1. Bölüm

1𐀔

kış_güneşii
nazbennnn

Yine bir nöbet,yine ben...Göz kapaklarım bağımsızlığını ilan etmiş durumda.Ama yıkılmayıp ayakta durmak zorundayım.Hastaya taktığım serumun bitmesini bekliyordum.Ben hayatımda hiçbirşeyi bu kadar beklememiştim.Değerim bilinmeliydi.

Başımı yasladığım elim masadan kayınca kafam ileri doğru düştü.Ani bir sıçrayışla kendime geldim.Hemşire olacağım diye ağladığım günlerin ebesini seveyim buradan.Biri bana hemşireliğin bu kadar zor olduğunu söyleseydi gider eve örgü örerdim.En azından yastıklı,konforlu bir alanda bayılırdım.

Ben Lavin.25 yaşında çıtır bir hemşireyim.Uyumak şu hayatta en sevdiğim şey.Mesleğim ve sevdiğim şeyler kesinlikle çok uyumludur.

Uyumamak için bütün irademi kullandığım dakikalarda tam kulağımın dibinden gelen sesle az kalsın paçalardan aşağı salıyordum."Lavin yine mi uyukluyorsun sen?"

"Meltem ruhumu teslim ediyordum az kalsın.Kusura bakma senin gibi asla uyumayan bir insan olmadığım için."

Meltem en yakın arkadaşlarımdan biriydi.Hatta en yakındı.Birlikte yaşıyorduk kurban olduğumla.Kendisi normalde çok minnoş bir insanken burada dönüşüm geçiriyordu.İş ciddiyeti böyle birşeydi demekki.

Bana ters bir bakış atarak konuştu."Nöbetinin bitmesine 5 dakika kaldı.Ama ben yüce gönüllü bir insan olduğum için seni tamamlarım git hadi."

Ama yerim seni limonlu kurabiyem benim.

Hızlıca yerimden kalkarak Meltemin yanına gittim ve yanağına bir öpücük kondurarak gülümsedim.Ama gülüp gülmediğimden çok emin değildim.Beyin nöronlarım tam anlamıyla çalışmıyordu."Bir tanesin seviyorum seni."

"Bende seni seviyorum Lavin.Bayılmadan git hadi."

Anında başımla onayladım ve koşar adımlarla acilden çıkıp soyunma odasına gittim.Acilen üstümdeki önlükten kurtulup medeniyete dönmem gerekiyordu.

Hızlıca üstümü değiştirip çıkış kapısına doğru ilerlemeye başladım.Zafer yakındı.Evimiz de hastaneye yakın olduğu için ayrı bir mutluydum şu anda.10 dakika yürüme mesafesi sonrasında evimdeydim.

Tam mutlu mesut kapıdan çıkacakken nerede duysam tanıyacağım o sesi duydum.Son yavşak bükücülerden Ateş'ti.Yakın arkadaşımdı.Her telden çalıyorduk arkadaş grubu olarak.

"Hayırdır kız ne bu acele?"bana doğru yürümeye başladı.Bitmiştim.Asla susmazdı.

"Düğüne gidiyorum.Horon tepmeye.Geliyorsan hemen söyle davulcuya haber vereyim."

"Bu saatte düğün oluyor muydu lan."dedi ciddi ciddi düşünerek.Buradan bile ne kadar salak olduğu belliydi."Ama güzel kızlar vardır kesin.Geliyorum.Ortama bir renk lazım."

Bu çocuğun kız sevgisi benim uyku sevgimle kapışırdı.

"Ateş lütfen kes sesini ve evine git canım benim hadi."dedim ona el sallayıp yürümeye başlayarak.

"Gitme hey!Daha düğüne gideceğiz."diye arkamdan bağırsa da asla umursamadım.Kendi kendine beyin fırtınası yaparak bu olayın gerçek olmadığını anlayabilirdi.

Eve girdiğim ilk an kapıyı hızla kapatarak ayakkabılarımı ve çantamı koridora savurdum.Koşarak odama geçtim ve asla üstümü değiştirme zahmetine girmeyerek kendimi yatağıma attım.Gerisi çok huzurlu bir uykuydu.

──★

"Lavin kime diyorum ben!Kalk artık akşam oldu."Meltemin sesiyle gözümü araladım.

Ne ara akşam oldu lan?

Gözüm yine kapandı.Yani akşamsa ne olmuştu.Bana neydi?Huzurla uyumaya devam edecektim ki bir anda yorganımın üstümden çekilmesiyle uyku benden kaçtı.

"Yine üstünü değiştirmeden mi uyudun sen?Kalk çabuk değiştir."diye homurdandı Meltem.Zannımca annem başka bir bedende beni bulmuştu.Meltem ve annem arasındaki benzerlik fazlasıyla korkunçtu.

Kafamı yastıktan kaldırmadan konuştum."Beni uykumdan uyandıracak mantıklı tek bir sebep söyle?Mesela meteor falan düşmüş olsun."

"Yok.Ateş aradı.Bize geliyorlarmış.'Okey dönelim bir Lavinciğimle'dedi."

Gözlerimi tavana dikerek sakinleşmeyi diledim.Bu muydu yani çok değerli uykumdan uyanma sebebim.

Istakayı ateşin götüne sokma fikri çık aklımdan.

"İyi gelsin.Geleceği varsa göreceği de var."dedim bir yandan yataktan kalkarken bir yandan da bilmiş bir tavırla.

"Sağolun bu değerli söz için Lavin Hazretleri.İşlerini hallet ve mutfağa gel.Açtır şimdi onlar yemek yapacağız."deyip odadan çıktı canım arkadaşım.

Ben de daha fazla oyalanmadan dolabımdan rastgele bir pijama takımı çıkartıp banyoya gittim.Üzerimi değiştirip elime yüzüme bir nebze şekil vermek amacıyla halı yıkar gibi yüzümü yıkadım.Aynaya bakınca şiş gözlerim bana ufak bir selam çaktı.Bu tip neydi?Ayıyla teke tek atmış gibi duruyordum.

Gelenlerin yakın arkadaşlarım olduğunu hatırlayınca içime su serpildi.Saçlarımı tepeden en ev topuzu haliyle toplayarak banyodan çıkıp Meltem'in yanına mutfağa geçtim.Hayatım boyunca asla yıldızlarımızın barışmadığı mekana ters bir bakış attım.Her şeye rağmen iyi yemek yapardım.Gerçekten.Bir ara arkadaşlarımı bile zehirlemiştim.10 parmağımda 0 marifet vardı.

Meltem çorba ve makarna yaparken ben de sadece salata yaparak ona destek oldum.Tam mutfaktaki işimizi kazasız belasız bitirmiş masayı kurarken kapı çaldı.Normalde asla yapmayacağım bir hareket yaparak Melteme "Ben bakarım."diyerek kapıya koştum.

"Hoşgeldiniz canlarım."kapıyı açıp birden bağırınca 3'ü de irkildi ama çabuk toparladılar.

"Ne oluyor lan?Meltem ne yedirdin bu kıza?"diyerek bu mükemmel karşılamama bok attı Ateş.

"İyi misin?"diyerek elini alnıma koyup ateşime baktı rüzgar.

Barlas ise çok başka bir alemdeydi."Pijama link gelir mi?Bayıldım."

Üstümdeki Hello Kittyli pijamama sevgi dolu bir bakış attım.Barlas ne anlardı modadan.

"Salak salak konuşmayın çarparım kapıyı suratınıza.İyilik de yaramıyor size."dedim ve -kesinlikle zorla olmayarak- kollarından kavrayarak 3' ünü de içeri çektim.

"Hayatımdaki en iyi karşılanmaydı.Mükemmel bir hizmet."Rüzgarın sırıtışıyla derin bir nefes aldım.Bu çocuk nasıl hem bu kadar yakışıklı hem de bu kadar sinir bozucu olabiliyordu.Bünyesine fazla gelmiyor muydu acaba?Siyah saçlı,beyaz tenli,fena uzun boylu ve kas yığını bir arkadaşımızdı.Kollarında yer yer dövmeleri de vardı.Dövmelerinin hepsi kendi çizimiydi.Arkadaşım diye demiyordum ama mükemmel resim çiziyordu.

"Sus rüzgar hizmetime laf ettirmem."

"Tamam reis sakin ol susuyorum."

Barlas ve Ateş mutfağa çoktan gittiği için bir biz burada kalmıştık.Rüzgar mutfağa geçince ben de peşinden ilerledim.Ama girdiğim gibi tansiyonum tavan yaptı.

"Lavin sen ellemedin değil mi yemeklere?Bak birşey yaptıysan söyle de yanlışlıkla yemeyelim."ateşin gülerek söylediği cümleye en ters bakışımı atarak baktım.

Rüzgar da başını onayla salladı.Barlasa baktığımda o da onaylarcasına bakıyordu.

"Bok yeyin.Birdaha size yemek falan yok."dedim sorusuna cevap vermeyip azarlama seansına geçerek.Bu kadar büyütülmemeliydi.Ne olmuştu yani zehirlediysem.Öldürmemiştim sonuçta.

"Sadece salata yaptı korkmayın?"diyerek ateşi bir güzel aydınlattı Meltem.Ama bunu yaparken aynı zamanda gülmesi derinden yaralamıştı.

Sende mi be meltem?Güvendiğim dağlara karlar yağdı.

Derinden efkarlı bakışlarımı tabaklara çorba koyan Meltem'e çevirdim.Bakışlarımız kesişince bana öpücük atarak önümdeki tabağa çorba koydu.

"Yine çok güzel olmuş eline sağlık Meltem."rüzgar gülerek Meltem'e bakınca canım arkadaşımın yanakları domates misali kızardı.Aşık bir salaktı.Hemde 1 yıldır deli divane bir şekilde.Ama söylemeye asla cesareti yoktu.Bu gidişle 60 yaşında anca söylerdi.Çok hayırlı bir arkadaş olduğum için bu işe bir ara el atacaktım.Sevenleri bir araya getirmek kutsal bir görevdi.Severdim böyle işleri.

Tam bende çorbamı içmek için kaşığımı tabağa daldırmıştım ki Ateşin salatayı sinüslerine çeke çeke kokladığını görünce durdum.

NASA mısın sen?Analiz mi yapıyorsun?Ne bu hareketler?

"Salatayı sen yapmıştın değil mi Lavin?"salata tabağının sağını solunu inceleyip bana imalı bir gülüş yolladı.

"Evet."dedim sakin kalmaya çalışarak.

"Zehirlenme oranım yüzde kaç ona göre yiyeceğim.Bize yaptığın o makarnadan sonra midemde hasar kaldı."

Birazdan sağ taraftan kafana tabağı yiyeceksin

"Ateş salatalık gibi doğrarım seni kes sesini yemeğini ye."

"Yapar bu arada."diyerek destek çıktı bana rüzgar.Var ol reis seviyorum seni.

"Tanıdığım en haşin kızsın."dedi Barlas başını iki yana sallayarak.Zaten iki tane kız tanıyordu.Biri bendim diğeri ise Meltem.Biraz haşin olabilirdim.Doğruydu.Ama biraz dı yani.

Garip bir şekilde daha fazla kaos çıkmadan yemeğimizi sakince yedik.Benim fikrimce ateş tehdidimden korkmuştu.Korkmalıydı da.Bizim evde huzur vardı.

30 dakika sonra...

"Sen taş mı çalıyorsun lan ibne?"diyen ateşle bakışlarım ona döndü yanındaki rüzgara eğilmiş taşlarına bakıyordu.

Okey oynuyorduk.Kaliteli bir aktiviteydi.9 tur dönmüştük ve Barlas hepimizden öndeydi.5 kere kazanmıştı.Ben 2,Rüzgarda 2 kere kazanmıştı.Ateş ise daha hiç kazanamamıştı.O yüzden Rüzgar'a bulaşıyordu.

Bizim evde huzur var demek büyük bir hataydı.

"Ben sen miyim de taş çalayım."diye bir cevap geldi rüzgardan.Haklıydı ateş her oyunda taş yürütürdü illaki ve buna rağmen kazanamazdı.

"Ben ne zaman taş çaldım atma şimdi götünden."deyip arkasına yaslandı ateş ama birden t-shirtünün içinden aşağı doğru bir taş düştü.Yine çalmıştı.

"Bari iyi çal şu taşları.Ben bu kadar salak bir hırsız görmedim."dedi Barlas eğilip yerdeki taşı alırken.Taşı alıp ateşe doğru fırlattı."Buyur eksik parçanı tamamla."

"Yalancının mumu yatsıya kadar yanar Ateş kardeşim."rüzgar kahkaha atarak ateşin yanağından makas aldı.

Bence Ateş tebrik edilmesi gereken bir insandı.Okeyde taş çalıp da her seferinde sonuncu olmak büyük bir başarıydı.

"Bırak çabuk taşı yerine."dedim koluna yandan bir şamar çakarak.Burdan taş çala çala hırsız olma yolunda gidiyordu.

Ateş elindeki taşa efkarlı bir bakış atarak yerine bıraktı."Bir kere de görmezden gelin be şerefsiz insanlar.Siz taş çalınca sessiz kalınıyor."

"Biz zeki çalıyoruz ateş.Sen çalarken resmen gözümüze sokuyorsun.Daha plan ve programlı çal birdahakine."dedi rüzgar gülerek.

Bizim burada derin bir kaos varken Meltem oturduğu koltuktan bizi gülerek izliyordu.Daha doğrusu Rüzgar'ı.Onu izlemek için çoğu zaman oynamazdı.Herkes ekmeğindeydi.

"Ciddiyeti bozmayın son el.Devam edelim ve sonra uyuyalım lütfen."dedim esneyerek.Yine uykum gelmişti.Barlas da benimle aynı fikirde olacak ki oda esneyerek konuştu."Herkes tamamsa şu eli de bitirip bir an önce eve gidelim."Hemşire olmak zordu.Hepimiz tavuk gibi erkenden uyuyorduk.

Taşları karıştırıp son eli de hızlı bir şekilde oynadık ve yine Barlas kazandı.İşin tuhaf yanı bu çocuk bizimle tanışmadan önce okey oynamayı gram bilmiyordu.Birden okey profesörü olmuştu.Benim fikrimce boş zamanlarında dayılarla kahvede okey dönüyordu.Ona bu fikrimi sunduğumda 'yok öyle birşey' demişti ama bence vardı.Hislerim asla yanılmazdı.

Barlas,Ateş ve Rüzgar üçlüsü evlerine gitmek için ayağa kalktılar.Biz de Meltemle yavaş yavaş onları geçirmek için ayağa kalktık.Kapının önüne geldiğimizde ayakkabılarını giyen 3'lüye bir bakış attım.

"Barlas burada uyusam beni kaslı kollarınla taşır mısın hayatım?"dedi ateş barlasın yanına ilerleyerek.Gariban barlasım ateşten çok çekiyordu.Hatta bazen gay bile sanılıyorlardı.

Barlas cevap vermedi ama ateşin ense köküne şiddetle çaktığı şamar gayet yeterli bir cevaptı.

"Yavaş amına koyayım ensem içine göçtü."ateş ensesini tutarak gariban köpek misali bakışlarla bize baktı.Salaktı falan ama üzülüyordum böyle bakınca.

"Bakma öyle birşeyin yok.Alışkınsın."dedim gülmemek için direnerek.

"Sizde hep bana karşı şiddete göz yumun zaten."bize sırtını dönerek kendince trip attı.

"Yarın hastanede görüşürüz.İyi geceler."dedi rüzgar cebinden arabasının anahtarını çıkartmaya çalışırken.Aklıma gelen fikirle sinsice gülümsedim hem benim hem Meltem'in gözü şenlenecekti şuan.

"Durun.Bicepslerinize bakayım gelişmiş mi?"

3'ü de aynı anda gülümsedi ve saniyeler sonra kafam kadar bicepsler karşımdaydı.Kaslı arkadaşlarımın olmasının en iyi yanı buydu.Mükemmel bir görüntüydü.Yanımdaki Meltem'e baktığımda utangaç bir tavırla Rüzgara baktığını gördüm.Çaktırmadan bakışlarımı rüzgara çevirdiğimde o da melteme bakıyordu.İşim sandığımdan daha kolay olacaktı.

"Yeter bu kadar biceps şovu hadi iyi geceler."dedim ve konuşmalarına fırsat vermeden pat diye kapıyı suratlarına kapattım.

"Ne yaptın Lavin ya?"diye sızlandı yanımdaki Meltem.

"Ne yapmışım kapıyı kapattım.Yarın bakışmaya devam edersiniz."odama doğru yürümeye başlamıştım bir yandan da.

"Ederiz değil mi?"çok sevimli bir kızdı gerçekten.Yanaklarını ısırasım geliyordu.

Tam odama girecekken ona dönüp gülümsedim."Edersiniz tabi.Hadi iyi geceler uyuyorum ben ve lütfen önemli bir olay olmadıkça kaldırma beni."

Kahkaha atarak kendi odasına geçti."Sanada iyi geceler ve kaldırmayacağımın garantisini veremem."

Gülerek başımı iki yana salladım.Yatağım çok çekici görünüyordu gözüme şu an.Hızlı adımlarla yatağıma ilerledim ve yorganıma sarılarak kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım.

──★

"Sıvıyağ ve yoğurt ekleyerek çırpmaya devam edelim."diyen telefonumdaki kadına şok dolu bir bakış attım.Yoğurt ne alakaydı?Ben kakaolu kek yapmak istiyordum yoğurtlu değil.Bence yanlış biliyordu bu kadın.Annemi aramak farz olmuştu.Elimdeki çırpma telini bir kenara koyarak tezgahın üzerindeki telefonumu elime aldım.Annemi arayarak açmasını sabırla bekledim.Açtığı ilk an konuşmama dahi fırsat vermeden "Yine ne soracaksın Lavin?"diye sordu.

Canım anam nasıl da bilir beni.

"Ya anne ben şimdi kek yapıyorum da yoğurt koyun diyor kadın.Ne alaka?"

"Sen ve kek yapmak?Hayırdır?Sen benim kızım değilsin.Nerede benim kızım?"

Kendime yapmıyordum aslında hayırsız sevgilim Batuya yapıyordum.6 aydır sevgiliydik ama hayatımda daha boş bir insan görmemiştim.Her anlamda.Kafasına vursak ben boşum diye ses gelirdi.Sevgili değil iki yabancı gibiydik.Varlığı ve yokluğu birdi.

Geçen ay Meltemle bizi yemeğe götürmüştü.Yan masadan bir adam gelip numaramı istemişti ve götsüz batu 'al kardeşim al' demişti.Bu nasıl bir rahatlıktı?Yanından alıp götürseler mal gibi bakardı arkamdan.Sandalyeyi kafasında kırmamak için yoğun bir çaba sarf etmiştim.Hıyar olsa cacığa doğranmazdı.Bugün kek götürme bahanesiyle ayrılmak istediğimi söyleyecektim.Hayat geçmezdi bu salakla.

Yakışıklı diye kanıp sevgili olmuştum ama kendisi bende mükemmel bir ufuk açmıştı.İsterse Kıvanç Tatlıtuğ olsun zeka olmadıktan sonra boştu.Bana bu değerli bilgiyi öğrettiği için teşekkür ediyordum.

Düşüncelerimden çıkarak anneme döndüm."Anne ya!Ben hamarat bir kızım bir kere."bu dediğime ben bile inanmamıştım.Annem de kahkaha atarak cevabını belli etti."Yoğurt konuluyor mu cidden?"

"Kızım salak mısın sen konuyor tabi."diyerek bir güzel azarlamasını da işin içine kattı canım annem."Kapatıyorum ben dizim başlıyor ararım seni sonra hadi öpüyorum çok."

Güldüm ve "ben de."diyerek telefonu kapattım.Annem ve Hindistan dizileri mükemmel bir aileydi.Hiç kaçırmaz hepsini tek tek izlerdi.Kınamamak lazımdı.Ben de bazen uyumadan önce kaslı erkeklerin videolarını izliyordum.

Sonraki dakikalar çok kötüydü kek yaptığımdan emin dahi değildim ama zaten Batu iyi birşeyi hak etmiyordu.Keki fırına atarak hazırlanmak için odama geçtim.Bugün akşama doğru gidecektim işe.

"Bu ne sıcak Allah'ım hepimiz cehenneme mi gideceğiz onun sinyalini mi çakıyorsun bize."Hava sıcaktı.Ama İzmir daha da sıcaktı.Doğma büyüme İzmirliydim.Annem ve babam da İzmir'de yaşıyordu ama evimiz çalıştığım hastaneye yakın olmadığı için buraya taşınmıştım.

Camı, balkonu, perdeyi ne bulduysam açtım ve dolabımın karşısına geçip bir göz gezdirdim.Ne giyecektim?O kadar kararsız bir insandım ki bu konu için bile annemi arıyordum.

"İnsan sevgilisiyle ayrılmaya giderken ne giyer ki?"dedim sesli bir şekilde düşünerek.Sanırım şort ve t-shirt giyecektim.Gayet romantik bir kombindi.Dolabımdan mavi bir kot şort ve beyaz düz bir t-shirt çıkartıp pijamalarımdan kurtularak üstüme giydim.

Makyaj masamın önüne oturup saçlarıma en efkarlı bakışlarımla baktım.Kabarmıştı.Sarıydı ama aslan yelesi gibiydi.Ne anlamı kalmıştı sarı olmasının?

Bir zamanlar güneşi andıran saçlar şuan kuş yuvası gibiydi.Ben de bu imajı bozmayarak saçlarıma dokunmadım.Yüzüme ise bolca güneş kremi uyguladım.Anında yanma olasılığım yüksekti.Kirpiklerime de maskara sürerek işlerimi tamamladım.Burnuma derinden bir yerden yanık kokusu gelince panikle ayağa kalktım ama ayağımı masanın köşesine çarptım.Birkaç tur yerimde zıplayarak acının geçmesini bekledim.Geçtiği an koşarak mutfağa girdim ve fırındaki yanık kekle gergin bir bakışma yaşandı.

Nasıl yandı lan bu 2 dakikada?

Bu olaya sonra şaşıracaktım.Yanmış keki fırından çıkartıp saklama kabına koydum.Yanmış kek de bir kekti sonuçta.

Kabı bir poşete koyarak telefonumu elime aldım ve koridordaki dün savurduğum yerde duran çantama ve ayakkabılarıma doğru ilerledim.Hızla ayakkabılarımı giyip çantamı da koluma taktım ve batunun evine doğru yola çıktım.

30 dakikalık bir minibüs yolculuğu sonrasında zor da olsa apartmanı'nın önündeydim.Arabam olsa daha iyi şartlarda gelirdim ama işte fakir bir hemşireydim.

6.katta oturduğunu hatırlayınca içeri girip asansöre bindim.Daha merdiven çıkacak kadar delirmemiştim.Kapısının önüne geldiğimde derin bir nefes aldım.Ne diyecektim.Issız Adam'daki Alper bu konuda en büyük ustaydı o taktiği uygulayabilirdim.

Zile bastım ve gergince beklemeye başladım.Birkaç saniye sonra yarı çıplak bir Batu karşımda dikiliyordu.

Bu niye böyle geziyor lan?Yunan tanrılarına mı özendi acaba?

"Lavin, ne işin var senin burada?"dedi gergince arkasına bakarak.

Çok hayırlı bir iş için geldim.

"Sana kek yapmıştım da onu getirdim."elimdeki poşeti havaya doğru kaldırdım.

Tam cevap verecekken batunun arkasından -evet tam olarak evin içindeki arkasından- bir kadın sesi yükseldi."Kim gelmiş hayatım?"

Dondum kaldım.Bir aldatılmadığım kalmıştı bu hayatta o da olmuştu.

"Kim o kadın Batu?"dedim sesimi sabit tutmaya çalışarak ama zordu.Aldatılmıştım ya ben.

"Düşündüğün gibi değil Lavin?"diye boş bir savunma yaptı.

"Tabi canım kesin değildir.Ne yapıyorsunuz içeride?Tavla mı oynuyorsunuz."

"Halamın kızı o.Rizeden beni ziyarete gelmiş."

At yalanı siksinler inananı.

Gülerek baktım sadece.Çünkü batu'nun halası yoktu."Batu senin halan yok."

"Vardır ya nasıl yok?"daha halası var mı yok mu onu bile bilmiyordu.Daha fazla tahammül edemeyeceğimi anlayınca yerde gördüğüm terliği kaptığım gibi batu'nun koluna sağlam bir darbe indirdim."Allah belanı versin senin.Nasıl aldatırsın beni köpeksi domuz"

Dışımdan sinirli olsam da içimden gayet relaxtım.İlk defa bir işe yarayıp beni ayrılık konuşması yapmaktan kurtarmıştı.

"Lavin ben seni aldatır mıyım saçmalama."çabası takdire şayandı ama boşunaydı.Elimdeki terliği kafasına atarak ona sırtımı döndüm.Tam gidecekken kolumdan kavrayarak beni durdurdu.

"Bir kerelik bir hataydı lavin affet."

Ya sabır.YA SABIR.

Konuşma gereği bile duymadan poşetin içindeki yanmış keki kabından çıkarttığım gibi batunun yüzüne yapıştırdım."Bir daha sakın beni arama Batu.Bitti."dedim ve kendimce havalı bir şekilde terk ettim orayı.

Apartmandan çıkınca derin bir nefes aldım.Bir dertten daha kurtulmuştum.Kulağıma kulaklığımı takarak ama aldatıldığım için efkarlı şarkılar dinleyerek evimin yolunu tuttum.

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 28.07.2025 21:09 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
kış_güneşii / Aşk Kazası / 1𐀔
kış_güneşii
Aşk Kazası

9 Okunma

2 Oy

0 Takip
1
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...