Kana bulanmış ellerinde yeniden göz gezdirirdi Adar.Cennet'in kanıydı bunlar,her yerine bulaşmıştı.
Adar,Cennet'in ölüden farksız bedenini kendi elleriyle koymuştu sedyeye.Sıkıca tutmakta olduğu küçücük eli koparıp almışlardı ondan.
Aral,duvarın dibine çökmüş küçültmüştü kendini.Hissizdi,kardeşinin ameliyatına girmeye yetmemişti cesareti.En korktuğu şey ise ameliyathaneden kötü haberle dönmekti.
Arel,iki eli arasına başı ile yere odaklanmıştı.Ağlamaktan kızaran gözleri ona bir şey ifade etmiyordu.Zamanında Cennet'te aynı gözlerle bakmıştı onlara.
Duman tek mimik oynatmasızın ameliyathaneye bakıyordu.Ne kadar o güçlü desede içi,dışı bi enkazdan farksızdı.Cennet'in bu kadar şeyi kaldıramaması an meselesiydi.Aybars ortalıkta yoktu,İlyas ise ameliyata giren isimler arasındaydı.
Oğlunun yüzüne yaşlı gözlerle baktı Mihriban.Belki de aralarından kendini en suçlu hissedendi o.Oyuna gelip kaçırılan,oğullarını bu plana sürükleyende oydu.
Adar'ın konuşması bölen annesinin kayan gözleriydi.Düşmesine izin vermeden Duman tuttu ablasını.
Mihriban,hemşire ve Duman'la birlikte istirahat odasına gitmişti.Neyseki bir şeyi yoktu,tansiyonu düşmüştü sadece.
Üç kardeş boş koridorla yalnız kalmıştı.Adar'ın susmak bilmeyen düşünceleri sanki kalbine iğne batırıyordu.Kayıtsız,şartsız en büyük suç onundu.Plana kurarken silahları olacağını düşünmesi gerekirdi.Sonuçta bu kişiler akıl hastanesinden kaçmıştı,ne yapacakları belli olmayan tiplerdi.
Yorgun bir şekilde başını geri attığında ona inat yapar gibi Cennet'in kahkahaları yankılanda zihninin dört bir köşesinde.Bir yanı gülerken diğer yanı ağlıyordu aslında.
Neden diyordu Cennet neden yaptın bana bunu diyerek hesap soruyordu Adar'a.
Ben sana güvenip hayatımı açtım bunu mu layık gördün bana dedi ve bir kez daha hayat vurdu Adar'ı.Zihnini kemiren düşünceler yetmezmiş gibi birde Cennet'in sesi eklenmişti.
Adar ne kadar özür dilerse dilesin yüzünü çevirip bakmıyordu Cennet ona.Aklınca ceza veriyordu ve bu Adar için ölümle eş değerdi.
"Abi..."Diyerek Aral koluna dokundu.Adar,İlyas'ı görmesiyle ayağa kalkması ve karşısına dikilmesi bir olmuştu.
"Lütfen dayı..."Gözünden akan bir damla yaş süzülerek özgürlüğe kavuştu.
İlyas,karşısında enkaza dönmüş üç adamda göz gezdirdi.O an bir damla yaş İlyas'tan aktı.O da bir enkazdan farksız değildi.
Sakinleşmek adına derin bir nefes aldı.
"Maalesef,"Depremler oldu sanki sanlandı her yer"Tüm müdahalelere rağmen dayanamadı kalbi."
Adar'ın kulakları uğuldamaya başlarken annesinin yürek yakan feryadı inletti hastane koridorlarını.Adar o an kendini bitmeyen bir kabusun içinde var saydı.Ve o an istediği tek şey uyanmaktı.
"Şaka mı yapıyorsun dayı?Ne demek dayanamadı?"dedi Arel.
Aral gülmeye başlayarak döndü arkasına.Koridoru yürümeye başlarken bir bir döküldü yaşları.Elini kalbine götürerek duvarın dibine çöktü.2.kez mi almıştı hayat onu?
Arel dayısının dediklerini anlamazken abilerini geride bırakarak yürüdü.Erkekler tuvaletine girdiğinde yüzüne su çarptı.Anlayamıyordu,gitmiş miydi Cennet?
Duyduğu ses başını kaldırdı Arel.Aynadan Cennet'in yansıması onu karşılarken üzerinde beyaz bir elbise vardı.Beyazlar içinde bir melek gibi parıldıyordu.
O an anladı Arel.Gözlerinden yaşlar akarken başını yana çevirdi.Yoktu kimse Cennet sadece bir hayalden ibaretti.Bedeni bacaklarına ağır gelirken dizlerinin üzerine çöktü.Hıçkırıkları duvarlarda yankılanırken içi çıkana kadar ağladı.Ağzını eliyle kapattı fakat yinede dört duvarda yankılanan hıçkırıklarını durduramadı.
Adar dayısının elini geri ittiğinde Cennet'in beyaz çarşaflar eşliğinde giderken izledi.Yüzü örtülürdü.Birkaç adım attı fakat birkaç adım bile taşıyamadı bedeni.Kendini odalardan birine attığında çok geçmeden çöktü duvarın dibine.
Fısıltısını Cennet hariç kimse duymadı.
Cennet abisinin yaşlarını gülümseyerek izledi.
Adar başını salladı.Gördükleri halüsinasyondu fakat gerçekten farksızdı.
"Ama söylemedim..."Gülen yüzü bi anda yara bere içinde kalırken ağlıyordu.
Adar konuşamadı.Ağzına kilit vurulmuş gibi kardeşinin yaralı yüzüne baktı.Ne diyecekti?Haklısın,hepsi benim suçum demesi mi gerekiyordu?
Küçük bir çocuk misali masumdu.
"Ben...Seni çok sevdin Cennet.Kardeş sevilmez mi?"
Cennet,Adar'a acıyarak baktı.Hiddetle elini kaldırdığında zehirli okları atmaya başlamıştı.
"Sen sevmedin!Seven abi kardeşinin iyiliğini düşünür onu korurdu ama sen bile bile ittin beni ölüme!"
Hıçkırıklar eşliğinde başını iki yana salladı.Bir insan bir kez ölürdü Adar o gün bin kez ölmüştü.Cennet'in haklı isyanı,zehirli sözleri Adar'ın kalbini söküp atmıştı.
Cennet başını iki yana salladı.Geri gitmeye başlarken dediği tek şey katilsin kelimesi olmuştu.
Adar kaç kez duvara vurdu kaçıncı kez dağıttı ortalığı saymadı.En son onu şakinleştirmeye çalışan İlyas ve hemşireler sayesinde kabus dolu bir uykuya dalmıştı.
"Hakkınızı helal ediyor musunuz?"
Yüzlerce kişi bugün Cennet için toplanmıştı.Hep bir ağzından helal olsun dediklerinde herkes Mihribanın feryadına ağlıyordu.Kızım gitti diyerekten feryat figan ağlayarak.
Kokusuna doyamadığım Cennet'im melek oldu.
Aksoy'ların hiçbiri saklamadı göz yaşını.İlyas,Duman ve Aybars bile küçük bir çocuk gibi ağlıyordu.Aybars yıllarca çekeceği vicdan azabı bugünden başlamıştı bile.
Kırgın gitti,kolu kanadı kırık gitti.
Gözleri ağlamaktan kızaran birde Yiğit vardı.Köşede sanki onca insanın arasında küçülmüş abisi yanında tabutun karşısında duruyordu.O gün son buluşmaları olacağını bilse sıkı sıkı sarıldı.Bırakmaz,kolları arasından ayırmazdı.
Bir kezde olsa dolu dolu ciğerlerine çektiği papatya kokusunu geri istiyordu.Cennet ile birlikte Yiğit'tin de hayalleri ölmüştü.Birlikte yaşacakları onca şey varken erkenden gitmişti Cennet.
Tabutun önünde güldüğü bir fotoğrafı kalmıştı bir tek.Birde papatya kokulu kıyafetleri.
Herkesin yakasında asılı bir fotoğraf.
En acısıydı buydu işte.Gideceğini bildiğin birinin tabutuna sarılmaktı.Hep birlikte sırtladılar tabutu.İlyas ve Adar baş taraftaydılar.Acıları büyüktü,biricik göz bebeklerini kaybetmişti.Adar kadar İlyas'da kız kardeşten öte görmüştü Cennet'i.
Ezan eşliğinde Kerim ve Adar'ın kazdığı mezarın başına geldiler.Adar,tabutu aşağı indirmek için geri çıktığında Kerim geçti yerine.Adar kendini iyi hissetmeyerek birkaç adım sendelediğinde kardeşleri tutmuştu onu.Çok sürmedi,tabut mezara yerleştirildi.Adar istiyordu,orada yatan kişinin kendisi olmasını.Ama istemekle olmuyordu bazı şeyler.
Arel aldı ilk eline küreği.Bir bir toprak attı.Mihriban'ın dinmek bilmeyen acısı ve kapanan mezar sarstı Adar'ı.Dualar edindi,mezarın başı yavaştan boşalmaya başlarken yalnız kalmıştı Aksoy ailesi.İlyas ve Duman zar zor ablasını mezar başından götürmüştü.
4 kardeş baş başalardı bir kez daha.
Hepsi bir yandan toprağı severken ortalığı papatya kokusu esir almıştı .Kendilerini sıkmadan içli içli ağladılar üzerlerindeki yorgunluk artarken ayrılmak istemiyorlardı mezar başından.Cennet yalnız korkar,üşürdü.
Bu onların sonuydu.Yenisi olmayan bir çöküşün hikayesiydi.Cennet artık melekti.Özgür olan,beyazlar içinde dans eden bir melek olmuştu.
Cennet mutsuz sonları hiçbir zaman sevmemişti kendi hikayesinin mutsuz biteceğini bilmeden.
Bazı hikayelere mutlu son yakışmazdı.Cennet'in hikayeside bu kadar acılı bitmemeliydi.Giden değilde arkada kalanlar yaşanmayan şeylerin acısını çekerdi.
Giden arkasında bıraktığı enkazı bilemezdi.Adar,belki de her gün Cennet'in kıyafetlerini koklayıp pişmanlığını çoğaltacak,acısını hafiftecekti.Sırf rüyasında onu görmek için sabah akşam uyuyacak,resimlerine bakacaktı.
Onların hikayesi yarım kalmıştı.Başlayacakken bitmişti.
Kimse Adar'ı bir daha böyle gülümsetmeyecek,Aral'ı sevinçten zıplatmayacak,Arel'i çocuklaştırmayacaktı.Yaşadıkları anıların hepsi o evde onlarla yaşayacaktı.
Yeni bir sayfa açmalarına izin vermeyerek gitmişti Cennet.Sayfaları tek tek kopararak gitmişti.
Yaralı bir ceylan olarak veda etmişti hikayesine...2
🍃
Her geçen gün birer birer masadan eksiliyor dostlar:)
Ya da ağlayın hikayemiz bitti çünkü.
Ne demem gerek bilmiyorum ama nasıl sona geldik anlamadım.Ben yazarken çok ağladım,siz okurken...Eğer biraz olsun hayatının gerçeklerini anlatabildiysem ne mutlu bana :)
Belki de bazı bitişler,başlangıçlardan iyidir.
;)
Okur Yorumları | Yorum Ekle |