30. Bölüm
Kirazçiçeği / Gerçek Ailem / Deli ikili

Deli ikili

Kirazçiçeği
nebiyye.bkrtrbz

Akbora

Akşam olunca yavaşça toparlandım ve şirketten çıkıp arabaya bindim.

Çok fazla üstüne gitmiştim güzelimin. Kendimi orada haklı görmüştüm bir anda. Halbuki onca şey yaşamıştı.

Arabayı daha hızlı sürüp yarım saat içinde eve varmıştım. Korumalar yerde yatarken hemen arabadan inip belimden silahı çıkarttım ve eve koştum. Kapı açıktı.

Kapıyı biraz daha açıp içeri girince yerde yatan Gökçeyi gördüm.

Kaşından kan gelmişti. " Gülüşüm" Dedim hemen kucağıma alıp dışarı çıkarken. Benimle gelen korumalar arabayı açarken Sercan hemen yanımda bitti " Ne olmuş burada? "

" Bora yok. Çabuk adamları söyle yeri tespit etsinler " Derken arabaya bindim ve gökçeyi dizime yatırdım. Gözlerini hafif araladı " Akbora "

" Söyle gülüşüm "

" Bora. Oğlum yok " Dedi gözünden bir damla yaş akıp " Nerede oğlum akbora "

" Bilmiyorum güzelim. Seni hastaneye götürüp hemen borayı arayacağım tamam mı. "

" Hayır. Benim bir şeyim yok. Bende geleceğim "

" Gülüşüm hayır. Hastaneye gidiyoruz "

" Gitmiyoruz " Derken bağırınca yüzünü buruşturdu.

" Canın acıyor işte. Gidiyoruz "

" Yemin ederim affetmem. Affedesim olsa da seni affetmem. Ölene kadar "

Durdum. Nefesim tıkandı sanki. " Tamam " Dedim sadece.

O sırada telefonuma gelen bildirime baktığımda konum atılmıştı. " Sür koçum. Bulduk "

" Bana da silah ver " Dedi gökçe elini uzatıp. Torpido gözüne uzanan sercan bana silahı verdiğinde ben de gökçeye verdim. " Sakın ters bir şey yapma gülüşüm. Dikkatli ol"

He he der gibi kafasını salladı.

Oğlumu kaçıran büyük ihtimal Kaandı. Düşmanım olduğu için yakınlarıma zarar vermeye ant içmişti.

Eceli olmam için kapımda salyalarını akıtması yetmişti.

Bugün bitiyordu.

Arabayı orman tarafında olan bir fabrika da durduran sercanla arabadan indik.

Korumalar ormana dağılırken ellisi benimle kapıya yürüdü. Önümüze çıkanı deviriyorduk.

" Akbora dikkat et " Diye bağıran gökçeye döndüğümde bana silah tutan adamın yüzüne ters dönüp ayağını geçirdi.

Sırıttım. Karşıma gelen gereksize kafa atıp bayıltırken diğerlerini adamlara bırakıp gökçe ile elimizde silahla kapıya geldik.

" 3 dediğimde " Dedim ve elimi gösterdim. 3..2...1" Dememle ikimizde ayağımızı kapıya geçirdik.

Kapı geri düşüp yere yapışırken camdan kaçacak olan kaana baktım.

Elimizde ki silahı ona doğrulturken bir anda gökçe beni ittirdi ve kurşun duvara geldi. " İkidir hayatını kurtarıyorum beyefendi "

" Hediyeni gece veririm gülüşüm " Derken göz kırptım ve silahla bir kaçını öldürüp tekrar gökçeye baktım.

Önüne geleni tarıyordu. Taramalı tüfek mübarek. Bir anda ona yukardan silah doğrultan adamı da indirdim.

" Bir oldu. İki olursa eşitleniyoruz" Dedim bağırıp.

" Delisiniz siz " Diye bağırdı bir adam. Ona da yumruk indiren gökçe ile güldüm.

Kaana baktığımda duvara dayanamıştı. Kahkaha attım ve benimle eş değer olarak Gökçe onun sağ bende sol ayağına sıktım.

Adamlar bitince Boraya baktım. Bir ayağını sallıyor, gözleri kapalı duruyordu " Bitti mi artık? " Dedi bıkkınca

" Bitti oğlum " Dedim ve gözlerini açıp ellerini çözdüm. Korkusuzdu. Bu anlaşılır şekilde hem de.

Gökçe ben yokken tek başına çok güzel yetiştirmişti. Çok güzel bir anneydi.

" Oğlum " Diyen gökçe koşarak Boraya sarıldı " Annem "

" İyim meleğim. Sadece kaçırıldım "

" Bora " Dedi sitemle " Annem bir şey oldu mu? "

" Sence bana birşey olabilir mi? Soylarını kuruturum piçlerin "

Tamam. Gökçe tam kendine göre bir evlat yetiştirmiş. Dil maşallah, korkusuzluk nirvana devamı zaten hiç söylenmiyor.

Kaana yürüdüm . Yerde kıvranıyordu " Naber lan? " Derken ayağımı göğsüne bastım " Oğlumu kaçırırken aklını peynir ekmekle yedin herhalde "

Bana nefret dolu gözlerle bakarken yanımda bir anda gökçe belirdi " Çekil şuradan " Deyip beni ittirdi ve Kaanın yüzüne topuklusunu geçirdi.

Kaan acı ile haykırırken gökçe yere çöktü ve saçına tutup betona vurdu " Oğlumu. Kaçırırsın. He " Derken her defasında betona vuruyordu. " Sen şimdi yemedin mi naneyi? "

Bora sandalyeyi yanıma çekti ve bacak bacak üstüne atıp gökçe'yi izlemeye başladı. Bende kollarımı birbirine bağlayıp izledim.

Gökçe ayağa kalktı ve Kaanın vücuduna üst üste ayağını geçirdi " Seni ailemin yanında görmeyeceğim "

Gökçe'yi belinden tutup omuzuma attım. O benim sırtıma yumruklarını geçirirken Boraya döndüm.

Kaana bir tane de o yapıştırıp bana döndü " Annemi indir baba. Çenesi güçlüdür susmaz"

" Öyle mi oğlum " Dedi gökçe " Beni şikayet mi ediyorsun? "

" Yok be anne. Ben sadece uyardım. Senin çenene alışığım zaten " Derken elini cebine koydu.

Gökçe durdu ve sadece " Hayırsız " Dedi

Adamlara döndüm " Şunu bağlayın yarın devam edeceğiz "

Arabaya yürüyüp gökçe'yi bıraktım " Şimdi hastaneye gidiyoruz "

" Niye anne? "

" Annen kafasını vurdu? "

" He o yüzden böyle bana şapşal bakıyor. Anne gözlerin kayıyor. Cine benzedin şuan "

Ben kahkaha atarken gökçe boranın kafasına vurdu " Bin şu arabaya"

Hastaneye gitmek için arabayı ana yola soktum. Gökçe bana bakmıyordu. İnat değil mi ulan?

" Gülüşüm " Dedim sitemle " Ne oldu yine? "

" Tirip atmam için bir şey mi olmalı? "

" Yok tabii ki de güzelim. At tribini. Kurban olurum sana "

Yüzünde oluşan tebessümü saklamak için kafasını başka yöne çevirse de görmüştüm.

Hastaneye gelince arabadan inip gökçe'yi kucağıma aldım ve borayıda yanıma alıp hastaneye giriş yaptık

" Bora bey " Diyen kadına döndüm " Buyurun "

" Karım kafasımı vurdu bakın " Dedim ve sedyeye koydum. " Abartma " Diyen gökçe'yi dinlemedim.

Acile götürüklerinde Boraya döndüm ve boyuna indim " Oğlum sen de bir şey yok dimi? "

" Hayır baba. Turp gibiyim "

Gülsüm sessizce ve onu kucağıma alıp acile girdim. Kafasına dikiş atılan Gökçe kolları bağlı bıkkınca önüne bakıyordu.

" Bir sıkıntı mı var? "

" Var " Dedi ters ters " Gitmek istiyorum "

" Bir dakika bekle. İşleri bitsin. Gideceğiz şimdi "

" Tamam " Derken masum gelmişti gözüme.

" Bitti " Diyen hemşire geri çekildi. Gökçe'yi belinden tuttum ve borayıda da elinden tutup çıkışa yürüdüm.

İkiside tıpış tıpış gelirken gülmeden edemedim. Arabaya bindiğimizde şoför koltuğuna geçtim hemen ve eve sürmeye başladım " Baba " Dedi bora " Bugün film gecesi yapalım mı? ". Çekinerek sorduğu soruyla içim acımıştı. Oğlum benden çekiniyordu

" Yapalım oğlum. Şu markette ineriz. Eve eksikleri de alırız " Dedim.

Gülümseyerek kafasını eğdi.

Markette eksikleri aldıktan sonra tekrar ev yolunu tutup yarım saate gelmiştik.

Eve girip eşyaları düzenlerken Bora ve gökçe üstünü değiştirmeye gitmişti. Bende ceketimi çıkartıp siyah gömlekle kaldım ve ceketi sandalyeye bırakıp mısır patlatmaya başladım. Onlar patlarken aldıklarımızı tabaklara yerleştiriyordum.

O sırada mutfağa giren ayak seslerini işittim. Gökçeydi. Hiç değişmemişti. Her zaman çıplak ayakla dolaşıp mutfağa girer ve bana bakardı.

Bana yaklaşana ayak seslerini duydum ve bir anda arkamı dönüp çevik bir hareketle onu tezgaha yaslayıp belinin iki yanına ellerimi koydum.

" Kaç kaçabilirsen şimdi? "

" Ne o? Beni böyle mi tavlayacaksın "

" Ben zaten senin kalbindeyim gülüşüm. Seni tavlasam ne yazar "

" Iyyy maço olma akbora? "

" Oldurtma gülüşüm. Hadi öpiyim ne istiyorsan yap bana? "

"I ıh olmaz " Derken minik ellerini göğsüme koydu ve ittirdi " Öküz müsün be adam. Çekilsene önümden "

" Çekilmeyeceğim" Derken yüzüne yaklaştım. Elleri durup bana gözlerini belirtip melül melül bakıyordu.

Anında dudaklarını kapandım. Pembe dudaklarını özlemiştim. Dudakları bana karşılık verirken dayanamadığını anladım.

Belinden tutup kendime çektim. Kendime bastırdığımda inlemesi dudaklarımda kayboldu. Belinden tutup tezgaha oturttum ve elimi ensesine koyup kendime çektim. İnce bacaklarını belime sararken kollarını boynuma doladı.

Birbirimizden geçmiş şekilde öpüşürken boranın " Anne yanık kokuyor " Demesi ile ayrıldık. Kafamı çevirdiğimde mısır tenceresinden dumanlar çıkıyordu.

Kahretsin yanmışlardı. Hemen ocaktan alıp açtığımda yanık kokusu genzimi yakmıştı.

Ben onunla uğraşırken Gökçe bana döndü " Sana bir şey demem lazım. Aslında bunu demek için geldim "

" Söyle gülüşüm"

" Beni ben... Kendim düşmedim " Dedi. Kaşlarım çatıldı. " Biri beni itti"

" Ne?! "

" En son yerde kan görünce merdivenlerden inecekken biri arkamdan ittirdi. Sonra da kahkaha sesi geldi "

Telefonumu çıkartıp adamlardan kamera görüntülerini istedim.

Biz de yiyecekleri alıp içeri geçtiğimizde koltuğa geçtik. Ortamızda bora dururken bulduğumuz ' yukarı bak ' filmini başlattık.

Ne kadar çocuksu bir film gibi dursa da bana göre iyi bir öğretici filmdi.

Yarım saat sonra gelen mesaja baktığımda kamera kayıtlarıydı.

Sesini kıstım ve ekrana baktım. Borayı kaan alıp götürüyordu ve yere gıda boyası döküyordu. Ardından merdivenlerin başında gökçe duruyor. Aşağı inecekken bir anda duru beliriyor ve arkadan gökçe'yi ittiriyor.

Duru bu eve nasıl girmişti? Hadi onu geçtim evi nasıl açtılar?

Kaşlarım çatık dururken kafamı çevirdim ve uyuyan ikiliye baktım.

Borayı alıp koltuğa yatırdım ve üstünü sıkıca örttüm. Ardından ise gökçeyi yatırıp üstünü örttüm.

Kapıya yürüyüp bütün korumaları kapıya dizdim " Kim kapıyı açtı lan düşmanlara? "

" Ben efendim " Diyen aralarından el kaldıran efe'ye baktım " Kendilerini sizin çağırdığını söyledi "

" Ben çağırsam haberiniz olur sikik beyinliler. Bir daha böyle bir durumda mezarınız dahi olmaz haberiniz olsun. Şimdi defolun " Deyip sercana döndüm " Duruyu al ve Kaanın olduğu fabrikaya götürüp bağla. Yarın güzel işlerimiz var. Bazı kişileri hesabı görülme vakti "

İçeriye girdim ve gömleğimi çıkartıp gökçenin yanına kıvrılıp battaniyenin altına ikimizi aldım. Anında kollarını çıplak belime sarıp kafasını boynuma soktu. Her zamanki yeriydi. O benim boynumda ben onun gülüşüne hasrettim.

Kısacası biz birbirimizin yarım kalanlarıydık.

🐤👀🐤

Merhabalar canikolarım ve civcivlerim. Bu aralar ailevi sıkıntılarım ve gribim derken pekte aktif olamadım. O yüzden yazarken bile zorlandım.

Kısa bölüm attığım için üzülüyor musunuz?

Fazla yazacak gücüm yok emin olun. Ama sizi yarım bırakmak istemiyorum. Sınav streslerine girdim ve bu defa sizden daha fazla ayrı kalacağım çünkü istediğim bölüm yüksek bir puan. Ayrıca tek başıma değil arkadaşımla olan bir hayalim olduğu için daha çok çabalamam lazım.

Bir sürü sıkıntının ardından sizinle konuşmak, mesaj ve yorumlarınızı görmek emin olun ki beni çok mutlu ediyor.

Şimdi hep bir kitap yayınlıyorsun demeyin sakın. Dediğim gibi hep notlarımı boşaltmalıyım ve ben yeni yayınladığım' ölü bedenler ' kitabını basmak istiyorum.

Sadece ona fazla sık bölüm gelmeyecek. Ama daha uzun bölümlere sahip olacak. Yaklaşık 7000, 10.000 civarı.

Neysem ben yine fazla konuştum. Oy ve yorumlarınızı benden esirgemeyin civcivlerim.

Sizi çok seviyorum. Umarım bölümü beğenmişsinizdir🥰😍😘🐤

 

 

 

 

 

Bölüm : 22.02.2025 01:27 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...