok ben istiyorum.. affınıza sığınıyorum gençler sizleri üzmeyi hiç istemiyorum.1

Sevgilerle, zafer okyanusların karayip fatihine..

Bölüm : 01.01.2025 23:24 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...