
(Bölüm şarkısı: Rolling In The Deep.)
Saat 01.00, Ares’in malikanesine doğru ilerliyoruz. Arabayı Uzay sürüyor, yanındaki koltukta Berkay oturuyor. Ben ve Gamze yan yana oturuyoruz. Karşımızda da Emre ve Efe yan yana oturuyorlar. Arabanın içi çok sessiz, bu gece burada çoğumuz ölebiliriz. Bu oyunu burada bitireceğiz. Bütün sırlar ortaya çıkacak. Malikaneye yaklaşırken Gamze kulağıma doğru fısıldadı.
”Hazır mısın?”
”Evet, sadece… Bütün bunlar çok tuhaf geliyor.”
Gamze elini elimin üstüne koydu ve gülümsedi. Malikanenin önünde durduğumuzda hızlıca ve sessizce indik.
“Şimdi, Efe ve Emre gardiyanları oyalayacak. Ben ve Ece’de Poyraz’ı alacak. Uzay ve Berkay’da duvarın dibinde arabayla bekleyecek. Anlaşıldı mı?”
”Evet.”
”Evet.”
“Evet.”
”Harika, öyleyse Ares’i Avlama Operasyonu başlasın.”
Emre ve Efe kapının önüne gidip saçma sapan konuşmaya başladığı zaman gardiyanlar onlara doğru yürüdü. Gamze ve bende hızlıca arka duvardan bahçeye girdik. Efe ve Emre sarhoş gibi davranıp gardiyanlarla boğuşurken Uzay arabadan çıkıp gardiyanlara taş fırlatmaya başladı. Gamze maymuncuk anahtarıyla arka kapıyı açtı ve etrafı kontrol ettikten sonra içeri girdi. Arkasından içeri girip silahımı çıkardım. Gamze’de silahını elinde tutup yürürken hızlıca bodruma indim. Gamze yukarıda gardiyanlarla dövüşüyordu. Aşağı indiğimde Poyraz’ı gördüm. He yeri kan içindeydi. Poyraz gözlerini açıp bana baktı. Zümrüt yeşili gözleri parladı.
”Gün Işığı…”
”Burdayım.”
”Elbette burdasın, beni bırakmayacağını biliyordum.”
Poyraz’a gülümsedikten sonra çakımı çıkardım ve ipleri kestim. Gamze’nin sesi geldi.
”Ece, hadi gidiyoruz!”
Poyraz’ın kolunun altına girdim ve yürümesine yardım ettim. Bodrumdan çıktığımızda polis arabalarının sirenlerini duyabiliyordum. Efe ve Emre hızlıca Poyraz’ı benden aldı ve arka kapıya ilerledi. Gamze ile birlikte bende arka kapıya koştum. Gardiyanların çoğu ölmüştü. Çoğu iplerle bağlıydı. Berkay duvara tırmanıp Poyraz’ı indirdi. Hepimiz arabaya bindiğinde polis arabaları çoktan malikaneye gelmişti. Kalbim güm güm atıyordu. Uzay tekrar sürücü koltuğuna oturdu ve arabayı çalıştırdı. Ormanın içinden ilerleyip malikaneden uzaklaştık. O sırada Emre hepimizin aklındaki soruyu sordu.
”Atlas ve Ares’e ne olacak?”
Gamze boğazını temizleyip konuştu.
“Ece’nin bana verdiği kanıtları komisere verdim, ses kaydı da dahil. Bu gece Ares, Cadı’nın Kazanı’ndan ayrıldıktan sonra polisler onu aldılar. Atlas karakolda otururken onu bizzat ben cezaevine götürdüm. Bu şekilde, şu an hepsi cezaevinde. Aynı zamanda Okan Duray hapiste. Yakında o da cezaevine girecek.”
”Harikasınız!”
”Benim işim bu Poyraz.”
Hepsinin fişi çekilmişti. Planımız buydu. Poyraz, Uzay ve Berkay’ın annemin mezarına yaptıklarını bizzat ben yapmalarını söylemiştim. Bu sayede üzülüp çalı bahçesine gidecektim ve Ares beni takip ettiği için o da gelecekti. Bu sayede katilin kim olduğunu öğrenecektik.
Sonunda yurt odamıza geldik. Hepimiz oturmuş haberleri izliyorduk. Bütün haberlerin başlıkları şu şekildeydi.
”Ünlü iş insanı Kartal Baran’ın oğlu Ares Baran, Arslan Koleji cinayetlerinin ve kayıplarının sorumlusu çıktı.”
”Stajyer Dedektif Atlas Göktuğ Uygar, Ares Baran’la birlikte cinayet işlediğini itiraf etti.”
”Okan Duray, Efsun Duman’ı kaçırdığını ve Mert Bilgin’i öldürdüğünü itiraf etti.”
Bizim hikayemiz burada bitmişti işte. Bütün suçlular cezalandırılmıştı. Ares’in verdiği son röportajda bana hitaben konuştuğunu duydum.
”İşin bitecek, beni oyuna getirdiğin için pişman olacaksın Yargıç!”
Kahkaha attım ve televizyona bakıp konuştum.
”Ateş olsan neye yarar, cürmün kadar yer yakarsın.”
DEVAM EDECEK…
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.01k Okunma |
151 Oy |
0 Takip |
21 Bölümlü Kitap |