
Ruhumun çatırdadığını duyuyor musun Jungkook? Anılarımız hatalarımızı tekrar tekrar ön plana getirirken bu duruma korkuyla bakmak ikimiz içinde normal değildi. Camdan yaratılmamız bizim suçumuz değildi. Kırıldıkça kesinleşti küçük cam parçaları. Birbirimize savurduğumuz cam kırıkları bizi tanıyamaz hale getiriyordu. Yaralandım ama düşmedim! Yavaş yavaş herkesin gözünde nefret edilecek kıvama gelmiştik.. Kimsenin yanında güvende hissetmiyordum! Sırf bu yüzden herkesin gözünün önünden çekilmek istedim. Benim gibi korku gözünü bürümüş insanların ölmesi gerekirdi. Zorluklara ve sorunlara rağmen, mutluluğu aradık mı jungkook? Ben arkamda düşman görünümlü dostum var zannediyordum.. Yağmur gibi yağıp beni avladın! Gün doğumuna iki uçta iki gezegen gibi kırgın boşluğu birbirimize serdik.. Peşimden çok koştun. Karşında sessiz kalmak istemeyecek kadar kırılmıştım sana..
Yine aynı yatakta birbirimize dönük yatarken kaç sabaha bu şekilde kırgın uyandık bilmiyorum.. Özgürüm ama yine kollarının arasındayım. Üzerimizde yorgan olmamasına rağmen çok sıcak hissediyordum. Sana hislerim tam olmadığı için özür dilerim.. Mutlu bir anımız olmadığı için özür dilerim ama en çok da ruhunun ızdırabı olduğum için affet beni!
Beni sevmek ölü şafağa kendini adamak gibiydi biliyorum. Sen gelmeyecek olan aşkını bile bir umutla bekleyecek insansın.. Yüzüstü bırakılmaya ve kendini kaybetmeye korkuyorsun.
Vedalarımda acılarım saklıydı. Bir ayağım çıkış kapısında bana iyi davranmayan bir adama gözyaşlarım arasında bakıyordum.. Sevmeyi bilmeyen iki çocuk için korku çok normal bir eylemdi.. İkimizde acınacak haldeydik.
Neden bilmiyorum.. Bu sefer de ben senin yanından gitmek istemiyordum. Bir destanda boğuluyordum ama kalbim bu kadar acının arasında iflasın eşiğinde sana tutunmak istiyordu.. Bir şeyleri değiştirmek için boşuna çırpınıyordum.. Özgürlüğü kovalarken tuzağa yakalanmış gibi hissediyordum. Kendi isteğimle sana sığınmak daha güzel hissettiriyordu.. Kalbim sırf senin yanında duruyorum diye bu kadar hevesle atması ruhumu canlandırıyordu. Kollarının arasında kendimden geçiyordum..
Daha yeni gözlerini zorlukla açmaya başladın. Uyuşuk bakışların benim üzerime değdiği anda aklına bir anı gelmiş gibi gülümsemeye başladın. Dudakların hareket ediyordu ama hiçbir şey duyamıyordum. İksiri içmek istemedim. Bu şekil kendi yaptığı hatanın farkına varsın istemiştim. Alnıma dokunan parmak uçları saçlarımı severek geriye çekerken bir anda durdu. Bozguna uğramış gibi tekrar dudaklarını hareket ettirip benimle konuşmaya çalıştı. Zorlukla yutkunup gözleri yaşarmaya başladığında ellerim onun saçlarını sevmeye başladı. Başını elleriminin arasına alıp destek almak ister gibi yaslarken karşı koymadım. Gözlerimde ona karşı bir ateş oluşmasını istiyordum ama olmuyordu.. Ben bunu çok düşündüm. Ne kadar birbirimizi yaralamış olsak da; günün sonunda yine birbirimizi sarmalarken buluyorduk.
Ben.. Seni affetmek istiyorum Jungkook!
Bana yaptıkların konusunda yorgun ve ümitsiz bakma istiyorum.. Sanki hiç birbirimize kırgınlıklarımızdan vurmamış gibi olalım.. Bu aşk oyununda cam parçalarını birbirimize savurmayalım istiyorum Jungkook.. Göz yaşların avuçlarımın arasından akarken yaptıkların konusunda fazlasıyla incinmiştin. Bir hayal tarafından parçalanmıştın.. Dudakların duymayacağımı bile bile sayıklamaya devam ediyordu. Her şeyin cidden bir bedeli vardı..
Başımı onun başına biraz daha yaklaştırdım. Acımızı bastırmak için dudaklarımı onun dudaklarının üstüne bastırdım.. Güneş ışıkları bizi hedef alırken, ben hala sana karşı umudumu nakşederken öptüm seni. Tuzlu sıvı öpüşmemizin arasına girerken, dudak hareketlerin içini dışına vurur gibi sert darbelerinle dudaklarımı ısırırken kayboluyorduk. Elleri belimi hedef alırken sıkıp kendine bastırmıştı. Bacağımı onun bacaklarının arasına geçirip onu tahrik ederken dudaklarımın arasından sızlandığını hissettim. İçim içime sığmıyordu. kollarının arasından çekilip öpüşmeyi kestim. Jungkook'u yatağa sırt üstü yatırıp üstüne çıkıp oturduğumda yüzünde şaşkın bir gülümseme olduğunu fark ettiğimde bende gülümsedim. Elleri belimi tutup benim akışıma katılırken neden bilmiyorum ilk kez gözüme bu kadar tatlı gelmişti..
Şey ne demiştik.. Beyni kıt cahil cühela sıkıntılı yer cücesi kılıklı Jungkook mu? Aklıma gelen şey gülümsememe sebep olmuştu.. Gerçekten zaman çok hızlı akıp gitmişti. Şimdiyse onun üstüne oturmuş keyifle kıvranıyordum. Cinselliğe kaymamak için zor tutuyordum kendimi. Bana içli içli bakan gözleri biraz daha bekleyecekti. Ellerim göğüslerine gidip okşamaya başladığımda bana uyup ellerini kalçalarıma indirip okşamaya başladı. Avuş içleri daha fazlasını ister gibi pantolonumun içine sızmaya çalıştığında ondan uzaklaşıp hemen ayağa kalktım. Bu sıcak anın koca kıçıma dayanmasını istemiyordum. Etkilenmiş bakışları bir anda neye uğradığını şaşırdığında karşı koymam yutkunmasına neden oldu. Ona yarım ağız gülümseyip odadan çıktım.
Aşağı jimin'nin yanına inmek için merdivenleri inerken fazlasıyla keyifliydim. Onunla oynayıp baştan çıkarmak nasıl hissettirdi derseniz.. Kendisini kaybeden bir tek Jungkook değildi. Kalçalarım onu hipnotize etsin istemiştim.. Onu okşayıp bu bunaltıcı havayı bedenlerimizi tokuşturarak yudumlamak istedim! Tanrım.. Bunların hepsini gerçekten ben mi istedim!
Aşağıda koltukta karnını acıya karşı seven bir adet Jimin'i bulduğumda bozguna uğradım. Gözlerindeki yaşları gizlemek ister gibi saçlarını öne atıyordu ama kayıp giden yaşlar onu dinlemiyordu bile.. Üstündeki pijamanın bazı yerlerinde kurumuş kan lekesi vardı. Her şeye rağmen içinde bebeği olmayan karnını sevmesi gözlerimin dolmasına sebep olmuştu..
Bunu ona ben yapmıştım.. Onu yüzüstü bırakıp herkesten kaçmıştım.. Beni sonrasında öldüresiye dövecek gibi sinirlenmesine rağmen evine almıştı. İstediği bilgileri ona vermediğim halde bana kızmadan Jungkook ile bana yatak bile vermişti. O aslında gerçekten mükemmel biriydi. Hislerim yüzünden ne kadar ona zarar versem bile yine de beni sevmeye devam etmişti.. Hayal kırıklığına uğrattığım için özür dilerim Jimin! Aziz yüreğine hançer sapladığım için gerçekten pişmanım..
Bunu bir daha yapmayacağım! Seni bir daha yüzüstü bırakmayacağım.. Bana yaptıklarını bilmeden seni cezalandırdığım için özür dilerim.. Yanına gidip ayaklarının ucunda durdum. Gözlerindeki yaşları silip bana gülümseyerek bakmaya çalışarak bir şeyler sayıklıyordu ve ben yine duyamıyordum. Yaralarını gizlemeye çalışması gözümdeki yaşları tek tek düşürmeye yetmişti. Ben bedenine bulaşan kirden başka bir şey değildim. Yere oturup kollarımı bedenine doladım. İçim gidene kadar ağlamak istiyordum. Bir süre başımı sevdi. Sonra başımı çevirip dudaklarının hareket edişini izledim. O da aynı Jungkook gibi pişmanlık içinde bana bakıyordu..
Sorun değildi.. Yağmurun altında kalmaya alışmıştım. Karını seven ellerim yaralarından bulaşan sıcak kan ellerimi titretip onu inciteceğim korkusuyla olduğu yerde duruyordu.. Bu acıdan ben nasıl sağ çıkacaktım? Suçluluk duygusunu nasıl içimde bastıracaktım..
Kollarımı ondan çekip ayağa kalktım. Banyoda olan sağlık çantasını alıp yine tekrar onun yanına geldim. Her bir hareketime dikkatle bakıyordu. Bir şeyler söylüyordu ama duymayacağımı anlamış gibi sürekli olduğu yerde kesiyordu cümlelerini. Onu koltukta yatar vaziyete getirdiğim gibi karnını açıp yaraların durumuna baktığımda kalbime saplanan ağrıyla zorlukla gözlerimi kapatmıştım. Başıma ağrı saplanırken gözlerim tekrar dolmuştu. Jimin destek bekler gibi bir elini elime getirip sıkarken diğer elimi saçlarının arasına geçirip sevdim rahatlasın diye. Gözü merdivenlere kaydığında bende o tarafa baktım. Jungkook Jimin le konuşurken onlara bakmadan pansuman yapmaya giriştim.
Sürekli Jungkook'a karşı kızgın bir şekilde ayağa kalkması yüzünden Jimin'i yerine geri oturtmak zorunda kalmıştım. Ne olduğunu anlayamıyordum ama bu yaralara öncelik verilmesi gerekti. Birisi omzuma dokunduğunda irkildim. Yanıma baktığımda Jungkook elinde iksirle benim için eğilmiş şişeyi içmemi bekliyordu. Neyi kurtarmam gerektiğini bilmiyordum.. Sesimi veya duyularımı umursamak istemiyordum. Başımı hayır olarak salladığım gibi tekrar Jimin'nin yaralarına odaklandım.
Jimin olanları izlediği gibi ellerini saçlarıma geçirip gözyaşlarını akıtmaya devam ederken alnına sessiz bir öpücük kondurdum. O benim ne istediğimi biliyordu. Ben duyularım olmadan da yaşayabilirdim.. Nefesimi verip daha fazla uzatmadım. Açılan yaralarla işim bittiği gibi geri çekildim. Pansuman kutusunu bir kenara koydum ne olur ne olmaz diye. Jimin'nin yüzüne bakmaya bile çekiniyordum.
Jungkook'un oturduğu yere yöneldim. Karşısına geçtiğimde ne yapacağını bilmeyen yüzü tam ayağa kalkacağı sırada onu omuzlarından bastırıp geri oturttum. İçimdeki tapınakta gömülü çok fazla yeminim vardı. Şimdilik hepsini boşverelim..
Kucağına oturduğumda kaskatı kesilen vücudu ona sığınmamla birlikte elleri harekete geçti. Başını boynuma sürtüp dudaklarını kulağıma değdirip bir şeyler fısıldadı. Duyamadım ama nefesi boynumu gıdıkladığı için gülüp geri çekilmiştim. Bu halime gülüp başını boynuma gömdü. Beni içine çekmek ister gibi soluyordu. Kolları gitmeme izin vermek istemez gibi sıkıyordu.
Seslere ihtiyacım yoktu.. Dudaklarımızın arasından çıkan yakıcı sıra ihtiyacım yoktu. Kelimesiz sevmek nedir bilmek istiyordum.
Ben sadece onun özüne mest olmak istiyordum..
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 3.96k Okunma |
341 Oy |
0 Takip |
16 Bölümlü Kitap |