
-Her şeyi anladım, ama aklıma takılan bir şey var?
İzel " Ne?"
-İlker ve Özgür bu Efe denilen çocuğu neden sevmiyor?
İzel " Şey, ııhhmm nasıl desem"
-Direkt söylesen?
İzel " Özgür'ün kardeşi İlke...of söyleyemicem ben galiba" dedi.
-Söyle!
İzel " Efe'nin abisi Çağatay İlke'yi sevdiğini söyledi zamanında. İlke'den bir yaş büyüktü Çağatay" dedi.
Kendimce Özgür'ün kardeşinin yaşını ve Çağatay denilen çocuğun yaşını hesaplamaya çalışıyordum.
İzel " Geçen sene oldu bu olay, Çağatay bizimle yaşıt 18 yaşında falan. İlke ise 17 falandı sanırım." dedi.
-Eee sonra ne oldu?
İzel" İlker İlke'yi kardeşi gibi sever, Özgür zaten İlke'ye çok düşkün." dedi.
-Kötü bir son mu?
İzel " Hayır, sadece Çağatay İlke'yi çok sevdiğini söylerken bir yandan da başka bir kız ile görüşüyormuş." dedi.
-Teoman kılıklı it!
İzel beni umursamayıp " Neyse işte İlke bunu bir şekilde öğrenmiş. Eee bizimkilerde İlke'yi üzgün görünce Çağatay'ı dövmeye gittiler." dedi.
-Bu sırada İlke ne yapıyordu?
İzel " Ne biliyim, yatağında uzanıp ağlıyordu her halde"dedi.
-Bir dakika bir dakika sen nerdeydin?
İzel " Nerede olucam Çağatay'ı dövüyordum" dedi.
-İzel her seferinde beni şaşırtmayı nasıl başarıyorsun?
İzel " Şaşırma o zaman" dedi.
-Tamam abla, bir dahakine öyle yaparım.
İzel" İyi" dedi kısa saçları ile oynarken.
-Bizimkiler Çağatay'a gıcık oldukları için kardeşi Efe'yi istemiyorlar mı?
İzel " Hem o yüzden hem de fazlasıyla Çağatay'a benzediği için" dedi..
Anlamadığımı fark edince " Efe Çağatay'ın aynı zamanda ikizi" dedi.
-Yok daha jüpiter be kardeşim. Bu ne yaman çelişki!
İzel " Kısacası ne yapacağımı bilmiyorum" dedi.
-Konuşma.
İzel " Efendim?"
-Konuşma! Yani bizimkilere söyleme, sen söylemedikten sonra nasıl öğrenebilirler ki?
İzel " O zaman Efe'yi ikna etmem gerekecek" dedi.
-Evet, ayrıca salak salak davranmayıda kes. Bir kalem için yapmadığın şey kalmadı.
İzel dilini çıkartıp " Çok konuşma kıvırcık!" dedi.
-Üff seninle daha fazla uğraşamayacağım, ben bizimkilerin yanına gidiyorum.
İzel " Hadi ya bende burda toplar ile birlikte oturmayı düşünüyordum" dedi.
İşte o anda kafamda çakan şimşekler ile yutkundum.
-Hırka!
İzel " Ne?" dedi.
Koşarak spor salonundan çıktım. İzel arkamdan koşarak geliyordu, bir yandan da " İpek nereye? Ne hırkası? İpek!"
İzel'in sınıfına hızlı bir dalış sergilemem ile sınıftakiler bana ilk defa telaşlı bir insan görmüş gibi baktılar.
İlker'in yanına gidip " İlker...hırka" dedim soluk soluğa.
İlker " İpek bir şey mi oldu? Ne hırkası?" dedi.
-Bilmiyorum, olmuşda olabilir olmamışta.
İlker " İpek ne oldu söylesene?" dedi.
-Senin hırkan bende kalmış. Bende annem görmeden kenara köşeye sakladım. Bugünde sana getirecektim ama masamın üzerinde unuttum.
İlker saçlarını karıştırıp " Bu muydu?" dedi sesini yükselterek.
-Evet buydu, annem kesin yanlış anlıyacak. Ne yapıcam ben?
İlker " Anlasın ne olur sanki?" dedi.
Ağzım açık İlker'i dinlerken İlker " Yani...yalan mı yok? Erkek reyonundan aldım dersin oldu bitti" dedi.
-İlker, hırkaya üzülmüyorum ki ya annem evirip çevirirken içindekini düşürürse?
İlker " Neyi düşürür?" dedi.
-İlker ablanın bilekliği hırkanın cebindeydi, yani ben onun bir yere düşmesini istemem.
İlker " İpek, sakin ol" dedi.
-Ben müdürden izin alıp eve gitsem? Sana hırkanı getirsem, evet evet en iyisi ben eve gidey-
İlker " İpek! Sakin ol!" diye bağırdı.
Bağırmasını beklemediğim için yerimden sıçramıştım.
İlker " Özür dilerim amacım seni korkutmak değildi. Bak ne yapalım biliyor musun okuldan sonra birlikte sizin eve gidelim, sende bana hırkayı ver olur mu? Hem içinde rahatlar." dedi.
Kafamı sallayarak " Olur" dedim.
Normalde bir hırka için bu kadar telaş yapmazdım ama içinde İlker için önemli bir şey vardı.
İlker'in bana bir şey demesinden, kırılmasından o kadar çok korkmuştum ki kollarımı İlker'in beline sardım.
-Kızıcaksın sandım.
İlker kollarını belime yerleştirip " Sana mı? Asla" dedi.
İzel " Lan bir sarılma için mi koşarak geldin sınıfa" diye bağırınca yerimden sıçrayıp, kollarımı İlker'den çektim.
Ne yapmıştım ben demin? İlker'e mi sarılmıştım? Kızım İpek sen kendini baya aştın.
-Hayır,yok öyle bir şey.
İzel " İyi ne halt yerseniz yiyin" dedi.
-Ee şey ben sınıfıma gideyim. Özgür ile öğle arasında kantine geçerken sizide alırız.
İzel kafasıyla beni onaylayıp, bir yandan da eli ile kapıyı gösteriyordu.
İlker " Tamam görüşürüz" dedi.
Sınıftan çıkıp, koridorun başındaki sınıfıma ilerledim.
***
Özgür " İpek, hadi!" dedi.
Telefonumu masamın üzerine dayayıp, bir yandan da Özgür'e dönüp " Tamam inicem şimdi aşağıya" dedim.
Saçlarımı tararken ekranda beliren ikinci yüz ile ne yapacağımı şaşırmıştım.
Normal davran İpek, normal davran.
İlker " Olum çek şu telefonu burnumun dibinden" dedi.
Özgür " İpek'e merhaba de İlker" diye bağırıyordu.
İlker telefonu yüzünden uzaklaştırıp ekrana baktı. Beni görünce şaşırmıştı, bende gülümseyip elimi salladım.
-Selam.
İlker " Selam"
Özgür " Tamam ver artık telefonumu, kankamla konuşucam" diyip İlker'in elinden telefonu çekti.
-Aşağıda mısın?
Özgür " Yoo"
-Nerdesin?
Özgür " Sizin sokağa doğru yürüyoruz" dedi.
-İzel gelmiyor mu?
Özgür " Evde partiliyecekti ama benim vazgeçilemez cazibeme daha fazla dayanamadı" dedi.
Arkadan gelen ses ise İzel'e aitti " Yemin ediyorum geri zekalı" diye söyleniyordu.
Özgür " Ayna ayna" dedi.
Yüzümü buruşturup " Bunu en son ilkokuldayken duymuştum" dedim.
İlker " Özgür'ün beyin yaşı ilkokulda kaldı" dedi.
-Neyse, ben çıkıyorum görüşürüz.
Özgür" Görüşürüz makarnam" diyip telefonu kapattı.
Dolabımın içinden siyah montumu alıp odamdan çıktım. Siyah botlarımı elime alıp " Anniş ben çıkıyorum, bizimkiler gelmiş" dedim.
-İpek bir dakika bekle!
-Tamam ama hızlı ol.
Annem salondan çıkıp yanıma geldi.
-Bu arkadaşların ile her hafta bir yere gidiyorsun, kafa dağıtıyorsunuz iyi hoşta bunları bir görseydim bende.
-Tanıştırırım bir ara anne.
-Arkadaşlarına söyle yarın gelsinler.
-Tamam, bir dakika ne yarın mı?
-Evet yarın
-Ama anne ya müsait değillerse?
-O zaman müsait olsunlar. Söyle gelsinler itiraz istemiyorum.
-Tamam söylerim, hadi ben çıktım.
-Dikkatli gidin.
***
-Şike oğlum!
-Ne şikesi lan!
-Banane şike!
-He Özgür şike, tamam sen haklısın.
Özgür " Görüyorsunuz yine ben haklı çıktım" dedi.
İlker " Caz yapma lan!" dedi.
-Sizin evinizde oynayacak bir bilgisayar oyununuz yok mu? Hayır yani teknoloji mağzasında oyun oynayan bir tek siz olabilirsiniz de...
İzel " Bu mallardan başka kimse gelmez buraya" dedi oturduğu yerden.
-Artık çıksak mı? Hem size söylemem gereken bir şey var.
Özgür " Korkmalımıyız?"
-Yani bilemiyorum.
Mağazadan çıkarken bir yandan da " Annem yarın sizi bekliyor, çok sevgili arkadaşlarım ile tanışmak istedi. Müsait olup olmadığınızı sormuyorum. Çünkü olmama gibi bir şansınız yok" dedim.
Sessizliğini ilk bozan tabiki de Özgür olmuştu.
Özgür " Vallahi ben gelirim" dedi.
İzel " Banada uyar" dedi.
Hepimizin bakışları İlker'e dönünce
" Gelirim...galiba" dedi.
Kaşlarımı çatmış ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
Özgür " Naz yapma lan!"
İlker " Ben sen miyim lan naz yapıcam?"dedi.
Özgür ellerini havaya kaldırıp " Ben bilmem" dedi.
İlker gözlerini devirip " Canımı sıkıyorsun Özgür" dedi.
Özgür yiyeceği dayağı anlayınca yanında duran İzel'i çekip " Gel fırtınam biz şuradan bir şeyler bakalım" diyip bir mağazaya doğru ilerlemeye başladı peşinde sürüklediği İzel'le.
Onlar yanımızdan ayrılınca çantamda duran hırkayı çıkarttım.
-Bu senin, başına bir şey gelmeden sana vermem iyi oldu.
İlker " En fazla yıkanırdı İpek, abartma" dedi.
-Olsun, içindekini düşürme!
İlker hırkanın cebine elini sokup içinden kırmızı ipi çıkarttı. Bir kaç saniye elindeki ipe baktıktan sonra pantolonun cebine koydu bilekliği.
Ortamın havasının dağılması için " Ee yarın geliyor musun?" dedim.
İlker gülüp " Geliyorum İpek böceği, geliyorum." dedi.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |