
Üzerimdeki elbiseye 50. kez göz attığımda oflayarak anneme baktım.
"Anne bunu giymek zorunda mıyım?"
Annem bana güldüğünde eğilerek yakamı düzeltti.
"Değilsin tabi ki bebeğim sadece Aral abin çok ısrar etti giymen için."
Kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken başımı yan yatırdım.
"Nereye gideceğiz ki?"
Dün eve geldiğimiz gibi uyumuştum.Sabah ise Adar abi sayesinde uyanmış,kahvaltı yapmıştım.Şimdi ise annemin zoru ile hazırlanıyordum.Neye hazırlandığımı soracak olursanız.Ben de bilmiyordum.Yani benim haricimde herkes biliyordu.
"Sürpriz bir tanem."
"Sürprizleri sevmiyorum."
Huysuz bir şekilde yerimden kıpırdandım.Süprizlerden hoşlanmazdım bu yüzden meraktan çok korku vardı içimde.
"Adar gibisin,o da sevmez."
Aynada tekrar kendime baktığımda üzerimdeki elbise,saçlarım ve vücudum gözüme o kadar kötü gelmişti ki yutkundum.Bedenim aynı iskelet gibi duruyordu,bu yüzden sevmiyordum insan içine çıkmayı.
"Çok çirkinim."
Annemin yakamı düzelten iki eli duraksadı.Yüzündeki gülümseme donuklaşırken dediğim şey hoşuna gitmişe benzemiyordu.
"O ne demek öyle Cennet?Sen çok güzelsin..."Yüzümü avuçladığında parmaklarını hareket ettirerek yanağımı okşadı"...Sen bu dünyadaki en güzel kızsın.Sen benim güzel kızımsın.Bir daha böyle bir şey duymak istemiyorum tamam mı?"
İskelete benzer vücudumu mu güzel buluyordu?
"Ama an-"
"Sen hiç prenseslerin çirkin olduğunu gördün mü?"
Başımı iki yana salladım.
"Sen de bir prensessin,benim prensesimsin."
Gülümsedim,güzel olmasam bile annenim prensesi olmak yeterdi bana.
"hadi daha fazla geç kalmayalım."
Annem ne kadar gülümsemeye çalışsada gözleri dolu doluydu ve bu beni iyice tedirgin etmişti.
"Bizi Duman dayın götürecek."
Başımı salladım.Merdivenlerden birer birer indiğimizde bahçe camının önünde telefonla konuşan Duman dayım dikkatimi çekmişti.Seslerden ötürü bakışları bizi bulduğunda telefonu kapatmış,bedenini bize çevirmişti .Gözleri annemden bana kaydığında gülümseyerek yanıma geldi.Dizlerinin üstüne çöktüğünde yanağımı okşadı.
"Çok güzel olmuşsun Cennet aynı bir melek gibisin."
Yanaklarım kızardığını hissederken bakışlarımı kaçırdım.
"Teşekkür ederim dayı."
Zira üzerimdeki yeşil elbise ile ne kadar güzel olabilirdim ki?Sıradan bir bendim işte.
Sırtımdan destek vererek dışarı çıktığımızda annem ve ben arkaya oturmuş Duman dayım ise sürücü koltuğuna oturmuştu.Normalde gideceğim yerlere şoför bizi bırakırdı şimdi şoför koltuğuna dayımın oturması garibime gitmişti.
Başımı cama yasladığımda içimden kötü bir şey olmaması için dua ediyordum...
•••
Şık bir restoranın önünde durduğumuzda başımı yasladığım camdan kaldırdım.Duman dayım arabadan inerek kapımı açtığında eliyle dışarıyı gösterdi.
"Buyrun efendim."
Bu haline gülümsediğimde arabadan indim.Annemde arkamdan indiğinde Duman dayım elimi tutmuş ve restorana ilerlemişti.Robot gibi onu takip ederken bu restorana önceden onunla tanışmak için geldiğimi hatırladım.
Kapıyı açarak beni sırtımdan ittiğinde eş zamanlı patlama sesi duymuştum.
"İyi ki doğdun Cennet!"
Ne?Ciddi olamazsın!
Tanıdığım,tanımadığım birçok insan benim doğun günümü kutlamış olamazdı değil mi?
Şaka olmalıydı.Neredeydi kameralar?El sallayacaktım sadece.
Kamera yok Cennet , gerçek bunlar.
Dolu dolu baktığım yüzlere minnettardım.Yaşadığım bunca sene sonra ilk defa doğun günümü kutlayan birileri vardı.
Elimle ağzımı kapatarak bana doğru gelen Adar abiye birkaç adım attım.Ancak heyecandan mı bilmiyorum ama dizlerim titriyordu ve bu adım atmamı zorlaştırıyordu.
"İyi ki doğdun bebeğim."
Beni kolları arasına aldığında vakit kaybetmeden ben de sardım kollarımı ona.
"Teşekkür ederim,çok teşekkür ederim."
Bir şey söylemedi.Daha çok saçlarım arasında derince soluklandı.Çok geçmeden bedenimi çevreyen bir başka kollar ile kollarımı sıkılaştırdım.
Benim bir ailem vardı değil mi?
Kocaman,dışı sağlam içi sıcacık olan kocaman bir ailem...
"Sarılma vastı bittiyse şimdi sıra pastada..."
Adar abi beni yönlendirerek özenle hazırlanmış olan masanın yanına götürdüğünde baş köşeye geçti.
"Dilek tutmayı unutma."
Etrafımdaki insanlarda kısa bir göz gezdirdiğimde derin bir nefes aldım.Gözlerime kapattığımda dileğim tek bir şey vardı.
Bu mutlu anların sonsuza dek sürmesiydi.
•••
Önümdeki pastadan bir çatal daha aldığımda ağzımda dağılan nefis tat ile gözlerimi kapattım.
Bu pasta enfes lezzetliydi..
Hediyelerden çok pasta hoşuma gitmişti.Şu an üçüncü dilimimi yiyordum.Adar abi ne kadar bu durumdan hoşnut olmasada ses etmiyordu.
Hediyeler demişken...Güzel şeyler almıştım.Dayılarımın üçüde ortak bir hediye almıştı.
Boyumdan büyük bir ayım vardı artık!
O kadar büyüktü ki bir an tuttuğumda düşecek gibi olmuştum.Hatta Adar abi ve İlyas dayı taşırken zorlanmıştı.
Arel abim ise küre hediye etmişti.
Aral abinin hediye ise bir başkaydı.Cam bir fanusun içinde ışıklı bir çiçek vardı.Etrafını ise ansızın çekildiğimiz fotoğraflarla süslemişti.
Annem ise papatya desenli zarif bir elbise hediye etmişti.Adar abiye gelecek olursak o hediyesini akşam vereceğini söylemişti.
"Cennet?!"
Yanımda gelen tanıdık ses ile başımı o yöne çevirdiğimde Yiğit'i görmem ile gözlerim irice açılmıştı.
"Yiğit?"
Sandalyeden indiğimde karşısında durdum.
"Sakın bana Cennet Aksoy olduğunu söyleme."
Göz kırptım.
"Ta kendisiyim."
"Adar abinin kardeşi olduğu bilmiyordum."
Omuz silktim.Dün onunla sohbeti oldukça uzatmış,birbirimizi yakından tanımıştık.
"Sen niye burdasın?"
Elini ensesine atarak ovaladı.
"Adar abinin yanındaki adam varya hah o işte benim abim."
Gösterdiği yere baktığımda Adar abinin kendi yaşlarda bir adamla konuştuğunu görmüştüm.
"Abilerimiz ortak."
Kaşlarımı havaya kaldırdığımda anladım anlamında başımı salladım.
"Bu senin için."
Uzattığı pakete kaşlarımı çattığımda konuştum.
"Ama se-"
"Abim almış,benim vermem gerekiyormuş."
Gülümseyerek elindeki kutuyu aldım.Düşünmesi yeterdi.O merakla bana bakarken vakit kaybetmeden kutuyu açtım.
Ağzım" 0"şeklini alırken yutkunmadan edemedim.
"Beğendin mi?"
Zar zor başımı salladığım küpelerin zarifliği karşısında erimiştim.
"Çok teşekkür ederim."
Gülümsedi.Maviye kayan gözleri parlarken muzip bir ifade ile konuştu.
"Beğendiysen ne mutlu bana."
(Yazarın dilinden)
Adar yanındaki Kerim denen adamla derin bir sohbete dalmışken gözleri masada oturan kız kardeşine kaymıştı.
"İyi anlaştılar gibi ne dersin?"
Kerim denen adama ters bir bakış attığında yine kıskançlığı tutmuştu.Biliyordu,bu kıskançlığı boşaydı ama tek kız kardeşi oydu.
"Kıskandım deme Adar çocuk onlar."
Bir cevap beklercesine Adar'a baktığında sessiz kalışına inanmaz gözlerle baktı Kerim.
"Yuh Adar."
Umursamama çalışarak önüne döndüğünde Kerim'in gülerek ona bakmasına kaşlarını çatmıştı.
"Büyümüşte kardeşini kıskanırmış."
Kerim,Adar'ın en yakın dostuydu.Canından öteydi aslında.Gözü kapalı güvenebileceği insanlar arasındaydı.
"Kerim"diyerekten uyarıcı bir tonla konuştu Adar.Çocuk gibi adamın diline düşmüştü.
"Seni değiştirmiş."
Adar kaşlarını ortasında çizik olacak derece çattığında anlamadığını belli eden bir şekilde arkadaşına baktı.
"Ne demeye çalışıyorsun?"
Kerim omuz silkti.
"Eskiden yüzünde bir mimik oynamazdı Adar.Şimdi ise hep bir gülümseme var."
Sinirle gülerek başını iki yana salladı.
"Sana öyle ge-"
"Emin ol bir tek ben böyle düşünmüyorumdur.
Gülümsüyorsun Adar.Her zaman etrafına ateş püsküren Adar Aksoy yok karşımda aksine herkese gülen gözlerle bakan bir Adar Aksoy var karşımda."
Kerim,Adar'ı gençlik yıllarından tanırdı.Bilirdi nasıl biri olduğunu.Eski Adar yoktu,Cennet ruhsuz Adar'ı öldürmüş yerine capcanlı bir Adar getirmişti.
Yarım ağız gülümsedi Adar.
Kerim haklıydı.Adar bunları hemen kabul etmişti.Çünkü küçük bir kızın onu değiştirebileceğine inanıyordu.
(Cennet Aksoy)
Gözlerimi ovuştura ovuştura yorganımı kaldırdım.Geç saatlerde eve gelmiştik.Vakit kaybetmeden duşa girmiş şimdi ise yatmak için hazırlanıyordum.Çok uykum vardı.
Yatağa girerek ışığı kapatmaya hazırlanmıştım ki kapım tıktıklanmıştı.
"Gel,"dedim uyku mağduru sesimle.
Bakış açıma giren Adar abi ile gülümsediğimde yatakta bağdaş kurdum.
"Uyandırdım mı seni?Özür dilerim meleğim."
"Hayır abi şimdi yatacaktım tam zamanında geldin."
Gülümseyerek yatağın kenarına oturduğunda elinde siyah bir kutu vardı.
"Bu ne?"
Konuşmadan kutuyu kucağıma koydu.Aç dercesine suratıma baktı.Kadife ipi çekerek kutuyu merakla açtım.İçinde 2 tane daha kutu vardı.İyice meraklanırken başımı kaldırıp Adar abiye baktım o da bana bakıyordu.
Kutulardan küçük olanı ilk olarak açtığımda gördüğüm şeyle nutkum tutulmuş olabilirdi.
Bu...bu çok güzeldi.Fazlasıyla zarif bir kolyeydi.Gözlerimdeki parıltılar ile Adar abiye tekrar baktığımda hızla yanağından öperek geri çekildim.
"Takar mısın?"
Uykumda kaçmıştı zaten.
Başını salladığında arkamı döndüm.Çok geçmeden boynuma değen ağırlık ile parmaklarımı kolyede gezdirdim.
"Teşekkür eder-"
"Teşekkür yok."
İtiraz istemeyen sesine karşıt başımı salladım.Diğer kutuyu elime aldığımda diğerine nazaran ağır gelmişti.Kapağı kaldırdığım gördüğün şey ile anında geri kapattım.
"Ben bunu kabul etmem abi."
Tamam,kolye gayet normal bir hediye iken bu oldukça anormal bir şeydi!
Kaşlarını çattı.
"Ne demek kabul edemezsin?"
Benim üzümlü kekim.Beğenmedim sandı sanırsam.
"Abi sen kafayı mı yedin?!Çok pahalı bir şey bu!"
Derin bir nefes aldı.Bu tepkimi beklemiyor gibiydi.
"Cennet.."dedi gayet sakin bir tonda"...bu seni ilgilendirmez abim."
Allahım!Adam bir telefona kaç para yatırmış gayet sakin.Ben mi abartıyordum?
Bakışlarımı ondan çekerek tekrar kutuyu açtım.Evet,yanlış görmemiştim.
O çok pahalı olan telefonlardan biriydi bu.Telefonu elime alarak incelediğimde bunu sırf Adar abi için yapmıştım.Çünkü dikkatli bir şekilde yüzümü inceliyordu.
Ben hiç telefon kullanmamıştım.Reklamlarda görmüştüm bir de tabi abilerimin telefonuna bakmıştık.
"Ben hiç telefon kullanmadım."
Çenemden tutarak kendine çevirdiğinde anlımdan öptü.
"Öğretirim bebeğim."
Gülümsedim.Oturduğum yerden kalkarak kollarımı iri bedenine doladım tabi yettiği kadarıyla.
"Seni seviyorum abi."
O da çok geçmeden sarıverdi bedenime kollarını.
"Bende Cennet'im bende.İyi ki benim kardeşim olmuşsun.Ayrı geçirdiğimiz senelerin acısını yüzündeki gülümseme silsin."
Derince soluklandı.
"İyi ki doğdun kızım."
•••
Sizce?
Diğer bölümde görüşürüz.✨🦋
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |