27. Bölüm

Af

Kirazçiçeği
nebiyye.bkrtrbz

Yere bayılan Akboranın yanına koştum hemen " Doktor "

Yüzünü avuçladım " Akbora " Dedim yanaklarını okşayıp.

Gelen doktorlar Akborayı zar zor sedyeyle koyarken muayene odasına götürdüler. Bir tane adam yaklaştı bana

" Neden sakladın ondan? " Dedi ifade sizce " Yenge o seni sevdi. Ben onu senden sonra tanıdım ve bana hep seni anlattı. Kaç içki bitiriyordu günde ona yasak olduğu halde. O nişanlanmadı. O gün gidip annesine söyleyecekti ama annesinin kurduğu bir oyundu sadece . Yani her şeyi yanlış anladın ve hayatınızı mahfettiniz. Keşke bekleseydin. Ondan ne oğlunu ne de yıllardır gülmeyen yüzünü çalmasaydın " Deyip gitti.

Dizlerimin üstüne çöktüm. Baygınca bakıyordum yerdeki beyaz fayansa

Benim suçum muydu her şey? Ben oğlumu bilinmezlikerle babasından ayırmıştım

Yerden kalkıp sandalyeye çöktüm hissizce. Ameliyat kapısında gözlerim dolanıyor sonra tekrar kafamı duvara çeviriyordum.

İki saat sonra sonunda kapı açıldığında yaşlı bir doktor geldi " Boranın durumu iyi. Kana fazla karışmadan yetişebildiniz. Kendisi normal odaya alınacak " Dedi ve tam gidecekken durup bana döndü" Yaraların kötü kızım. Hemşire sarsın kanayan yerleri "

Kafamla onayladım. Hemşire beni acile götürüp sedyeye oturttu ve yaralarıma pansuman yapmaya başladı. Yüzüme , kollarıma ve bacaklarımı sardıktan sonra ayağa kalktım ve akboranın odasına yürüdüm.

Kapıyı çaldım sakince. " Gir" Diyen sert ve soğuk sesle kapıyı araladım ve kafamı hafif içeri soktum

" Girebilir miyim? " Dedim utançla. Yüzüne bakamıyordum şuanda. Üstümde elbise hem kan hem de çamurlarla doluydu.

Beni görmenin şaşkınlığı yüzüne yansırken " Gel" Dedi. Yutkunup içeri girdim ve yanına değil ondan uzağa gittim. Belki de kokuyordum.

" Neden uzağa gittin? "

" Şey... Kokuyorumdur büyük ihtimal "

Yüzü normale döndü ve sırıttı " Senin kokunu hiç bir şey bastırmaz " . İkimiz arasında hatrı sayılır bir sessizlik oluştu. Onunla konuşup her şeyi anlatmak kurtulmak istiyordum.

Kafamı eğdim ve sonra da büyük cama çevirdim kafamı. Büyük binaların arasında güneş doğuyordu.

Sabah olmak üzereydi. Bir nefes verip yanına yaklaştım" İyi misin ? "

" Evet. Neden geldin? "

" Konuşulacak şeyler var "

" Sen " Dedi alayla " Cidden kafayı yedirteceksin bana " Diye bağırdı bir anda. Aniden gelen sesi ile irkildim yerimde " Birşey olmamış gibi yapamazsın. Benden oğlumu almışsın Gökçe "

Gözlerine baktım " Ben yıllarca seni bekledim "

" Beklemek yerine arasaydın " . Dilimi tutmayıp bende söyledim sözlerimi

" O gece beni dinlemeden nasıl gidebilirsin ya "

" Acaba niye ya ? " Diye bağırdım ve halini umursamayıp gözüm dönmüş şekilde yakasına yapıştım " Annen tarafından bir fahişe anılmam, her şeye rağmen seni savunup sözleri takmamam ama üstüne üstük o anda nişanlandığını ve ameliyatta duru diye söylenişin. Ne bekliyorsun amq. Gitmeyip ne yapacaktım? "

Yakasına yapışmış deli gibi bağırıyordum. Bir anda ellerimi tuttu ve belimide tutup beni ters çevirip yatağa attı. Üstümde yer alırken siyah gömleğinden belli olan kasları gerilmişti.

" Beni dinleyeceksin " Diye fısıldadı üstümde hükmünü sürerken " O gece her şey güzeldi. Kokunla uyudum. Ertesi günde bu konuyu konuşacaktım ama hastalığım nüksetti ve hatırlamıyorum. Gece aklıma o kadar takmışım ki konuyu ameliyatta bile bunu sayıklamışım. Seni anlamaya çalışıyorum her şeye rağmen ama beni dinlemeyip gitmen kadar kötü bir his yoktu "

" O gece aklım yerimde değildi " Dedim gözlerim dolu " Hastalığın, öğrendiklerim üst üste geldi. Ertesi gün sana gelmek istesem de hamile olduğumu öğrendim. Akbora. Annem tarafından öyle bir muamelede evli bile değiliz ve bu durumda hamileyim diye gelsem ne olacağını ikimizde bilmezdik. Emin ol ki ben de böyle olsun istemezdim. Bazı şeyler bizi sürükledi bu duruma "

" Eskisi gibi olamazmıyız? ". Bir umutla gözlerime baktı. Evet mi diyecektim yoksa hayır mı bilmiyordum?

Kafamı yana çevirdim ve hafif gülümsedim. Oğlum için yıllar sonra da kendim için bunu yapacaktım " Oluruz " Dedim.

Dudakları çeneme değdi. Boynuma ilişti yüzü. Çıkan sakalları boynumu gıdıklandırırken kıkıradım " Sesine kurban " Dedi ve bir anda çenemi tutup yüzüne hizaladı ve dudaklarıma kapandı.

Gözlerim yavaşça kapanırken ellerimi sakallı yüzüne koydum ve oradan da boynuna dolandı. Belime ellerini koyup kendine çekti. Dudaklarımız yavaşça birbirine hasret gidermeye çalışırken yavaşça kontrolü kaybediyorduk.

Hoyratça öpmeye başlaması ile inledim ve onu yana çekip ben kucağına kuruldum. Boynuna dudaklarımı bastırırken bir elini yırtmacımdan açık kalan bacağıma ve kalçama koyup sıktı. Boynuna dişlerimi geçirdim " Siktir " Deyip beni kucağına aldı. " Burada olmayacak " Demesinden her şeyi anlamıştım

" Bora " Dedim anında " Boraya bakmalıyız "

" Beni kabullenir mi? " Deyince düşündüm

" Babasını tanımak çok istiyordu. Biraz nefret dolu ama ben ona açıklarım "

Uzanıp alnımdan öptü derince. Sıcak dudakları alnımda bir süre durdu. Sonra kafasını boynuma yasladı " Kokun bana mahrum, gülüşün bana ait, sevgin kalbime kazılı, gözlerin gözlerime mühürlü, dudakların ise " Deyip bir öpücük kondurdu " Benim gülümsememi sağlayan en güzel yer"

Derince gülümsedim. " Ben üstümü değiştiriyim. Bunlar rahatsız etti " Deyince muzipçe sırttı " Ben de geleyim mi? Belki rahatını bulamazsın "

Gözlerimi kısıp ona baktım " Oyarım o gözlerini Akbora. Daha seni süründereceğim "

Gülümseyen yüzü soldu ve kaşlarını çattı. " Çekeceğim yani"

Tek kaşım havaya kalktı " Razı değilsin galiba " Dedim

" Yo" Dedi geniş geniş " Razıyım senin için her şeye razıyım "

" Seni mafya babası "

" Sende mafya karısı oluyorsun gülüşüm "

Gülümsedim ve yanağından öptüm " Odamdan kıyafet al. Benim tişörtü giyin sadece. Zaten bacaklarına kadar gelir "

" Dolaylı yoldan bana laf çarptığını anlamadım sanma " Deyip dolaptan bir tşört aldım ve ona ters bakışlarla banyoya girdim. Sanırım burası onun tuttuğu odaydı çünkü eşyaları buradaydı.

Kısa bir duştan sona çıkardığım iç çamaşırlarımı üstüme geçirdim. Eve gidip acilen adam akıllı duş almam lazımdı. Yaralarımı yeni sargı bezleri ile sardım.

Üstüme siyah tişört geçirdiğim de bacaklarımın biraz yukarısına geldi. Saçlarımı kurulayıp kendime baktım. İdare eder

Banyodan çıktığımda akbora bana arkası dönük bir eli cebinde bir eli telefonda duruyordu.

( anlattığım gibi düşünün resmi ehe 🙃)

Arkasına geçip beline sarıldım ve yanağımı sırtına yasladım. Ellerimin üstüne cebinden çıkardığı elini koyup tuttu ve sıktı. Kendine daha çok yapıştırdı.

Kokusunu dahi özlemiştim. O telefonda konuşurken sessizce bekledim " Tamam Bekir... Hayır masayı topla. Biri dahi eksik olmayacak. Sözümü dinlemeyen lerin sonunu biliyorsun " Deyip kapattı.

Arkasına dönmedi çünkü kollarımı daha sıkı sarmıştım ona. Diğer elini de elime koydu " Seni seviyorum " Dedi fısıldayarak

" Bende seni seviyorum "

Öylece durduk. Kapı çalınınca hemşirenin yanında duran Bora geldi " Annecim " Dedim hemen " Yanına geliyordum zaten. Neden ayaklandın "

" İyim ben meleğim. Gidelim. Şu izdanbutun senin yanında ne işi var? "

Ben şokla Boraya bakarken Akbora güldü " Afferin koca adam. Anneni koruman hoşuma gitti "

" Senin hoşuna gidenler umrumda değil. Anneme benden başka bir erkek sinek yaklaşamaz. Geri bas"

Akbora güldü ve borayı bir anda kucağına aldı " Afferin sana " Derken gururla bakıyordu

" Bırak ulan beni " Dedi Bora ve bana döndü " Meleğim oğlunu kaçırıyorlar "

" Oğlum " Dedim gülüp " Akbora kötü biri değil "

Bora kaşlarını çattı daha fazla " Banane be. Nereden bileceğim bunun da sokaktaki piçlerden ol-"

" Bora " Dedim bağırıp. Küçük yaşında bu küfürleri nasıl biliyordu bilmiyorum. ( ehe ilerde lazım olacak o küfürler bazı itlere)

" Meleğim bu adam kim? "

Yutkundum sertçe. Akbora ya döndüm. Oda bana baktı. Borayı yere bıraktı. " Konuşalım "

Konuşma zamanıydı. Daha fazla saklarsam daha zor olacaktı bizim için. Bora yatağa oturunca bende dizlerimin üstüne çöküp minik ellerini tuttum. " Oğlum şimdi diyeceğim şeyler için bana kızma tamam mı? "

" Kızamam ki ben sana meleğim " Dedi yüzümü avuçalayıp. Ellerini öptüm ve Akbora ya bakıp sonra Boraya döndüm

" Oğlum senin baban varya hani " Dedim gözlerim dolu onunda anında doldu " Geri geldi "

" Ne? " Dedi bora bir göz yaşı akarken " Anne? "

" Oğlum ben sana anlattım ya hani bazı olaylar hepsi aslında bir oyun. Yani babanla zorunlu olarak ayrılmak zorunda kaldık " Dediğimde bana çok masum baktı.

" Baban geldi. Görmek ister misin? " Dedim.

" Evet " Dedi titrek sesle. Geri çekildim. Benim yerime bu defa Akbora oturdu " Oğlum " Dedi fısıldar tonda. Bora bana bakınca kafamla onayladım.

" Sen babam mısın? "

" Evet oğlum " Dedi Akbora Boranın yüzünü avuçlayıp yanaklarından öperek " Özür dilerim oğlum. Her şey için özür dilerim "

" Bıraktın bizi " Diye bağırdı bir anda. Sertçe yutkundum " Annem neler çekti bilmiyorsun. Onun ne acı çektiğini bilmiyorsun. Sen hiç bir şey bilmiyorsun " Diye Akbora ya vurdu " Sen babam değilsin " Dedi ve titrek gözlerle ona son kez cümle kurdu

" Asla da olmazsın... "

👀🐤👀

Evettt. 👏👏

Arkadaşlar biliyorum eskisi gibi pekte aktif değilim ama kolay bir dönemde değilim maalesef. Deneme sınavları veya başka sınavlarla uğraraşıyorum. 😞

Ama bölüm attım sonunda Allaha şükür. 🤲

Ve de. Bugün doğum günüm. Bu sene en çok da sizin gibi okuyucular kazandığım içim mutluyum. Her şey için teşekkürler canikolarım ve civcivlerim 🥺🥲

Umarım bölümü beğenmişsinizdir 😘😍🥰🐤👀

Bölüm : 10.02.2025 23:09 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...