
-İpek...İpek...İpek...
Gözlerimi açtığımda karşımda İzel duruyordu. Gördüklerim aklıma gelince gözlerimi kocaman açmıştım. Kafamı sıramın üzerinden kaldırdıktan sonra, dağılmış saçlarıma çeki düzen verdim.
Bir dakika ne? Sıramda mıydım ben?
-Rüya mıydı yani?
İzel " Ne diyorsun İpek?" dedi.
Üzerime baktığımda okul kıyafetlerimin üzerimde olduğunu görmüştüm. Benim nasıl bir bilinç altım var?
İzel " Hu hu iyi misin kızım?" dedi.
Kafamı aşağı yukarı hızlıca sallayıp " Hı hı" dedim.
İzel " Ee hadi gel İlker ile Özgür bekliyor" dedi.
-Nereye?
İzel kaşlarını çatıp " Bizimkilerin provaları var ya hani" dedi elini yüzümün önünde sallayarak.
Evet öyle bir şey vardı, bugün okul takımının provaları vardı ve ne hikmetse bizlerinde dersleri basket takımı yüzünden iptal edilmişti. Ve ben bir önceki derste uyuyup sanki bu dersi işlemişizde sınıf defterini unutmuşum gibi bir rüya mı görmüştüm? Allah'ım sen benim aklıma mukayyet ol.
Sıramdan kalkıp İzel ile birlikte sınıftan çıktık. İlker sınıfın karşısındaki duvara yaslanmış elinde spor çantası ile bekliyordu.
Onu görünce kalbimin hızlandığını hissetmiştim. Önüme gelen saçımı kulağımın ardına sıkıştırdım. İlker bana bakıp gülümsedi ona karşılık verip bende gülümsedim. Bu küskünlüğümüzün bitmesi için birbirimize attığımız bir adımdı.
Özgür " Neye gülüyorsunuz siz?" dedi.
Özgür'ün sesini duymam ile heyecanlanmıştım. Elim ayağım birbirine dolanmıştı.
-Ş-şey ya mmm eee üfff
İlker benim halime kahkaha atıp " Biz İpek ile aramızı düzelttik. " dedi.
Böyle bir şey olmamıştı ama beni kurtardığı için ona minnet duyar bir şekilde baktım.
İzel " Geri zekalısınız" dedi.
Özgür " Her neyse, hadi gidelim antremana geç kalıyoruz" dedi.
İzel, Özgür'ün koluna girip " Hadi gidelim koçum" dedi.
Özgür " Bu tavrın hoşuma gitti deli rüzgarım" dedi.
İzel Özgür'ün kafasına vurup " Cıvıma" dedi.
Onlar birlikte yürüyüp önümüzden geçtiler. İlker " Ee hadi bizde gidelim" dedi.
Kafamı onaylar bir şekilde sallayıp yürümeye başladık.
Ayaklarıma bakarak " Teşekkür ederim" dedim.
İlker " Ne için?" dedi.
Gözlerimi İlker'e çevirip " Beni Özgür'den kurtardığın için" dedim.
İlker " Bir şey değil" dedi.
Spor salonuna geldiğimizde İzel ile ben tribüne çıkıp oturduk. İlk defa İlker'i basketbol oynarken göreceğim için heyecanlıydım.
Bir kaç dakika boyunca saha boş kalmıştı. Takım soyunma odasına gitmişti. Tek tek çıktıktan sonra üzerlerindeki hırkaları kenara bıraktılar, İlker hariç. İlker koşarak bizim oturduğumuz tarafa geldi. Hırkasını çıkartıp yanımızda durdu, ben hırkasını İzel'e vermesini beklerken o hırkasını bana uzattı.
İlker " Sende dursun, üşürsen giy" diyip koşarak takımın yanına gitti.
-Bu neydi şimdi?
İzel bana cevap vermeyince ona döndüm dönmem ile kulağında kulaklık olduğunu görmüştüm. Ne yani geldiğimizden beri telefonu ile mi ilgileniyordu?
Düdüğün çalınması ile maç başlamıştı. Top bizimkilere geçtiğinde elimi koyacak bir yer bulamıyordum. Top İlker'e geçtiğinde çok gerilmiştim. Burnuma gelen koku ile gözümü saniyelikte olsa İlker'den ayırmıştım.
Ellerimin arasındaki hırkayı heyecandan yüzüme bastırmıştım ve hırkadaki olanca kokuyu içime çekmiştim. İlker'in kokusu çok güzeldi. Gülümseyip İlker'i izlemeye devam ettim. Basket atması ile sevinçten ayağa kalkıp zıpladım. Bunun bir antreman olduğunu bilmem onun sayı yaptığı gerçeğini değiştirmiyordu. İlker beni gördüğünde gülümseyip önüne döndü, başını öne eğip iki yanına salladı.
Oturtulmam ile İzel'e döndüm.
İzel " Kendini çok kaptırıyorsun İpek, herkes sana bakıyor" dedi.
Kimse umurumda değildi ki! Bir anda gözümün önüne gelen görüntü ile ayağa kalkıp çıkışa yöneldim.
İzel " Nereye gidiyorsun?" dedi.
Ona cevap vermeyip elimde İlker'in hırkası ile spor salonundan çıktım.
Bahçeye çıktığımda yüzüme vuran rüzgar kendime gelmemi sağlamıştı.
Aklıma İzel'in İlker'i öptüğü geliyordu. Benim nasıl bir bilinç altım vardı? Rüyada olsa bu gördüklerimi unutmak istiyordum.
Bahçedeki banka oturup etrafımı izledim. Gözüme takılan ağaç ile okula ilk geldiğim gün aklıma gelmişti.
3 yıl önce;
Saçlarımı iki yanımdan örmüş ve renkli tokalar takmıştım. Pileli okul eteğim dizimin üzerindeydi. Ayaklarıma beyaz düz taban bir ayakkabı giymiştim. Okul evime yakın olduğundan anne ve babamın beni okula getirmelerini istememiştim.
Okul kapısının önünde durduğumda kalbimin atışı hızlanmıştı. Kapıdan içeri gireceğim sırada kapının yanındaki çocuk dikkatimi çekmişti. Üzgün duruyordu, üzerinde bizim okulun forması vardı. Okul çantasını gelişi güzel yere atmış elindeki bileklik ile uğraşıyordu.
Yanına ilerleyip " Şey merhaba" dedim.
Çocuk kafasını kaldırıp bana baktı.
-Merhaba
-Ben İpek
Çocuk " Ne istiyorsun İpek" dedi.
Ona o kadar çok sinirlenmiştim ki " İsmini söylemeni beklerdim" dedim.
Çocuk gözlerini bana döndürüp " İlker, ismim İlker" dedi.
Bir müddet daha ayakta durduktan sonra ütülü olan okul eteğimi umursamayıp İlker'in yanına kaldırıma oturdum.
İlker bana dönüp " Ne oldu?" dedi.
-Memnun oldum İlker.
İlker bana bir şey söylemeyip elindeki bileklik ile uğraşmaya devam etti.
-Koptu mu?
İlker başını iki yanına sallayıp " Hayır, ablam böyle vermişti" dedi.
-Ne yani ablan sana kopmuş bileklik mi verdi?
İlker bana dönüp " Aslında ablam tamir etmek için çok uğraştı ama yapamadı" dedi.
-Sana tamir etmen için mi verdi?
İlker yutkunup " Hayır, ablam bunu bana onu hiç unutmayayım diye verdi" dedi.
Daha fazla soru sormayıp " O zaman ona iyi bak" dedim gülerek.
İlker bir şey demeyip ayağa kalktı, bilekliğide cebine koydu.
O kalkınca bende kalktım.
-Tanıştığımıza memnun oldum İlker. Burada yeniyim görünüşe göre sende yenisin eğer sende kabul edersen arkadaşın olmak isterim.
İlker " Ben istemem sağol" dedi.
Böyle bir şey demesini beklemediğim için şaşırmıştım. İlker yanımdan geçip gittiğinde ben onun arkasından sinirle baktım.
-Sinir şey.
Şimdiki zaman;
Üşüdüğüm için İlker'in hırkasını üzerime geçirdim. Hayat gerçekten de çok tuhaftı, benimle arkadaş olmak istemeyen biri ile şimdi arkadaştım.
Ellerimi hırkanın cebine soktuğumda elime bir şey değmişti. Elimi dışarı çıkarttığımda elimde İlker'in o gün elinde tuttuğu bilekliği görmüştüm. Kırmızı bir ipti ve ortasında bir hayat ağacı vardı. Bilekliğin başına bir şey gelmemesi için bilekliği geri hırkanın cebine koydum.
İlker'i bahçede görünce ağzımdan " Seninle arkadaş olmam bir istek değildi İlker. Olmanı istemiştim, başka şıkkı olmayan bir soruydu benimki ama sen benim soruma kendi şıkkını koydun" sözcükleri döküldü.
BÖLÜM SONU
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |