Sırtımı yatağımın başlığına dayamıştım. Kulaklarımdan yankılanan müziği gözlerim kapalı dinliyordum. Bi nevi kendimi dinliyordum, içimdeki sesi dinliyordum. Kendimi anlamaya çalışıyordum, karşımdaki insanları anlamaya çalışıyordum.
Bir yerde yanlış yapıyordum belkide. Bir arkadaşım olmasını çok istemiştim ama bir tane değil üç tane arkadaşım olmuştu. Bu normalde o kadar iyi bir şey ki...
Ama şu an hayatımda kimseyi istemiyordum. Sanki eskiden daha iyiymişim gibi geliyordu.
Kulaklıklarımı çıkartıp telefonumdan çalan şarkıyı kapattım. Ayağa kalkıp boy aynamın önüne geçip salık olan saçlarımı toplayıp at kuyruğu yaptım. Telefonumu elime alıp annemin yanına gitmek için odamdan çıktım. Annem salonda oturmuş hâla devam eden saçma sapan bir yaz dizisi izliyordu.
Annem geldiğimi fark edince " Allah Allah başımıza taş yağacak her halde. Annem sen yanımıza uğrar mıydın?" dedi.
Annemi umursamayıp yanında duran tekli koltuğa oturdum. Orta sehpanın üzerindeki tabaktan biraz kuruyemiş aldım. Annem bir müddet daha bana baktıktan sonra, dizisine geri döndü. Bende sosyal medyaya girip kimin ne yaptığına bakıyordum. Geçenlerde çekilmiş olduğum fotoğraflar aklıma gelince atmak için fotoğrafı düzenledim. Sonunda işim bittiğinde paylaş butonuna bastım.
Telefonumu kapatıp önümdeki orta sehpanın üzerine koydum. Annemin izlediği diziyi bir müddet izledikten sonra. Telefonumu alıp odama gitmek için ayağa kalktım.
Annem yüzümü inceleyip " Bir sıkıntın mı var?" dedi.
Kafamı iki yana sallayıp " Hayır, bir sıkıntım yok" dedim.
Annem " Peki öyle olsun, iyi geceler." dedi.
Odama geçip ışığımı kapatıp yatağıma geçtim. Üzerime yorganımı çekip gözlerimi kapattım.
****
Okul formamın üzerine siyah bir kazak giymiştim. Odamdan çıkmadan önce dolabımın içinden siyah berem ile siyah montumu aldım. Dış kapının önündeki aynanın önüne geçip montum ile beremi giydim. Aynanın yanındaki çantamı elime alıp ayakkabılıktan siyah botlarımı çıkarttım. Kapıyı açıp botlarımı ayaklarıma geçirdim. Kafamı kapıdan içeri uzatıp kahvaltı masasını toplayan anneme " Ben çıkıyorum" diye seslendim.
Annem" güle güle" derken kapıyı çektim.
İkinci kattaki evimizin merdivenlerini hızlıca inip apartman kapısını açtım. Sokağa çıkınca yavaş yavaş yürümeye başladım.
Okul yolunda yavaş yürümeyi seviyordum. Yüzüme vuran rüzgar uyku mahmurluğumu üzerimden atıyordu.
Okul bahçesine girince, tedirgin olmuştum. İlker ile hiç bir şey olmamış gibi mi davranacaktık?
Kafamı iki yanıma sallayıp yürümeye devam ettim. İpek kızım sen her şeye takılmazdın böyle. Sana ne oldu annem? Kendine gel kızım! Hehh işte böyle dimdik yürü, her şeyi kafana takarsan ohooo...
Sınıfa girince çantamı masamın kenarındaki askılığa astım. Yerimde oturmuş zilin çalmasını bekliyordum.
Kapıdan hızla giren Özgür'ü görünce şaşırmıştım.
-Ne oldu Özgür, bir şey mi oldu?
Özgür yanımdaki boş yere oturdu. Ah pardon DENİZ'in yerine oturdu.
Özgür " Bir şey olmadı, sadece seni merak ettim" dedi gülümseyerek.
Gülümseyip uzanıp yanaklarını iki yana sıktım. " Sen arkadaşını mı merek ettin" dedim gülerek.
Özgür yüzünü buruşturup ellerimi tutup yüzünden uzaklaştırdı.
Özgür " Merak etmesemiydim acaba?" dedi dudağını büzerek.
Onun bu haline gülüp " Pişman mı ettirdim" dedim.
Özgür " Yanaklarımı koparttın, bir zahmet pişman olayım" dedi.
Yalandan dudaklarımı büzüp " Öyle mi Özgür" dedim.
Omuzlarımı havaya kaldırıp " Yoo niye küseyim ki" dedim.
Özgür " O zaman üzüldün" dedi beni incelerken. Yüzünü yüzüme yaklaştırıp " Özür dilerim" dedi gözlerini sıkı sıkı yumup " Sıkabilirsin" dedi korkuyla.
Onun bu haline daha fazla dayanamayıp kahkaha attım " Şaka yaptım Özgür" dedim.
Özgür kaşlarını çatıp " Şaka mı? Oh be bir an ciddisin sandım" dedi.
Zilin çalması ile Özgür sınıfına gitmek için yanımdan kalktı. Özgür'e el sallarken gözüm kapıdan giren Deniz'e takılmıştı.
Özgür'ü daha görmemişti. Özgür bana arkasını dönüp kapıya doğru ilerledi, Özgür Deniz'in yanından geçip giderken Deniz bir anda durdu. Özgür yanından geçip gitmişti ama o sanki yanından Özgür'ün geçtiğini fark etmiş gibiydi. İyi ama nasıl ikiside birbirlerine dikkat etmeden yürüyorlardı.
Deniz " He yok, yok ne olsun. Ayrıca sana ne?" dedi.
Kaşlarımı çatıp " Rol çalma, o benim lafım" dedim.
Deniz gözlerini devirip çantasından dersin kitabını çıkarttı. Bende daha fazla onunla ilgilenmeyip önüme döndüm.
***
Öğle arası olmuştu, öğle arasına kadar İzel ile İlker'i görmemiştim. Çünkü dışarı çıkmamıştım, onlarda yanıma gelmemişti.
Ne yalan söyleyeyim iyi de olmuştu yani.
Koridora çıktığımda karşıdan gelen Özgür'ü görmüştüm. Onu görünce gülümseyip el salladım. Özgür beni fark edince koridorun ortasında durup deli gibi el salladı. İnsanların bakışları gram umurunda değildi. Özgür'ün arkasından gelen İzel ile İlker'i görünce sert bir şekilde yutkundum.
Üçüde yanımda durduğunda " Selam" dedim.
İzel " Selam da nerelerdesin kızım sen, yanımıza uğramaz oldun!" dedi.
-Biraz karnım ağrıyordu, o yüzden sınıftan çıkmak istemedim.
Bu yalanı tabiki de öğle arasına çıkmadan önce düşünmüştüm.
Gözlerimi İlker'e çevirip " Sağol" dedim.
Özgür " Eee hadi gidelim artık" dedi.
Dördümüzde kantine giden merdivenlere yönelmiştik. Kantine girdiğimizde her zaman oturduğumuz masa boştu. Özgür herkesin yemeğini almak için sıraya girmişti. Bende İzel ve İlker ile birlikte masada oturmuş Özgür'ü bekliyordum.
İzel'e doğru döndüğümde İzel'in İlker'i izlediğini fark ettim. İlker'in bir sıkıntısı mı vardı acaba?
Masaya konan tepsi ile gözlerimi İzel'den ayırdım. Tepsinin içinden tostumu ve ayranımı alıp yemeye başladım.
***
Öğleden sonraki dersim beden eğitimiydi. Ders bittikten sonra sınıfımıza çıkmıştık.
-Arkadaşlar sınıf defteriniz nerede?
Hocanın sorduğu soru ile defterin spor salonunda kaldığı aklıma geldi.
-Kusura bakmayın hocam, defteri spor salonunda unutmuşum alıp geleyim hemen.
Sınıftan çıkıp merdivenleri hızlıca indim. Spor salonunun kapısından girdiğimde ortada duran iki kişi dikkatimi çekmişti. Tartışır gibiydiler, onlara görünmeden defteri almam imkansızdı. Duvarın kenarına saklanıp onların çıkmasını bekledim.
Kızın konuşması ile İzel olduğunu anlamıştım. Karşısındaki çocuğa biraz daha dikkatli baktığımda ise bunun İlker olduğunu anlamıştım. İyi ama neden buradaydılar?
İzel " Neden anlamak istemiyorsun?" dedi.
İlker " Anlamak istememek değil bu İzel. Seni anlıyorum ama ben sana-" derken İzel lafını hızla kesti.
-O gözle bakmıyorsun! Yıllardır ya yıllardır ben sana hiç bir şey dememişim gibi davranıyorsun.
Diye bağırdı sonra bağırmasına devam edip " Onun gelmesini başından beri istemiyordum ama Özgür dinlemedi. Gitti birde onunla iş birliği yaptı! Keşke, keşke o gün tam burada ona seni anlatsaydım" dedi.
İzel " O gün buraya geldi, benimle voleybol oynadı iddiaya girmiştik. O kazandı bana seninle ilgili bir soru sormuştu ama ben söylemedim. Keşke söyleseydim." dedi.
İlker bağırarak " İpek'i bu işe karıştırma" dedi.
İsmimi duymam ile ağzımı elim ile hızla kapattım.
İzel " İlker ben seni seviyorum, seni ilk gördüğümden beri seni seviyorum" dedi.
İlker, İzel'e doğru ilerleyip " Bende seni seviyorum İzel ama senin istediğin şekilde değil" dedi.
Ne olduysa o anda olmuştu. İzel ayak parmaklarının üzerinde yükselip İlker'i öptü.
BÖLÜM SONU
Okur Yorumları | Yorum Ekle |