34. Bölüm

-Yc-

Nazlım Günay
nazlimgunay

Raflarda dizili olan çikolatalarda kararsızca göz gezdirdim.Yiğit ile önce markete girmeyi ardından ise sahilde oturmaya karar vermiştik.Ancak ben kararsızlığım ile dakikalardır savaşıyordum.

 

Hangisini alacaktım?

 

Bir kere ben hayatımda sayılı çikolata yemiştim o da zorla.Şimdi bu kararsızlık hiç iyi olmamıştı.Başımı yan çevirip Yiğit'e de soracakken burun buruna gelmemizle sözüm yarıda kesildi.

 

"Yiğit sence hang-"

 

Anında geri çekilirken boğazımı temizledim.Niye böyle bakıyordu bu çocuk bana?Ay şu lanet olası kalbim zaten susmak bilmiyordu.Sabahtan beri ağzımda atıyordu resmen.

 

"Şey bir önerin var mı?"

 

İrkilerek o da kendini geri çektiğinde çikolatalarda kısa bir göz gezdirdi.Ardından iki tane browni aldı eline.

 

"Bayılacağına eminim,"derken göz kırpmıştı.

 

Tekrardan başını bana çevirdiğinde"Almak istediğin başka bir şey var mı?"dedi.

 

Gözlerim sepetteki cips ve meyve suyuna kaydığında başımı iki yana salladım.Meyve suyu demişken normalde Yiğit asitli bir içecek alacaktı fakat benim meyve suyu aldığımı farkettiğinde vazgeçmiş onun yerine bir tane büyük boy meyve suyu almıştı.

 

Tatlı çocuk seni!

 

Kendine gel iç ses.Evde kalan işimi bitirmemi istemiyorsan sus!

 

...

 

Heh şöyle sus biraz.

 

Kasaya ilerlediğimiz sıra Yiğit dizili olan oyuncak yumurtalardan birini alarak aldıklarımız arasına ekledi.Kasiyer tek tek aldıklarımızı geçerken cüzdanımı çıkardım.Annemin kendi elleriyle ördüğü bir cüzdandı bu,bugün kullanmak nasip olmuştu.

 

Bir miktar para çıkardığım Yiğit kaşlarını çatmış bana bakıyordu.

 

"Ne yapıyorsun?"diye sordu.

 

"Ne yapıyormuş gibi duruyorum?"

 

Onaylamaz anlamında başını iki yana salladığında"Ben ödedim,yürü hadi."

 

"Am-"

 

"Yürü güneş kız yürü."

 

Güneş kız?

 

Sırtımdan destek vererek marketten çıktığımızda çatık kaşlarla bakıyordum ona.O ise önündeki yola bakmaktaydı.

 

"Ne zaman öde-"

 

Dememe kalmadan omzundan tutup diğer tarafa geçmemi sağladığında"Konuşmadan önce önüne bak."

 

Kaşlarım havalanırken omzumdan ağrı arkaya baktım.Dudağımı dişleyip geri önüme döndüğümde Yiğit'in beni demir direye çarpmaman için çektiğini anlamıştım.

 

"Teşekkür ederim."

 

Gülerek saçlarımı karıştırdım.Saçlarım gerçektende fazlasıyla uzundu.Belimi bile geçmişti artık.

 

Tekrardan sahile geri döndüğümde benim istediğim üzerine çimenlere oturacaktık.Ben dizlerime kıvırarak ağaca yaslanarak oturdum.Başımı kaldırarak hala ayakta olan Yiğit'e gözlerimi çevirdim.

 

"Neden oturmuyorsun?"

 

Bu dediğime karşıt oturduğunda uzun boyundan dolayı ayaklarını uzatmıştı.Benim boyum 1.68'di,Yiğit'in göğsüne denk geliyorsam o da en az 1.75 olabilirdi.Yani bunu niye merak etmiştim bilmiyorum ama merak etmiştim işte.

 

"Yiğit boyun kaç?"

 

Aynen kızım böyle dank diye sorulur!

 

"1.80"

 

Oha!Aramızda 12 santim mi vardı?

 

Göğsüne denk gelmenden anlaman gerekirdi cicim!

 

Sus be.Dırdır yedin başımın etini!

 

"Sevdin mi bari buraları?"

 

Kerim abiden öğrenmiş olmalıydı olanları bu yüzden üzerinde durulması gerektirmeyen bir konuydu.

 

Omuz silktim.

 

"Bilmem,sevdim sanırım.Sonuçta ailem burda yaşıyor ayriyeten sevdiklerimde..."

 

Aynen,sevdiklerim derken gözlerine bakman gerek müthiş bir an!

 

Bu çocuk niye bana sürekli farklı bakıyordu?Sanki gözlerimin derinlerine inmek ister gibisinden?Utanıyordum ben sonra yanaklarım kızarıyor rezil oluyordum.

 

Gözlerimi kaçırarak abur cubur dolu poşeti elime aldım.Bugün rezil olmasam iyiydi.Güldüğünü bakmasamda hissetmiştim.O da bana yardım etmeye başladığında ilk elime aldığım tabiki de çikolatam olmuştu.

 

Bir yandan bir şeyler atıştırırken bir yandan da konuşuyorduk.Ne ara bittiğini anlamadığım çikolatama üzgün gözlerle bakarken Yiğit güldü.

 

"Çok sevdiysen al benimkini?"

 

"Olmaz, abim bir günde iki tane çikolata yediğimi duyarsa keser beni."

 

İkimizde bu dediğime güldüğümüzde"merak etme ben korurum seni."

 

Dediği şeye güldüm.Boğazımın kuruduğunu hissederken suyu aradı gözlerim.O da bunu anlamış gibi suyu bana uzattığında bir tane olduğunu o zaman farketmiştim.

 

"Bir tane almışız."

 

Omuz silkti.

 

"Sorun değil,iç sen."

 

Kararsız gözlerle ona bakarken o emin gözlerle bakıyordu bana.Dediğine yaparak suyun bir kısmını içtim.Geri kapatmaya yelteniyordum taki elimden alana kadar.Suyun geri kalan kısmını o içtiğinde şişenin ağzını bile silmemişti.

 

Tamam,bende abimlerin yediği kaşıktan yemek yiyor,su içtikleri bardaktan su içiyordum fakat Yiğit abim değildi.

 

Neyin peki?

 

Erkek arkadaşım ama arkadaş olan erkek arkadaşım yani öyle olması gerekiyordu.

 

Bu duruma gülümsediğimde başımı başka tarafa çevirdim.

 

"Bu senin güneş kız."

 

Hiçbir şey olmamış gibi tekrar ona döndüğümde elindeki oyuncak yumurtayı bana uzattı.Gülerek elinden aldığımda alayla konuştum.

 

"Bunlarla oynayacak yaşı geçtiğimi düşünüyordum?"

 

Hiç alıp oynadın mı acaba öyle konuşuyorsun ?

 

"Demekki yanlış düşünüyormuşsun."

 

Silik bir gülümseme ile elimdeki sürpriz yumurtaya baktığımda gözlerimin dolması kaçınılmazdı.Merak etmeyin,mutluluktan doluyordu gözlerim.

 

"Teşekkür ederim."

 

Bi an dizlerimde hissettiğim ağırlık ile irkilmiş sonradan Yiğit'in dizime yattığını farketmiştim.

 

(Ay ben bunları sevgili gibi yazıyorum ama siz çok şey etmeyin haha-yazar)

 

Yüzüne vuran ışık mavi gözlerini güneş gibi parlatırken elimle gölge yapmaya çalıştım.

 

"Kerim abiyle benzemiyorsun...Yani onun gözleri kahverengi seninki ise masmavi."

 

Güldü,inci gibi dişlerini serdi ortaya.Bu çocuk benim bayılmamı istiyordu kesinlikle!

 

"Sen de abilerinin hepsinden bir benzerlik almışsın."

 

Gülümsedim.Yiğit gözlerini kapatırken burdan bile yumuşak olduğu belli olan saçlarına dokunmak istedim.Fakat bu dürtüme engel oldum.Öylece yüzüne seyrediy-bakıyordum.

 

Ne bakıyon be çocuğa!

 

Sanane be bakmak istedi canım itirazın mı var?

 

Evet!O benim sevgilim.

 

Ne?!Cevap versene Şaziye,ne demek sevgilin?

 

İç sesim tekrar beni yanıtsız bırakırken Yiğit bileğimden tutup elimi saçlarına koydu.Dudaklarım hafif şaşkınlık içinde aralanırken yutkundum.

 

Bir şey yok Cennet alt tarafı saçlarını okşayacaksın!Sınava girmiyorsun ne bu gerilim?

 

Parmaklarımı hareket ettirdiğimde tam tarif ettiğim gibi yumuşaktı saçları.Okşamaya devam ederken derin bir nefes alıp geri yasladım başımı.Gözlerim anın verdiği huzur ile kapattığımda ezberimde olan şarkıyı fısıldadım sessizce.

 

"Hayat sende durmam diyor...."Gülümsedim."...Her nefeste zor geliyor."

 

"Bildiğin sende kalsın,

Sen yalancı baharsın,

Artık senin olmam diyor."

 

Üzerimde gözler hissederken sahip çıktım delice atan kalbime.Kuruyan boğazıma inat yutkunduğumda derin bir nefes aldım.

 

"Sen yalancı bir sonbahar,

Ben sevdalı koca çınar,

Kaç mevsim benden aldın?

Kaç sevda geri verdin?

Ruhum sana kanmam diyor."

 

Hayat ne garipti değil mi?Hiç tahmin bile edemeyeceğimiz insanlar bir şekilde hayatımızın orta yerine girerek hayatınız oluyor.Kimisi bu hayat kavramını kullanıp atarken kimi bunu kalbine taşıyordu.

 

"Söyle kaç bahar oldu?

Penceremde gül soldu,

Belki de zaman doldu,

Sevdiğim dönmüyor."

 

Yiğit'in dizimden kalktığını hissederken gözlerimi açtım.Söylemeyi bırakırken hayran hayran gözlerle bakıyordu bana.

 

"Sesin...Çok güzel."

 

Utançla yüzümü sakladığımda fazlasıyla utangaç olduğum bir kez daha çarpmıştı yüzüme.

 

"Sesinde yüreğin kadar güzelmiş meğersem güneş kız."

 

(Yiğit Kuralsız'ın dilinden)

 

O gerçekten burda mıydı yoksa ben rüya mı görüyordum?Eğer rüyada isem biraz daha uyumak istiyordum.

 

Her utanışında kızaran yanakları ile ne kadar tatlı olduğunu biliyor muydu acaba?

 

Sanmam.

 

Cennet,benim güneşimdi.Ay güneşin ışığına tutuklu kalırdı bu cümleyi kurarken bile aklımdan Cennet geçmişti.Ben Ay isem Cennet Güneş'ti.

 

İkimizde küçük olabilirdik ve belki abilerimiz ortak olabilirdi ancak her çocuğun ilk aşkı olurdu.16 yaşında olmam başımdan başka bir ilişkinin geçmiş olduğun anlamına gelmezdi.Öyle her hafta bir kızla sevgili olan bir çocuk değildim.Genelde evde ya da odamda oyunlar oynardım.Ancak Cennet ile geçirdiğim bu 1 ay boyunca klavyenin tuşuna basmamıştım.

 

Bir kere o can alan gülüşü delip geçerdi kalbimi.

 

Cennet bilmese bile ben içimde yaşardım her şeyi.Onun sayesinde yeniden eski ben geri dönerken nasıl bir daha kaybederdim onu?

 

Cennet,annemi kaybetmemin ardından girmişti hayatıma.Annemin vefatından 2 ay sonra,beni toparlayan kişi Cennet iken vazgeçmezdim ondan.Abim bile bendeki değişimleri farketmişken beni bu hale getiren şeyi merak ediyordu.

 

Ben imkansızı seçmiştim belki de.

 

Onca imkan arasında gitmiş bir imkansıza tutulmuştum...

 

🍃

 

 

Bunları yazarken o kadar heyecan ve adrenalin yaşadımki tarif edemem size!

 

Yiğit'i sevenler 👉🏻

Bölüm : 03.04.2025 00:44 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...