
Yeni bölüm alarmı
oy ve yorumlarınızı alayım
*****
"Ne? "
O da başını eğdi. Söylediği şey belki de onu utandırmıştı bilmiyorum. Ama kararlı duruyordu.
"Gerçekten beni yanlış anlamanı istemem. Bunu fırsatçılık olarak da görebilirsin ama amacım sadece seni korumak. Birde... "
Başını kaldırıp tekrar gözlerimin içine baktı ve elleri masadaki elimi kavradı.
"Bu duygularla ilk defa karşılaşıyorum. Sevgi mi, aşk mı bilmiyorum ama ben seni seviyorum rümeysa"
Duyduğum şeyler giderek beni daha da utandırıyordu. Bende bu duyguları ilk defa yaşıyordum. Köyde kaldığım için hiç sevgilim yada sevdiğim biri olmamıştı. Annemle babam öldükten sonra da o duygulara ayıracak vakit bulamamıştım.
"Eğer istemezsen bir daha karşına çıkmam" diyerek ellerini çekti. Panikle ellerimi havaya kaldırıp sallamaya başladım.
"Hayır hayır, yani şey niyetini anladım. Kötü niyetle söylemediğini de biliyorum. Tamam kabul ediyorum e.. evlenelim"
Yüzünde bir gülümseme oldu.
"Biliyorsun benim ailem yok, ben düğün konusunda... "
"Gerek de yok zaten" diyerek araya girdim.
"Ben salonlar, organizasyonlar, pahalı şeyler istemem ki. Bir nikah olsun yeter ama tek ricam gelinlik giyebilir miyim? "
Soran gözlerle baktım. Gülümseyip başını salladı.
"Elbette"
Bende gülümsedim. İçeceklerimizi içtikten sonra beni eve bıraktı. Telefonum olmadığı için bana yeni bir telefon alacağını da belirtti. Eve geldiğimde yüzümde bir gülümseme vardı. Sevinçle salona girdim. Koltukta uzanan ahsen bu şapşal halime bakıp merakla sordu;
"Hayırdır? Neye sırıtıyorsun öyle? "
Gülümsedim ve sevinçle cevap verdim.
"Evleniyorum"
*****
Eliyle alnındaki teri bir kez daha sildi. Aslında alnında ter yoktu ama o varmış gibi hissediyordu. Bütün cesaretini toplamış, karakola gelmişti.
"Hadi oğlum deniz, yaptın, yaptın. Yapamadın bir daha da yapamazsın"
Elindeki küçük gül buketini burnuna yaklaştırdı. Çok güzel kokuyorlardı. Yavaş adımlarla içeri girdi. Masada oturan bir polise yaklaşıp seslendi.
"Selamun aleyküm kardeşim"
Adam başını kaldırıp cevapladı.
"Aleyküm selam buyurun? "
"Ben özgeye bakmıştım da "
Adam biraz düşündü.
"Özge.. Özge.. Özgee. Özge amirim mi? "
"Amir mi? " dedi şaşkınca. Görevini bilmiyordu. Gerçi onun hakkında hiçbir şey bilmiyordu.
"Evet. Odası şu tarafta, koridorun sağında "
"Sağolasın" başını sallayıp o tarafa ilerledi. Kapıyı çaldığında "gir" komutu ile daha da gerildi. Kapıyı açıp girdiğinde üzerinde mavi gömlek, saçları yukarıdan toplanmış, hastanede görür görmez aşık olduğu kız oturuyordu.
Özge başını kaldırıp tanımadığı adama baktı bir süre.
"Buyurun? "
Deniz heyecandan ne diyeceğini unuttu.
"Şey ben size çiçek getirdim de"
Özge ayağa kalkıp denize doğru adımladı. Altına giydiği siyah, dar paça pantolon ve belindeki silah ile çok asil duruyordu.
"Kargocu musun? Kim göndermiş? "
Deniz panik olup hemen konuşmaya girdi.
"Yok ben kargocu değilim. Askerim ben, çiçekler de benden"
Özge, denizin gözlerine bakmaya başladı. Koyu göz rengi sanki ıslanmış bir toprağı andırıylordu. Elinden gül buketini alıp burnuna yaklaştırdı ve kokladı. Koklamasıyla eş zamanlı olarak da yüzünü buruşturdu. Özge güllerden nefret ederdi.
Fazla dikkat çekiyorlardı ve çok seviliyordu. Herkesin sevdiği şeyi sevmezdi.
"Sen kimsin? "
"Askerim dedim ya. Deniz ben, Batur'un, yani batur komutanımın timindeyim. "
"Batur? Haa ahsenin sevgilisi batur"
"Sevgilisi mi? "
Bu detayı daha tim bilmiyordu. Ahsen İstanbul'da fulyaya herşeyi anlattığı için özge olaya hakimdi.
"Evet sevgili onlar. Daha senin komutanından haberin yok"
Masasının yanına ilerleyip masanın altındaki çöp kutusunu çekti ve gülleri içine bıraktı. Deniz gördüğü manzara karşısında kırılmıştı. Yüzü düştü ve hayal kırıklığı ile özgeye bakmaya başladı.
"Kusura bakma ama ben gül sevmem. Bir daha gelecek olursan orkide tercihimdir. "
Deniz başını önüne eğip usulca arkasını döndü ve odadan çıktı. Oysa ne hayallerle gelmişti buraya. Özge de denizi kırdığını anlayıp gözlerini sıkıca kapattı. Bu böyle olmamalıydı. Kapıdan çıkıp denizi aramaya başladı. Ondan özür dilemeliydi. Ama deniz hiçbir yerde yoktu.
Masadaki polise yaklaştı.
"Osman, az önce benim odamdan çıkan adamı gördün mü? "
"Evet komserim, koşarak dışarı çıktı"
Derin bir nefes bıraktı özge ve elini beline koyup kapıya doğru öylece baktı. İnsanları kırar sonradan pişman olurdu işte. Yine olmuştu. Sert olması onun suçu değildi. Yapısı gereği ve küçüklükten beri sert yetiştirilmişti. Babası emekli yarbaydı. Öyle bir ailede büyürse elbette sert olurdu.
*****
Efe kaan dinlenme odasına girdiğinde aras kitap okuyor, yiğitle barış telefonda bir şeye bakıyor, melike de kendini çekiyordu telefonla. Kapı açılınca herkes efe kaana döndü.
"Selam"
"Aleyküm selam" diye cevap verdi barış.
"Efe yaa batur akşama çıkıyor, sen alsana "
"Efe kaan. Olur alırım" başını sallayıp masaya, yanlarına oturdu. Herkes efe kaana bakmaya devam etti.
"Hayırdır? Ne bu tip? "
Yiğit'in sorusu ile başını kaldırıp ona döndü.
"Arkadaşlar bana bir yardım edin bee"
Barış dostça omzuna vurdu.
"Ederiz kardeşim sorun ne? "
Derin bir nefes alıp yavaşça bıraktı.
"Evleniyorum"
Herkes efe kaana dik dik baktı. O sırada fotoğraf çekmeye hazırlanan melike bile şokla efe kaana döndü.
"Pehh bende bir şey diyecek sandım. " yiğit şaka yaptığını sanarak önüne söndü.
"Dedim işte oğlum. Rümeysayla evlenicem ama yardımınız lazım"
"Bu adam harbi ciddi" diyerek yanlarına geldi aras da.
"Oğlum emin misin? Evlilik şakaya gelmez bak" barışın sorusuyla sence der gibi baktı ona. Melike oturduğu yerden kalkıp heyecanla yanlarına koştu.
"Yaşasın! Bu benim işim efecim. Sen merak etme düğün salonu, organizasyon, yiyecek içecek herşeyi listelerim ben. Bu arada size bir de ev lazım"
"Yok salon falan tutmıycaz. Sade bir şey olacak ama aklıma hiçbir şey gelmiyor"
Melike düşünür gibi yaptı. Hep bu günü beklemişti sanki.
"Tamam o zaman bizde küçük bir kafe tutarız"
"En iyisi askeriyenin bahçesi" dedi yiğit de araya girerek.
"Hem beleş, hem geniş. Sen beni dinle kardeşim. Mekanlara ne para harcayacaksın"
Efe kaan kararsız kalmıştı.
"Saçmalama. Öyle şey mi olur, onu ben hallederim ama bize nakit lazım" diyerek baş ve işaret parmağı ile çenesini sıvazladı.
"Hesabımda 60 bin lira var, yeter mi ki? "
"60 ne oğlum ev kirasını anca öder o" dedi yiğit de. Barış masanın altından yiğit'in dizine bir tekme geçirdi.
"Tamam sorun yok. Bu ay ki maaşlar efe kaana gidiyor"
Barışın söylemiyle efe kaan başını olumsuz anlamda salladı
"Yok abi olmaz öyle şey ben kendim hallederim valla size yük olmak istemiyorum. Siz manevi olarak bana destek olun yeter. "
"Konu tartışmaya kapalı. Batur komutanım da geldiğinde konuşup kararlaştırıyoruz. Sende git albaya söyle bir, iki haftalık izin al. Kolay değil öyle düğün koşturmacası. "
"Aynen aynen. Eşya bakması, ev bulması, düğün alışverişi, gelinliği, kuaförü, mekanı derken bir hafta kafadan gitti bile" dedi melike de.
"Ooo melike başkan nerden biliyorsun sen bunları? Daha önce evlendin mi yoksa" yiğit'in gülerek sorduğu şey, kafasına yediği tokatla son buldu.
Kapı açılınca herkes tekrar kapıya döndü. Deniz omuzlarını düşürmüş, yüzü asık şekilde onlara doğru geldi.
"Ne oluyor? "
"Gel kardeşim gel. Efe kaan evleniyor" dedi aras, denizin sırtını pat patlarken. Denizin yüzü daha da asıldı.
"Hayırlı olsun kardeşim" arkasını dönüp yatağına ilerledi.
"Buna ne oldu lan? " yiğit şaşkınca denize bakarken herkes olayı anlamaya çalışıyordu.
*****
Rümeysa bana efe kaanın onunla evlenmek istediğini söylediğinde büyük çaplı bir şok geçirmiştim. Ama çok da mutlu olmuştum. Akşam kızlara da söylediğinde bir kutlama yapalım dediler ama ben yaralı olduğum için vazgeçtiler.
Rümeysanın da, efe kaanın da ailesi yoktu. Bu yüzden onlara biz yardım edecektik. Batur'u aradığımda akşam çıkacağını söylemişti. Bu güzel haberdi. Bende iyileşmediğim için yanına gidemiyordum ama iyileşir iyileşmez soluğu onun yanında alacaktım.
Durumu anlattığımda hastaneden çıktıktan sonra buluşalım, konuşuruz dedi. Ben dayanamayıp bu durumu erkene aldım. Yarına. Sonuçta arkadaşım evleniyordu, bekleyemezdim.
Yarın batur, Batur'un tim, ben ve kızlar buluşup düğün nasıl olacak diye tartışacaktık. Zaten efe kaanın ve rümeysanın birbirini sevdiği anlaşılıyordu. Amcası onu iki kez kaçırınca da artık yeter demişlerdi ve evlenmeye karar vermişlerdi.
Onların mutlu olması bizi de mutlu ederdi. Sağ tarafıma baktığımda fulya, rümeysayı yanına çekmiş, gelinlikleri gösteriyordu internetten. Diğer tarafta özge başını eğmiş, elindeki kupaya bakıyordu öylece. Dalmıştı. Ayağa kalkıp yanına oturdum.
"Neyin var? "
Bakışları bir kaç saniye bana döndü ama başını geri önüne çevirdi.
"Birşey yok. Galiba bu gün istemeden birinin kalbini kırdım. Ona kafam takıldı. Normalde takılmam ama yaptığım çok yanlıştı."
"Ne yaptın ki? " diye sordum merakla.
"Bana gül getirmiş, bende çöpe attım"
"Gül mü? Kim? "
Merak etmiştim açıkçası. Özge kızımızın da mı evlenmesi yakındı aceba?
"Batur'un timindenmiş. Deniz miydi neydi? "
Duyduğum isimle şaşkına döndüm. Denizden hiç beklemezdim oysa. O da iyi adamdı vesselam ama özgeyi ne ara sevmişti de gül alıp yanına kadar gitmişti.
"Deniz mi? Vay bee. Ne ara sevmiş seni"
Özge ters bakışlarla bana döndü.
"Ne sevmesi ahsen ya. Kim bilir ne diyecekti de geldi? "
Bilmiyordum artık. Ama ilerleyen zamanlarda görürdük.
"Merak etme yarın ki buluşmaya o da gelir. Dilersin özürünü, zaten deniz havalı biri değil. Hemen kabul eder, affeder seni"
"Gerçekten mi? "
"Evet korkma sen"
Göz devirdi.
"Ne korkucam ya? İsterse affetmesin. Onun nazıyla mı uğraşıcam"
Bıyık altından gülümsedim. Bana ters ters baksa da kalkıp mutfağa ilerledi. Bende yerimden kalkıp kızların yanına geçtim bu sefer.
"Eee karar verdiniz mi modeline"
*****
Akşam heyecandan uyuyamamış, bir liste çıkarmıştım. Ev, mobilya, ev gereçleri, salon, gelinlik, Kınalık, organizasyon derken rahat iki saatim gitmişti. Çok heyecanlıydım. İlk defa yakın arkadaşım evleniyordu.
Sabah kalktığımda baturla konuşup nerde buluşacağımızı ayarladık. Kahvaltıdan sonra ortalığı toparlayıp çıktık. Üzerime bol siyah bir pantolon ve kahve tonlarında bir kazak giyindim. Siyah kabanımı da alıp çıktık.
Özge izin almıştı, fulyanın da bu gün izin günüydü. Bende raporluydum zaten. Batur da yaralandığı için o iyileşene kadar görevlere başka tim gönderiliyormuş. Yani onlar da izinliydi.
Kafeye geldiğimizde iki masa birleştirilmiş, kocaman bir masa olmuştu. En başta batur otururken sağ tarafında barış, yiğit, aras oturuyordu. Sol tarafında ise deniz, efe kaan ve melike. Beni gören deniz kalkıp yerini bana verdi.
"Selamlar " hepimiz sırayla boş sandalyelere oturduk. Garson içecek siparişlerimizi alıp giderken konuşmaya ilk ben başladım. Rümeysa ya ve efe kaana bakarak gülümsedim.
"Öncelikle ikinizi de tebrik ederim. Bu güzel gün için toplandık ve elimizden gelen herşeyi yapıcaz. Rümeysanın en yakın arkadaşım olması beni çok heyecanlandırdı ve... "
"Ahsen, uzatma güzelim"
Lafımı bölen batura ters bakışlar atıp önüme döndüm.
"Aman iyi be. Hayırlı olsun tekrar, çok sevindim"
"Sağol yenge" dedi efe kaan da gülümseyerek. Yenge mi? Şimdi erimek üzereyim. Gerçi daha önce de söylemişti ama o zaman batur, aslıyla nişanlıcılık oynuyordu. Neyseydi.
Çantama uzanıp defterimi çıkarttım.
"Eveeet. Ben dün gece ufak bir liste yaptım. Hiçbir şey eksik olmayacak"
"Ama yenge benim... "
"Sus! Ben konuşuyorum burda" diye kibarca azarladım efe kaanı. Rümeysa bu halimize gülerken diğerleri de sessizce dinliyordu. Hepimizin içeceği gelmiş, önümüze konmuştu. Barış;
"Ben de şunu belirteyim. Biz efe kaan için bu ay ki maaşlarımızı veriyoruz"
"Bizde rümeysa için veriyoruz " dedi fulya, rümeysa ya göz kırparak. Defterimi açıp okumaya başladım.
"Şimdi ilk önce kınadan başlıyoruz"
"Şey ahsen ben kına istem.. "
Elimi kaldırmamla sustu. O susunca özge girdi araya.
"Kınasız olmaz. Biz en yakın arkadaşımızı kuru bir nikahla gönderemeyiz"
Gözler özgedeydi, bir kişi hariç. Deniz. İnat eder gibi bakmıyordu özgeye. Galiba ona kırıldığı içindi.
"Özge haklı kınasız olmaz" dedi melike de. Okumaya devam ettim.
"Şimdi bize bir salon lazım"
"Büyük olmasın ama. Çünkü çok kalabalık değiliz zaten" dedi efe kaan da araya girerek.
"Ben kafe tarzı düşündüm. Kendi aramızda. Düğünü de orada yaparız" dedi melike gülümseyerek. Başımı sallayıp kahvemden bir yudum aldım.
"Olur"
Mekana kafe yazdım defterime not düşerek.
"Bindallı, hangi renk rümeysa? "
Biraz düşündü.
"Bilmem ki. Bana fark etmez"
Fulya göz devirerek araya girdi.
"Bana fark etmez falan yok. Bordo mu, lacivert mi, yeşil mi, siyah mı? Bu ara siyah moda oldu"
"Bence bordo giysin, bizim beremizden" dedi yiğit de araya girip.
"Sen ne karışıyorsun oğlum kızların işine. Hem ayrıca biz buraya boşuna geldik" dedi aras da batura bakarak.
"Sizde damatlığı falan ayarlayın canım" dedi özge. Onlar kendi aralarında konuşurken bende kendi işime döndüm. Kızlar benden uzak kaldığı için ve erkekler konuştuğu için bağırmak zorunda kalıyordum.
"Hadi rümo seç bir renk"
"Ahh kızı darlamayın canım. Dükkana girince hangisini beğenirse onu alır" dedi özge de. Haklıydı. O kısmı boş bırakarak diğerine geçtim. Organizasyon.
Burda üç tane organizasyon dükkanı vardı. Bunun için de hangisi uygunsa onu seçtik. Oradan alınacak malzemeleri de ayarladık. Tef, yelpaze, mum, süs eşyaları, nedime kıyafeti vb.
"Sıra geldi düğüne" dedim bağırarak. Özge;
"Önce sağlık ocağından sağlık raporu falan ayarlamanız lazım. Üç gün mü ne sürüyor çıkması önce onu halledelim. Ayrıca kimlik için de evrakları halletmek lazım. Daha sonra ev eşyalarına ve eve bakarsınız"
Haklıydı. Nikah için başvuru önceden yapılması gerekiyordu. Özge'nin bu cevabına karşılık denizden şöyle bir cevap geldi;
"Özge hanım bahkıyorum da hakimsiniz bu işlere. Sizinde var galiba evlilik hayalleriniz"
Ben gülmemek için önüme döndüm. Özge duyduğu şeyle ters bakışlar atarak denize döndü.
"Bu sizi hiç alakadar etmez! "
Deniz söyleyecek bir şey bulamayıp önüne döndü. Devam etmem gerekiyordu.
"Tamam relax. Efe kaan ve rümeysa burdan çıktıktan sonra başvuru yapıyorsunuz, bazılarımız organizasyona bakmaya giderken, bazılarımız da gerekli malzemeleri alıyor. Ses sistemi, süsleme için ne gerekiyorsa artık"
Herkes onayladı. Düğün için gerekli şeyleri de konuştuktan sonra arkamıza yaslandık. Karşıdaki masaya üçlü kız grubu oturdu. Bizim masaya bakıyor, gülüyorlardı. Gözüm hiç tutmamıştı.
Fulyaya döndüğümde göz göze geldik. Gözlerimle onun arkasında kalan masayı gösterdim. Dönüp baktığında o da bana garip garip baktı.
Batura döndüm bu sefer de. Telefondan bir şeye bakıyordu. Eli masadaki bardağına uzandı ama telefona baktığı için bulamadı. Eli çarpınca düşen bardak olduğu gibi üstüne boşaldı.
"Batuş napıyosun? " benim de üzerime az bir şey sıçramıştı. Batur hemen ayağa kalktı.
"Özür dilerim canım ya. Görmedim"
"Bakma o zaman telefona"
"Ben şunu temizleyip geleyim sonra kalkalım, herkes işine baksın"
Başımızı sallayıp onayladık. Batur içeri giderken bende peçeteyle üstümü siliyordum ki karşı masada oturan sarışın kız yanımdan geçip tuvaletlerin olduğu yere doğru ilerledi.
Fulyaya döndüm.
"Hayır, yaran var bak sakın"
Fulyanın söylediği şeyle herkes anlamaz gözlerle bana bakıyordu. Aldırmadım ve yerimden kalkıp bende oraya doğru ilerledim. Peşimden Özge'nin ve fulyanın geldiğini biliyordum.
Kız erkekler tuvaletinin önünde durmuş, kollarını da göğsünde toplamış bekliyordu.
"Hayırdır canım? Ne bekliyorsun? Erkekler tuvaletine mi gireceksin? "
Bana bakıp "sanane" diye bir cevap verdi. Fulya yanımda belirdi.
"Hadi gidelim"
"Bırak" kolumu çekip kurtardım elinden.
"Bana bak, sevgilimin peşinden geldin, onun için biliyorum ama yanlış kişiyi seçtin. O sana bakmaz anladın mı? Sevgilisiyim ben onun"
"Sence bu benim ne kadar umrumda? " dedi ukala bir tavırla.
"Sen.. Sen nasıl bir kızsın ya? Sevgilisi olan birini mi yakıştırıyorsun kendine"
İnanmıyormuş gibi baktım kıza, ama kız gayet ciddiydi.
Kapı açılınca içeriden çıkan batura döndük hepimiz. Batur da bize baktı tabi tip tip. Bir adım geri çekilip Batur'un koluna girdim.
"Hadi gidelim hayatım"
Kızı geride bırakıp içeriye ilerledik. Hesabı ödedikten sonra rümeysayı ve efe kaanı başvuruda bulunmaları için gönderdik. Ben ve batur ses sistemi, süsler ayarlayacaktık.
Barış ve fulya organizasyon ayarlarken, melike, deniz ve özge de kafe bakacaktı.
Yiğitle aras kalmıştı geriye onlara da batur davetiye işi verdi. Çok kişi gelmeyecekti ama askeriyedekiler için davetiye vermek iyi olur diye düşündü. Hazırlıklar için start verildi, herkes işinin başına geçti.
*****
Bölüm sonu
bölümü nasıl buldunuz?
oy ve yorumlarınızla belirtin lütfen hoşçakalın. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |