17. Bölüm

14. Bölüm

nazlı daloğlu
nazbeneasg

Aslanın yumruğu duvara indiğinde, güvenlik kamerasından gelen o görüntü hala gözlerinin önündeydi. Nehir... bir anda yok olmuştu "Nerde o" diye bağırdı mağazadaki güvenlik şefine. Cevap gelmedi. Herkes şaşkın, aslan ise paramparçaydı.

Arabaya bindi. Titreyen elleri direksiyona kenetlenmişti. Gözleri buğuluydu ama ağlamıyordu, ağlayamazdı. O, nehiri bulmalıydı

Eve gitti. duvarlar üzerine yıkılıyor gibiydi tam o sırada kapı çaldı.

Kaan içeri girdi, telaşlıydı." nehire ulaşamıyorum, neler oluyor"

Aslan bir anda döndü gözleri öfkeyle doluydu " kaçırıldı, alışverişteydik lavaboya gittim, döndüğümde yoktu."

Kaan şok içinde geri çekildi " Ne kim yapmış olabilir ki"

Aslan derin bir nefes aldı. " İşte onu düşünüyorum... Sedat değil Gökhan değil. Ama bir kişi var ki... partiden beri gözü nehirdeydi"

Kaan anlamıştı " berk mi"

" Asla ortada yok o günden beri nehire yakın davranıyordu. Beni dikkatle izliyordu. Ve bugün aniden kayboldu aynı nehir gibi"

Kaan hemen cebinden telefonunu çıkardı. Berke bir kaç kez üst üste arama yaptı. Cevap yok. Mesaj yok. Hiçbir iz yok.

Aslan yumruklarını sıktı. " Onu bulacağım. Ve karımı onun elinden geri alacağım "

nehirin ağzından

kendime geldiğimde karanlık bir yerdeydim zemin beton nemli ve soğuktu. başımı kaldırdığımda soğuk yıpranmış gri duvarlarla karşılaştım eski bir depoya benziyordu, ayaklarım bağlı, ellerim uyuşmuştu.

Tam o anda adım sesleri duydum, kapı açıldı. Gözlerime inanamadım.

"B-Berk" diye fısıldadım kalbim o kadar çok hızlı atamaya başladı ki karnımdaki bebeğimi hissettim.

Berk bana yaklaştı yüzü karanlıktı ama bakışlarında tanımadığım bir duygu vardı, soğuk, uzak ve yabancı.

" Sen... neden" diye fısıldadım. Berk cevap vermedi sadece uzun uzun baktı.

"Sen ona aşıksın, değil mi Aslana... O sana ait değil, hak ettiğin sevgiyi vermiyor sana nehir" dedi ama ben ona bakmadığım halde göz devirdim aslan mı beni sevmiyordu, o mu bana hak ettiğim sevgiyi göstermiyordu.

" Berk, ben-" derken yüzüme inen tokat ile sözümü yutmak zorunda kaldım, başım yana döndü. Kalbim sıkıştı, karnımda sancı hissettim karnımı tutmaya başladım. "Yapma lütfen..."

" Benden birini, çaldılar. Sıra sende."

Berkin ayak sesleri uzaklaşırken gözlerimi kapattım. karnımdaki sancı büyüyordu, düşük yapmaktan korkuyordum

Ellerim karnımı sardı " dayan kızım... ne olursa olsun, bize ulaşacak. Baban bizi bulacak..." devamı gelmedi derin bir uykuya kendimi teslim ettim.

1 hafta sonra

Depoya ilk geldiğimden beri günleri saymaya çalıştım, Ama zaman burada akmıyordu. Ne gündüz belli oluyordu, ne gece. Sadece o soğuk zeminde uyandığım her yeni sancıyla bir gün daha geçtiğini hissedebiliyordum.

Yemek neredeyse yoktu. Günde sadece bir dilim bayat ekmek ve bir kaç yudum su, oysaki bebeğimi karnımda sağlıklı tutabilmem için beslenmem gerekiyordu. İlk günler direndim. Ama üçüncü günün sonunda bileklerim incinmiş, gözlerim çukurlaşmıştı. Karnımdaki kızıma sarılarak fısıldıyordum.

" Dayan annecim, baban bizi bulacak... buradan çıkacağız."

Ama sancılarım geçmiyordu, Her gün... her gece... karnım kasılıyor, acı içini bıçak gibi kesiyordu.

aslanın ağzından

haritaya yayılmış kırmızı iğnelerle dolu duvara baktım. Kamera kayıtları, Berkin son kredi kartı harcamaları, boş bir benzinlikten alınmış görüntüler...

Telefonum elimden hiç düşmüyordu.

" Neredesin şerefsiz" dedim kendi kendime Kaan yanımdan bir an olsun ayrılmıyordu

Geceleri artık uyumuyordum. Gün boyunca dedektiflerle, eski bağlantılarla konuşuyordum. Geceleri nehirin fotoğrafına sarılıyordum.

2. Hafta sonra

Artık ayakta bile zor duruyordum, zayıflamıştım üstümdekiler hep bol geliyordu karnımdaki şişlik daha çok belli oluyordu.

Berk her gün depoya geliyor sessizce beni izliyordu bir sandalyede oturuyor bana bakıyordu uzun uzun.

Artık bakışlarından korkuyordum o eski arkadaş bakışı yoktu artık gözlerinde takıntı vardı, acı vardı, kırık gurur vardı.

"Beni sevseydin... hiçbiri olmazdı, bunu sen istedin" dedi bir gün berk, sesi titreyerek. Cevap vermedim, vermek istemedim.

o gece sancım öyle arttı ki karnıma dokunmaya cesaret edemedim. Düşük riski her geçen gün daha fazla büyüyordu, gözlerim kapanırken her gün söylediğim gibi yine aynı kelimeleri mırıldandım.

" sevgilim... neredesin bebeğimiz artık dayanmıyor" dedim ve yine her zaman olduğu gibi derin uykuya kendimi teslim ettim...

aslanın ağzından

Tam bir ay geçmişti... nehirsiz bir ay ölüm gibi geçmişti ya da geçmemişti geçmiyordu.

gözlerimin altı mor ellerim yara içindeydi. Aramadığım sokak, taramadığım kamera kalmamıştı. Ama bugün... bugün farklıydı.

Bir depo, şehir dışında, terk edilmiş, içeri giren tek bir araç... plaka sahte ama izleri eski. İçinde berk vardı.

o depoya doğru sürdüm arabayı, kalbim o kadar hızlı atıyordu ki hırsla kavradım direksiyonu aklımdan şuan sadece 2 kişi geçiyordu. nehirim ve minik kızım...

Nehirin ağzından

Artık ayağa kalkıp eski soğuk deponun camından dışarı bakacak gücüm yoktu bebeğimi hissedemiyordum bana tutunmayı bırakmıştı belki de, dayanmıyordu artık bana. aşırı derecede zayıflamıştım gözlerimi açacak halim yoktu.

kapı açıldı

Berk ağır adımlarla içeri girdi, elinde bir şişe su birde battaniye vardı.

" bugün seni dışarı çıkarmaya karar verdim..." dedi sesi garip bir şekilde yumuşaktı " ama önce... hatırlamamız gereken şeyler var"

Yavaşça yaklaştı. yüzüme dokunmak istedi, geri çekilmeye çalıştım ama kılımı kıpırdatacak halim yoktu. Eli önce yanaklarımdan boynuma... dokunuşu farklıydı soğuk ve yabancı.

"Senin bana ait olman gerekiyordu... Sen, ona değil... benim olmalıydın bebeğim" diye fısıldadı yanağıma doğru kapıdan yüksek sesle kırılma sesi geldi kapanan gözlerimi zorda olsa oraya çevirdim.

Aslan içeri girdiği gibi berki üstümden çekip aldı ve ona saldırmaya başladı. hak etmişti bunu...

"NEHİRE DOKUNAMAZSIN" diye kükredi yumruklar havada savruldu. berk yere düştü kalkmaya çalıştı ama aslan bir tekmeyle yere serdi.

gözleri bana döndüğünde bakışları titredi, hemen yanıma gelip kucağına aldı beni.

" Nehirim... ben geldim sevgilim bitti kurtuldunuz." dedi titreyen sesiyle, titrediğimi fark edince üstündeki ceketi zorla çıkardı ve üstüme örttü.

gözlerimi zorla açtım, dudaklarımı zorla hareket ettirdim. "B- Bebeğimiz aslan hissetmiyorum onu"

korkuyla yutkunduğunu gördüm " hayır. Kızımızda iyi. Hayır nehir gitme. Aç gözlerini güzelim, iyisiniz "

sabaha karşı gözlerimi araladığımda soğuk depoda olmayı planlarken hastanede odasında yatıyordum koluma damar yolu açılmıştı boşta olan elimi aslan tutmuştu.

Başını yatağa yaslamış elimi bırakmadan uyuyakalmıştı. yüzü yorgun ama huzurluydu günlerdir uyumadığı belliydi. gözümden bir yaş düşüp üstümdeki hastane önlüğünü ıslattı.

" aslan" diye fısıldadım sesim her zamankinden daha solgundu.

Aslan anında kafasını kaldırdı. göz göze geldik, " uyanmışsın meleğim" dedi sesi hırıltılı çıkmıştı " çok yorgun görünüyorsun yat istersen "

Bana inanamayarak baktı " saçmalama nehir sen bu haldeyken nasıl uyuyayım"

" Aslan göz altların mosmor dinlenmeye ihtiyacın var" dedim elimi yanağına koyarak " sen iyi ol ben uyurum" dedi yorgun haliyle gülümsedi.

" kızımız nasıl" dedim elimi tutup sıktı zayıfladığım için canım acımıştı güçsüzleşmiştim.

Aslan gülümsedi ama gözlerindeki endişe belli oluyordu " Doktorlar bebeğin yaşadıklarından dolayı biraz hassas olduğunu söyledi takipte olacaklar ama... şimdilik ikinizde güvendesiniz.

başımı çevirdim hem sesim hem dudaklarım titredi. " Ona iyi bir anne olabilecek miyim "

" sen şimdiden bile çok güzel bir annesin, bebeğimize sağlıkla baktın ve bana dünyaları verdin"

Ev sessizdi. yavaş adımlarla içeri girdiğimde açlıktan ve yorgunluktan gözlerim karardı, başım döndü yere yığılırken havalandığımı hissettim. Aslanın en son "nehirim bende kal" dediğini duydum ama cevap veremedim.

gözlerimi açtığımda başımda bir soğukluk hissettim. Elimi alnıma attığımda aslan elini elime koyup başımdaki buzu almamı engelledi, ona baktım

" sen... hiç gitmedin mi " dedim aslan dilini damağına vurarak gitmedim der gibi ses çıkardı.

Aslan eğildi, dudaklarıma bir öpücük kondurdu. " artık istesen de gidemem sizden" dedi ve eliyle karnımı okşadı bir kaç gün önce hissetmediğim bebeğim karnımda hareketliydi.

" Nehirim geçen yarım bıraktığımız bebek alışverişini tamamlayalım diyorum karnın burnunda yakında doğuma gireceksin" dediğinde ters ters ona baktım.

" Tövbe de aslan daha üç ayım var benim, hem karnımda o kadar büyümedi" dedim kıkırdadı bu dediğime canım kemik suyunda çorba istedi...

"Şey aslan" dedim sondaki n harfini uzatarak.

" Söyle bebeğim, bir şey mi aşerdin söyle gidip alayım." dedi tekte bilmişti aşerdiğimi, kafamı salladım.

" Ama bu gidip de alınabilecek bir şey değil." dedim çekiniyordum söylemeye kocamda olsa çekiniyordum.

" ne aşerdin sevgilim, benimi" dedi direk fesat oluyordu.

" ya hayır kemik suyunda çorba istiyorum hem çok zayıfladım. Bana da bebeğe de iyi gelir" dedim hemen yerinden fırlayarak kalktı ve aşağı koştu bu hareketine kahkahalarla güldüm...

çorbam geldiğinde bol ekmekle yemeye başladım fazlasıyla zayıflamıştım ve bu bebeğim için zararlıydı o yüzünden bol bol karbonhidrat tüketmeye çalışıyordum. Yemeğimi bitirip hazırlanmaya başladım.

Beraberce mağazalara girip çıktık kollarımız poşetlerle doldu aldıkça almak istedik ama en sonunda bir durdurak bulduk.

Battaniyeler, hastane çıkış seti, elbiseler, pratikler, ayakkabılar, bandana bile almıştık tabi bandana alma fikri aslandan çıkmıştı.

Odasının kapısına ismine özel alin yazılı kapı süsü yaptırmıştık, aslında isimli bir çok ley yaptırdık. İsimli yastık, isimli emzik, isimli çanta, ve en güzeli isimli yeni doğan seti.

" şimdi sıra geldi mobilyalara küçük eşyaları hallettik." dedim dedim ve başka bir mağazaya geldik beşik, alt açma masası, dolap, sallanan sandalye, avize ve halı herşey tamamdı bugün içinde gelir demişlerdi eve gittik aldıklarımızı odaya koyup rahatlamak için yatağa uzandım.

" odada olan bebek eşyalarını naptın, ben kendim dizayn edeyim diye attın hepsini" dedim ona dönerek oda gelip yanıma uzanmıştı.

" yardıma buhtaç bir abla vardı ona verdim" dedi ona dönüp dudağına kocaman bir öpücük bıraktım.

Eşyalar geldiğinde istediğimiz yerlere koydular oda harikaydı ben çok beğenmiştim gözlerim dolduğunda istemsizce ağlamaya başladım.

Aslan geldi yanıma bana sarıldı ve pespembe dizayn edilmiş odaya baktık birlikte ve karnımdaki kızımızla...

 

 

 

 

Bölüm : 06.05.2025 01:45 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...