33. Bölüm

33. Bölüm

Ay
mylavanta_5

Canlarım normalde bu gün bölüm atamayacaktım yoğunluğumdan dolayı, ama ben yine sizi düşündüm ve bölümü akşamdan hazırladım.

Keyifli okumalar ;)

"oldu mu ceylan yakıştı mı? "

"Oldu abi oldu" diye cevapladım bıkkınca. Bu kaçıncı soruşuydu artık.

Haa bu arada biz şuan ne yapıyorduk anlatayım. Deryayı abime istemeye gidecektik bu yüzden de yoğun bir şekilde hazırlanmaktaydık.

Derya ailesine bahsetmiş onlar da gelsin demişti. Bizde şimdi kızımızı istemeye gidecektik. Abim lacivert vücudunu saran bir takım giymişti. Çok da yakışıklı olmuştu.

Annem koyu yeşil balon kol bir elbise giymişti belinde de kemer vardı. Tam bir hanımefendiydi. Bende damadın kız kardeşi olarak lila bir elbise giymiştim.

Göğüs kısmında fiyonk şeklinde bir detay vardı sırtı ve boyun kısmı birazcık açıktı. Bilek kısımları lastikli şifon bir elbiseydi. Beğenerek almıştım.

 

Makyajımı da elbiseme uygun yaptıktan sonra artık hazırdım. Timur da gelmiş bizimle beraber gidecekti. Biliyordum ki abim yanında bir arkadaş arayacak, tek arkadaşı Timur olduğu için hiç düşünmeden onu götürecekti.

Nihayet evden çıkabilmiştik artık. Abim şurası olmadı, burası olmadı, parfümüm yok vb. Bahanelerle iki saat hazırlanmıştı.

"Herşey hazır demi eksik yok? " diye sordum. Abim pek de emin değildi. Ona şuan abi beynin yok desek aramaya kalkardı.

Bu şakayı kendisine yapamayacağım için sessiz kaldım. Annem;

"Yok kızım çiçeği aldık, çikolata da yanımızda" abim birden atıldı

"Yüzük! Yüzükler yok! " en önemli şeyi unutmuştu şaka gibi. Koşarak arabadan indi ve eve girdi. 5 dakikanın ardından nihayet geri döndü.

"Tamam mı? aldın mı?"

"Aldım aldım tamam"

Timur arabayı çalıştırdı ve yola çıktık. Evlerinin önüne geldiğimizde abim heyecandan şimdiden terlemeye başlamıştı. Ben de bu sırada Timur'a döndüm. Zaten yan yana yürüyorduk.

"Sende böyle heyecanlanacak mısın? Heyecandan ölme de sonra"

"Hele o gün gelsin de bi bakalım" dedi gülerek. Kıyafetimi gösterdim.

"Kıyafetime bir şey demedin. Nasıl olmuş? "

"Tek kelimeyle harika. Ama biraz kısa mı sanki? " göz devirdim.

"Hayır ne alakası var?"

"Yok yok bence kısa "

"Hayır dediysem hayır işte "

Eve girdik. Kapıda bizi deryanın annesi, babası ve derya karşıladı. Beyza video çekiyordu. Selamlaştıktan sonra içeriye girdik.

Derya üzerine bebek mavisi düz, uzun ve saten bir elbise giymişti. Beyza da çiçek desenli kısa bir elbise giymiş çok süslenmemişti.

Biz oturunca annemler sohbet etmeye başlamıştı. Deryanın teyzeleri, halaları ve kuzenleri gelmişti. Benim bir teyzem vardı o da yurt dışındaydı zaten.

Timur'un telefonu çaldı ama Timur aldırmadan kapattı. Dikkatimi çekmişti de telefon arabadayken de evdeyken de çalmıştı. Ama hiçbirini açmamıştı. Kulağına yaklaşıp fısıldadım.

"Önemli bir şey olabilir aç istersen"

"Sırası değil. Evden arıyorlar"

Evden dediği de kesin annesi yada babasıydı. Kardeşi de olabilirdi emin değildim. O günden sonra Timur'un ailesi ile konuştuğunu hiç duymamıştım. Konusu da açılmadı zaten. Annemin konuşması ile ona odaklandık hepimiz.

"Efendim biliyorum bu konuları konuşmak büyüklerin işi. Fakat biliyorsunuz ki bizim başımızda bir büyüğümüz yok. O yüzden bunları söylemek de bana düşüyor. Allahın emri peygamberin kavliyle kızınız deryayı oğlumuz samete istiyoruz "

Abim hâlâ heyecanla dizini sallarken gülmeden edemedim. Çok tatlı duruyordu. Derya da ondan kalır değildi. O da heyecanla kapının arkasından dinliyordu. Kimse göremese de ben görüyordum.

Ona baktığımda göz göze geldik ve onu rahatlatmak için öpücük attım. O da gülerek karşılık verdi. Deryanın babası;

"Efendim ben başınızda erkek yok diye sizi kabul etmeyecek biri değilim. Derya bize sizden bahsetti. Gelip beni isteyecekler dedi. Gönlün var mı kızım dedim var baba dedi. Bende dedim ki iyi o zaman gelsinler. Yani anlıyacağınız çocuklar birbirini sevmiş beğenmiş bende o zaman vermiyorum " dedi.

Herkes olumlu cevap verdiğini düşünerek alkışladı. Ben ne diyon amca der gibi şaşkınca adama bakarken abim de şaşırmış ve biraz gerilmişti.

"Ne diyorsun bey? " diye sordu eşi. Adam eşine döndü;

"Şaka yaptık yav gülün diye" dedi ve gülmeye başladı. Kimse gülmüyordu. Beyza bu anların da videosunu çekmiş kaçırmamıştı. Adam en sonunda;

"Verdim gitti " deyince abim hızla ayağa kalktı ve müstakbel kayınpederinin elini öptü.

Derya da gelip ellerini öptükten sonra kahve yapmak için içeri girdi. Koşarak bende yanına girdim. Kuzenleri de doluştu hemen. 4 tane kız kuzeni vardı.

Deryacım fincanı al

Deryacım suyu koy

Deryacım şekeri at

Deryacım tuz koy

Bana fırsat vermiyorlardı. Hepsi de benim önüme geçiyor arkadaşıma yardım etmeme engel oluyorlardı. Kendimi dışlanmış gibi hissedince onları boşverip balkona çıktım.

Ama balkonda Timur vardı ve telefonla konuşuyordu.

"Hayır anne gelmiyorum.... Ben onu uyardım.... İyi evlensin mutluluklar dilerim... Kapatıyorum anne"

En sonunda telefonu kapatıp cebine koymuştu ve sinirle ellerini saçından geçirdi. Yanına yaklaşıp elimi omzuna koydum.

"Evleniyormuş"

Kimden bahsettiğini gayet iyi biliyordum. Kardeşi edadan bahsediyordu. Karnında erenden bir bebeği vardı ve evlenmeye mecbur kalmıştı. Kendi bunu severek istiyordu ama eren istemiyordu. Bu evlilik ona mutluluk getirmezdi.

"Ne yapacaksın? "

"Hiçbir şey. Gitmek istemiyorum ceylan. Ben onu uyardım. Siz çıktıktan sonra benimle gel ben sana sahip çıkarım dedim ama o kabul etmedi. Erenle evleneceğini benimle gelmek istemediğini söyledi. "

Biz çıktıktan sonra konuşmuşlardı anlaşılan. Timur ona kapı açmıştı ama eda o kapıyı elinin tersiyle kapatmıştı. Artık açılır mıydı emin değildim.

Timur bana yaklaşıp kollarını boynuma doladı.

"Artık ayrı kalmak istemiyorum. Eve her geldiğimde seni görmek, Sinirli olsam da seni evde görünce bütün sinirimi unutmak istiyorum"

Bende sarılışına karşılık verdim ve başımla onu onayladım. Abim sözlenmişti artık sıra bizdeydi.

İçeriden alkış sesleri kopunca ayrılıp içeriye geçtik biz dışarıdayken kahve içmiş, yüzük takmışlardı. Bozuldum. Kuzenleri yüzünden dışarı çıkmış görememiştim.

Sinirle beyzanın yanına geçtim.

"Sinir oldum kuzenlerine"

Gülerek başını salladı

"Aman boşver. Bende pek anlaşamam. Onlar en çok deryayı severler zaten" diyerek burun kırıştırdı.

Telefonumu masaya bırakıp mutfağa geçtim. Aldığımız çikolatadan bir kaç tane ağzıma attım. O kadar para vermiştik tabiki yiyecektim.

İçeri kuzenlerinden biri girince hemen toparlandım. Çakma sarışın bir kızdı. Peşinde de kahverengi, kıvırcık saçlı bir kız girdi. Bana bakıp önlerine döndüler. Sarışın dolaptan su alıp doldurmaya başladı. Diğeri sandalyeye oturmuş telefona bakıyordu. Sarışın olan;

"Gördün mü Gizem sametin arkadaşı çok yakışıklı"

"Evet öyle ama benim tipim değil" diye cevapladı. Bunlar galiba Timur'dan bahsediyordu. Bende bozuntuya vermeden yavaş yavaş çikolata yemeye devam ettim.

"Sana değil bana yakışır zaten. Uzun boylu, yapılı tam benlik"

"Kesin sevgilisi vardır onun. Öyle tipler boş kalmaz " diye devam etti konuşmaya kıvırcık.

Bak kıvırcık marul sevdim seni.

"Aman varsa da ayrılsın ne yapıyım. Deryaya sorucam zaten ayarlasın bana"

Ben göz devirip içeri geçtim ve Timur'un yanına oturdum.

"Güzelim iyi misin? "

"İyiyim ama sadece kolunu omzuma atmana ihtiyacım var" dedim küçük bir çocuk gibi. O da güldü ve kolunu omzuma attı. Bende elimi Timur'un bacağına koydum. Mutfaktan çıkan çakma sarışın bizi görünce bir kaç saniye şokla baktı.

Gözüne aylaynır sürüp kaşını kaldıran çocuk gibi kaşımı kaldırdım. Kız sinirle önünü dönüp uzaklaştı. Biraz daha oturduktan sonra müsade isteyip kalktık. Nişan için bir hafta sonraya gün ayarladılar.

Eve geldiğimizde kendimi çok yorgun hissediyordum. Üzerimi değiştirip hemen kendimi uykuya teslim ettim.

*****

Sabah uyanıp güzelce kahvaltımı yaptım. Annem şimdiden başlamıştı hazırlık yapmaya. Nişanda götürülecek bohça içlerini tek tek deftere yazıp listeliyordu. O liste yaparken ben de kahvaltıya menemen ve çay yaptım. Kahvaltılıkları da koyduktan sonra herşey hazırdı.

Abim de gelmiş kahvaltı yapmıştık. Annem bu gün alışverişe gideceğimizi herşeyi alıp şimdiden hazırlayacağımızı kalan eksikleri de ona göre liste yapacağını söylemişti.

Üzerime beyaz üzerinde kırmızı çiçeklerin olduğu bir elbise giydim. Altına düz spor ayakkabıları da giyip evden çıktık.

Yürüyerek yarım saatte geldik AVM'ye. Bulduğumuz ilk mağazaya girdik. Önce bohça için havlu, lif, tülbent, patik alırken ben anlamaz gözlerle baktım sadece. Bir: derya kapalı değildi, tülbent takmazdı. İki: derya babet çorap giyen bir kızdı, patik de giymezdi.

Ama adetmiş aldık mecbur.

Makyaj malzemeleri, iç çamaşırı, gecelik takımı, terlik, tatlı, sütlü derken artık ayaklarıma kara sular inmişti. Nihayet bir kafeye girip oturduk.

"Ayy öldüm anne yaa! "

"Daha dur bakalım. Sıra sana da gelecek. "

"Ben ne yapıcam canım kaynanam yapsın"

"Aaa üstüme iyilik sağlık hemende kaynanası olmuş"

Annem tesüf ederim der gibi bakarken elini tutup öptüm. Biz gülerken annemin arkasında, dışarıda gördüğüm yüzle bir an baka kaldım. O olup olmadığına emin olduktan sonra anneme lavaboya gidiyorum yalanını söyleyip kafeden çıktım.

Arkasını dönmüş kaçıyordu.

"Baksana! " diye bağırdım ama durmadı. Hızımı biraz daha artırıp tekrar bağırdım.

"Sana diyorum dur! " yine durmayınca kolundan tutup durdurdum.

"Napıyorsun sen? Bizi mi takip ediyorsun? "

Babam olacak aşşalık herif sanki hiçbir şey yapmamış gibi kaçıyordu.

"Sizi niye takip ediyim ben bee? "

"Ne işin var o zaman burda? "

"Öylesine geldim"

"Öylesine falan gelmedin. Sen bizi takip ediyordun"

"Evet ediyorum. Yıllar sonra nasıl olduğunuzu merak ettim. "

Duyduğum şey ile sinirlerim tepeme geldi. Ellerimi omuzlarına koyup sertçe geri ittim.

"Etme ya etme! Sen bizi terkettin şimdi karşımıza çıkıp huzurumuzu bozma! Defol hayatımızdan çık git! Yok ol anladın mı yok ol! "

Sinirden sesim çığlığa dönmüştü artık. Ona vuruyordum ama karşılık vermiyordu. Sırtı duvara çarpınca anca durabildi.

"Bak haklısın ama ben... "

"Ne sen ne! Hâlâ hangi yüzle merak edebilirsin bizi? Eğer merak ettiğin abimse seni çoktan unuttu. Hatta haftaya da nişanı var. Birazcık onurun gururun varsa hayatımızdan defolup gidersin"

Sinirden gözlerim dolmuştu. Onun karşısında ağlamak falan istemiyordum. Hemen yanından uzaklaşıp kafeye girdim. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım ve az da olsa kendime geldim.

Annem soğuk bir içecek almış ben gelene kadar içmişti. Bende bir şey istemediğimi söyleyip kalktım. Parayı ödeyip AVM'den çıktık.

Otobüse binip eve geldiğimizde yol boyu düşündüm. Aceba babam bizi bırakmasa hayatımız farklı olur muydu?

Düşünceler beni kemirirken artık onun yüzünü görmek istemiyordum. Annem bilmiyordu yakınımızda olduğunu, bilmesindide zaten. Annemi üzerse kendimi tutamazdım eminim.

 

Bu bölüm az konulu oldu gibi geldi bana ama sizi bölümsüz bırakmamak için bir günde iki bölüm yazınca böyle oldu kusura bakmayın canım okurlarım.

bir sonraki bölümde telafi edicem inşallah. Sizleri çok seviyorum kendinize iyi bakım 🤗🤗

Bölüm : 29.09.2024 17:57 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...