
"Kırmızı balık gölde kıvrıla kıvrıla yüzüyor."
Ne?
"Balıkçı Hasan geliyor,oltasını atıyor."
Bu şarkı neyin nesiydi böyle?Uyuyoruz değil mi burda!
Uyku mağduru gözlerim ile yastıktan başımı kaldırdım.Sanki ses yeterince yüksek değilmiş gibi yükseldikçe yükseliyordu.Kollarımı iki yana açarak esnediğimde ayaklarımı soğuk parke ile buluşturdum.Odadan sersem adımlarla çıkarak merdivenlere yöneldim.
"Tamam kırmızı balık yemini ye ve sus lütfen."
Cevap vereceğini düşünerek konuşmamda büyük saçmalıktı!
Her attığım adımla şarkı sözleri daha net anlaşılırken salona girdim.Hepsi salonda oturuyordu.Kendilerini gülmemek için tuttukları belliydi.Kaşlarımı çatarak televizyonda açılı olan video baktım.
"Gerçekten mi ya?"
Hala uyku mağduruydum.Bu nedenli gözlerim yarı açık yarı kapalıydı.
"Tişörtün yakışmış meleğim."
Kulağıma dolan kahkaha sesleri ile hızla gözlerimi açarak üzerime baktı.Evet,ayıcıklı şortum ve benden 4 tane daha girecek olan tişört-Adar abiden çaldım-ile oldukça komik duruyordum.
Gözlerimi irice açarak Aral abiye baktım.
"Sence sorunumuz bu mu abi kapatır mısınız şunu?!"
Zira kafamın içinde kırmızı balık şarkısı çalıyordu.Dudağımı büzerek ağlamaklı sesim ile konuştum.
"Ya bunu niye açtınız?Ne güzel uyuyordum ben."
Adar abi gülerek yanıma gelirken üzerinde takım elbiseden ziyade eşofman ve tişört dikkatimi çekmişti.Beni kucağına aldığında vakit kaybetmeden bacaklarımı beline sardım,başımı omzuna koyarak gözlerimi kapattığımda elini sırtımda aşağı yukarı hareket ettirdi.
"Uyanma zamanı geldi bebeğim."
Çoktan mayışmıştım bile,uykum vardı benim.
"Hı hı."
Uzun bir süre sessizlik sürerken Adar abinin sırtımı okşayan eli daha çok uykuya çekiyordu beni.
"Uyudu mu?"
"Sanırım."
"Of ya bu da işe yaramadı."
Kaşlarımı yeniden çatarak başımı kaldırdığımda Arel abiye baktım.Ne yani uyanmam için bu şarkıyı açmışlardı?
"Ups!Uyumuyormuş."
Adar abi tek eliyle-nasıl tuttu bilmiyorum ama-beni tutarken diğeri ile çatık kaşlarımı düzeltti.
"Yeter bu kadar şamata kahvaltıya hadi."
Önden biz ilerlerken ben hala Arel abiye bakıyordum.Dudak büzerek başını yana yatırdığında kıkırdadım.Bu adam mı 24 yaşındaydı?
Güldürmeyin beni lütfen.
Adar abi masanın baş kısmına oturduğunda benide düz çevirerek dizine oturtmuştu.Bir kolunu koltuk altımdan geçirerek geri düşmemen için bariyer yaptı.Gözlerimi ovaladığım sıra ellerimi indirerek gözlerimden öptü.
Gözlerimden öptü.
"Sana bir süprizim var meleğim."
Başımı omzuna yatırdım.
"Süprizlerden hoşlanmıyorum abi."
Muzip bir şekilde gülümseyerek yanağımdan öptü sert bir şekilde.
"Beğeneceğine eminim ama."
Omuz silkerek önüme döndüğümde Arel ve Aral abide yerlerine oturmuştu.Gözlerim annemi ararken kaşlarım havalandı.
"Annem nerede?"
Aral abi masanın üzerindeki elimi tuttuğunda konuştu.
"Güzelim annem,anneannemiz yanına gitti.2-3 gün dönmeyecek."
"Neden bir şey mi oldu?"
Sesimin yüksek çıkmasına engel olamamıştım.Anneanneme bir şey mi olmuştu?Daha tanışamamıştık bile.
"Hayır!Sadece bizim gibi anneannemde özlemiş annemi."
Oh!Bir an bir şey oldu sanmıştım.
Rahat bir nefes alaraktan önüme döndüğümde masada gözlerimi gezdirdim.
Kuş sütü neredeydi?
Hangisinden başlayacağıma karar veremezden Adar abi çenesini omzuma koydu.
"Niye yemiyorsun abim?"
"Seçemedim."
Güldü.Eline aldığı bir parça ekmeyi çeşit çeşit reçeller arasında çilek reçeline batırdığında yutkundum.Gerçekten abi,onca reçel arasında çilek reçelimi gerçekten?!
Lütfen Adar abi onu bana uzatma!
Şimdiden kaşındığımı hissediyordum.
"Aç bakalım ağzını."
Ah hayır!Bunu demiş olmamalısın Adar abi!Yapma kırmak istemiyorum seni.Tedirgince elini tutarken diğerlerine baktım.Onlarda bize bakıyordu.
"Ben çilekli şeyler yemiyorum abi."
Yüzünü görmesem bile kaşlarını çattığını hissediyordum.
"Neden?"
Bunu soran Aral abiydi.O da Arel abi gibi merakla başını kaldırmış bana bakıyordu.Hala bakmakta olduğum reçelli ekmekten gözlerimi çekerek kolumu kaşıdım.
Refleks ile yapıyordum bunu her seferinde!
"Alerjim var..."
Aral abi şaşırması benziyordu.Adar abi omzumdan geri çekildiğinde derin bir nefes aldığını işitmiştim.Beni geri yerime bıraktığında saçlarımı karıştırdım.Çocuk gibi sürekli kucağındaydım.
"Ayşe Sultan!"
Çüş!O nasıl sesti be öyle korktum bi an.Baş parmağımla gizliden damağımı çektiğimde Arel abi kıkırdadı.Gözlerimi kısarak ona baktığımda göz kırptı.
Pis görmüştü ne yaptığımı yine bana gülüyordu!
"Efendim Adar Bey?"
"Bu eve çilekle ilgili bir şey yapılmayacak,alınmayacakta anlaşıldı mı?"
Abarttık ha ne dersin Adarcım?Ayrıca benim dışımda yaşayan kişiler vardı bu evde belki canları çilekli şeyler çekerdi?
Ayşe Sultan başını salladığında Adar abinin istediği üzerine çilek reçelini geri götürmüştü.
"Ama siz yemeye-"
"Yemeyeceğiz."
Üçünün aynı anda konuşmasında irkildiğim yerimi sindim.Tamam canım yemeyin zorlamadık ya.
Herkes kaldığı yerden devam ederken kahvaltısına,Adar abi bir yandan kendi yerken bir yandan tabağımı doldurur,bununla da kalmıyor ağzıma bir şeyler veriyordu.Daha ağzımdakini bitirmeden yeni bir şey uzatıyordu.
Yanaklarım tıka basa dolduğunda uzattığında çatalı geri gittim.
Bi' yutayım ama ya!
"Abi kızı pandaya benzettin."
Arel abinin bu dediğine Aral abide güldüğünde ağzımdakileri çiğneyerekten onlara izliyordum.Zar zor ağzımdakileri yuttuğumda doyduğumu belli ederekten geri yaslandım.
Adar abide doyduğuma kanaat getirmiş olmalıki daha bir şey uzatmamıştı.
"Akşam yemeğine Kerim'ler gelecek."
Kerim abinin ismini duyunca istemsiz bir şekilde yerimden dikleşmiştim.Kerim abi geliyorsa Yiğit'te gelecek demekti bu.
Bu düşünce gülümsememi sağlarken yan tarafımda hissettiğim nefes ile gülümsememi sildim.
"Neye gülümsüyorsun bebeğim?"
Başımı yan çevirerek şirin olduğunu düşündüğüm bir gülümseme gönderdim ona.
"Hiç abicim öylesine gülümsemek geldi içimden."
"Tabi canım öylesinedir"diyerekten ağzına bir dilim salatalık attı Arel abi.Kıstığı gözleri ile yüzümü incelerken en sonunda yüzümde bir şey mi var düşüncesine geçmiştim.Bakışlarını kaçıran ben olurken başımı eğdim,yoksa gülümsemeye devam edecektim.
"Yiği-"
Başımı kaldırdım ve çok iyi bir halt yedim.Evet,şu an üç aslan beni yiyecekmiş gibi bakıyordu.
Evet arkadaşlar benim hikayem burada bitmiştir.Helvam fıstıklı olsu-Allahım!O nasıl bakış öyle?!
Adar abinin boşluğunda yararlanarak masadan kalkarken odama koştum.
"Üzerime değiştireceğim!"
Merdivenlerden koşarak çıktım.Odaya girdiğim gibi sırtımı kapıya yaslarken derin bir nefes aldım.Ne kadar denesemde kahkahalarımı tutamamış ve bir kez daha anlamıştım;
Aksoy erkeklerin ne kadar kıskanç olduğunu.
•••
"Abi hadi aç gözlerimi."
"Olmaz bir tanem biraz sabret."
Adar abinin yönlendirmesi ile attığım her adımda heyecanlanıyordum.Ben odama girdikten 20 dk sonra Adar abi gelmiş ve şu an ise beni süprizinin yanına götürüyordu.Ne kadar süprizlerden hoşlanmasam bile abim(lere) güveniyordum.Onlar beni üzecek bir şey yapmazlardı.
Adımları yavaşlarken onunla birlikte ben de durmuştum.Tuttuğum ellerini gözlerimden çektiğinde ilk önce ani ışığa alışmaya çalıştım.Sonrasında ise gördüklerime inanmaya çalıştım.
Burası,
Harika,
Bir yerdi!
Gerçek miydi yoksa rüyada mıydım?Lütfen rüyada isem uyandırmayan beni.Çünkü burası müthiş bir yerdi!
Her yerde peluş oyuncaklar vardı,duvarlarda ise bizim resimlerimiz asılıydı.Ağzım bir karış açık iken Adar abiye baktım.Arkasındaki Aral ve Arel abi de gülümseyerek bana bakıyordu.
"Beğendin mi?"diye sordu büyük bir merakla.
"Beğenmek ne kelime harika bir yer burası!"
Koşarak tek tek sarıldım onlara.
"Ne zaman yaptınız burayı?"
Ben duvarın köşesindeki kocaman olan oyuncak ayının yanına giderken aynı zamanda yüzümde silinmeyen bir gülümse vardı.
Dayımların doğun günü hediyesi olan ayığıydı bu.
"Aslında biz çok bir şey yapamadık,abim sokmadı ki bizi odaya!"
Arel abinin isyan dolu sesine karşıt hepimiz güldük.O arkada homurdanıp duruyordu.
Ayıcıktan gözlerimi alarak bu sefer duvardaki resimleri baktığımda renkli renksiz bir sürü fotoğraf vardı.
Lunaparkta,piknikte ve herhangi bir yerde çektiğimiz fotoğraflar süslemişti duvarları.
"Çok güzel.."
"Senin içinde olduğun her şey güzeldir Cennet."
Ov!Sanırım dünyadaki en romantik abi benim abim olabilirdi.Bir kere ben alışık değildim öyle laflara.
Sıcakta basmıştı zaten beni!Yanaklarımın kızardığına emindim.
"Bana ilklerimi yaşattığınız için teşekkür ederim abilerim."
Minnettardım onlara,hayatımı yeniden yazdıkları için.Umudumu kaybettiğim an yanı başımda oldukları için.Bana sıcak bir omuz,dumanı hala tütmekte olan sevgi dolu bir ev vaat ettikleri için ve daha binlercesi için teşekkür ederim Aksoylar.
Silik bir gülümse belirdi Adar abinin dudaklarında.
"Bana nefes olduğun için binlerce kez teşekkür ederim Cennet Aksoy."
Güldüm.
Bakışlarım tekrardan ayıyı bulduğunda sıkıca kollarımı ayının gövdesine doladım.
"Bunu odama götürebilir miyiz abi?"
"Neden?"Kaşları merakla havalanmıştı.Diğerleri yüzlerinde saklamadıkları gülümsemeleri ile sessizce bizi izliyorlardı.
"Sarılıp uyumak istiyorum."
Kaşlarını çatarak omzunu yasladığı pervazdan ayrıldığında başını iki yana salladı.
"Hayır."
Başımı yan yatırarak kaşlarımı havalandırdım.
"Neden?"
"Ben varım kızım ayıya ne gerek var?"
Gözlerimi irice açarak inanmaz gözlerle ona baktım.Şaka falan mı yapıyordu?Ayıya sarılmak ile ona sarılmak bir değildi ki.
"Abi sen ayı mısın?"Bunu diyen Aral abiye gözlerimi büyüterek baktım.Ne demişti o?
Arel abi benden farksız kahkaha atarken yanıma gelmeye başladı.
"İzle prenses gösteri daha yeni başlıyor!"
Göz kırpmayı unutmamış,yanağımdan makas almıştı.Çok geçmeden o ses duyuldu ve şunları söyledi;
"Aral,"
"Kaç!"
•••
Sizce akşam yemeğinde neler olacak?
Adar ve Cennet'in ilişkisi?
Diğer bölümde görüşürüz.✨🦋
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |