
(Cennet odaya çıktıktan sonra)
Adar bi hışımla ayağa kalktığında Aybars'ın yakasından tuttu.Kimse neyin ne olduğunu anlamazken Aybars'tan yükselen inleme sesi onları kendine getirmişti.
"O dilini kopartırım!Duydun mu beni dilsiz olarak gezersin!"
İkinci bir yumruk ile yere doğru savruldu Aybars.Burnundan oluk oluk akan kanı durdurmaya çalışırken ikinci bir darbe ile kan daha hızlı akmaya başlamıştı.Adar'ı ise tutmakta zorluk çekiyorlardı,İlyas bile.
"Kendine gel Adar!"
Adar'ın gözleri dayısını bile görmez olmuştu.Tek düşündüğü az önce ağlayarak giden küçük kız kardeşiydi.Canı yanmıştı.
"Siktir git lan bu evden!"
Duman,Aybars'ı dışarı çıkarmak için kolundan tuttu.
"Ben haklıyım ne dersen de!"
"Lan!"
Bu sefer İlyas Adar'ın önüne geçmekte bulmuştu çareyi.Duman,Aybars'ı çekiştirerek dışarı çıkardığında Adar'ı sarstı İlyas.
"Öfkeyle hiçbir yere varamazsın!Kendine gel Adar!"
Adar'ı koltuğa geri ittiğinde nihayet az önceki gergin havadan eser kalmamıştı.Adar'ın gözleri laciverte bürünmüştü,öfkesinin rengiydi bu.İki eli yumruk haline gelirken öfkeyle sandalyeye tekme attı.Kanayan eli umrunda değildi.Umrunda olan şey annesi ve yukarıda ağlayan kardeşiydi.Adar,ikinci kez bu kadar çaresiz hissediyordu kendini.İlki kardeşi hakkında gerçeği öğrendiği gündü ikincisi ise bu lanet gündü.
"Ne olacak peki?Geri mi vereceği-"
Arel'in cümlesini İlyas kesti.
"O cümleni tamamlama Arel.Cennet'i biz bile isteğe aldık yanımıza.Onu bu evden kovmak bile geçemez aklınızdan."
Arel öfke ve üzüntü ile birlikte koltuğa oturduğunda başını elleri arasına aldı.İlyas haklıydı,bi kere Arel o gülüşü görmeden yaşayamazdı.Aral'da kardeşinin yanına çöktüğünde sıkıntılı bir nefes verdi.
"Şerefsiz kesin konuştu dayı."
Adar eğdiği başını kaldırarak İlyas'a baktı.ikisinde aklından aynı şey geçiyordu.
"Vereceğiz ama onların istediği gibi değil."
Anlamaz bir şekilde baktı abisine Arel.
"O nasıl olacak?"
Eş zamanlı Duman'da içeri girdiğinde Adar aklındaki planı anlatmaya başlamıştı.Polisten yardım alacaklardı,bu işin kaçarı yoktu.Mirza,Adar'ı Kardelen'i öldürüp kimlik değiştirmekle suçlasa bile bi suçluğa inanmazdı Polis.Hem Boranlar'ın suçlu olduğuna dair kanıtlar vardı fakat Aksoyların yoktu.Adar video ve az sonra yapacakları konuşmayı kayıt altına alıp polise verecekti.
"İşte aradığım Adar Aksoy."
Adar'ın planı basitti.Onların dediğini yapacak fakat eve annesi ve kardeşiyle geri dönecekti.İlyas,polis işini halletmek için dışarı çıktı.
"Cennet...Cennet'e söyleyecek miyiz peki bir planın olduğunu?"
Kimse konuşmadı.Herkes Adar'dan bir cevap bekliyordu.Adar ise onlara cevap vermek yerine yukarı Cennet'in yanına çıkmaya başlamıştı.
(Cennet Aksoy)
Akıp giden yolu izlemeye devam ederken başımı cama yasladım.İç çekerek gözlerimi kapatacakken arabanın içini dolduran telefon sesi buna izin vermemişti.
Gözlerimi kırpıştırarak Adar abiye baktım.Cebinden çıkardığı telefonu kulağına götürürken gözleri kısa bir an yüzüme kaydı.Gözlerimizin birbirine değmesine izin vermeyerek başımı diğer tarafa çevirdim.
Telefonun diğer ucundakinin Mirza olduğunu Adar abinin arabayı dolduran sert sesinden anlamıştım.Gözlerimi kapatarak bir elimi yumruk yaptım.
Nefret bile edemiyordum,hayatımı çalan o 4 adamdan nefret bile etmiyorum.
Nefretimi bile hak etmiyorlardı.
Biraz daha konuştular fakat dinlemedim onları.Çünkü hayatımda ilk defa kendimi düşünecektim.İnsanları düşünsemde kötü olacaktım düşünmesemde,bu yüzden artık kimseyi düşünmüyordum.
O kırılır,bu ağlar ya ben?
Ben de ağlarım ben de kırılırım.Kimin umrunda?
İnsanların yalan sevgilerinde boğulmaktan yorulmuştum.Her uzatılan eli sevgi sanmak benim sevgiye olan açlığımdı.Tatmadığım bir duyduğu her kapıda arıyordum fakat sonunda yine kapı dışarı ediliyordum.Başka bir yol var mıydı bilmiyorum ama hemencicik kapı dışarı edilmek yüreğimi kor bir ateş gibi yakıyordu.Bencilceydi belki de ama elimde değildi hiçbir şey.
"Korkuyor musun?"
Yutkundum ve elimin üzerine konan ele baktım.
"Emin ol.Onlara gitmekten değilde..."Dolu dolu gözlerimi yüzüne çevirdim."...Senden korkuyorum."
Elimi sertçe kendime çekerek kollarımı birbirine sardım.Dokunması istemiyordum.Biliyordum,yine büyüsüne kapılırdım.Çünkü o ne söylerse söylesin ben ona inanırdım o da bunu kullanmıyor muydu zaten?
Bir şey söylemedi,iyi ki de söylemedi.Çünkü bu sefer kalp kırmaktan çekinmezdim.
Araba yavaştan hızını azaltırken yolun kenarında durdu.Kaşlarımı çatarak camdan dışarı baktım.
Gelmiş miydik?
"Gelmedik,işimiz var."
Onlara bakmadan başımı salladım.Açılan kapıdan kaçarsına çıktığımda soğuk hava tokat gibi çarpmıştı suratıma.Bu beni üşütsede rahatlamamı sağlıyordu.Onları umursamadan az ilerdeki banka ilerledim.Giderken çağıracaklarını düşünüyordum sonuçta değiştirecekleri kişi bendim.
Ellerimi hırkamın cebine sokarak azda olsun ısınmaya çalıştım.Eş zamanlı omzuma bırakılacak olan palto ile bedenimi geri çektim.
"İstemez."
Bu kokuyu nerde olsa tanırdım.Adar abinin odun kokusuyla harmanlanmış kendi kokusuydu.Hiçbir şey söylemeden yanıma oturdu,paltosunu elinde tutuyordu.
"Küs müyüz?"
Omuz silktim.
"Hayır,üşümek istiyorum sadece."
Hala karşımdaki ayı izlerken yüzümün yan tarafında gezinen gözleri hissediyordum.
"Hasta olmak istiyorsun?"
Elimi gelişi güzel salladım.
"Merak etme,bakman gereken bir çocuk yok ortada."
Hareket ettiğini sallanan banktan anlasan bile dönüp bakmadım.Umrumda değildi,ne yaptığı.Kırgındım,hakkım var mı bilmiyorum ama kırgınımdım.
"Çok çabuk kabulleniyorsun..."
Gözlerimi ani bir hareketle laciverte bürünmüş gözlerine çevirdim.Dalga mı geçiyordu benimle?
"Ne yapmamı bekliyorsun?Ayaklarını kapanık beni bırakma diye yalvarma m-"
"Cennet!"
Dişlerini sıkarak konuşmasına karşıt güldüm.Sinirliydim,o da sinirliydi.Umrumda mıydı?Hayır.O kadar karışmıştı ki birbirine duygularım hissizleşmiştim artık.
"Boş versene sen."
Hala yanımda oturması canımı sıksada üstelemedim sonuç olarak bank benim değildi.Ben arabadan nefes almak için inmiştim.
"Kırgınsın bana biliyor-"
"Sen hiçbir şey bilemezsin tamam mı?"
Kaşlarını çattı.Neye sinirlendi bilmiyorum ama gözlerini öfke bürümüştü.
"Sana kırgın değilim.Sen de haklısın kimse 2 ay önce tanıdığını birini annesine değişmez.Ama ben senin yerinde olsaydım..."Derin bir nefes alarak ayağa kalktım."...Senden bu kadar çabuk vazgeçmezdim."
Birkaç adım atmıştımki dediği şey ile kısa bir an durdum.
"Senden vazgeçtiğimi nerden çıkardın?"
Kafadan attım,severim çünkü öyle şeyleri.
"Hisler...Hislerim kuvvetlidir."
•••
Her şey bitmiş, 4 saatlik yolun sonuna gelmiştik.Yani ayrılığın ve kavuşmanın bir arada olacağı zamana.Aslında upuzun olan yol bana 5 dakika gibi gelmişti.
Fark ettim de ben bu güne hazırmışım önceden.Ağlamıyordum artık,yaş kalmamıştı göz pınarlarımda.2 ay önce yeterince tüketmiştim hepsini.Ağlamamın kimseye faydasıda olmuyordu,zarar verirdi bir tek.
Var olduğum gibi gözyaşlarımda zarardı.
Gözlerimi karşıdan gelen arabaya diktiğimde dik durmaya çalışıyordum.Hava az öncekinden daha soğuk ve şiddetli rüzgarlar saçıyordu etrafa.Birkaç adım geri sendelediğimde yanımdaki Duman dayım tuttu beni.
"İyi misin?"
Bedenimi ondan geri çekerek başımı salladım.Fakat iyi miydim bilmiyordum.Zira karşımda sadece onların silüeti yoktu yanlarında benim küçüklüğüm de vardı.Onca kötülüğün içinde el sallıyordu bana.Elimi kaldırıp karşılık veremedim,yara bere içindeki vücudunda takılı kalmıştı gözlerim.
"Çok küçüğüm..."
Adar abi fısıltım ile bana baktı.Ben de parmağımla küçüklüğümü işaret ettim ona.Anladı mı bilmiyordum sadece gösterdiğim yere baktı.Dizleri paramparça olmuş,yüzünde ve kollarında sayısız çizikler vardı.Ama onlara rağmen gülümsüyordu bana.
"Kardelen!"
Mirza'nın bağırışına karşıt gözlerim nihayet onları bulabilmişti.Dördü birlikte yan yana dizilmiş bana bakıyordu.Biraz şaşkınlık ve birazda özlemle...Onlara nazaran ben onlara katillermiş gibi bakıyordum.Çünkü öyleydi.
Hayatımın katili onlardı!
Kısa bir sessizlik rüzgara esti.Kimse konuşmadı.Onlar bana bakıyordu,abilerim ve dayılarım ise anneme.Daha fazla uzatmanın gereği yoktu.
Adar abinin arkasından çıkarak onlara doğru ilerledim.Kimse durdurmadı beni bu saatten sonrada durmazdım zaten.
Tam Mirza'nın karşısında durduğunda annemde karşı tarafa gitmeye başlamıştı.Neyseki yara almamıştı,sessiz sessiz gözyaşları döküyordu sadevey.İşte o an hesaba katamadığım bir şey oldu,gözümden akan bir damla yaş süzülerek özgürlüğe kavuştu.
Mirza,hemen beni göğsüne çekip bir şeyler söylerken duymuyordum onu.Başımı elleri arasına aldığında dizleri üzerine çökmüş,gözlerini yüzümde gezdiriyordu.
"Saçların uzamış..."Diyerekten birkaç tel saçımı okşadı"...Boyda atmışsın."
"Hayatımı çaldın!"
Öfkeden dolup taşan gözlerimi yüreğimdeki çığlıklarda azaltmıyordu.
"Çocukluğumu çaldın!"
Bir şey söylemedi.Gözlerime bakmakla yetindi.Ama ben gözlerindeki öfkeyi en ince ayrıntısına kadar görmüştüm.
"Yaşama sevincimi öldürdün!"
İşte o an beklemediğim bir şey daha oldu.Siren sesleri yeri inletirken küfürler uçuştu havada.
"Tuzak kurmuş şerefsizler."
Mirza bunu o kadar içten söylemişti bi' an karşı tarafa kaydı gözlerim.Dayımlar annemi arabaya binmesi için ikna etmeye çalışırken diğerleri bize bakıyordu.Adar abi bize doğru bir adım attı.
"Sana kazanamayacağım oyuna girmeyeceğimi söyledim Mirza Boran.Dinlemedim."
Dört bir tarafımız polisler tarafından çevrelenmişken bütün silahlar Boranlara yöneltilmişti.Biri teslim olmalarına dahil konuşurken bir diğeri beni bırakmasını söylüyordu.
Mirza küfür mırıldanarak ellerini benden çekti.Hala anın şokunu atlatamazken ayaklarım olduğu yere yapışmış gibiydi.Zar zor birkaç adım attığımda Adar abi ile aramda bir-iki adım vardı sadece.Bir adım daha atacaktımki yükselen silah sesi ile buz kestim.
Bedenimi korku sararken Adar abiye ve diğerlerine baktım.Neyseki onlara bir şey olmamıştı ancak üzerimi bir anda çöken yorgunluğun nedenini anlayamamıştım.
"Kaybedeceğim oyunu bozarım Adar Aksoy!Şansına küs!"
İkinci bir silah sesi daha yükseldi.Adar abinin ismimi haykırması ve annemin ferdayı ile dizlerimin üzerine düştüğümü hissettim.Bedenimin tamamıyla yere yılıcakken yumuşak bir göğüse yaslandı başım.
(Yazardan)
Boranlar polisler tarafından arabaya bindirirken hapse girmeme gibi bir şansları kalmamıştı.Mirza,birçok polisin önünde insan yaralamıştı bir kere Adar elinden geleni yapacak gün yüzü göstermeyecekti ona.
Herkes donmuş bir şekilde Adar'ın kolları arasında yatan kıza bakıyordu.Adar etrafına ne kadar ateş püskürse boğazında kalıyordu söyleyecekleri.
Cennet uyumak istiyordu ve bir daha uyanmamak...
Adar'ın yaşlarla ıslanan yüzünü,kan bulaşmış ellerine rağmen tuttu.Son kalan gücüydü bunlar.
"A-ağlama."
Yaşlı yanakları silmeye çalıştı küçük elleri ile.Onu ölüme itinlerden biri olmasına rağmen sildi yaşlarını.Hissediyordu,ölecekti.
"Sanırım benim biraz uykum var abi."
Adar bir yandan Cennet'in yarasına baskı uygularken bir yandan başını iki yana salladı.
"Uyumak yok,gözlerini kapama abim.Yapma bunu bana,esirgeme kurban olduğum gözlerini benden."
Cennet konuşamadı.Zira onu içine çeken karanlık konuşturmuyordu onu.Kulakları uğulduyor,ona gözlerini kapatmasını söylüyordu.Elleri Adar'ın yüzünden kayarken Adar hızla kavradı bir elini.
"Cennet?"
"Cennet aç gözlerini abim!"
Sesler kesildi.Adar'ın kulakları siren seslerini ve onu çağıran insanları duymazken sessizce döktü yaşlarını.
Cennet gözlerini kapadı ve oyun bitti.
🍃
Sizce?
Cennet her konuştuğunda içi sızlayan bir tek ben miyim?
Devam edecek...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |