26. Bölüm

2.6

NamellessWorrior
namellessworrior

-İpek?

Karşımda duran İlker'e " Efendim" dedim.

İlker kaşlarını çatıp " Sen neden buradasın? Ayrıca üşüyeceksin." dedi.

Gülüp üzerimdeki hırkayı gösterdim.

-Üşümüyorum ki?

İlker başını iki yanına sallayıp yanıma oturdu.

İlker " Hep böyle başına buyruk mu olacaksın?" dedi.

-Peki sen hep böyle mi olacaksın?

İlker " Nasıl ?"

-Bir ortan yok diyorum İlker.

İlker " Bir kere ben çok makul bir insanım, ayrıca ortamda var." dedi.

-Sana göre makul ve orta bir insansın. Bana göre se...

İlker " Sana göre neyim ben?" dedi.

-Bana gör-göre sen ukalasın

İlker sırıtıp " Ben mi ukalayım?" dedi.

Yutkunup " Evet" dedim.

Böyle davranarak ne yapmaya çalışıyordu bilmiyorum ama elim ayağıma dolanmıştı.

İlker " Ukala olmadığımı ikimizde biliyoruz" dedi.

-Sen öyle düşünüyorsun. Yıllardır hiç değişmemişsin.

İlker yutkunup " Beni hatırladın mı?" dedi.

-Kolay olmadı ama evet hatırladım.

İlker" İyi ama nasıl?" dedi.

Oturuşumu değiştirip tamamen İlker'e döndüm.

-İlker kabul etmeliyim ki çok değişmişsin. Her ne kadar aynı okulda olsakta seni her gün görmüyordum. Çünkü benim sınıfım üst kattaydı. Diğer bütün sınıflar aşağıdaydı, sende yukarıda olmadığına göre aşağıdaydın. Her neyse, dediğim gibi kolay olmadı seni tanımam. Çünkü çok değişmişsin, bir kere boyun çok uzun. Saçların değişmiş, azda olsa sakalların var artık.

İlker " Madem bu kadar değişti-"

-Konuşma tarzın hiç değişmemiş ama İlker. O gece seninle buluştuğumuzda seni hatırladım.

İlker " O günü hatırlıyor musun?" dedi.

-Hiç unutmadım.

İlker " Bende....bende unutmadım" dedi.

Ne diyeceğimi bilemiyordum. Beni unutmadı diye sevinmeli miydim? Nasıl bir tepki vermeliydim?

-İpek!

Birinin bana seslenmesi üzerine rahat bir nefes vermiştim. İlker ile bu konu üzerine konuşmak yerine bir başkası ile konuşabilirdim. Bana sesleneni gördüğümde gülümsedim.

Özgür koşarak yanımıza geliyordu ve onun arkasından yavaş adımlar ile İzel.

Özgür yanımızda durup " Siz ne iş kardeşlerim?" dedi.

İlker " Bir iş değil" dedi.

-Evet

İzel'de yanımıza geldiğinde ekip tamamlanmıştı.

İzel " İpek sen iyi misin?" dedi.

-İyiyim, niye sordun?

İzel " Ne bileyim kaçar gibi bir halin var" dedi.

-Yok ya sana öyle gelmiştir.

Özgür " Aman herkes iyiyse fazla eşelemeye gerek yok. Gidip çantalarımızı alalım ve şu illet yerden bir an önce gidelim" dedi.

-İki gün sonra yine gelicez ama sen bilirsin.

Özgür " Hatırlatma işte ya" dedi.

İzel" Gerçekler acıdır" dedi.

Özgür " Acıdan nefret ediyorum!" dedi.

Onun bu söylemi üzerine bir sessizlik oluşmuştu.

Özgür " Ne? Niye böyle bakıyorsunuz bana?" dedi.

İlker " Hiç" dedi.

Özgür " İyi" dedi.

İzel " Amma caz yaptınız be...yürüyün hadi" dedi.

***

Eve geldiğimde üzerimi çıkartmam için odama girdim. Dolabımdan üzerime rahat kıyafetler seçerken, bir yandan da İlker ile bundan sonra nasıl ilerleyeceğimizi düşünüyordum.

Yeni bir başlangıç mı yapacaktık? Yoksa kaldığımız yerden devam mı edecektik?

Üzerimi çıkartacakken bir şey fark ettim. Üzerimde hâla İlker'ın hırkası vardı. Ben bunu çıkartmayı unutmuş muydum?

Hırkayı annem görmeden dolabımın en ücra köşesine sakladım.

Annem eğer görürse hırkanın benim olmadığını anlardı. Üzerine birde soru yağmuruna tutardı ve ne yazık ki ben başımın ağrımasını istemiyordum.

Pazartesi okula giderken hırkayı götürürdüm.

Üzerimi değiştirip salona geçip oturdum. Kapını açılması ile koltukta biraz geriye kayıp, kimin geldiğini görmeye çalıştım.

Annemi görünce " Hoşgeldin anniş" dedim.

Annem " Hoşbulduk böceğim" dedi.

Ayağa kalkıp annemin elindeki poşetlerin bir kısmını aldım. Bir yandan da anneme söyleniyordum.

-Aşk olsun anne, insan kızını böceğim diye mi sever?

Annem " Bizde de böyle küçük hanım işine geliyorsa" dedi.

Annemin konuşmasına yüzümü buruşturup " Kimsin sen? Anneme ne yaptın? " dedim.

Annem dediklerime kahkaha attı.

-Hadi daha fazla oyalama beni İpek. Daha yemek yapıcam.

Diyip beni yanından kovdu.

***

Özgür " Bana ne!"

İzel " Ne demek banane? Çocuk musun sen Özgür, versene kalemimi!" diye bağırdı.

Özgür " Bana ne ya artık benim bu kalem" dedi.

-Niye kalemi vermiyor?

Yanımda duran İlker'e yaklaşıp sormuştum bu soruyu.

İlker " Kalemi çok beğenmiş" dedi.

-Hadi be? Ciddi misin?

İlker " Evet niye ki?"

-Aramızda kalsın ama Özgür kapmasaydı o kalemi ben kapacaktım.

İlker " Siz ne çeşit bir varlıksınız? Alt tarafı bir kalem!" dedi.

Bunu duyan Özgür " Hiç bir şeyi küçümseme demir adamım. Bir kere bu kalem ucu çok rahat bir şekilde içine alıyor, üzerine birde tuttuğun kısım yumuşak bir malzemeden yapılmış. Üç gün aralıksız yazı yazsan elin acımaz. Hem kapağının ardında diğer kalemlere nazaran daha fazla silgi var" dedi.

İzel " Ya versene kalemimi!" dedi.

Özgür elindeki kalemi havada sallayarak " Gördün mü demir adamım, bu kadar fazla iyi yanı olmasa fırtınam niye bu kalemin peşine düşsün?" dedi.

İzel sınıfın ortasında oldukça sesli bir şekilde bağırarak " Özgür derhal o kalemi bana veriyorsun. Uzatma!" dedi.

Özgür, İzel'in bu ani tepkisini beklemediği için kalemi İzel'in sırasının üzerine koydu.

Özgür " Sakin ol fırtınam, bıraktım tamam" dedi elleri havadayken.

İzel masanın üzerindeki kalemini kalemliğinin içine koyup sınıftan çıktı.

-Bu neydi şimdi?

İlker " Hiç bir fikrim yok" dedi.

Özgür " Ama hâla gözüm kalemde" diyip kahkaha attı.

-Ben bir gidip baksam iyi olacak.

İlker " Tamam sen git bir bak güzelim"

Bir kaç adım atmıştım ki arkama geri döndüm.

Ne demişti o? Hayır çünkü benim ne dediğini algılamam biraz uzun sürmüştü.

Özgür ağzı açık bir şekilde İlker'e bakıyordu. İlker ise ikimize boş boş bakıyordu. Acaba biz mi yanlış anlamıştık?

Özgür " Kardeşim biraz yavaşlasan mı, hızın 180" dedi.

İlker " Ben...onu sesli mi söyledim?" dedi.

Özgür " Evet"

-Şşşt bende burdayım koçlar, hani ben yokmuşum gibi konuşmasanız mı?

Özgür " İpek sende dünden razıymışsın sana güzelim denmesine" dedi.

-Ha ha ha çok komik Özgür. Ayrıca sende bana güzelim diyorsun ben yanlış anlamadım İlker'i. Belki bilerek, belki yanlışlıkla söyledi ama bence arkadaşlar arasında bunun lafı olmaz. Helede yakın arkadaşlar arasında.

Sınıftan çıkar çıkmaz elimin üstünü sıktım. Canım acıyınca " gerçekmiş" diye mırıldandım.

Söylediklerimin arkasındaydım sonuç olarak İlker ile arkadaştık ama şöyle bir şey varki sol yanım bunu yanlış anlamış ve alarma geçmiş olabilir.

Hiç bir yere bakmadan direkt spor salonuna yürüdüm. İçeri girdiğimde İzel'i filenin başında görmeyi beklemiştim ama türbinlere çıkmış oturuyordu.

İzel'in yanına geçip oturdum.

-Sen hayırdır?

İzel bana doğru dönüp "Asıl sen hayırdır?" dedi.

-Burada soruları ben sorarım.

İzel " Yok ya?"

-İzel o kalemi sana kim verdi?

İzel yutkunup " Bi çocuk"

-Hangi çocuk?

İzel " Adı Efe" dedi.

-Efe mi? Efe de kim be?

İzel " Bizim mahalleden bir çocuk ama sakın İlker ile Özgür'e söyleme" dedi.

-Niye söyleyeyim ki?

İzel " Olsun, sakın ağzından falan kaçırma" dedi.

-Ay bir şey söylemedin ki söyleyeyim.

İzel " İyi tamam söylüyorum, Efe benim sevgilim" dedi.

-Ne?

İzel " Ve Efe ile bizimkiler baya düşmanlar" dedi.

-Ne?

İzel " İşin kötü tarafı ise Efe'nin artık İlker ile Özgür'e sevgili olduğumuzu söylemek istemesi" dedi.

-Daha kötüsü var mı?

İzel " Var, o da bu durumu İlker ve Özgür öğrenirse Efe'yi dayak manyağı yaparlar" dedi.

Yok ya bizim başımız boktan çıkmasın, bir rahat nefes almayalım. Allah günah yazar sonra...

Bölüm : 28.02.2025 23:30 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...